Muharriri : Pitigrilli İşte bu kör dostumun üzerimde az çok bir tesiri vardır. Fikit ü - zerinde müspet bir tesiri olan he- sap kitaplarını okurum. Ailem, a- sil, fakir ve an'aneperestti. En büyük erkek evlât asker olur, kü- çüğü hâkim olurdu. Kızlardan ise biri evlenir, öteki rahibe olurdu. Bu an'aneyi bozmamak için hâ «| kim oldum. Ayni zamanda ede - biyat derslerini de takipten geri kalmadım. Fakat pek kısa bir zamanda edebiyat fakültesinin bir laklakıyat fakültesinden baş» ka bir şey olmadığına kani ol - | dum ve makine ilmini tahsile başladım. Bu sayede tramvayla « rın adam çiğnemesine mâni ola - cak bir âlet icat ettim. Yirmi ka» | dar arkadaşım bu âletimi tram - vay şirketine götürmekliğimi tav siye ettiler, Götürdüm. Bu efen - diler, icat ettiğim âletin teknik ve insani noktai nazardan mü - kemmel olduğunu söylediler. Yal | nız, tesisat masrafını dehili he - Yap etmeden, Aşınma payı ve a - morti olarak senede yarım mil « Yon frank masrafı icap ettiriyor » muş. Halbuki, tramvay şirketi se- MEVİ vasati on ölüm ve elli yaralı üzere hesap ettiği kazalar için bir sigorta şirketi ile iki yüz | bin franga bir mukavele yapmış, | bu suretle adam öldürmek için yaptıkları masarif, adam kurtar - mak için yapacakları masariften ha pek ucuza mal olacağına mazaran, icat ettiğim âleti kabul etmediler, Bu müddet esnasmda hukuk tahsilimi bitirmiştim. Ben de fa- 'al, serbest çalışan bir adam ol- mak isterdim. Lâkin dikkat et- tim, iş adamları insanların yük- sek hislerirden ziyade aşağı his- lerine hitap edip onları istismar erek muvaffak oluyorlar. Ceza kanunu, arkadaşlarını ele veren sahtekârları affederek ona mükâ- fat vadediyor. Bu, alçaklığı mü- küfatlandırmak demektir. Cemi- yet kendini müdafaa için hiç bir Val şekinmiyor. n avukat olmak isterdim. . , Öksüz ve yetimlerle dulları mü- dafaa etmek için kendimde bü- Yük bir heyecan ve safdillik mev | cuttu. Fakat hâkimliğim müdde- kanun adamlarının bu ök- | ae yetim ve dul sözlerine ne ka- bağım bir mâna verdikleri» m. Fakirdim, bekliye » ei vardı, hükim oldum. mi bir çok hayir cemiyetleri- >> Âza yaptılar, Derhal istifa et tim. Pıkaraperverlik eğer bu ha: yir cemiyetlerinin dalavereleri ols yy mukaddes bir sey olur- U. Bu kücük evde sakin bir hay. geçiriyordum. Şunu da ML ia yim ki bütün servetlerini bakara. da bir dokuza çeken, veya m yirmi frankları ile yakalarına tal mak için bir gül alan insanlara imreniyordum . Mesleğimin ba. na pek nadir olarak bıraktığı boş zamanlarda Sorbon darülfünunu- na gidip bazı felsefe derslerini takip ediyordum. Şairleri oku- mam. Buna mukabil hesabı seve- | rim, Felsefe tahsilim, beni ma- fevklerimin nazarında düşürdü... ! katen ARA (AşkArayan Adam | Tercüme eden ; fa. “Rüşvet kabul etmez,, “namus- lu,, denilen insanlardan korka- rım. Bunlar çok tehlikelidir. Rüş- vet kabul eden kimselerin bir ta» rifesi var.. Şu kadar para muka- bilinde her şeyi yaparlar. Bazan da tesadüf eseri olarak o kadar yüksek tarifeleri olanlar vardır ki, müşteri bulamazlar. Ötekiler yani “rüşvet kabul et- mez,, “namuslu,, olanlar para ile kanmazlar, fakat lâf dinlerler, bi naenaleyh kanarlar. İş adamları- nı da sevmem, Bunlar rakipleri- nin dalaverelerini sadece keşfet- tikten sonra onlara mâni olmak için değil, kendileri de kullanmak için öğrenirler. (Şimdiye kadar i hiç bir hâkim meslekdaşla ahbap- lık etmedim. Onlardan da- ima (Okaçındım. Bunların ken- dilerine Omahsus Otuhaf o bir lisanları vardır. o Apaşların li- sanı gibi, Hayatın ne olduğunun farkında değillerdir, ve konuş- tukları gibi yaşarlar, Maznunu, bir kimyagerin, üzerinde tifo ve- ya veba mikropları tecrübeleri yapacak fare gibi görürler. Maznun onlar için bir tecrübe tahtasıdır. Bu adamlar için esas olan hâdise, noktai nazarlarınm muvaffak olmasıdır, hakkın de - ğil.. Gazetecilerden birisi ilâve et- mek istedi: — Bir de terfie vesile, değil mi?. — Hayır. Hayatımda rastladı- ğım hâkimlerin hepsi namuslu in- sanlardr. İçlerinde zekâlarından şüphe ettiğim, sathi malümat sa- hibi, mes'uliyetlerinin farkında olmıyan bir çoklarını tanırım... Fakat adliyecilerin feragatı haki- kahramanane bir şey dir, Bir kumarhane masasını ida- re eden krupye'nin elinde, para- lar nasıl sadece birer Jöton'dan ibaretse, hâkimlerin zihinlerinde de senelerin kidem noktai naza- rından mânaları sadece birer ra- kamdan ibaret kalıyor. Mesleğe yeni başladığı zaman, hâkim, mes'uliyetinin nezaketini duyar, Bu, tıpkı, genç ve müptedi bir operatörün ilk ameliyat yapa- cağı hastanın karşısında duydu - ğu heyecana benzer, Fakat sonra- ları vereceği hükümleri temyize gidip tekrar tetkik edileceğini düşünerek bir navi müsterih olur. Kendi hesabıma ken, hâkim cübbesini ilk giydiğim O günden bugüne kadar, her sabah hep ilk günkü heyecanı duydum: Yetak- tan kell;p, giyinmek, sckağa çık» mak, kalabalığın içine karışmak sonra, o kalabalıktan çıkarak, on- lara hüküm vermek. Durmadan ı hükümler yeğdir. dinler mak.. Terazide fasulye tartar veya her hangi bir darp veya teksim a» meliyesi yapar gibi hükümler vor- mek.. Şehadetlere istinat ederek hükümler vermek.. Bazan düşü- müyorum, birisi: “şu iki senedir taşdığın pardesünün arkasında yırtmaç var mı?,, dese, farkında değilim. O halde'nasıl oluyor da mesele hakkında “şöyledir, veya “böyledir, diye şehadet © debilirim?. Halbuki hemen bütün . kat'iyetle “evet, veya Günkü her hangi bir insan ir şahitler, 6, | de ve basitlikten cıkmak iste bunu ödemek mecburiyetindedir. mieeliin, “bayır,, diyebiliyorlar.. (Devamı var) Cesareti ve hayatı arttırıyor ! Bu ilâcı içen kediler ve ko- yunlar köpeklere galip geliyorlar .. Londra gazetelerinin verdiği malümata göre iki senedenberi devam eden tetkikler neticesin- de insan üzerinde son derece | derin tesirler yapan bir ilâç keşfolurmuştur. Insanın ömrünü uzatan bu ilâç korkaklığı gideriyor, cesa- reti arttırıyor, zekâyı takviye ettiriyor ve insanın adali kuv- velini de birkaç misline çıkarı- yor. Şimdiye kadar yapılan tecrü- beler çok mühim neticeler ver- miştir. Bu esrarengiz ilâcı içen ko- yunlar ve kediler, köpeklerle döğüşerek galip gelmişler ve köpeklari öldürmüşlerdir. Ku ilâcı içen koyunlar, öküz- ler kadar küvvetlenmiştir. kediler, kaplanlar kadar vahşi- leşiyorlar. Fareler kedileri kaçı» racak derecede cesaret ve kuv- vet sahibi oluyorlar, Yalnız İngiltere hükümeti bu ilâcın insanlar üzerinde tecrübe olunmasına mani olmuş, onun için henüz bu ilâç insan Üzerin- de tecrübe olunamamıştır. Tecrübe İngiltere haricinde yapılacaktır. Bu tecrübeler neti- cesnde insanların son derece müstefit olacakları bir ilâcın elde |. edilmiş olacağına muhakkak na- zarile bakılıyor. Yeni ilâcin: istinatgâhı Adre- nolindir. Bu da bilhassa koyun- ların Adrenal guddesinden istih- sal olunabilir. Bu ilâcı kullananların nelere | muktedir olacakları hakkında kâşiflerden biri Deyli Ekspres gazetesine şu sözleri söylemiş” tir; *“ İnsanlarda korkaklık ve kah- | ramanlık onlardaki Adrenal if- | razların çokluğuna veya azlığına bağlıdır. Yani ilâcı kullanacak olanlar, şayet korkaksalar kor- kudan kurtulurlar. Yine bu ilâç sayesinde her insanın ömrü, hiç olmazsa on sene artar, 70 yaşında bir ihtiyarı öldürdüler Cuma günü Kurucaşilede bir cinayet olmuş, bir ihliyarı balta ile öldürmüşlerdir. Ölen zavallı 70 yaşlarında Bekir isminde bir adamdır. Ormanda odün kes- mekte olan bü adamcağıza iki şahıs mani olmak İstem'ş'er; müoazsa başlamiş; bu sırada iki şabıstan birisi elindeki bal- tayı ihtiyarın kafasına ind'rmiş ve zavallı adam kendisini bilmez bir halde yere düşmüş, birkaç saat sonrada ölmüştür. Failler yakalanmıştır. Amasra ile Kurucaşile arasın- da yol bulunmadığı ve denizden gitmek lâzım geldiğinden, hal- buki birkaç gündenberi havanın fırtınalı olması dolayısile, vak'a- anın tabkiki için müddeiumumi muavini ve bükümet tabibi an- cak evvelki gün, Amasradaki Bartin vapurile Kurucaşileye gir debilmişlerdir. (Barun) di eee d tiz o | i Dü Köşesi Serreremesariserasasnaarsersarasa se Kınamak: Ayıplamak (Tokat) Verep: Meyil (Tokat) Ems: Hala (Tokat) Sitil: Bakırdın küçük bakraç (Zile) Helki: Bakırdan büyük bakrap (Zile) Helkek; Bakırdan büyük bakraç (Boya- bat) Yalkaç: Kovcu (Beyabat) Mardat Sitem (Boyabat) Mardalamai Sitem etme (Boyabat) Muur: Mecbur (Böynbat) Muur ölmak: Mecbur ölmalç (Boyabat) Snangulu: Mücerrep (Boyabat) Bun: Gam, keder (Boyabat) Yalım: Kılavuz: ağır (Boyabat) Yalımı alçak! Soysuz (Boyabat) Yalımı yüksek: Şerefi (Boyabat) Cımara: Maraz, Kansız (Boyabat) Müşüki Çehresiz (Boyabat) Salguncu: Tahsildar (Tokat, Boyabat) Göze: Menbağ (Tokat) Diki: Parça (Boyabat) Dila: Kavamsız kasvetli (Boyabat) Kumpası Müşavere (Boyabat) Köytere; Bölüm yeri (Boyabat) Molpak: çok bol (Boyahat) Möplek: çek çevik (Boyalmi) Mıdavık: Zayı? çelmisiz (Boyabat) Ürün: Süt, yoğurt v. « (Boyabat) Mudk: Emniyet (Boyabat) Metkim sıyrıldı: Epaniyetim kalmadı, (B0- yabat). z Adari Kemal (Boyabat) Adari yetmiş: Kesimle gelmiş (Boyabat) Evmek: Acele etmek (Boyabat) “Yaz ver kış var, Evecek ne iş var, Evedü: Müstacel (Boyabat) Gölbez: Köpek yavrusu (Boynbat) Muındal: Kedi yavrusu (Boyabat) Okuluk? Davetiye (Boyabat) Onarma: Tamir etme (Boyabat) Onarıldı: Tamir olundu (Boyabat) Günülemek: Haset, gıpta etmek (Boya - bat) Avkulamak: Azarlamak (Bayabat) Üleşmek: Huksim etmek (Boyabat) Öymek: Karıştırmak (Boynhet) Zibildak: Deli meşrep (Boyabat) Zavıakı, Münasebetsiz insan, Ç Partal: Mübalâğa. ibik: Köşe, uç (TarlamnIbAğI, yorgan ibiği). Sülüman: Kıvratılmamış iplik. Teltiik: Fazla el sakasi yapmak (Teltöi- | Mik etme), Dena: gökllmiyecek Mtüteler yapmak ya pan adıma Çdensük, denksiz) derler. Badal: Merdiven basamak (Ayancık) Ceriki Gevşek etli sönm, Badımık: Aşcık, Bizegel: Azesık. SiM: Ördek. Abir Hindi, | Mind: Ker Hortlu: Yetim. Kasbennek: Zorla almak. Küskü: Ağaçtan manivek, Nüğü: Ekin (Buğday) ölçülen ölçeğin dörtte bir ve sekizde bir nispetinde küçük- eti, Dişegü: Değirmen taşlarını dişlemek İcin köskin çekiç. Zelve; Boyunduruk aksamından Öküzün boynunu tutan ağac. Sivri Hububatın henüz bittiği vakit ter. İadakl manzarası, Mayot: Ağır. İpeği Kaburga kemiği, Topak: Ayak ükçes, Gölü: Yük hayvonları Göbel: Piç çöcük. sirmmmek: Yıkanımcl, Gicik? Meme. &ime Filiz, görmlenmek, Fifielemeele Toruş: Yedek çift hayvanları, o Arabayı bir çift çekmezse önlerine Hâve olunan İkin- ei çit (Torüs yapılır). An: Yububatın tarlada iatan kök uçlar ru Setik: Pirlaç karıları, Betik: Hayvanların arka ayaklarında or. ta mafsal, çanıdu: Köşelerin dış yüzü Artatak: Tavanın iç yüzü (Artova, tokat). Bolt: Acele, beeit mi esir miz. Yiikkem:, Nerle, Hrclayık: Boğmacu ökSürüsd (Ayancık) Biri: Murdarın zıddı. (Ayancik Hinç: Surat çehre, sincesiz, sürate. Dilmaz, miye: Temel tayt (Ayancık) Uyrum: Vücudun heyeti umemiyesi, Mögrümi Yanlarım. İ İlme: Dakunma idi: dokundu, bu asıldanı Mer, işti. Jimeki Bir nevi düğüm. Tük: Düğme, kemik yoğu çor: Derllerin kallarımı — tereldemel. için tuz ve kepek ile mayalama, Bu aslın Örme: leri, iştikalları, çorak, görlü, çörlemnk, Çor ba, Görüm, Zor: Öle. Bı slm Oştikaldamı! Zorlu, zorba, goraki, #orbalık, Zorla; Yorumu, çok iyi; İuyveili, Palaz: çöle eski ctbiss, kaz yüvrüsu Yelazkamış: Seyilenis. Darabai Tahta duvar, Çalışkan bir maarifcinin derlediği sözler mmm — — —— — Tokat merkez ilk tedrisat müfetişi Boyabatlı M. Zeki Be” muhitinde balk dilinde kullanılan öz Türkçe kelimelerden baz” larını. toplayıp bize göndermiştir. Bunları neşrediyoruz : Somalı: Misir koçanı (Somak gibi (Ayancık). Enük: Adi köpek (Acın cnuğu bali Örük: Bağlama ipi, i Örükledim: Bağladım. Doruk: Dağın zirvesi, zirve ağasın ÖN İ ları, * Yiyintir Break, çerez (Tokat) Vaşal; Filik (Ayancık) Dipcin: Ağacın kökleri. Sergen: Kat, Sergen gezen: Kare, Pasa; Mütemadiyen (pasa vuruyor) Vire: Ardı sir& ÇPeşi peşine) Keşik: Bıra, nöbet, Torç: Madut, sınır (Ayancık) İ Uyru: Meyelsn, uyrulmuş kayımış ye lan vaki olmuş (Ayancık) Kolik: Baraka, cardak, Pma: Nümüne, İ Tav: Yumuşama, tav semirme (BU iyi tavlanmaştır). Tav: Münasip zaman (demir tavmdi vür.) Banak: Ekmekten kaşık, Banakçı: Başkulurının ekmeği ile 79” mak; istiyen, Sunak: Ekmek ve tatığı ile bir (Sunmak masdarımdan) .4ğii Kasarlanmış: İyiyi, kötüyü farketmif Sırınamak: İnstlaşmak, Toygun: Değerti, yosma, Avalt: Ücret, karşılık. Ayak teri: Ays üreti, r Yeteleki Nazik, ince ÇKoyuna daktıi İl beymnaları yotebok, yaz hrmie Gİ miş, ben isteyom yan yelek) Dani: Tele Ur: Tumur; elde, ayakta, ağaçta w mes. denir, Onlümak: Tedavi, yaraları Ozüldü. | siğit: çekirdek. | Yok: Bulaşık (Bu sahan fasalya gadır). g Boca: Yukardan aşağı toplanmak. Saykal: Kiyafı düzgiin tahta, yağlı şekerli kahve (toşbihen) *Yolatar; 'Tıtırış! Aplak yüzlü sapa man, o Hr: Siper korunacak yer. ğ Mezir: çıranın iyisi, yağlısı. 04“ Kampiri: Patates, Poyraı Ağaçtan topraktan su borular” Kölgelik; Şemsiye, Acik: Aşısız yabani elma, gördük: Aşısız yabani armut, çeç: Harmandaki buğday yığını. Som, (mar: Harmanda hububatın #af” Ws karısığı (Som savuran gelin eğilir.) Avlağı; Ağap dallarmdan örülen çit Sundu: Makas, ( Saka: Uzun aba ceket mukabili toksf teri. : z ao ra an 1004 BB Arabistanda ısy ş | kralın kuvvetlef i © Kabire, 25'T. sani (Hususi! i Hicaz ve Necit ile Yemen | sında bir hükümeti bâc'ze Asirde İsyanın ne şekilde ber 0 edildiğine “dair Mekkede © tebliğ neşrolunmuştur : ş Asirde oçevri'en enti yüzünden kıral ibnissuud oraya s#skeri bir kuvvetle likte bir tahkik - heyeti miştir, Seyyit Jdr'sin bazı kabil. vukukulan telkinat Üzerine kabileler yolları tahrip ed? kral ibnissuud tarafından $ derilen kuvvetlerin Cizans * mâsına mani olmuş, buna © men Askerler Cizma girmi'f çk A M4 | Seyit: idris, Cizandan “ih i Sobyoya gitmiş ve af dilem» | Krali. ibnissuudun :. askeri ç Sobyoyu:da işgal etmiş bU” i yor. Buna mümesil hâdiseleri" (e | kubulmaması için tedoirlef * mıştır. ; ————— ihtikârn tetkik kontisy' Vi âyette müteşekkil tetkik © Komisyonuna — b tarafından aza olarak Bey seçilmiştir. Komisyon tesi günü toplanacaktır. © © NAR isyan vuku bul .