ir me Sy 10 el Onu görmiyeli, belki on sene oluyordu. En son gördüğüm za- man, Anadolu hareketi yeni baş- lamıştı. Bana: — Ben de vidiyorum, demişti. Fakat emin ol dönmiyeceğim. Çünkü dönmek istemiyorum. Sorup soruşturmuş, oKadrinin neticesiz bir sevdaya tutulduğunu öğrenmiştim. Bunu bana anlatan Necmettin; — Zavallı çocuk, demişti, çok gok derin sevdi bu sefer..., Bu gidişini pek beğenmiyorum. Fakat işte karşımda duruyordu. Gülerek sordum; — Ne var, ne yok? Bak dön- dün... Zaten insan böyledir, bir defa severse intihar edeceğim zanneder, Kadri sözümü kesti: — Öyle değil, ben sana dön- mek istemiyorum, demiştim, dön- çük, alelâde bazı şeylerden, me- selâ bir kapr açılışından, bir ayak sesi duyuşundan hep “o,, nun ha- tırasile titremiş, kendi kendime Kadrinin bahsettiği bu mevzu et- i rafında düşüncelere dalıp dalıp gitmeğe başlamıştım. Bunun için sözünü kesip tamamladım. — Bir alışkınlık.... Birdenbire ümit edilmedik bir yerde karşıla- şılan bir kadına alışkınlık, onun bir gülüşüne, yürüyüşüne, ne bile» yim ben, bir haline alışarak, onda | hep ayni şeyi aramak olmasın? imi ee Kadri yüzüme tuhaf tuhaf bak- tı, Beni, ta eskidenberi sinirlen- diren müstehzi gülüşile güldü: — Anlıyorum, dedi, anlıyorum. | Biraz anlat bakalım. Nasıl oldu? Bu anda hocasına âşık genç bir miyeceğim dememiştim. Hem aş- mektepli kız tereddüdü ile başı- kı “birisini sevmek,, mi zannedi- yorsun? — Ya nedir ki? Güldü, Kolumdan tutarak bir kahveye sürükledi, oturur otur- maz; — Aşk, dedi, “Zümrütü anka,, kuşu gibidir. Bilirsin ki dünyada böyle bir kuş yoktur. Onu biz muhayyilemizde yaratmışızdır ve Zümrütü anka kuşu bir tanedir, ölmez, daha doğrusu ölür, fakat son nefesi ile gene kendi kendini doğrur, daimidir. Bundan başka aşk, ilk insanm keşfettiği ateş, mukaddes ateşle başlamıştır. na- sıl bu iptidai insanlar, sönmesin di ye.son alev ile yeni bir ateş ya karlarsa aşkı da öylece biribirle- rine miras olarak bırakırlar ve Mevâm ettirirlerdi. Ateş vücutla- rik aşk hislerini ısıtırdı. Yalnız, insanlar (Medeniyet) denilen va- ziyete geldikten sonra ateşi, sön- dürmekte bir beis görmediler. Çünkü yakmasını öğrenmişlerdi. Medeniyet insanlara aşkı “külle. ME Şunu da düşün ki ilk ateş onu, ısınmak, ken- di kendini ısıtmak için bulmuştu. Vakıa sonra bu ateşten herkes is- tifade etti ama, gene herkes ken- di kendini ısıtmak için istifade et- ti. Aşk ta böyledir, âşık, bu ateş- ten kendisi için istifade eder, Se- nin anlıyacağın aşk (birisini sev. mek) değil, ayni meziyet ve nok- sanlara sahip, ayni hisleri duyan iki kişinin rasgeldikleri zaman dilerini sevişlerdir. Şüphesiz, sev- mek ve sevebilmek için muhak- kak “iki,, olmak lâzımdır. Bunun — sebebini de şu harafe pekâlâ ispat RK ser imera ben erkek, hem de kadın yani “hünsa,, yarattı, Sonra “Âdem,, Şeytana uyunca, Allah onu ikiye ayırdı. Birini bir dağa, birini bir dağa at- tı. Ozamandanberi insanlar tekrar (bir) olmak için bu ayrılan yarı- larını aramağa başladılar. Âdem ile Havva hikâyesi de budur. İş- te azizim aşk denilen şey..... İtiraf edeyim ki Kadrinin bu garip sözleri bende büyük bir te- sir uyandırmiştı. Buraya gelene kadar aklımdan bir çok şeyler ge- girmiş, bir çok müphem hisler duymağa başlamıştım, Hatta, ne yalan söyliyeyim, bugürlerde bir az da tuhaflaşmıştım. Bugünlerde mı önüme eğdim ve kızardım. Bereket versin Kadri, beni çok iyi tanırdı. Hattâ kendimden da- haiyi.... — Canım, dedi, ne sıkılıyor- sun? Ben yabancın mıyım? On se- nedir biribirimizi görmedik ama, daima içimizden beraber yaşamı- yor muyuz? — Kadri.... Söyliyeceğim.... Dinle.... Ama iyi dinle.... Ken- dimi, hele söni görmiyeli, bu his- lere kapalı fakat ayni zamanda pek yalnız buluyordum. Manen ve bedenen en zayıf olduğum bir za- manda, bütün (o tanıdıklarımdan ayrılmış olduğum bir sırada bir kadınla karşılaştım. Onda, senin- le eskiden her gördüğümüz Oka- dında aradığımız “hal,, vardr. Ya- ni, yürürken kendisile beraber ha- vayı, etrafındakileri de sürüklü- yordu. O olmadığı zamanlar, dai- ma yanımda olmasını istiyordum. Ve tuhaf değil mi? Ayni arzuyu, daha şiddetle duyabilmek için, yanma geldiği zamanlrda gitme» sini istiyordum. Onu, daha açıkça» sı kendime “dert,, © edinmiştim. Onda sinema güzellerine benzer bir güzellik yoktu. Dediğim gibi bir “haller,, vardı. Yaramaz bir kız halleri! Meselâ gülüşü, bakı- şı, çağırıldığı zaman “aman bir türlü paylaşamazlar ki,, diyişi, a- cele acele topuklarını yan basarak ve ezerek yürüyüşü, daha ne bile- yim bir çok.... bir çok şeyler... — Sana bir gazoz 1smarlıyayım mı yavrum? e sözleri bende bir- denbire bir tesiri t. Ayağa kallm, Dehşeti ape te canım srkılmıştı. Kendi kendi - me kızıyor: — Ne diye bunları söyledim, niçin? Diye düşünüyordum. Kadri yaptığı soğukluğu anlamış, şimdi tamire çalışıyordu: — Canım, lâtife ettim.... Hem de kızmıyasın diye gayet bayağı ve soğuk bir lâtife..... Onu dinlemeden kahveciye he- sapları verdim. Çıkarken, Kadri, ciddileşerek: — Sen, hakikaten demin söyle- diğim ve benim anladığım mana- da âşık olmuşsun. Diyordu, Fakat onu (o dinlemi- yordum, dinlemek istemiyordum. sade tuhaflaşmakla kalmamış, kü- | | VAKIT Dünkü maçta Sof- ya muhtelitini yendik! e (Bap tarafı 9 uncu sayıfağa) miz topla beraber Bulgar kalesi- | ne girdiler. Ayninin ayaklara atılmak ve yaralanmak pahasına kurtardığı bir sayıdan ve kaleye Nurinin geç- mesinden sonra devre bitti, Ikinci devre Ikinci devreye çıkarken oyun» cularımızın hali görülecek şekil- deydi. Beyaz pantalonlar paçala- rından su akan bir çamur torbası haline girmişti. e Fedakâr kaleci Avni gene yerindeydi. Muvaffak olamıyan Şerefin yerine de Vefa- dan Muhteşem getirilmişti. Bu de- ğişmenin muhacim hattını daha işlek bir hale getirdiği ilk dakika- larda görüldü. Bunlar oyuncu ar- zulu ve istekli hareketlerile yâ- nmdakilerle derhal anlaşıverdi .. Sağ hafımız da ilk devredeki ya- dırganlığı bırakmış, değme haf- ları aratmıyacak kadar oynamıya | başlamıştı. Vaziyete (o tamamile hâkim bulunuyorduk . Hüsnüyü çok ileride Burhanı geride oynatmak suretile yaptı- ğımız tabiyede rakip muhacim - leri sık sık ofsayde düşürmek su» retile muvaffak oluyorduk. Hâ- kem hiç bir hatayı kaçırmıyordu. Çamur dolayisile muhacim battı- miz yerden, ve kısa paslarla yürü- meyi, pek yerinde olarak tatbike başladığı için, Bulgar kalesini sağdan ve soldan merkezden ayni nispette tazyik edebiliyorduk. Bu fedakâr oyunumuz eserini ver- mekte geçikmedi ve bir hücum esnasında, Bulgar kalesinin önün- de düşerek yere upuzun serilme- sine rağmen Niyazi Türk takımı- nın ikinci sayısını Bulgar kalesi- ne sokmıya muvaffak oldu. Bu sayı, ender bir vaziyetin mahsulu olduğu için seyircilerden bir çoğuna bizzat Bulgar müdafa- ası tarafından yapıldığı ozannmı vermişti ! Bu sayıdan sonra tazyikimiz gene devam etti ve bir aralık Ni- hadın bir tekme yiyerek yaralan» dığı görüldü. Nihat kucakta taşr- nıyor, fakat maçına devam için çırpınıyordu. o Yere birakmıya mecbur oldular. Yürüyemediğini merkez muavini Hasana bıraktı. | Bundan sonra Selâhattinin güzel bir şütünu Bulgar kalecisi güç tutu ve bir kaç dakika sonra ka- lemizin önünde Fikretin mükem- mel bir kurtarışını alkışladık. Tekrar hücuma geçtik. Eşrefin bir şütünü Bulgar kalecisi tuttu . Fakat bu dakikadan itibaren Bul- garlar kendilerini toplamıya ve sertleşmiye başladılar, Avni bir Bulgar muhaciminden yerde iken yediği darbe yüzünden gene ka- lesini bırakmıya mecbur oldu. Kaleye ikinci defa Süleymaniye kalecisi Nuri geçti Fakat bu sert harekete bir cevap verir gibi mü- kemmel bir hücum yaptık. Güzel paslarla Bulgar kalesinin önünde sıralanan muhacimlerimiz sında gelip giden top Eşrefin gü- ara- / BILMECE | gördü ve yerini İstanbulsporun | göndereceksiniz. 5 numaralı kazanan Beş numaralı ve beş suali gös- teren bilmecemize bir çok karile- rimiz muhtelif cevaplar vermiş- lerdir. Bu cevaplar içinde bizim tes- bit ettiğimiz şekle en uygun ola- rak cevap verenlerden İstanbul. da Büyükadada Saip Muhtar Be- ye bir kol saatı hediye vereceğiz. Saip Muhtar Beyin kol saatini idarehanemizden almasını rica e- deriz. Doğru halleden diğer karile - rimize de aşağıdaki hediyeleri ve- receğiz: Birer mürekkepli katemkazanan Z talili kariimiz 1 — Pertevniyal ileâsi & inel &rıf tale- besinden Naci Safa, 2 — Gulalasaray dik kısımda Mustafa Huls! Beyler Birör paket çikulata kazanan 25 taelili 1— Reyoğtu Yenişargı caddesi 23 numara» W hanede İsmall Adnan, 2 — Uzküdarda Paşattmanımda numara 45 Neriman Arir, 3 — Çorluda Bizim kahvede Mehmet Ça- vuş oğlu Ahmet, 4 — Ortaky, Dere hoyun- da Saim, 5 — Galatasaray lisesi 1148 nu- mars Ozman Naci, 6 — Ortaköy Baeşteni- sür Ziya sokak 9 numarada Muzaffer Hül- Yel, 7 — Gülafassrây ilk kısım birinci smaf- ta. Oktay, 5 — Boyoğlanda Taksimde Muhiddin, 8 — Sabık Senpolişeri talehesin- den Matmazel o Vartohi Baltayan, 10 — Beyoğlunda Tazkoparan sokak Mehmetpa- şa haz Salt Aseo, 11 İzmirde Bornuvada Mehmet Lütfi, 12 — Ankarada Yenişehirde Feriha Kâzım, 15 — Ankarada Mehmet AN Bey kizı Nazime, 14 — Arkaradn Rasim, 15 — Samnmda Mustafa Hull, 16 — İs- tanbul Çiçekpuzarında Naci, 17 — Istanbul Palikiâzürndi Mekmet Hükmü, 14 Nüvin Kâzım, 19 — Nüztma, 2) — Falatin Nazif Bey kımı Kâmiran, 21 — Eyüpte (Mustafa Bey zade Halli, 22 — Fatihte AH Rıdvan B. kerimesi Feriha Bey ve hanımlar. — Numara: 6 — Bugünkü bilmecemiz heceler- den bir cümle teşkilidir: tik-et- pas-ba-is-da-re- fer-ke-bir- se-bu-ni-lis se-me-dar-bi- li» ves - kuv- bi - gi - türk, DIKKAT Bu bilmeceyi hallettikten son- ra 1-2-3-4-5 numaralı bilme- celerin bal varakaları gibi bunu da saklayınız. 10 tane olunca bunların (o hepsini birden bize Doğru balle- denlere birçok hediyeler vere- ceğiz. Hem eğlence, hem isti- fade, e verdiğimiz lüzumsuz bir ceza vu- ruşundan Bulgarlar da bir sayı yapmıya muvaffak oldular. Bunu atlattığımız bir iki tehlikeli akm takip etti ve maç bir akınımız es- nasında Türk çocuklarının güzel bir galibiyetile neticelendi. Düşünceler Dünkü maçı, güzel bir tertibin ne kadar muvaffak olacağını gös- teren yeni bir misal diye kabul e- diyoruz ve kuvvetle kani bulunu- yoruz ki iyi tertipler, netice üze- rinde çok defa müessir oluyorlar. Takımı tertip edenlerle, cuma gü- nü hiç de parlak bir maç yapmı- yan komşumuz sporcularını o ye- nerek futbolumuzun şerefini kur- zel bir şütü ile Bulgar kalesine ü- | taran genç çocuklarımızı hararet- yi ” ra sebebiyet İ le tebrik ediyoruz. A. Sırı ! fatlarr her perşembe günü” bilmecede talililer Birer paket bisküvi Ki İstanbul Çiçekpazarında da 49 mumarmda Mordo Tolerd, Eyi Kodikpaşada Fırın sokak BU” Antras Kaspan3 — Çorum " viye, 4 — Istanbul Gedikpa$ O sokak DE numarada Kocek BEM Galatada Mehmet Hüsamettis, ” darda Ihsaniyede İhsan Bey HE gi 7 — izmirde Al Bah, 5 — Af tafu beyzade Cemil, 9 — AN Fatibte Çarşambada Talat, Ji ŞE bada Hizm Bey kızı Hüşniye, 18” rada Rofik Bay oğlu Nevit, 1827 5g da Hüsnü, 14 — Adanada Naci DİZ. dide, 15 — Konyada AH, 16“ Yenişehirde Samiye, 17 — mamurlarmdan. Hüzü Bey km 18 — İzmirde Şaziye Cemal, 49 4! Rıdvan Bey kerimesi Mükerrefd. " tanahmette Perihan Lgteü, 22 “8 ik mektep tlebesinden İzzet Şiştide Baraontide Mustafa beyti 21 — Usküdarda Küzmm,29 — Sürreyya sineması civarında Al İY # ve hanımatı, Kart kazananlar Kartpostal kazanan 100 kariimizin kartpostal bu posta ile adreslerine miştir. Rica Bir çok karilerimiz ii ve adreslerini mufassal lar. Lütfen isimlerinizi ve lerinizi vazıh yazınız. Dikkat Hediye kazananların f den sonra idarehanemizde Üç hafta mükâfatını ak bakkını kaybetmiş sayılm ( tütün alımı Tüccarlar rekabete vermek istemiyor , Izmir, 6 ( Hususi mizden ) — Tütün inbisfyi demişte tütün mübaya: lamıştır. Fiatlar iyidir. Mu Milâs havalisinde de müh £ | başladığı bildiriliyor. A Akmak mıntakalarında d#” da başlıyacaktır. Seydi! ii takasında mübayaat d mektedir. v gi Kumpanyalar Tahisar |, dığı yerlerde tütün alm” bu suretle rekabette fist selmesine mani olmakta” / “Açlık yürüyüc” if Londrayıterke* Londra, 6 (A.A) — rüyücülerinin macerası nuna ermiştir. Henö miş oldukları yerlere © olan kafileler, trenlerl€ iade edilmişlerdir. Sabahleyin paytalıtı" noktalarında toplan di mayişçiler, kafileler * tasyonlara gitmişler! ie İZ çiler, hususi trenlerle Mili ları mıntakalara 5* dir. ge” Kargaşalıklar çıkması ii line binaen istasy A inzibat tedbirleri amafib biçbir badis& memiştir.. eğ Jİ “Izmir havalisiB ii ir yz p $i eli