m RE BAR ABE 4 Kânunuevvel 1932 EĞİN amenaru i a ESNEME ENNE NAMA RAMEN ASE ee Ne sille Baş başa İs (Genç Nesille Başbaşa — | Amatör ar- tist Sadi B. | Türk sah-l|i Senede çok | ilerlemiş | olduğunu | Söylüyor. Amatör Sadi B. — Allo.. Sen misin Sadi bey. — Benim canım efendim. — Vadin ne oldu. — Mülâkat mr? — Evet. — Peki bu akşam saat 6 da| aydarpaşa istasyonunda bek - €me salonunda buluşalım.. . 77 Anlıyamadım.. Haydarpaşa Mtasyonunda mı dedin? — Evet.. — Fakat Sadi bey.. Lâfımı tamamlıyamadım. Te - fon rappadan kapandı. Allah allah, bu genç de mülâkatını ni- Sin Haydarpaşa istasyonunda ya- or. Bilhassa saat 6 da.. Olsa Yön söyle bir şey: Sadinin An - kiraya gidecek bir yolcusu var. Onu teşyi edecek o meyanda bi- ?im de mülâkatı çıkaracak; , Akşam saat 6, Haydarpaşa “taayonunda bekleme £ salonun- dayım, Kapı açıldı. İşte Sadi Bey | #özüktü, Lâkin teşyi olunması ihtimali olan kimseler yanında Yok.. Nihayet kendisine sordum: > Allahını seversen mülâkatı Niçin burada intihap ettin.. Yok- *A Ankaraya gidecek bir yolcu - Muz var da, onu teşyi ederken bu Meyanda benimle de mülâkat mı Yapacaksınız?. * Sadi bey kahkaha ile güldü. — Azizim'ne o, nedeo. Ben burada devlet demiryolları idare- “inde memurum. Şimdi işimden tım, Burada senin ile mülâkat Yapmıya geldim. Bu bizim gar - daki bekleme salonundan başka daha müsait yer bulunur mu? Vay geldi bizim yirmi bir ku- Vapur parasına. > Sahneye ne zaman çıktınız? yy Bana öyle bir sual sordunuz ali senelik bir mazi gene ha- dn canlandı. 28 mart per MN günü akşamı Hamlet tem- ide Darülbedayi o sahnesinde a defa sahneye çıktım. Ve halâ tiyatro ile — birçok işlerime n — meşgul oluyorum. İlk zevkini (o Darülbedayiden, Dari | Muhsin beyden aldım kung Pedayiden sonrada bazı Dlerde çalıştım. Ve halâ da Iı aray gençler mahfelinde ça - ting, 71 ve oranın müessisle - Saba a Bir müddet (Güzel wtlar birliğinde çok kıymetli Celâl Tahsin Beyden ders in ümün sonuna kadar Yalı, a çalışacağım « muhakkak ten dan hayatımı bu meslek- ka hiç anmak taraftarıyım. Baş - “ayi Pir meslek beni alâkadar « Buarzuma muvaffak o- ni, YAmıyacağımı şimdiden tah- tm yeek güç. Beklemek lâ- Yatra p< batta zaruri. Benim ti- Saleri kında bambaşka düşün- * Mahalli” Tiyatroyu bir eğlen- Wa pi, , » vakit geçirmiye mah- Xa bir Yer telâkki etmiyorum. sen'atkârr da bir oyuncu İl ri takdir ediyorsunuz? — Bu sualin cevabının en başın- | |" da Ertuğrul Muhsin beyi söyliye- | | bilirim. Ertuğrul Muhsin bey çok | | olarak kabul etmiyorum. Şunu da ilâve edeyim ki, maalesef bu günkü gençler arasında bile el'an bu san'atı hazmedememiş kimse- ler mevcuttur, — Türk artistlerinden kimle- yüksek bir san'atkârdır. Onun Katilini, Körünü, Cehennemini, Yaradan seni affettimini.. hulâsa temsil ettiği eserlerin hepsini sey- redenler — bir an için gözlerin- den haset jerdesini çekerlerse — benimle ittifak eder. Ertuğrul Muhsin bey yalnız oynadığı oyun- larla değil Türk sahnesine ettiği İ yardımlarla her Türk gencinin daima kalbinde yaşıyacaktır. Hiç kimse inkâr edemez ki o, Türk tiyatrosunu yirmi senede gidemi - yeceği bir mesafeye götürmüş ve bunda da muvaffak olmuştur. İs- mail Galip beyi, Behzat Haki be- yi, M. Kemal beyi, Emin Beliğ beyi ve Neyire Neyir hanımla Be- dia Muvahhit hanımı takdir e - denler meyanındayım... * * ibrahim Hoyi Beye göre Li- selerin edebi- yat kısmında Latin ve Yu- nan dilleri o- kunmalıdır. * * ibrahim Hoyi B- Kolej mezunlarından genç mual- lim ve muharrir İbrahim Hoyi Bey bize şunları anlattı: “— Cihanda hâkim olan ede- biyat mektebi hangisidir? — Bu sorgu pek geniş ve dal- kı budaklı, Her halde fikrimce; bugünün en sevilen edebiyat tar- zı hangisi demek istiyorsun, ben, bugünün en sevilen edebiyat şek- linin doğrudan doğruya hayatı tetkik eden, hayatı söyliyen ede- biyat olduğu kanaatini besliyo - rum. Dünün romantizmi, hatta dar bir çerçeve içinde hapsedilen canlılıktan uzak ve yalnız keli - me, imajlarla süslü klâsizmi, bu gün bir ucubeden, palyaçodan — Amatör artistlerden kimleri takdir edersiniz?.. — Bu sualinize sarahaten ce- İ vap veremem.. Çünkü bazılarmı, bazı tufeyli amatörleri gücendir - mek istemem... Yalnız gerek be - nimle beraber çalışan ve gerekse Cümhuriyet mahfeline devam e- den gençlerden takdir ettiğim kimseler vardır. İsimlerini müsa- adenizlesöyliyemiyeceğim.. — Memleketimizde yeni baş- İıyan operet hakkında fikriniz ne dir? — Operet bambaşka iştir. Ve (Devamı 9 uncu sayfada) Me. tep Haberleri i Bir çay ve bir teşyi İstiklâl ve İstanbul liseleri fi- zik muallimi Arif Şükrü bey Er- zurum lisesi mü- dürlüğüne ta - yin edilmişti. Bu kıymetli hoca- larını kaybeden talebeler bir ve- da çayı vermiş - lerdir. Pazarte - si günü saatd te İstiklâl lisesi “konferans sa - lonunda yüz ki- şilik bir ziyafet verilmiş bütün muallimler ta» Muallim Arit 8. lebe murahhas - | ları hazır bulunmuş neşeli | bir kaç saat geçirilmiştir. İs - | tiklâl orkestrası güzel parçalar | çalmış talebeden biri zeybek rak | s1 oynamıştır. Ziyafetin bitamına doğru muallim Fuat bey çok ve - İ ciz bir hitabe irat etmiş Arif be- | yin sonsuz hizmetlerinden, yük « sek faziletlerinden bahsetmiştir. Çarşamba akşamı Arif bey Seyrisefainin (Ankara) vapuru i- le Trabzona müteveccihen hare - ket etmiştir. Teşyiine bütün tale- beleri, İstiklâl izcileri, dostları | gitmiş, çok samimi (o tezahüratla Ankara açılıncaya kadar boru ve İ trampet sesleri yaşalarla Arif Bey teşyi edilmiştir. N.S, başka bir şey değil. Rus edebiya- tmı sevişimiz, onda kendi hisle- rimizi bulduğumuzdan ve hayata baktığından dolayıdır. Dün İngi- liz romantik ve Elizabet devri muharrirleri, iken bir (Refah) ın verdiği kalp huzur ve süküneti içinde sayıfalarca yazı yazarken, bugünkü kültürün yetiştirdiği ve (makine) nin yoğurduğu Sinkler, daha ihtiyar olmakla beraber Dreiser iki satırla ve daha beşeri olarak ayni şeyi söylüyor. Bizde de Sadri Etem bu tarifimin par- lak bir nümunes' lir. Edebiyat ni- hayet zevk ve soda meselesidir de., — Nasıl yazarsın? İş bir kere mevzuu buluncıya kadardır. Gece gündüz yer me » selesinin benim için hiç ehemmi- yeti yoktur. Daima düz beyaz kâ- ğıda, ve stilo ile yazarım. Mevzut bulup da, satırlar halinde meyda» na çıkarıncaya kadar adeta has » talanır, zihnen hep onunla meş- gul olurum. — Yeni edip ve şairlerden kim leri beğenirsin? — Bilmem, edip ve şairlerden konuşulurken, yeni ve eski diye bir derleme yapmak doğru mu - dur? Zira, öyle edip ve şairler vardır ki, yepyeni, fabrikadan henüz çıkmış oldukları halde pek çabuk eskir ve unutulmak gayya- sında sönüp giderler, Halbuki es- kilerden bir niceleri, bugün bile tap tazedirler. Meselâ, Fuzuli, Zi- ya Paşa; koca bir medeniyetin vözünü eserlerinde (canlandıran Firdevsi, Sadi, Donkişot muhar - riri, Dante, Şekspir eski midir ler?.. Hayır değil mi?.. Muharrirlerden Sadri roman ve hikâyelerinde daima tez müdafaa ettiği için severim. Yazık ki yalnız (Çıkrıklar durun- cası) ile bizi kandırmak istedi. (Vâ - Nü) pürüzsüz türkçesile, biz gençlere tam bir nümune. A- ka Gündüz o patâvatsız üslübile, baştan aşağı alev ve heyecan. Kenan Hulüsinin güzel nesirleri ne incedir. Şair Yaşar Nabiyi vo- mancı ve nâsir Yaşar Nabiden daha çok beğeniyorum. Sermet Muhtar, moeurs yazılarında birin» Etemi Yüksek iktısat ve Tie aret mektebi talebesi nasıl çalışıyor?Talebe kooperatifi talebeyi not tutmak külfetinden kurtardı 1—Ticaret Meklöbi falebesinin izmire yaptığı tetkik se- ipeğin bir intiba :* Kubilâ İyın mezarı başında. — Yalovada bir talebe gezintisi, 3 Âli Ticaret Mektebi Lise kıs- mında idarenin himayesi, talebe- nin gayretile bir kooperatif tesis edildiğini memnuniyetle haber al dık. Kooperatif talebenin ihtiyaç » larına cevap verecek şekildedir. Kooperatif ilk iş olarak talebeyi lüzumsuz yere not tutmak sureti- le vakit kaybetmesini nazarı iti- bara alarak azasından bir kısmı- nı ayırarak bir matbaa kolu teşkil 0945001 11 0 01980082000 aa 090 030P va Dersten sonra ialebe bir arada. etmiş ve bu suretle de talebeyi not tutmak külfetinden kurtar - mıştır, Kooperatifte bundan başka kitap, defter kalem ve yiyecek işlerile meşgul olmak üzere ayrı» ca da bir kol teşkil edilmiştir. Bu hayırlı kooperatifin idare heyeti Nevzat Hayati, Galip, Galip Fa- ik, Tevhit, Medeni, Burhan, Ali, Yunus İhsan, İsmail Sabri, Feri « dun, Tarık beylerden müteşekkil» dir, Muv ıyet dileriz. Cümhuriyet Gençler mahfelinde Geçen cuma günü saat 13,30 | da Halk fırkası Beyoğlu kaza | merkezi binası dahilinde bulunan Cümhuriyet gençler mahfeli mu - siki şubesi klâsik kısmı tarafın dan mahfel salonunda bir konser verilmiştir. Programda: Piyano: Aleksi bey, Kemal Sait bey, viyolonsel: Şermin ha» nım. Tarafından bir triyosile kon - | sere başlanmış ve bunu sırasile Güzide hanımın tagannileri, Ze - ci, piyeste Cevdet Kudret fena mı?.. — Liselerde lâtince ve yunan- ca okutulmasına taraftar mısın? — Bence, edebiyat san'at kıs- mını takip edecek olanların, bu lisanları öğrenmeleri faydalı, hat- ta lâzımdır. Bundan bu lisanla - tın, okutulmasına taraftar oldu - ğum anlaşılır. Yalnız bir şartla, | lâtince ve yunanca — Amerikan kolejlerinde olduğu gibi — bu (Edebiyat ve san'at) kısmından mezün olacaklara mecburi olma- İı, ve muayyen sınıflarda meselâ 9, 10, 11 inci sınıflarda okutulma- lıdır. Darülfünunda ayni dersler konmalı, ve bu kurlardan mezun olanlar, bu lisanların mütehassısı ki beyin kemanı, Şermin hanı « mın viyolonseli ve Sait beyin kes manı ile çaldıkları parçalar talöp etmiştir. Denebilir ki konser baş- tan aşağıya güzel ve muvaffakı» yetle başarıldı. Bilhassa davetli « ler meyanında bir çok kibar ze » vat göze çarpıyordu. Konser saat 5 e kadar devam etmiştir, Kom- seri tertip eden mahfel musiki şubesi klâsik kısmı şefi Sait beyi tebrik eder ve bu nezih konserin temadisini candan dilerim, sn 10800051890 0r14 nama zaananan anama olarak yetiştirilmelidir. — Bazı yüksek mektep talebe- | sinin himayesi hakkında ne düşü- nüyorsun? — Elbet ki yüksek mektep tas lebesi, ne kadar çok muavenet, müzaheret görürse o nispette, san atma, mesleğine âşkla bağlanır. Almanyada, İngilterede olduğu gibi, geniş mikyasta talebe yurt- ları, misafirhaneleri açılmalı, ge- ne bir talebe heyeti tarafından i- dare edilen İokantalar yapılmalı, bütün bunlar gerek hususi mües- seselerin verecekleri, gerekse be lediyenin ayıracağı para ile hükü- metin kontrolu altında idare e « dilmelidir. ibrahim Hoyi