İ amam —— m nm A LL AL Meşh hedi ile Kasım Ef. o çed Caferle Tibrizli Ka- rün Efendi bir gün ticarethanele- Zana tütüncü dükkânlarının an işlerinin genişliğin- ederek biribirlerini iskâ- Salişıyorlardır. Kasım Lâlelide- ve Vazzam dükkânınm bir gün bir ht i Saniye boş kalmadığını an- m. Hey Meşhedi, dedi, düçça- MR umur eyle büyümüştür | Mi Seççen yıl çatibimin defter- hesaplarını tutanda herfle- ini goymamıştı. Bu su- İd MM şem, ved hedi Kasım Efendinin, yal- #fterdeki harflerin noktası- 4 Amamakla senede beş bin lira diş, diği işidince dayanama - AİR bir şey değildi! Dedi, me- iş hesapalrım dutan çatip def- irin matlâp sahifesinden a sahifesine geçmeklik için baya rakip oluptu!. — amı. bütün erkekler beğeniyor ... Bir yarış RR NAR 8 Bir Adanalı ile bir Konya Ramazanın hiddeti Kon etlerini methediyorlardı . | alı dedi ki: a izde öyle sıcaklar o oluyor $e yumurtayı koyarsın, bir kan lop olmuş.. Adanalı cevap verdi: ez bizde yumurta mehtabın da kavruluvetir ya.. Ada - Ciğerci Ramazan ağanın kafa- sı kızmıştı. Komşusu kunduracı Ali ile dil kavgası o derece ileri gitti ki artık Ramazan ağa daya- namadı,.piştova sarıldı: — İçimizden birisi lâzimçi şu düççanda yere serilsin efendum! Bunu işidince kunduracı Ali Zevkler ne kadar değişiyor, şu kostümü hongi kedın gördise beğenmedi, halbuki rize ere rs ve eve e Em isa va Ağ 008088 TAA AKKUS 44 MEB Ak AAA SAANEN GAdu Mas 0n mea na Aaa RABBANİ sAN) saga 8002 gzyegamaaayI KAS AEERAŞ DORE REBAERESERALIZI Mühim bir sebep İ Kasım Efendi, Tibrizlilerin bü- ilün İranlılardan daha ziyade | İranlı olduğuna kanidir. Sebebini sorunca şu cevabı verir: — Sebebi şu kim Tibrizilerin hemisi İranlıdır, amma ve lâkin İranlıların hemisi Tibrizi değil- dir. içek güzel memlekettir vesse- > Konyadan daha mı güzel?.. > Bin kere daha güzel!.. ipe mı çok kahveniz var > Ebet,, e çypaha mı çok güneşiniz var .. mi?. Dedim ya, biz- #eceleri bile güneş bulunur. ie Terakki ii, günlerde yeniden evlenen Dini imzayı atıp Belediye a en çıkarken karısına gü- dedi ki: iye Aman neyse, bu sefer bele- Mvzmelesi daha çobuk bitti. dükkânın kapısına doğru yürüye- rek: — Pekâlâ, öyle olsun Ramazan ağa, sen toprağa uzanıver, ben gidiyorum. Annesi uyuyordu, babası soka- maya gitmek için izin almış, sa- vuşmuştu. Kapının zili bir kaç de- i fa ötünce küçük O sabredemedi. | Beş yaşında olmasına (o rağmen parmaklarının ucuna basarak ka- pıyı açtı, — Ay sen misin, anne anneci- İ ğim. Ben de bakkal borcunu iste- meğe geldi sandım da az kaldı | kapıyı açmıyacaktım, Eler adL bana yirmi beş kuruş borç verebilir misin ? emmö, geçen gunda yirmi beş aldınidi, Yirmi beş kuruş oluyor. Beş yaşında ama.. yirmi beş kuruşu ... ğa çıkmıştı. Hizmetçi kız da sine- | — Sak ne namuslu odam olduğumu ania, borcumu ver» | miye geldim. — Alti ay evvelki elli lira- yı mı? — Hayır, evelki gün aldiğim ERER akim saperrenni zlramrizi — Marika, öşağıki kirâcının sancısı mı tulmuş, neden acı acı bağırıyor ? — Ev sahibi kirâ istemiye geldi de . amanın ELSEN naam Atlatılan tehlike Fikri ölümden pek korkardı. Ölüm lâkırdısı olunca tirtir titri- yordu. O kadar ki bahsini bile i- | şitmekten çekinirdi. Bir gün ar- kadaşlarına yazdığı mektupta di- yordu ki: “Azizim, Müthiş bir tehlike atlattım. Ö- i giderken tekerlenir, rıhtımın üs- ehlinden biri: i mı?, lüm yanı başımdan geçti. Karım #ldül,, Bir kazadan sonra Büyük vapurdan karaya ayağı- nı basan yolcu acele © ile tüne boylu boyunca uzanır, etraf- tan yetişirler, onu kaldırırlar, üs- tünü başını temizlerler. Bu sevap — Bir yerinizde bir şey var Diye sorunca henüz kendine gelemiyen yolcu birdenbire anla- | Sayıfa 7. 5 00 e sna anan 100 < KK Tramvayda nezaket Bir mecliste herkes başından geçen ve hiç olmıyacak, inanıl- | mıyacak son derece şayanı hay- ret vak'aları anlatıyordu: Sıra bir hanımefendiye gelin- ce: — Bir gün, dedi, acele bir işim vardı. o Tıklım tıklım dolu bir tramvaya binmiye mecbur oldum. Oturacak değil ya, duracak bir yer bile yoktu. Bir çok perişan kı- yafetli insanların içinde nazik bir adam çıkıp da bana yerini vers mez mi?. — Hayret! Sahi mi, inanılacak şey değil! — Durunuz, daha alt tarafı var, ben kalkan nazik adamın yerine oturacağım sırada diğer bira » dam bacağını uzatıp o yere yer », leşiverdi. Hamarat kız! Hizmetçi kız yeni girmek istes diği evin sahibesi hanrma kendi- İ sini methediyordu: — Göreceksiniz hanımefendi , bütün işleri sabah karanlığı kal. kıp yaparım, ortalığı süpürür, bu- laşıkları yıkarım. Evin içinde hiç biriniz daha gözlerinizi açmadan yatakarınızı toplar, düzeltirim efendim. Yangın gibi... Bir evinönünde bir kalabalık toplanmıştı. İki kişi oradan ge- çerken biri ötekine sordu: — Ne var şu evde, kimin evi acab?. — Bir itfaiye kumandanın €- vidir. — Acaba ne olmuş?. — Kumandan sönüp gitmiş de.. : Bir cesaret Meşhedi nargilesini tokurdatır- ken bir gün başından geçen bir faciayı kemali azametle anlattı: — Dadaşım, bir de garşımda on tokuz haydudu görüncek he- menden ileri altımışem. yamıyarak: — Vallahi bir şey yok. İsterse- niz arayın!. BERTESLEsisasazasa azesmaş setenegen aezgga garaz KERR LE SS — Haydutarın üstüne doğru mu moruk?. — Yoh, yandaki yola doğru dadaşım.. Doktor — Eyvah, gözlüğümü Muavini — Felâket, $imdi ne yapacağız ? Doktor — Size göre bir şey okuyamam., hastanın midesinde unuttum. ama ben gözlüksüz