»- EM a 4 apn rın mm GEM Baş tarafı 1 inci sayıfada) ın bayli kalabalık ol- saatte, birçok kişinin bir önünde olduğu için, mu- li pi ün de, mahkeme salonu adar do'u idi. Dinli- ; ? # z Niçin ve nasıl? Miygiyet niçin ve nasıl o'du? muni Kâşif B., bunu kğ surette an'allı. Şöyle — mağarada Mustafayı öldür- “ayak suçlu bulunan OHâsan, IN ten birkaç ay evvel karı biz maktül Mustafa aleyhine a açmış. Davaya ikinci mahkemesinde o bakılıyor- gün, muhakemeden çi sırada, boridorda öçü fi kocana dönerek “Mustafa, şim- vi kadar akrabamdı. Şimdiden Ül, cam olacak, re yapa- hi bakalım ?,, demiş ve Mus- İnen Hasanı “arkamızdan ge- bağırsaklarını döterim,, yy tehdit etmiş. Ve Mustafa, | bir müddettir bir evde dukları Hasanın karısının ko- girerek, yürümüşler. halden tehevvüre kapılan , tabancasını çıkarmış, a- miş, ve Mustafayı kanlar yere serm'ştir. Sonra has- eye kaldınlan Mustafa ölü- olr Hasan hakkında tahkikat İ ak, suçlu, işte mahkeme una kadar geliyor. aziyeti gözden geçiriş e vaziyeti gözden geçire- sin cinayeti işlem ştir. Bu > ve emârelerle de sabit! isine ne ceza verilmelidir? Mb tayini için, önce cinayetin düşünüldü. ty tul, Hasanın karısının kar- W, Yduğu kaydile Hasanın e- yerleşiyor. Sonra, Hesan kodey ki bu adam, karısının eğ falan değildir. Gerçi, ğ Mustafanın © kend'sinin i olduğunu halâ iddia &- * amma bunu ispata yarıya- bir kayıt gös'eremedi. Evet Mustafanın karısının kar- dığı neticesine varınca #vinin kapısını gösteriyor. , gidiyor, fakat yalnız Üç çocuk sahibi kadını “<asından ve çocuklarından « gittiği yere götürüyor. ca, bu suretle artık ayrı evvela kanun elile ce- ade Mahkemeye gidiyor. ikingysabkeme koridorunda, Maç işaret ettiğim sözleri tu Ve kol kola gidişi gö- yarı elden giderek, ği or. İşittiği sözler ve e aze, evvelki hareketi * bir surette canlandır- yete arbep teşkil İtibarile, demek istiyo» İrak'ada haksız veşiddetii an, vardır. Buna göre ceza elli birinci maddesi- düşünülere sekizinci madde- ir terilmesi icap atan ve karar Nm mütaleasi suçlu avukatı, alâka ile tak'ip olunu- | asında, pek çok kadın | 1 Teşrin aj e LR Mİ me koridoru Pik © de, şahitlerle de, diğer | mahkemeye idamı isteniletek sevkolunan maznunun bakiki va- siyetini, müddeiumuminin mah- kemede tamamile ve iyice an- lattığlnı kaydederek, ayni esastan müdafaa yaptı. Sonra reis Aziz, âza Nusret ve Asım B.ler müzakereye çekildiler. Yarım saat geçince, sözlerin bir- liğile verilen şu karar bildirildi: Tebevvüeren öldürmekten on beş sene, cezayı azaltacak sebep görüldüğünden, bunun dörtte üçü indirilerek, üç sene dokuz ay! Dinliyenlerden bir kısmı tara- fından, karar alkışlandı. Hasan, rahat bir nefes aldı. Üç sene dokuz ay hapse mabküm edil mesinden memnun görünüyordu. Suç'u bölmesinden çıktı. Dinli- yenler arasındaki eşi, dostu “geçmiş olsun!,, diyorlardı. On- lara elile şöyle bir selâm verdi, jandarmaların önünde salondan çıktı. Bu sıra bir hanım, davacılara mahsus yerde görünmüştü. İle- riyg doğru yürüyerek, bir şeyler söylemek istiyordu. Mübaşirler, kendisine muhakemenin bittiğini anlattılar. O hanımı görenlerden bazıları, biribirlerine eğilmiş mı- rıldanıyorlardı : — İşte Hasanın kansı bu! Bugünkü maç enli (Baş tarafı 1 inci sayıfada) ve bilhassa sayı çıkarmak ve akımlarından" istifade “etmek hu- susunda. .bizden daha becerikli hareket ediyorlar. Bununla be- raber bir tarafın noksanları di- ğer Larafın fazlalıklarile karşılaş- tığı için Türk -Pulgar maçları daima mahsus bir muyazene gösteriyor ve maçı iyi oynıyan taraf kazanıyor. Mücadele aşağı yukarı iki müsavi kıymet arasın- da cereyan eltiği için maç dai- ma heyecanlı ve hareketli ge- çiyor. Memnuniyetle oöğrendiğimize göre Galatasaray takımında, bu gün geçen maçta sakatlanân Nibat Bey de ,mevkiinde bulu- nacaktır. Takımın kaleden itiba- ren şu tertipte çıkarılması ihti- mali kuvvetlidir : Kalede: Avni, omüdafaada; Burhan, tevfik, Hafta: Suphi, Nihat, Ibrahim, muhacim hattın- da: Küçük Necdet, Rasih, Meh- met Salim, Büyük Necdet, Rabii, Mahaza büyük Necdetin bir devre oynaması, diğer devrede de yerini Kemal Farukiye bırak- ması muhtemeldir. Bugün Galatasaray takımının çekeceği sıkıntıların başında çok- tanberi takım halinde çalışmamış bulunması gelmektedir. Bu iti- barla maçın ilk devresinin Ga- İatasarayın daha çok aleyhine geçmesi ihtimali kuvvetlidir. E- ğer bu ihtimalin aksi tahakkuk sder ve Galatasaray birinci dev- revi kaybetmemiş bir vaziyette çıkarırsa maç neticesini kazan- ması ihtimali o kadar kuvvetli olacaktır. Galatasaraylılara iyi ve hissi- yata pek az yer veren bir oyun ve güzel bir netice temehni ediyoruz. İ ndi Son intihaptan sonra: Netice ML ömer (Baştarafı 2 inci sayıfada) Fransızların huşuna gidiyor! PARİS, 10 (A, A.) — Gaze - teler, M. Rooseveltin intihabını memnuniyetle karşılamakta ve yeni Amerikan reisicümhurunun sevimli şahsiyetini (o kaydettikten sonra müşarünileyhin beynelmi - | lel meseleler hakkında M. Vilso- | nun telâkkilerinin ayni telâkkile - re sahip olduğunu yazmakta ve borçlar meselesi hakkında da M. Youngun yeni idarenin erkânı a - rasında bulunması o ihtimalinin barp hesaplarının tesviyesi husu - sunda pek büyük kolaylıklar ü - mit ettirmiye müsait bulunduğu - nu ilâve eylemektedirler. Gazeteler, bilhassa M, Hoove- rin mağlübiyetinden dolayı fev - kalâde memnuniyet izhar etmek- İ te ve müşarünileyhin takip etmiş olduğu siyasetin daima Fransa - nın aleyhinde olmuş olduğunu yazmaktadırlar, Ouvre gazetesi, diyor ki: M. Rooseveltten münhasıran Fran - sız dostu olmasını istiyoruz. Mü- şarünileyhin M. Hooverden daha ziyade hakikati anlıyacağını ü - mit ediyoruz. İngilterede Amerika intihabı- nın iki noktası Dikkati calip görüldül LONDRA, 10 (A. A.) —A- merikada riyaseticümhur intiba - batında iki hâdise, İngilizlerin muhayyelelerini fazla işgal etmek tedir. Bunlardan birisi M. Roosvel » tin muzafferane ekseriyeti, diğe - ri de yeni reisicümhur M. Hoover tarafından gönderilen tebrik tel- graft. Evening Nevs, sabık reisicüm- hurun mağlübiyetini sportmence İ karşılamış olduğunu yazmakta - dır. Fakat İngiliz noktai nazarın - dan şurasını unutmamak müm - kün değildir ki, 15 kânunucvvel- deki vade hulülü riyaseticümhur intihabatının âmillerinden biri o - lan bir meseledir. M. Roosevelt, vadelerin ilgası- na muhalefet etmiş olmakla bera- ber, borçlar meselesini yeniden tetkik etmek taleplerini reddet - miş değildir. Binaenaleyh Ame - rikan siyasetinin bilhassa tesliha- tın tahdidine ve emnü selâmete dair olan müstakbel istikametin- den ancak M. Norman Davis va- sıtasile malümat almış olan İngi- liz efkârı umumiyesi, M. Roose - veltin intihabını ileriye doğru a- tılmış bir adım telâkki etmekte - dir. Yeni Amerika intihabının manası NEVYORK, 10 (A. A.) — Vaşingtondan alınan bir habere göre, M. Hoover ihtimal 15 gün - den evvel işlerin vaziyeti hakkın- da M. Roosvelt ile görüşmek üze- re Beyaz Sarayda müşarünileyhi ziyaret edecektir. M. Stimson, halefine işler hak kında malümat verebilmesi için M. Roosveltin bir hariciye nazı - rı tayin edeceğini ümit etmekte - dir. Kongrenin demokratlar tarafın- dan kontrolu demek meselâ, ma- he) Isveçliler Üçyüz sene evel ölmüş veç devletinin merkezi olan Stok- | holm şehrinde, Avrupa tarihinin | İ “Şimal aslanı,, unvanile tanı - dığı Gustaf Adolfun üç yüzüncü yıl dönümünün derin bir saygı i- İe anıldığını bildiriyor. Gustaf Adolf Avrupada, her seyden fazla din hürriyetinin kah ramanı sayılır. Onun harikulâde | bir adam olduğunda şüphe yok - tur. Stokholmde bir çok milletle - rin iştirakile onun hatırasına gös- terilen hürmet, muhakkak ki ye - rindedir. Üç yüz sene evvel 38 yaşını ta mamlamadan, fakat Lutzen mu - ! harebe meydanında ölen bu aslan bütün Avrupanın gözlerini ka - maştırmış, Napolyon Bonapart gi bi, Avrupaya diz çöktürmüş bir askerdi. 1630 dan 1632 ye kadar Av - rupada herkesin dilinden düşmi- yen, maceraları her yerde derin hayretlerle naklolunan, en mü - bim şahsiyet, Gustafdır. Bunun se bebi, onun Alman katolikliğinin emperyalizmine ezici bir darbe indirerek bütün Avrupayı onun | pençelerinden kurtarmıya mu - vaffak olmasıdır. Din hürriyetinin kahra- manı bir İsveçli tarihi tebcil ediyorlar ! Avrupada din hürriyetinin kahramanı sayılır Ayrupadan gelen haberler, İs- | | Avusturyalı atlılarla çarpışıyor « Alman katolikliğinin hedefi İskandinavya yarımadasını da is- tilâ ederek Baltık denizini bir Al- man gölü yapmak ve İngilterenin deniz kuvvetini de küçük düşüre- rek cihangirane bir kudret ka -| zanmaktı. Gustafın hareketi ve | muvaffakıyeti buna mâni oldu. Gustaf Adolf, hiç şüphesiz ki, büyük bir askerdi. Büyük bir dev let adamı idi. Askerlikte yaptığı inkılâbı, Napolyon da takdir et - mişti. Hakikatte askerliği kuru - nuvustai usulden kurtararak ona asri usul veren bu şimal dahisi - | dir.Gustaftan sonradır ki, bütü | Avrupa orduları ateş atmakta sü- kanezzzsazazzz liye, banka encümenleri gibi bü » tün encümenlerin ve âyan meclisi hariciye encümeninin kontrolu de mektir, Ayan hariciye encümeninin re- isi bulunan âyandan M. Borahın yerine ihtimal teslihatın tahdidi konferansmdaki Amerikan mu rahhasr âyandan M. Svanson ge- tirilecektir. Yeni Reisicümhur ile mülâkat LONDRA, 10 (A. A.) — Nevs Chronicle gazetesi muhabirlerin - den birinin M. Roosveltle yaptığı bir mülâkatı neşretmiştir. Amerikanın yeni ve müstak - bel reisicümhuru, vazifesine baş- lamadan evvel Londraya gelmesi muhtemel olduğunu söylemiş ve demiştir ki: “Son seneler içinde iktidar mevkiine gelen devlet adamla - rından pek azını tanıyorum, Av - rupada hüküm süren yeni zihni - yet bugünkü İngiltere hakkında bir fikir edinmek için en mühim İngiliz siyaset adamlarile doğru - dan doğruya münasebet tesisine girişmeği pek ziyade istiyorum, delileri yeni bulaca, kahramanı Kral “ Gustof Adolf » rat ve hareketi kabul etti. Onun 1625 te vücude getirmiye iştirak ettiği hafif toplar, her yerde İs - veç topları diye anıldı. i 1632 de Gustaf, bütün orta Avrupayı istilâ etmiş bulunuyor ve hükmü Alplardan kutuplara kadar yürüyordu. İspanyanın ye - nilmez sayılan askerleri, Alman - yanın en güzide orduları, zama « rın en yüksek kumandanları ta - rafından idare edildiği, ve sayı - ca son derece faik oldukları hal - de, Gustafın karşısında yenildi. Gustaf 1632 de Lützen saha -' sında geriliyen sol cenahını kur « tarmak için at üzerinde gidiyor, ken sırtına bir kurşun isabet et » miş, o da atından düşmüş ve öl » müştü. , Gustaf bu muharebede ölme « seydi, hiç şüphesiz Viyanaya gi- rerek Avusturyalılarla orada sulh yapacak istediği şeraiti kabul et- tirecek, ve onun nazırı olan Orpi- enstiernanın dediği gibi o Gustaf Baltık imparatorluğunun protes * tan imparatoru olacaktı. i Uzun boylu, kuvvetli, yakışık- hı, altın saçlı ve mavi gözlü bir genç olan Gustaf devrinin ilim ve zekâ itibarile en ileri adamı idi. Sekiz lisanı mükemmel bilir ve ilmi eserler tetebbüünden zev» kalırdı. Devrinin en büyük hatibi o idi. Bugün bile Upsala darülfü- nunu onun bu müesseseye verdi- ği çiftliklerle yaşıyor. Devrin en büyük adamlarından olan Van Dyck ve Hugo Grotius onun mai- yetinde bulunmakla iftihar edi - yorlardı. ! i Protestanlar, her yerden onun ordusuna girmek için (koşarlar; ve protestanlık davası için onun bayrağı altında döğüşürlerdi. Gustaf insaniyetçi ve müsama- bacı bir adam olmak itibarile dev rinin çok ilersinde idi. Gustaf, ide alist bir adam olmakla beraber son derece dikkatle hareket eder, hasımlarının maddi ve manevi bütün kuvvetlerini ölçer ve öyle » ce karar verirdi. İsveç kralı Gustaf, Büyük İs - kender, Anibal, Sezar, Büyük Frederik, Napolyon ayarında bir adamdı. Kendisi belki de bü si - malarm en asilidir. Almanlar, onun Breitenfeldde ki abidesinin altına şu kelimeleri yazmışlardır: “Bütün dünya icin din hürriye- tini kurtardı!,, fi Gustaf bu kitabeye lâyıktır. ÖMER RIZA | Japon bütçesinin de açığı var Tokio, 10 (A.A) — Harbive ve bahriye nezaretlerinin talep- leri üzerine ordu ve donanma için yeniden 95,000,000 > yen raddesinde tahsisat verildiğinden bütçe açığının bu yüzden arta- cağı ve hemen hemen 900,000,000