y Aşk ArayanAâd ann m inin ia ma | Muharriri : Pitigrilli Tercüme eden : fa, İ mii Komşular pencerelerine çıkıp bu manzarayı seyrediyorlardı: — Spinelli, Claire Galli, Co- lette!.. Serçeler isimleri söylendikçe yaklaşıyorlar, ekmek kırıntılarını gagalıyorlardı. İçlerinden en şişmanı, sokulu- yor, gelip omuzuna konacak gibi | yapıyor, fakat bir türlü cesaret e- demiyordu. Bunun ismi Alexen- dre Dumas idi. Buna mukabil, ce- sur Schumann (Şuman) gelip kıs | rıntıları avucundan yiyordu. Şim di sıra onundu, Pol Pot çağırdı: — Şuman, gel!.. Serçe sıçradı, omuzuna kondu, AZ sonra avucunun içine kondu. | O dakikada Pol Pot bir put gibi | durdu.. Kıpırdamadan, öylece, küçücek serçenin beyaz avucun- | da ekmek yeyişine © bakıyordu. | Sonra, dudaklarmın arasından mırıldandı: — Suman! sz Ona kırmızı gülleri gönderen Matmazel Şuman idi. — Şunları bir saksıya koy. İhtiyar hizmetçi söyleniyordu: — Ne de saygısız adamlar, hiç u saatte gelip de insan rahatsız edilir mi?, Yemeğe buyurunuz Mösyö Pol, hazir.. Zİ Ertesi sabah, bütün gazeteler, Pol Potun beyanalını ve resmini neşrediyorlardı. “Matin,, ve “Jur- mal, gazeteleri, binalarının önün- camekânda, Pol Pot'un resim- lerini teşhir ediyorlardı. Meraklı- lar camekânlara toplanmışlar, seyrediyorlar, konuşuyorlardı .... — Tuhaf adam, değil mi?. >— Ayol kız, bana ihtiyar de- miştin, halbuki bak gençmiş, hem de güzel., — Sahi! — Öteki hâkimlerin resimleri yok mu?. — Asıl onları merak ediyorum. e seyler acaba? ©! Yot evden çıkınca, gazete- lere şöyle bir göz Slim sonra Sorban,, darülfünununa doğru yürümeğe başlamıştı, profesör “Nans,, ın fe vi rini takiy ç İlerde. lsefe dersle. | Pol Pot dersaheneye tüdiği 22. man içeride Çinli bir talehij”, . yoktu. Pol Pot bu ta. lebe ile yan yana otururdu. Git ti, yerine oturdu, ve Çinlinin kü- çük bir fırça ile yukarıdan aşağı- ya doğru yazdığı esrarengiz yazı- ya dikkatle bakmağa başladı; Biraz sonra yavaş yavaş tale « beler gelmeğe başladı. Genç bir papas, onun arkasından, ince yünlü bir tayör giyinmiş bir genç kız geldi, kürsüye en yakın bir yere oturdu, Pol Po'u görür görmez, ona eldivenleri ile işaret etmeğe başladı. Pol Pot yerinden kalkarak yü- rüdü, genç kızın samimiyetle eli- ni sıktı. Genç kız ona: — Sizi, dedi, ilk defa burada tanıdığım ve bâkim olduğunuzu bana söylediğiniz zaman, dersle- ri niçin bu kadar dikkati takip ! düşürmeğe değil, istifaya sevkö- dinlerdim, Kendinize mahsus bir j cirle asılr olan bir haçı açtı, için- le ile de izah etmiştiniz “hâkim- lik mesleği, felsefi olmadığı © za- manlar, kırtasiyecilik, intikam al- mağa mahsus bir usulü defteri: | den başka bir sey değildir. Felse» | fi tefekkürün betbinliğe, betbin- liğin de insanı gözden düşürmeğe sevkedeceğini biliyorum.,, — Böyle mi demiştim?, — Evet. Ve birdakika dur- duktan sonra da, “insanı gözden deceğini biliyorum,, diye de tas- hih etmiş ediniz. Pol Pot cevap vermedi. Sadece: — Gönderdiğiniz güllere te- şekkür ederim, dedi, pek güzel | şeyler... — Güllerin güzel olmaktı baş- ka bir vazifeleri yoktur. — Niçin gönderdiniz?. — Hareketiniz hoşuma gitti de, — Nereden haber aldınız?, Kim söyledi?. — Kimsel!.. — Gazetede mi okudunuz?, — Hayır. Odada idim. Samiin arasına karışarak sizi dinliyor- dum. Bazı zamanlar gelip sizi tarzınız var. Hoşuma giderdi. Pa- rasız bir tiyatroya benziyen mah- kemelere gidip vakitlerini * geçi- renler arasına ben de karşırdım. Hem sizin mahkemenin salonun- da, görünmeden #eyredebilecek bir köşe de var. — Güller, bahçenizin gülleri mi?. Bir çok defalar, Pol Pot genç! kızın haytına ait küçük de olsa bir şey öğrenebilmek için böyle sualler sormuştu. Genç kız: — Hayır, dedi, benim bahçem yok... — Çiçeklere mukabil size ne ikram edebilirim? . — Bana gidip yarım (bardak su getirebilir misiniz?. Pol Pot gitti. Biraz sonra elin- de bir bardakla gelmişti. Bu ara- da dershane dolmuştu. Matmazel Şuman boynuna ince bir altın zin- den bir toz çıkardı: — Siz de Fedora gibi, zehirle- ri haçınız da mr saklıyorsunüz?. — Hemen hemen.. Fakat bu zehir değil sadece baş ağrist için.. Matmazel Sumana İlâcı içti. Bardağı uzattı Bu esnada haber verdiler: — Profesör geliyor!, Genç profesör, açık renk bir el- bise ile ilerledi. Kürsiye çıkarak | selâmladı, eli ils oöur.nalarını i- şaret ederek oturdu ve başladı : “Henri Poincarö,, dedi, “Epimenide,, yi hatırlalıyor. Et rinci sınıf bir yalancı “ben birin- €i sınıf bir yalancıyım., dediği #amanlar müstesna, daima yalan #öyliyen bir yalancıdır. İkinci st- mf bir yalancı “ben birinci sınıf bir yalancıyım,, dediği zamanlar bile yalan söliyen, fakat “ben i- kinci sınıf bir yalancıyım, dediği zaman yalan söylememiş olan bir yalancıdır, ve ilâh, O halde “E. pimenide,, bize “ber bir yalan. cıyım,, dediği zamanlar ona İle çıncı sınıf bir yalancı olduğunu sorabiliriz, ve ancak bu pek haklı sualimize ceyap verdikten sonra onu tasnif edebiliriz. ettiğinizi bana söylemiş ve hattâ tamamen aklımda olan şu cüm- | il de g (Devamı var) VAKIT eee ie Memleket Haberleri : Cihanbeylinin ihtiyaçları Fırka kongresine getirilen dilekler Cibanbeyli husus muhabirimizden Cümhuriyet Halk fırkasının köy ve nahiye ocakları düzgün bir surette kongrelerini bitirmiş- ler ve nabiyelerden seçilen on beş murabhas kaza kongresini yapmak üzere topluca kazaya gelmişler, kongre kaza idare heyeti reisi Ali Fuat B. tarafın- dan açılmış, geçen seneki fırka faaliyeti hakkında izahat veril- dikten sonra kongreye başlan- mak üzere reis, reis vekili ve kâtip iptihabına geçilerek kön- gre riyasetine Ali Fuat, reis ve- killiğine Hacı, kâtipliğe Sadık Beyler, hesap encümenine Yeni- ceova murabhası Sami, Böğrü seesarsereesemesare er Pera ArA ilrmi Rüya ve Rüya ile efsane arasında b Geçenki makalemde antrepoloji ile piskanaliz arasındaki münasebetten bab» | setmiştim, Bukün bazı piskanaliz mef- humlarının » antrepolojiye ve | bilhas sa oantrepolojinin o efsanelere | meş gul olan Kısmına “tatbik edildiğini göstermek istiyorum. Viskaraliz mazariye ve ameliye & barile güt bir usuldür. Bilhassa ef- kendi başma bir takım güçlükleri da- ha havidir. Bu bile efsane tahlilinde wuvaflak olmak İçin yalnız piskanali- zin ameliye ve nazariyesini etraflıca bilmek kâfi gelmez. Efsaneler hak- kmda, alelümum deveran eden fikir. leri de epeyce kavramak olâzmdır. delik murabhası Necip ve Meh- met Beyler seçilmişlerdir. Bu münasebetle başarıcı fır- kayı kuran ulu reis Gazi Hz.ne murahhasların candan sevgi ve sonsuz saygılarının o sunulması kararlaştığından tel ile ulu reise yazılmış cevabı olarak alınan yüksek iltifat murahhaslara bil- dirilmiş ve ocaklara yazılmıştır. Bu seneki kongrede köylünün dilekleri hakkıyle tesbit edilmiş» tir. Bu dilekler arasında yapağı, tiftik fiatlarının düşkünlüğünden dolayı balka ağır gelen sayım vergisinin ve koyun. sahiplerine pahalıya mal olan luz fiatlarının | indirilmesi, ilk mektep binası, su yolları ihtiyaçları vardır. Zi- raat bankası muamelâtı kısmen Akşehire ve Kısiidn de Könyaya bağlı oldüğündân Bâhka ile alâ- kası çok olan kaza halkının para alp verme işlerinde çok masrafa o boğuldukları, güçlük çektiklerinden kazaya bir banka şubesi açtırılması da istenilmek- tedir. Bunlar yüksek kongreye bil dirilmek üzre kabul edilmiş, ka- za ve nahiye bülçeleri aynlmiş vilâyet “kongresi için murabhas olarak Ali Füat, Sadık, Sami ve Mitat Eeyler, yeni kaza idare heyetine Ali Fuat, Sadik, Şerif | ağazade Mustafa, Gümüşzade Ahmet ve Seyit ihtiyarzade Ah- met Beyler ayrılmıştır. Riyasete Ali Fuat B, seçilmiştir. Kaza kongresinde toplanan murahbas- ların şerefine kaza heyeti tara- fından bir ziyafet verilmiş bu ziyafette fırka işleri hakkında hasbuballerde bulunulmuştur. » * Salihlide yağmur ve tenvirat Salihli hususi muhabirimizden. Saliklimizde iki göndür meb. zul yağmurlar yağmaktadır, on | gün evvel yağan yağmurlar top- | rağı tamamile tavlamadığından böyle bir yağmurun yağmasını bekliyen köylülerle rençber halk neşe ve sevinç içindedirler. Ço- ğu rençber olan Salihli halkının bu sevinci sırasında memleketi tenvir eden elektrikler de bu neşeye iştirak etmekte ve bin bir türlü cilve yapmaktadır, bu- latlu ve yağmurlu havalarda çamurlanan sokakların her tara fini tenvir etmiyerek bir gece Kocaçeşme mahallesini bol zıya- sile şenlendirirken Mitatpaşa ma- ballesinin yukarı kısmını sanki cezası Varmış gibi zifiri karan- yi Esasen efsanelerin tahlili için henüz ortada müdevven klâsik bir usulün mevcut olmaması da işi güçleştir. mektedir. Efsane, bir-mevroz - yani bir sinir hastahğı © gibi dinmmik bir kemiveti değil. sabit ve statik bir kemiyentir. Bu nokta asla gözden kaçırılmamalı- dır. Psikanaliz, efsaneyi, bir insan kit. lesinin müşterek bir rüyası olmak ü- zere telâkki etmektedir. Binaenaleyh efsanede rüyanm tabi olduğu ruhi mihanikiyetlere tabidir ve rüya gibi (bir arzunun sembolik bir şekilde Ba vremena sre BeraREREEUNESAEAMEMME KA saME sen RAsAN vanaya FerEAMNAAYAN ! terdiğini iddin etmektedir. i de istikbali değil, geçmişi tatmininden #barettir,) Ayni bir gecede görülen “muhtelif | rüyalar, ayni bir mevzua ait ise, ya- ni muayyen ve sabit bir atzunun tat- hayatında da bir çok efsanelerin bi- ribiri arkasma siralanarak, muayyen bir arzuyu muhtelif şekillerde tatmin ve teskin etmek istedikleri görülüyor. . Rüya bir'aditmeh” dahtişşuütründan" doğan hususi; mahiyette hir . tUyatro piyesidir. Efsanede, aynile bir mille - tin müşterek o tahuşşüuründan © neşet eden bir hikâyedir. Efsane bu sebeple rüyaya pek benzer Fakat efsanelerle rüyalar arasında mühâm bir fark vardır. Rüyalar ekseriyetle egoist, acer, lâ- ahlâki ve gariptir. Efsaneler böyle değildir. Bilâkis ahlâki kiymeti yük- sek, muntazam ve hoşa giden bir şey- dir. Diuhtelif efsane şekilleri arasında bilhassa masal denilen grup bu ahlö- ki kıymeti en yüksek olandır. Ağız. dan ağıza nakledilerek yayılan ma- sallar, bir çok insanların aklından çi- kıp gelen, . düzeltmeler . (core) ia. nesile, garabetlerini kaybeder, Laahlâki wfarlarmı terkeyler dde ta terbiyeyi bir tiyatro sahnesi gibi canlanırlar, Bazan ' efsane ile masal arasındaki fark o kadar silik olur ki psikoloji nokai nazarından bu farkı meydana koyma mümtün olmaz. oFarla ta: | | AMMA AA AG EE O GA lıkizrda bırakıyor, fakat bu uzun | sürmiyor,. hemen erlesi gece programını değiştirerek Mitatpa- şa mahallesine bayram yaratıyor. Kocaşeşme mahallesini de karan- lıklarda bırakıyor, ba'k elektirik- lerde bizim neş'elerimize iştirak ediyor diye bu cilvelere gülmek. te ve lenvirat ücretlerini mun- tazaman vermektedir. Salihli mual'imler birliğinin © faaliyeti Salihli muallim'er birliği Cüm- huriyet halk fırkası binasında kendilerine ayrılan odalara ta- şınmıştır. Muallimler birliği ba'- kın isiifadesi için besap dersleri vermek üzcre faaliyete geçmiş- tir. 4 ki Muallimler birliği “yeni bina- larının resmi küşadını yapmış, aynı günün geceside bir konser i vermiştir. Muallimler birliği ta- rafından mesleki mahiyette (Bir- dığı anın arzu ve Jikirlerinden, İnen Şeklini de değiştirmiştir. * vo.e yes hisler 3 efsanenin ilim ile tahlili ir fark : Rüyalar lâ abhlâl olabilir, ama efsaneler ahlâki ve kıymeti yüksek ve hoşa giden bir şeydir - , mim etmemek şartile denilebilir Efsaneler ekseriyetle Allaha, dine Allahın kullarma ait birer Masal ise, bir kahramandan, mann sevgilisinden ve düşmanla! dan bahseden bir hikâye, bir efsi dir, Efsane ile masal o arasındaki fark, islimiyet ve musevilik gibi detçi dinlerde, müsterek din. daha az barizdir. Bu sebeple is efsanelerinin ve islâm masallar kahramanları, hem kahraman he Allahın hakir bir kulu olan fakie) derviştir, Bu farkı iyice görmek için muf efsanelerile, Yuhanı kadim efs3nt rini göz önüne getirmek kâfidir. İ seli Musa hikâyesini Yunan i min Ödipi ile mukayese edersek, ikisinin arasındaki farkı derhal we i Psikanaliz rüyadan bahsederkf rüyanın istikbali değil, belki ve tütmin edilmemiş bir arzüyü Efsaneler için de böyledir. E Bu noktayı ilk evvel bize Freud'dir, Leonard de Vinci'ye ali tabli Viyananm büyük dehası, bundan riben 20 sene evvel şünlart “Milletlerin hayatımda histo nin tekâmül tarzı bizi bu hususta İf vir eder. BİF müllet küçüklük sinde, kuvvetsiz iken tarihimi, £I düşnmez; onun yegüne emeli, rakla meşgul olmak, arazisini & şularma karşı müdafaa Veya lardan yer zaptederek zengini tir. Bu devrede milletlerde bir ramanlık devresi ve tarihi Fakat millet kendi şuurunu başladı mı, artık kendisini zengi kuvvetli addeder ve bu noktai dan itihareh de kendi teşebbüsünü nımak, tekâmül tafzmı anlamak zuları baş gösterir. O zamana yevmi hayatın hâdöselerini - kayıt ileiktifa etmiş olan tarih. zünü, eski zamanlara çevirir, ve efsaneleri toplamıya başlar. nelerde veefsanelerde müşahede len maziden kalma şeyleri tefsir& lışir. Bir kelimede (mazideki tarihin bir tarihin ) yazmağa $ır. Şüphesiz ki bu kablettarih hem olmuştur. Bu sebeple hi lettarihi anenk kısmen yağatal tir. Çünkü milletin hafızaer şeyleri unutmuş veya hatır Dr. A. I Sonu Yatın İl lik) adında ayhk bir çıkarılacaktır. Vilâyetten # desi alınmıştır. Birinci pu yakında intişar edecek ola ig mecmuanın kıymetli ve mel cağı temin olunmakta, V€ e küreci muailimlerimiz!8 şimdiden herkese ümit tedir, ii lü Rıdvan Tel! r Kuçak çakmak? Kaçakcılıkla mücade'? kında alâkadar ve af fından bütün devlet m”. | bir tamim gönderilmiştir. yy Aynca bütün devlet yila” larından kaçak çak k mıyacaklarına dair 1974 kaçokcı'nıla mücadele “teb zife bilmeleri kendiler" 6 edilmiştir. Üzerinde kastan i mak bu'unan berkeste" vi para cezası alınacaktır”