T“““öenç Nesilie Baş başa ener PEN üMM4 KANAMAM 00 SUNENA se AA anna, Şair İsmet Hüsnü Bey Cemiyete kuvvet alân, işten ziyade içle alâkadar olan lüzumundan — Oooo! Kalabalığın içinde koluna ya | pıştım. — Nihayet seni yakalamaya muvaffak oldum. Müsade et, etme, seninle bir mülakat yapa- cağım, dedim. ismet hüsnü müta- vaatla omuzların kaldırıp boy- nunu büktü, Fakat burada olur- mu? Der gibi iki elile kalabalığı işaret etti, — Merak ötme dedim. Zaten bizde mahfele gidiyoruz. Senide oraya götürürüz... ei ei ısrarlarım karşısında yanımdakilerle konuşmaya bile vakıt bulamamıştı. Onları bırak- tım ve bir otomobil pazarlığına koştum... Dönüşümde onları > oğlu Cümhuriyet gençler mahf. linde yapılacak Istanbul pink punk şampiyonası bahsi etrafın- da münakaşada da buldum. — Haydi otomobil hazır. Yürüdük, açık Bir otomobildi bu. Mahfel kâtibi umumisi Müc- teba Selahattin atladı. Arkadan Cemal, Muallim Baha Hulusi, Sait Halil ve ben daldik, Bizim şair ismet Hüsnü ile Sadideşö- förün yanındaki ferahfeza kie kalmışlardı. Şoför şöyle € nüp “Beyendin mi?,, gibi bana yan gözle baktı, “Aldırmma,, işa- reti yaptım. Ve bizim gibi on- larda oraya üst üste çıktılar. Cümhuriyet bayramının gö: memiş (kalabalığı, © tezahürâtı arasında açık otomobilde caket- lerimizin siperine saklanarak geç- tik. Ben mülakatıma bu gülünç seyahat esnasında devam etmek istedim, — Suallere başlıyorum dedim. Nasıl vakit geçirirsin? He yapar- sın? Hayatın nasıl geçiyor? —Aman Melih bey; nasıl vakit geçirdiğimizi siz pekalâ bilirsiniz ama, gene 'eyim: Güzel san'atlar akadamisi mimari şu- besine devam ediyorum. Gayem cemiyete yardımcı bir san'atkâr olmakur.. Aynızamanda edebiya. ta da merakım var. Hayatım sade, işsiz ve parasız geçiyor. Bazen yazılarımdan birkaç para aldığım oluyor.. Maallim Beha söze karıştı : — Fakat devede kulak kabi- linden... Ben gene sordum: — Peki niçin mesleğinle âlâ- kadar bir iş bulmiyorsun ? — Bulmıyorum değil, bulamı- yorum. Çok aradım. Çok yere baş vurdum.. Fakat... fakat bu- lamadım işte... — Edebiyatla meşgulüm de- miştin, Bir kitabın çıkacakmış. Öylemi ? — Evet. Arada şiir yazarım. Tek tük meemualarda çıktı. Fa- kat ben şiirlerimi “Bir yıldız akıtı , isimli birkitap halinde neşretmek üzereyim. — Bu kitapta kaç parça şiir as keder min, on beş, on altı — Nasıl yazarsınız? — Kendi kanaatımca bunu bana sormamalısınız. Bir çok beylik (oedebiyat (O anketlerinde böyle suallerin yeri olabilir ve zaten çok gördük... Ben yaza- bir edebiyatın bahsediyor | cagım mevzuu bulurum, kafam- da onu işlerim, ama üzerinde uzun uzun ve ince ince düşüne- rek,. Hazırladıktan sonra oturur yazarım. — Nesir ve hikâye yazdınız rı? — Yazmadım. Fakat tecrübe etmek istiyorum. Çok seviyorum. Bunun için yazmağa çalışacağım. — Şairlerden ediplerden kim- leri beyeniyorsunuz ? — Başta Nazım Hikmeti, Onun şiir ve ifadedeki kudreti, keli- meleri tok ve erkekçe kullana- rak türkçeya verdiği ahenk ve ismet Hüsnü B. büyüklük san'atı, orijinal üslüp ve tarzı hayranlığım üzerine gekiyor. Şair Nazım Hikmeti çok be- ğeniyor ve seviyorum. Ondan sonra daha beğendiğim birkaç şair var, Ayrı ayrı saymıyorum.. Şairlerde olduğu gibi ediplerimiz arasında da “cemiyetin bünyesin- den, benliğinden mevzular alan; cemiyete inip yükselen; dıştan çı- kıp içe giren; ve bir avucun de- ğil, kitlelerin zevkini okşıyan, onları anlıyan, duyan,,ların ya- zlarım beğeniyorum. Ben bir Viktor Hügodan ziyade bir Mak- sim Gorkinin memleketimiz ede- biyat ufkunda doğmasını bekle- rim. Sadri Etemin yazılarını se- verim. Hele birkaç hikâyesi çok güzeldir, mükemmeldir.. Son se- nelerde çıkan birkaç kitap ve eser de var. Görülüyor ki bir ee başlamıştır. Daha birçok iyeci, romancı var. Yakından Mm. Dediğim gibi burada hepsinden bahsetmi- ye yer yok. Onları yavaş yavaş eserleri o karilere | tamtacaktır. Yalnız gençlikten okumasını, ki- tap aramasını ve takdir etmesini istiyelim... ismet Hüsnü başını salladı ve sustu. Ben de sustum. Şimdi yalnız zorlu Şişhane yokuşunda zavallı otomobil homurdanıyordu. Araya başka bahisler karıştı, Bu yedi vücudun ağırlığını yük- lenen (2626) numaralı Överland marka otomobilin şoförile tanış- tık. Nuri efendi hoş meşrep bir adamcağız: — inip yandan bir baksanız, diyor, lâstikler mutlak yere ya- pışmıştır, araba bel vermiştir... Biz gülüşüyoruz.. Nihayet Be- yoğlu Cümhuriyet Halk Fırkası binası önünde indik. Mücteba önde merdivenleri çıktık. Odaya Cümhuriyet Gençler mahfelinde Eyüp idman Yuvası Eyüp gençleri muvaffak olmak içi Gençler Cuma günü pek muvaffak iki piyes temsil ettiler Geçen Cuma günü Cümhuri- yet Gençler mahfeli Beyoğlu Halk fırkası binasındaki salo- Bedi Beyin bir tablo ve biri perdelik “Kukla,, namındaki pi yesi ve Reşit Asım Beyin bir. perdelik *“Yalan,, ismindeki ko- (| medisi oynanmıştır. Kukla piyesi yazılış itibarile;| ve tertip itibarile biraz düşükçei idi. Fakat buna rağmen dekorf rolünde, Güzin Hanım, Süt babaif Nurullah Kâzım Beyi yegâne kurtaranlar olmuştur. er biri vollerini tamamile, kavramışlar, makyajlarına azami #tinayı yap li, Hizmetçi kız rolünde Güzin Süleyman, (Mevhibe rolünde mlar, Muhittin ro- ünde Yusuf, Paşa rolünde Sadi Beyler muvaffak oldular, Bundan sonra oynanan Yalan komedisi çok hem de pek çok İ muvaffakiyetle oynandı. Denilebilir ki eserdeki rol sa- hipleri hemen ayni derecede rollerini ezberlemişler ve benim- semişlerdi. Bilhassa ev sahibi Sadi, Macit rolünde Kâzım, Sucu rolünde Nurullah Şe Beyler Me lar dular. Diğer rol sahiplerinden Güzin Süleyman Hanım ve Ta rik Bey rollerini başarabildiler. Melih Nazmi ——————— — istiklâl lisesinde sınıf maçları 8 - 9uncu sınıflar maçında iki taraf birer sayı ile berabere kal- mışlardır. Oyun çok zevkli ol- muş, fakat sonunda biraz sertçe cereyan etmiştir. Akademi intihapları Bugünlerde akademi gurupları intihabına başlanmıştır, Bir kaç güne kadar bütün guruplar ha- rekete geçeceklerdir. Yakın za- manda spor, kooperatif, temsil şubeleri ilk eserlerini takdim edeceklerdir. Cümhuriyet Gençler mahfeli Umumi kâtipliğiğinden: Mahfelimizde haftada bir ke- re olmak üzere yalnız hanımla- rımıza mabsus olarak her per- şembe günü öğleden sonra saat 15 den 16 ya kadar moda ve giyim deasleri açılmıştır. Dersler meccanidir. Hanımlarımıza en yeni modalar günü gününe takip ettirilecektir. Arzu eden hanım- larımız kayıt için Perşembe ve Cuma günleri öğleden sonra sa- at İd ile 17 arasında Cümhu- riyet Halk fırkası Beyoğlu kaza merkezi binası dahilindeki oda- sma müracaat etmeleri. Barhlanlar a Gaar dalmaz ismet hemen pink punk raketlerine sarıldı. — Azizim, şu mülâkatı ta- mamlıyalım, diyor. — Azıcık bekle. Gelecek haf- ta maçım var, eksersiz yapayım. istersen sen sor, ben söyliyeyim. Baktım, olacak gibi değil. Bi- raz bekledim. Sonra kolundan çekip bir iskemleye oturttum. Mücteba ve diğer arkadaşlar pink punk fikistürlerini tayin ediyorlardı. Melih Nazmi (Eyüp Idman Yuvası) kısa bir zaman evvel bir (Temsil ve mü- zik) şubesi teşkil etmişti. Yuva- mn bu şubesi ilk müsameresini Bir Kavak Devrildidön bir sahne muvaffakıyetle verdi. (Bir kavuk | devrildi) nin üçüncü perdesi ile (Fermanlı deli hazretleri) adlı eserler oynandı. Aşağıdaki yazı temsilin mahiyetini göstermek itibarile dikkate şayandır. Eyüp idman Yurdu'nun mü- sameresine giderken ne yalan söyliyeyim, şaş ruvaffak hissin, oynanacak”olan piyesle- rin, evvelce Darülbedayi'de bir kaç defa, ve çok kıymetli ar- tistler tarafından (oynandığını görmüş oolmaklığımdan, bünye itibarile de ağır oluşlarından doğduğunu söyliyebilirim. Fakat ne kadar yanılmışım, ne kadar hata etmişim. Bununla beraber bu yanılmamın bu hatamın izle- rini benim düşüncemin sakatlı- ğından değil, fakat gençlerin özlü ve canlı bir âlem yaratmak kabiliyetini fitratan almalarında aramalıdır. Hiç düşünmeden diyebililirim ki, Eyüpte bu kadar muvaffaki- yetli biçbir müsamere verilme- miş, hiçbir devir Eyüb'ü böyle canlı bir gençlik tablosile bize göstermemiştir. Bu kadar sene- dir futbole, atlete can vermiye çalışan yuva adaleye kazandıra- madığı muvaffakiyeti fikre ka- zandırdı. oAdalenin o takallüsü karşısında fikrin bu şahlanışı yemin ederim ki bir kurtuluş, gayeye doğru bir hız alıştır. Bu kadar yoksuzluk, bu kadar ihmal karşısında, bu kadar lâ- kaydi ortasında Yuva gençleri- nin kabiliyet ve istidatlarının gösterişlerine hayran kalmamak elden gelmiyor. Dört etrafını mezarlığın çevirdiği bu yerde karanlık bir çukur arıyan göz er nurlu bir yükselme görüyor. ölü bir varlıkla karşılaşacağını sanan insan canlı ve aleş par- çası kesilmiş bir varlıkla yüz yüze geliyor. Servilerin, taşların meskeneti içinde yağla kandil arıyanlar, dekorların, boyaların çizgilerin âlemi içinde bir elek trik parçasının aşıklarile karşı- lanıyor. insan bu kadar dinç bir varlığın karşısında hürmetle eğiliyor. * Seçilen (oOve oynanan piyes “Fermanlı deli hazretleri, idi. Muhterem ihtiyar Mü: i Celâl Beyin, eski d halkın büyücü ve üfürük! elinde nasıl oyuncak oli tasvir eden bu piyesi müellifin en iyi eserleri risidir, diyebiliriz. Bi eserleri başlı bir kıymet arzeder. K yi Fransız dahisi Molyer'le edenler çoktur. Y Eyüp eski ananeleri onlara riayet eden bir inim. — İdil seimik ÜÇE. terbiyevi bir piyesi intibaP isabetli olmuştur. Bundan sonra da Yu? ima içtimai yaraları balkın gözünü açacak, bir istikamet verecek seçmekte devam ederse, ” dığı hayırlı işi muvaff bitirmesinden şüphe edil * | | SAR Nasıl oynandı? Herhalde o Darüll sonra gelen herhangi bir tropundan çok iyi, o biçi sahnenin mümkün kıl şekilden çok üstün, berbangi bir kulübün SN çok p w ekilde.. «Bir kavak devrildi,,nif gf cü perdesinde, Sadraza de Münir Ay, çok muy' liydi. Diğerlerinde Cd nın muvaffakiyetini tanri? pi” şıyorlardı. “Fermanlı deli ğa” retleri,, nde ise Münir 2 # daha muvaffakiyetli kârane, arap ei sl p de Hakkı enfes ve se' kım ağa rolünde Feb gi lâgalı olmakla beraber rol kemmeldi. Şehime Molla aş? de Tevfik tam bir koc yap” Diğerleri de vazifeleri yy senelerde» telif son bu kadar bol, ve wi i kilde kanadın. 28” rmedim. i . içinde hayel ek sinden insan her Vakıa bu kıymete”. er, mahfel sücuda getirisi W kısım da bir spor Y” t veriyor. Fakat © Sın tötmesi içim DE Bye “ rdım, ne ri var, Kulüp V*. g bir güvercin kadar : n z , i gençliğin gep dele ediyor”