Sayfa 8 Hava Muharebeleri Greta Garbo Verdun Müdafii Navar Bir müsabaka s0- Dünya kıtaları arasında nunda eşi bulundu. Yazan ; Jacgues Mortane Nakleden : 1— ta, 8 ağustos 1895 tarihinde Fran «| Orada, Jan, gayet iyibir talebe sada Jan ve Piyer ikiz iki çocuk doğdu. Bu ikiz kardeşlerin ikisi sonradan meşhur tayyarecilerden olacaklardı. Nasıl o Almanyada Rihthofenler iki kardeş ve iki meş- hur tayyareci oldularsa, Navar kardeşler de öyle oldular. Biz, bu- | rada daha ziyade Jan Navardan bahsedeceğiz. Jan Navar, çocukluğunda fev- kalâde zeki ve o nispette de yara- maz bir çocuktu. Hangi mektebe gönderdilerse ya kaçmış, yahut da koğulmuştu. Yalnız, Navarın ya * ramazlığı, yaradılışından doğan Navar isimli | — l | sabahleyin saat dörtte olarak tanınmıştı. Ne yazık ki bu kurs, on beş günden fazla devam etmemişti. Jan tekrar Parise döndü. O a- ralık Piyer, hesap ve resim imti hanlarını hazırlıyordu. Ikiz kardeşler, pazar günleri, İ ceplerine birer sanduviç alarak, kalkarlar, Buc ve Juvigny tayyare meydanla- rma giderek, üçan tayyareleri sey- rederlerdi. Jan bu zamanları şöy- ile anlatıyor: — İki kardeş, içimizde büyük bir heyecanla tayyareleri seyreder- bir şeydi, tabiatın muhtelif mev - | dik. Yalnız şunu itiraf edeyim ki, simleri onun o vücuduna şiddetle | | tesir ederdi. Meselâ ilk ve sonba - harlarda Navarm burnu kanar, a- sabı bozulur, evinden kaçar, deli gibi kırlarda dolaşır, bu buhran geçtikten sonra döner, tabii bir vaziy»te avdet ederdi. İki kardeş, beraber mektebe giderle:, beraber yaramazlık ya - parlar, beraber kaçarlar, beraber koğulurlardı. Fakat Piyer, karde- şine nispoten daha usluydu, baka- İoryasını almıştı. Bununla beraber Jan hiç de ca- hil değildi. Birçok şeyler öğren- mişti. Sade, Jan bir şey öğrendi mi artık onunla meşgul olmazdı. Onu tahrik için esrarengiz şeyler lâ - zımdı. Bu sebepten, Jan hesapla fazla meşgul olmuştu. o Gayet iyi| resmi hatti yapardı. Mükemmelen makine ilmini bilirdi. İşte, Jan ve kardeşi Piyerin kı- saca tercümei halleri, Kartal yavrusu Bu kadar huysuz bir çocuk ne yapılabilir? Navarın babası, son bir tecrübe olarak onu kendi fab- rikasına aldı. Çalıştırmak istedi. | Başlangıç çok iyi oldu. Müstak- | bel tayyareci, motörlere, makine « lere saldırmıştı. Can ve gönülden bunlarla meşgul oluyordu. Yalnız. Janın çalışmasına mâni olan bir şey vardı. Fabrikaya muayyen sa- atlerde giriliyor, bazı saatlerde çı: kılıyordu. Jan, mesaisinin her ne suretle olursa olsun, bir kayıt, bir tahdit altına alınmasını istemezdi, “Her şeyden evvel serbestsin,, Jan'ın düsturu idi. Jan, istediği zaman şafakla be. raber kalkar, gece yarılarma ka - dar çalışırdı. Halbuki, tam bir işe daldığı sırada, fabrikanın paydos düdüğünü duyunca, Jan müthiş surette sinirlenir, eline geçeni kı - rar, kaçar giderdi. Babası, onu, nihayet, 18 yaşın: da, yani 1913 senesinde, yüksek tayyarecilik mektebine sokmak ü- Piyer, bu uzak yerlere, tayyarele- ire olan muhabbetinden ziyade, kardeşinin hatırı için gelirdi. Kar- deşim, uyumayı daha ziyade ter- cih ediyordu. Ben mektepte öğrettikleri sahte nazariyata rağmen pilot olmak aş- kile yanar tutuşurdum. Maksadım nazari bir tayyareci olmak değil - di. Uçmak istiyordum. Ne * yazık ki, Birçok zabitler, büyük harpte, tayyareci olmak için her şeyden ev vel uçmak icap ettiğini anlama -| i mışlardı. Onlar, nazariyatın bu iş için kâfi olduğunu zannediyorlar- dı. Navar tayyareleri görür gör - mez, kendisini bir tayyareci olmuş i farzediyordu. Artık pilot imtihanı- na girmek, vesika almak, bir tay- | yareye binip uçmak, onun için İso. | lay şeylerdi. Lâkin, i Janı biraz sonra, sp 3d muhayyelesinin, o zamanki tayyarelerden daha pek büyük bir süratle işlediğini farketti. Zira, bir insanın hüsnüniyeti ve arzusu ne olursa olsun, tayyareci olmak için, her şeyden evvel, bir tayyareye sahip olmak lâzımdı. Crotoy havacılık mektebinde i- s6 tayyare denilen şey, pek nadir bir şeydi. için, “sira beklemek icap ediyordu. Bazı kim seler, tecrübe tayyareleri denilen | düldülleri zorluyorlardı ama, bun: lara hakikaten tenekeden yapılmış | denilebilirdi. (Devamı var) inhisarlar için mütehassıslar İnhisarlarda tetkikat yaparak bir rapor hazırlamaları için inhisar lar vekâleti tarafından davet edi - len Amerikalı mütehassıs heyet In giltereye gelmiştir. Amerikalı M. Vallace Clere'in riyasetinde bulu- nan heyet martm. ille günlerinde | memleketimize gelecektir. Heyet! VAKTT a ———— 1 Şubat 1933 büyük hava köprüleri Dünya hava hatları teşkilâtmm ni de kat'ediler kat'edilmekte ve diğer vesaite henüz başlangıcında bulunuyoruz. | karşı 10 günlük bir kâr temin edil- 80 sene evvel şimendifer siyaseti - i nin doğurduğu müşkülât ve men - faat çarpışmalarının bu defa da - | ha büyüğüne tesadüf edileceği aşi- / kârdır. Havacılığın büyük adımlar la terakkisi yalnız şirketleri de * ğil bütün hükümetlerin en yüksek iİ siyasi ve askeri mahafilini meşgul Taklidi ve ash Greta Garbo, sinema âleminde ki bütün parlaklığını muhafaza e diyor. Şimdiye kadar bu ilâhi kadına eş olacak bir kadın bulmak için bir çok teşebbüsler vuku buldu. Fakat Mis Garbo bütün bu teşeb - büsleri akamete uğrattı. Son günlerde gene Mis Garboya bir eş bulmak için Pariste yeni bir müsabaka tertip edildi. Ve müsa - bakaya pek çok genç kızlar iştirak etti, Müsabakaya iştirak edenlerin hepsi derin bir itina ile tetkik olun mr, ve nihâyet hakem neyeti Mis | Garboya eş olan, bir kız bulduğu - na hükmetmiştir. Resimde bu genç ve bir kenarda Mis Garbo görül - mektedir. Bu genç Fransız kızının Mis Gar bo gibi muvaffak olup olmıyacağı ve tabii şimdiden belli değildir. İstokholmden gelen malümata | göre şimdiye kadar bir kimseye görünmiyerek halkm tehacümün « den kurtulmak istiyen Mis Garbo, artık ap açık dolaşmakta ve ken - disine ekseriyetle, İsveçin en zen- gin mimarlarından Mister May Gümbel refakat etmektedir. Vekiller Sıhhat vekilinin teftişleri IZMIR, 31 (A.A.) — Dün Balı kesirden gelen sihhat ve içtimai muavenet vekili Refik Bey berabe rinde Tekirdağı meb'usu Cemli B. olduğu halde bugün öğleden evvel resmi makamları ziyaret etmişler- dir. zere, ihzari bir mektebe gönderdi. Jan burada çalıştı. Bizzat kendisi diyor ki: — Bu mektepte © öğrettikleri şeyler, sonradan gördüm ki tatbi- katta yeri olmıyan bir takım na - zariyelerdi. Jan bu mektepte 1914 senesinin ilkbaharma kadar çalıştı. Fakat ilkbaharla beraber, tehlikeli buh - ran zamanıda gelmişti. Bunun için, birdenbire ortadan kayboldu. On beş gün görünmedi. Tesadüf, kendisini Reims atlet- leri kolejine sevketmişti. Orada mülâzim Hebertin verdiği atletizm kurslarmı takip etti. Jan, tam ken- disine uygun bir muhit bulmuştu. İngiltereden inhisarlar vekâletine | | Vekil Bey öğleden sonra, sıhhi bir rapor göndermiştir. Bunda na- | müesseseleri gezmişlerdir. Bu ak - sıl çalışacakları izah edilmektedir. | sam Etibba Odasının içtimamda Mütehassıslarla muhabereye de - | hazır bulunarak Dr., Eczacı ve diş vam edilmektedir. Amerikalı mü » | Giterle uzun müddet hasbühalde bu tehassıslar ayrıca inhisar idareleri | kınmuşlardır. mizin vesaiti, teşkilâtı, nasıl çalıştı um it hakkında bir rapor istemişler “| Silâh.arı bırakma! dir. Bu rapor hazırlanmaktadır.| CENEVRE,31 (A.A.) — Silâh. Mütehassıslar burada iki ay kala-| ları bırakma konferansı divanı, mukabele bilmisiller ve kimyevi caklar ve inhisarların teşkilâtımı, kadrolarını, muamelâtmı, mühase- | ve bakteriyolojik harbe müteallik be tarzını, memurların hukuki va- | müeyyideler meselesini umumi ko- ziyetlerini ve tekaüdiye meselesi - | misyona göndermiştir. ni tetkik ederek bir rapor verecek:| (Divan, İngilizlerin silâhları bı - lerdir. Mütehassıslara buna muka- | rakmağa müteallik tekliflerini | bil, masraf hariç üç taksitte 14 bin | Fransız plânmdan sonra müzake - dolar verilecektir. re edilmesine karar vermiştir. etmiye başlamıştır. Şimdiki havacılık siyasetinin en faal azaları uzak yerlerde büyük müstemleke sahibi olan devletler - dir. Bu hükümetler uzak hatların tesisinde müstemlekelerini ara iniş limanları tesisinde (o kullandıkları için müstemlekesi olmıyan hükü - metlere faik bir vaziyette kalmak- ta ve ana vatanlarını uzak memle- ketlerine en kısa bir vasıta ile bağ- lıyarak siyasi ve askeri kazançlar temin eylemektedir. Umumi vaziyet bu suretle hulâ- sa edildikten sonra muhterem o - kuyucularımıza bizi alâkadar eden başlıca dünya tahtlarının sureti taksimini ve bu yolda dönen fırıl- dakları izah etmek emelindeyiz. Avrupa - Afrika hatları: Avrupa karasını Afrika kara - sına havadan bağlıyan hatların sahipleri beş devlettir. Fransa, İtalya, İngiltere, Holanda ve Bel: çikanın muhtelif menfaat ve siya» setleri bu hatlarda çarpışmakta - dm. Hahihazırdâ izliven evil hal. lar istikbal harbinin en- becerikli ve tecrübeli pilotlarının bir mekte- bidir; bu hatları işleten şirketler beş paralık bir fayda görmedikle- ri halde milyonlarca masrafı göze alarak işlerini yürütmekte ve sene nihayetinde tabiatile açık okalan bilançolarını münakalât nazırla - rmın müzeyyen bürolarında yarım saatlik samimi bir mülâkat netice sinde kapatmaktadır. Yukarda zikrettiğimiz odevlet- lerden Fransa: Fas - Cezayir - Tu- nus hatlarmı ve Fas üzerinden Dakar yolunu işletmekte ve bu yol vasıtasile cenubi Amerika hat'mı elden kaçırmamağa çalışmakta - dır, Bundan başka Belçika hükü - mektedir. Hindistan ve Avusturalya İngilterenin yüksek menfaatle - rini ihtiva eden bu yolun Avrupa dan hareket merkezi gene Atina, yani Falerdir. Cumartesi o günleri Londranın Kroyden hava lima - nından kalkan tayyare postası bu tarikle 6 günde Karasiye gelir, Va- pur veya şimendifer hatlarma na- zaran 10 günlük bir kısaltma fai- kiyeti vardır. Hindistanda Kalkü - tadan eonra Avusturalyada Sidney şehrine kadar temdit edilen bu muazzam yol 20,000 kilometre u- zunluğunde olup zzami 14 gün zarfında yapılmaktadır. Diğer ve- saiti nakliyeye göre de 15 günlük bir faikiyet göstermektedir. Holanda hükümetinin yardımi- le tesis edilen (o Amsterdam Cava hattı 14,090 kilometre uzunluğun: da olup resmen 10 günde fakat halihazırda 7 « 8 günde uçulmak- tadır. Fransızlar da Hindiçini müstemlekesinin sahibi olmak iti barile Fransayı Suriyeye bağlıyan hava hattını itibaren (Şark havası) namındaki şirkâti vasıtasile Halep, Şam, Ea Saygon şehirlerine Bu suretle Avrupadan her üç gün- de bir Hindistana veya Asyanın cenup memleketlerine seri vağrta - larla uçmak veya posta nönde, mek kabıldır. Beruttan Türkiyenin vaziyet: Yukarda saydığımız ana hatla: rından masada her devletin dahil veya hariçle temasta muntazam hava postaları vardır. Avrupayı Asyaya bağlıyan hava hatlarının i en tabii geçit yolları bizim vatanı- mızdır. Türkiyede esasları atılmak üzere olduğunu sevirçle kaydetti- ğimiz hava hatları beynelmi vacılığa büyük hizmetler edek ceği gibi z irtibat vazi atimiz vardır. Bunun için yegâne | hatlarm bir an evvel faaliyete geçerek memleke « | timizin yüksek menfaatleri gi temennimiz milli metinin de iştirakile. (SABENA) | tilmek şartile sivil tayyareci merkezi Afrika Kongo ve Mada gaskar yolları da bir hayli faaliyet göstermektedir. İtalya hükümeti Trablus garbı en sıkı bağlarla kendi memleketle rine bağlamıştır. Maksadı Akde - nizin havasına Bizerta ve Tunus sahillerini de okşıyan o güzel deni- ze alışık pilotlar, ne olur ne olmaz tabirile pişkin adamlar yetiştir « mektedir. İngilterenin hedefi de Mısırdır. | Ondan sonra Sudan, merkezi Af - rika ve en nihayet de Altın ocaklı yurdu: Kap müstemlekesi gelir, Bu hatlar için her hafta Londra - dan kalkan büyük yolcu tayyare - leri Avrupayı aştıktan sonra Ati- naya gelir, İngilterenin Akdeniz üssü havaisi eskiden Malta, şimdi de Falerdir. Yolcular ve posta çı - valları orada deniz tayyarelerine aktarma edilerek (o İskenderiyeye uçarlar ve Mısırdan sonra büyük kara tayyareleri vasıtasile bu bü yük ve zengin memleketin dört tarafma dağılırlar.. Her hafta uçu- İlan Londra - Kap hattı 13000 ki- lometre uzunluğunda olup 11 gün- İ mizi beynelmilel hatlara ve hava» | lara alıştırmaktır. Bu suretle ker | devletin temini için uğraştığı men» faatleri vakit zayi etmeden ve bir an evvel elde etmektir. Türkçede güzel bir eöz vardır: “Çok gezen çok bilir,, derler... rak gezecek olan havacılarımız ya rmki harpte hâki elbiselerile har vacıl bilgi göste- rebileceklerdir. ugün sivil ola- Harp horç arı LONDRA, 31 (A.A.) — Dünküğ * a harp borç'ari vi meselesi görüşülmüştür. Bu içtimi da umumi siyasi va tin de göst den geçirilmiş olduğu beyan olur la maktadır. Vaşingtondeki İngiliz sefirinif Londraya gelmeden evvel vaziyet te yeni bir inkişaf ve değişiklik be lenmiyor. M. Lintzeyin M. Roos€* ğı mülâkata telgrafl ç *duğu malümat ve mü taleat dünkü kabine içtima akt&” kabine içtim İ, memişti,