— Maurice de Kobrn'nm Tü i > İnanıyorum, ; een gerek bana, ge- i ip karşı i dâ- | © zaten bı ledikli adi etmiyor m GİNE ise dostum; demek bu telâşın beyhude imiş! Gördün mü, nasihatlarımı | nlemek istemiyordum! . Bu yap- agak akdere gülmek alay ! içme en gelmiyordu hal.. İ o ciddi değilsin! k şükür! ise, Şayet bu akşam bulursam Alba ile an- aşmak; için konuşmak istiyorum. | idim i iyice anlamak Vİ isinde Şüphe ve tereddüt ll pe benle edi- a konuşacak olursam i 4 kızmıyacaksın ya, Edil ğ tuhaf fikir... Bilâkis hareketinizi beraber te israr etmek çok tektir. Eğer madam seni seviyor mine pe a daha iyi! Sevmiyorsa hiç olmazsa emin böylelikle bu hastalik kurtulursun. Yara her ne acırsa da hiç olmazsa ya- yavaş kapanır!... | Ne E ve zile e sin kaybe- Nikolsonun da onunla “İtediğini biliyordu. 1. onuşmaması (meselesi adar e Nikolsonun Alba ile onun başa konuştuklarına dair dı. Ya bu akşam- eşhut halin- rürse ne ola şi İ isale evvel arkadaşının kalbe” ği ini, ve istemiyerek onu P tesi edeceğini düşünüyor, duyuyordu. Albaya, bütün Niko Yaziye- bu akşam anlatacaktı. — | ii ayeti örten esra (Baş tarafı 1 inci sayfada) ei zabıtaca © kaçakçılık il dan dolayı tanmmak- veli ve Antuvan 50 Şi Yunanistandan Istanbula 5 rl ge Kumba- uşun ayı pansi- | AN olarak kiralamış, bazı d pandeli kendisinde kal e ; NM yapmak üzere İs- i MY gelen bu iki arkadaş bir ie bularak madam Evan- | tanışmışlar, kendilerine anlar süsü vermişlerdir. işi ileri götürerek ka- a münasebet tesisine de Ja i fl olmuşlar, birkaç gece misafir kalmışlardır. m kadının zengin ok bildikleri için kendisin- ! farkı temişlersekde madâm yl varmış, sahte ko- rn kendisini dolandır- lerini fark etmiştir. omisyoncular madamdan Para alamıyacakların Jae akşam tabii şekilde me a üze- Nlp AE mle tehdit et- emeyi Kad yn paraların yerini yi. ellerine geçirdik. N e elektrik telini 225 LEİLZ TM Mn kadının i liz silelerid 12 Kânunuevvel 1937 Ri VAKLI | Ticaret ve iktisal at Son Romanı: 50 evire Fahamettin Arvay a İyi olacak e ver da ai namuskârlığını anlıyacaktı. Roberts sigarasını attı. Bombay- dan bususi surette getirilmiş olan cazbant, - çalmakta devam ediyordu. Dans etmeyen mahra- ce misafirlerinin arasında dola- şarak hatırlarını soruyor, onları e memnun oluyor- oplantıda o Bengamerde oturan ve otomobille gelen İngi- e vardı, Nikolson, matmazel Decassa- no ve angle beraber gözüktü, yüzbaşı Ja haykırdı: — Roberts, “ orada me yapı- yorsun? ç — Hiç fokstrottan ( şimdi ortuldum, bir az haya alıyorum! Roberts Nikolsonu bir kenara sekerek sordu: — Konuşabildin mi? — Hayır, Daha kı m. Dansa davet ettim. en bir behane ile benden ayrıldı. Beni dinlemeği hiç te istemiyor gibi görüyorum. — Başka bir fırsat kolla. — Evet, çalışacağım. Nikolson ör (De Cas- e i dan- setmek Yüz başı e ayan Ke lr iğ etti. Tam memlkaemame edeceği egim solonlardan açılan bir kapının eşiğinde Alba gözüktü ve gizli bir işaret yaptı. Bunun üzerine Roberts Yu teşekkür etti, ayrıldı, Jâkayt tavırla taraçanın ta obir köşesi- ne doğru yürüdü. Alba onu uzaktan takip Ga Parka indi. Gölün sahilinde gibi kullanılan küçük bir kulübe vardı. Önünde de göle karşı ko- nulmuş, ağaçtan yapılmış bir is- kemle vardı. Tam. gizli şeyler konuşulacak ' bir yerdi.. Alba: birde demetini. tam vaktinde ye — Teşekkür ei Alba... Hakikaten bütün samimiyetimizle görüşmiye ihtiyacımız İri v> Bu sabahki ser ine bilsen Tm ana d deği mi? — Nazlanmağı bırakınız, Ak ba. Düşmanınız değilim âmâ halimin bir fecaati gizlediğini de anlamalısınız! RMA r perdesi kaldırıldı | miştir boğazma sarmışlar, boğmuşlars | muneleri dır. Boğma m Saz ldaikn İt leli geçmiş, Kadın ui sonra cesedi mutfağa nakledik miştir. Katiller madamın birçok Zi- net eşyasını, ve bir haylı da paralarını almışlar, kapıyı kapi- Dk geldikleri gibi tabii bir şekilde çıkıp gitmişlerdir. Katillerden Antuvan Kumba- racı yok aki odasında, Pan- deli a dolapırken yaka: anmıştır. Antuva ata side” Pandelinin b mendili kanlı bir “halde bulunmuştur. İkisinin üzerinde 700 lira çıkmıştır. Mücevberlerden çoğu ve para- larm mütebaki kısmı henüz ele geçmemiştir. Katiller kendileri» (Devamı var) i nin komisyonculuk yapmak üze“ re İstanbula lerini kadınla tanıştıklarını fakat ölümünden haberdar olmadıklarını söylemiş- lersede polis ifadelerinin aksini meydana koyan deliller elde et- miştir. Bu suretle bir kaç günden beri fikirleri işgal eden bu esrar enğiz cinayetin etrafındakı karan- lık tamamen zail olmuştur. Zabı- | tamızı bu muvaffakıyetten dola- | yı tebrik ederiz. i ö..mmrera, | zada mısır gönderelim! Yunanistan hükümeti dahili ibtiyâcın fazla olduğunu nazarı dikkate alarak ithal edilecek mr sırdan üç ay için gümrük resmi al- mamağa karar vermişti. Fakat bu üç ay bittiğinden bu maafiyetin uzatılması için tekrar karar vermek üzere | bulunmak- tadır. Bilhassa M. Çaldaris bu maafi- yeti uzatılması için çalışacağını vadetmiştir, Ticaret odası gelen bu haberler üzerine derhal Atina borsasmdan malümat istemiştir. Ticaret odası ayni zamanda, evvelce Mısırdan gümrük resmi almmadığı zaman o Yunanistanın hangi memleketten fazla miktar- da mısır ithel ettiğini araştırmış” tır. Yapılan tetkik neticesinde Yu- nanistana memleketimizden, Bul- garistandan ve diğer memleketler- den Mısır ithal edildiği anlaşıl İamıştır. Fakat bu ithalât en ziyade Romanyadan yapılmaktadır. Ti- caret odası tacirlerin nazarı dik- katini. celbederek (o Yunanistana mısır seyketmelerini (teşvik ede-| cektir, Şikago sergisine iştirak için 1933 ilkbaharında Şikagoda a- çılacak sergiye (o memleketimizin de iştirak edeceği malümdur. İstanbul Ticaret odası bu sergi: ye komşu memleketlerin ne suret- le iştirak edeceklerini ve bu hu: susta nasıl hazırlandıklarını tetki- ke başlamıştır. Gelen malümata göre Mısır hü- kümeti bu sergide Mısır mahsulâtı ile Mısır medeniyetini teşhir et- mek gibi faaliyette bulunacaktır. Bu iş için de 7 bin Mısır lirasının kâfi olduğuna karar vermiştir. Yunanistanda ise henüz nasıl ir edileceği tetkik edilmekte- Bayat nahiyesinde ticaret müzesi Emirdağlı kazasina tâbi Bayat nahiyesinde ticari Ve iktisadi fi- kir vermek üzere bir ticaret mü- zesi tesisine karar verilmiş ve ti- caret odasından nümuüneler isten- mid ve saire hakkındaki nü- müneleri Bayat nahiyesine gön- ni için toplamağa başlamış- Fransa köhservelerin gümrüğünü arttıracak Fransa hükümeti bazı meyva ve | sebze konservelerinin © gümrük reşmini arttırmak için tetkikata başlamıştır. Öğrendiğimize göre Fransız meb'usan meclisi gümrükler ve mukavele komisyonu bu husustâ yakından alâkadar olmaktadır. İstanbul Ticaret odası, Fransa hükümetinin gümrük resmi alak istediği konserveletin hângi nevi konserveler olduğu ve memleketi» | mizi alâkadar edip etmediğini sor | muştur, Mısırda zeytinğilik İ Mısır hükümeti, Mısıtda zeytin, keten istihsalinin fazlalaşması için halka pek çok kolaylık göştermeğe başlamıştır. Bu maksatla zeytinci- lik ile uğraşmak istiyenlere hükü- i met meccanen ağaç odağılmakta ve yağhaneler tesis (o edenlere de yardım etmektedir. Sayıfa İ İşliyen ina T Mili Roman Üçüncü Kısım “Turanın hatıra defteri, 1 21 Maziran 193 I am happy. Evet, bugün mes'udum. Ko- lecden diplomamı aldım. Bundan sonraki hayatımın saadetlerini, muvaffakiyetlerini ihtiva edecek olan bu jurnalı tutmak için bu günü bilbassa seçtim. Elveda sevgili Kolec! Senden artık ayrılıyorum. Fakat hayatı- min her anında seni daima mu- habbetle ve minnetle diişünece- ğim. Elveda sevgili profesörlerim ! Sizi de öyle, Beni bayatta mesut ve muvaffak edecek olan şey sizin kafalarınızdan aldığım feyiz, Ee il kalplerinizden aldığım temizlik- | tir. Mister Allen büyük bir ab- lâk düsturu olarak bana daima tekrar ederdi : “Bir şakirt mualliminden üs- “tün değildir. Şakirt için maalli- mi gibi olmak elverir., Bu cümle daima aklımda. Bugün mes'udum derken, bu nur ve irfan ocağından ayrılma- mın hüznünü de duymuyor de- gilim. Fakat ne yapalım! Başta Doktor Vud olduğu balde bütün muallimlerim beni tebrik ettiler, benden bundan sonra çek şeyler beklediklerini söylediler. Onları yalancı çıkar- mıyacağım. Buna işte burada, hatıra defterimin samimi sabife- leri üstünde söz veriyorum. Kolece bir çocuk olarak gir miştim ; hakikatı bulmuş bir genç olarak çıkıyorum. Asıl Goller sonra hayatımın güzel seneleri başlıyacak. Bana bu güzel istik- bali hazırladığı için bilhassa Doktor Vuda daha ziyade min- neltar kalıyorum. Bir insan ola- rak yetişmek hususunda Ona | karşı olan teşekkür (borcum belki babama ve anneme olan borcumdan daha 2iyadedir. Bu anda Kolecde geçirmiş ol- duğum senelerin hatıraları birer birer gözümün önünden geçiyor. Ben burada neler öğrenmedim. Şimdi düşünüyorum: bu mü- esseseyi açmış olanların bir zafı var gibi görünüyor ; İstiyorlar ki kendi itikatlarını başkaları da | kabul etsin. Pek kat'i şekilde | olmamakla (beraber bana da ayni şey teklif edildi. Fakat ben bu hususta bir karar vermiş de- ğilim; buna büyük bir ihtiyaç ta hissetmedi doğruluğa hürmet etmesini öğ- rendim. Biraz insafla düşünmek lâzım: bu adamlar dünyanın öbür ucun- dan buraya geliyorlar; bizimle hiç bir alâkaları yoktur. Öyle oldüğu halde avuç dolusu para sarfediyorlar. Sonra en adi bir #okak satıcısının o bile malını ietetmesine, propaganda yap- imasiha bir şey demiyoruzda böyle sırf fikre, itikada taallük edeh bir bahiste lüzumsuz bir | taassup gösteriyoruz. Bir adamın itikadma her kesin dil uzâatma- masi lâzım değil midir? Neyse, bü sevinçli günde böyle can Sıkıcı şeyleri düşünmek doğ- ru değil. Muvaffakıyetimden evdekiler- de pek memnun oldular, Şimdi hiç bir şeyle meşgul olmiyarak bir kaç hafta yalnız eğleneceğim | pek güzel yazıyor. gezeceğim. m. Yalnız iyiliğe ve ; Yazan: Necmettin Halil Ha,az kaldı unutuyordum, bu günkü büyük sevincimde başka bir şeyin de yardımı var. Akşam üstü “eve dönerken vapurda Ay- şeye rastgeldim. Zavallı kız epey- ce süzülmüş imtihanlardan ola- cak Ben o vartayı atlattım, darısı onun büâşına, Ayşenin yanında iki arkadaşı daha vardı; ben de Fethi ile be- raberdim, Fethi onları tanıyor- muş binaenaleyh mecburi olarak selâmlaştık. Selâm verirken Ay- şenin süzgün yüzündeki hafif gülüş ne güzeldi, Fethiye : — Şu sağdakini de tanıyor musun ? dedim. Güzel Ayşeyi mi? diye sordu. Onun hakkında Fetbiden bi- raz malümat alabildim; mekte- bin iyi bir talebesiymiş, fakat herkesle pek fazla konuşmaz- mış. Galiba biraz mağrurca bir kız. Fakat öğrendiklerimin en şik tarafı, Ayşenin buralı oluşu. Evi de bizim civardaymış. Fethi ile Kolecden pek yakın arkadaşlığım yok; renksizlerden biridir. — Fakat, “işime geldiği içins şimdi onunla iyi dost ol- mıya çalışacağım. Çünkü göne Kız Muallim Mektebinde olan balazadesinin evinde Ayşeye bir iki defa rasgelmiş. Belki bu süretle bizim de konuşmamıza yol açılır. Bunu düşünerek Fet- hiyi cuma günü bize devet et- i tim: Ne yalan söyliyeyim, bu basit mektepli kız hoşuma gidiyor. Yüzü adamakıllı güzel; hali, tavrı da sevimli, Hem bu sene muallim de çıkıyor. Kim bilir onu mereye tayin edecekler? Tanışırsak, annemden rica ede- rim, belki babamm eski meb'üs arkadaşlarına bir mektup yazar da Ayşenin buradaki mektep- lerden birine tayini temin edi- lir. Ben de Amerikaya gidinciye kadar hoş vakit geçiririm. Mademki bu defterde samimi olacağım, şu halde Açık söyle- yeyim: bu kız sadete hoşuma gidiyor; büyük, uzun bir amur yapmağa niyetim yok. Esasen Buna zaman ve imkân da yok. Bu hoş bir yaz macerası olursa i ne âlâ, Bakalım bu mağrurca | küçük bhânınla ne yapacağız? Acaba bu ağır başlılığı mektep idaresine karşı bir gösteriş mi? mektepten çıktıktan sonra da aynı hali muhafaza edecek mi? Neyse Ayşe hanım, işte be- nim böyle samimi bir niyetim var, Bana, hatta sana da bon- şans. Şimdi gecenin on ikisi. Kolec- i deyken bu saatte çoktan uyu- muş bulunurduk: Bu serbestliği- min ilk alâmeti. | dü a Gühakik iğ İğ iu Gn Defterimin bu ilk sahifelerini dolduran yazılara baktım da, türkçe olmasına rağmen, ifademi bayağı beğendim. - Sahi, bilmem niçin, hatıra defterimi ingilizce değil de türkçe yazmağa baş- ladım ?.* Bizi bilmem ne bayramı, bil- mem ne ibtifali, yok filân şairin edebi hüviyeti gibi ısmarlama ve zoraki mevzular. üzerinde yoran türkçe muallimi görsün! Insan hakikaten duyduğu şeyleri a fDevanı var),