15 T inievvel 1932 —I3e “Böyle mücrimlerden bir ço- ğunün dilenci kıyafetine girerek öldürdükleri, vurdukları adamla- evlerine baş vurdukları, bey diden sadaka istediğinin ken. ine bildirilmesini hizmetçilere ledikleri vakidir. Maksat aca- vurdukları adam yaşıyor mu, şamıyor mu? Onu öğrenmek- Polis memurunun söyledikleri nadı. Ahsen ve Adil ne böyle “bir dilenciden, ne yabancı bir w dan bahsedildiğini işitme- , Yalnız bir takım rivayet» ordu. taraftan da konu komşu mücrimin bulunamamasını zabı- anın Jâkaydisine atfediyorlardı. İki memurun bu işle meşgul ol- ğunu bilmedikleri ve Rıza ile ehmet Aliyi Ahsen beyin ak. tabası sandıkları için Erenkö- “1 nde hele merkezin 'âkaydisine şaşıp kalıyorlardı. Ne köşkün Vel civarında, ne yakınlarında bulu i İhan kimse 'sticvap edilmemiş, Fr tta Kadri ağalardan bile bir İY öU sa Le e ME VER dri ağayı gayet vahşi, i atçı, kötülüğe müsteit telekki i için Ahsen beyin carihi İk yalnız onu görüyordu. de annesi öldükten sonra duğu. para için de “herkes #ey söylüyordu. Bu altınlar N saree kimisi 5000 altın Bi e al ilemi m fazla olduğu: Bütün bu dedikodular üstüne bir gün de Ferit Efendisine sa- “bah kahvaltısını bazırlarken de- i ki: — Evvelki sabah bizim bah- nin duvarından yola bakarken dri ağayı kulübesinden çıkar- gördüm. Hızlı hızlı yörüdü. bahçeye yaklaşınca bir dğin içine atladı, saklandı. çi. den böyle saklandığını merak Yazan » Moris £öbtan- Zuhalın cinayeti ” — Demek artık g Ji j hakikat mey- Ah., i ; tikamını alamamak > istıraplar çektim. Ölümünü Payan esrar perdesini açabilme. N ğe muvaffak olabilecek mi- © Raul, sakin bir sesle cevap ver. — Ben bu hakikati biliyorum . Kaybolan elmaslara, gerdanlıkla- nn İlmi üre si 778 1 ALİ sen Beyin uşağ aj nırken görmüş. Acaba bu saklanmanın se ve dedikodular vardı ki bun. | uşaklar bilhassa Ismail ile | biter birer onlara anlatı | lemiye başladı, Ben onun | 4 Iki Gülüşlü Arsen Lüpenin yeni bir macerası — 74 ae ı Ferit, 'Kâdri ağay | ederken baktım ki iki polis yo- lan Üzerinde onun kulübesine doğru geliyor, Yürüdüler, yürü- düler, polisler ptida kulübeye girecek sanılırken yola devam et- tiler, Meğer yolu kısaltıp arka- dan istasyona çıkmak için o ta- rafa yürümüşler. Polis'er kay- bolmadan Kadri ağa saklandığı hendekten dışarı çıkmadı. Ferit bunları anlattıktan sonra: — Galiba, dedi. Erenköylüle- rin hakkı var. Size karşı silâh çeken bu hınzır herif o'acak. O akşam Adil ve Ahsen Fe- ridin anlattıklarım oduğu gibi Rıza Efendiye söylediler. Bu ye- ni haber Rıza Efendiyi uzun uza- dıya düşündürdü. Sonra Adil ve | Ahsen Beylerin kendi düşünce- sini karıştırmamak için sustukla rını görerek: — Atfedersiniz, dedi. Size şu- nu sor. caktım. Aceba bu Ferit size söylediklerini bizzat görmüş mü? — Tabii, Zaten bütün tefer- atile anlatmasından da belli idi ki Ferit söylediklerine bizzat şahit olmuştur. Değil mi Adif? — Ve tafsilâta bakılırsa baş kasından naklen söylenemez. Za- ten Kadri ağa hakkındaki şüp- — gittikçe kuvvet bulmakta- Ta Hong-Kong, 14 (A.A) — Dün gece yarısı bir takım korsanlar İngiliz bandıralı Helicon vapu- runun zabitlerini baskına uğrat- mışlardır. Gemiyi, Hong- Hay körfezine götürmüşler ve orada yağma etmişlerdir. Hong-Kong, 14 (AA)—Kor- sanlar baskına uğrattıkları Ho- licon vapurunu 45 saat sonra serbest bırakmışlardır. Korsan- lar geminin tabiiyetini belli et- memek için bacaları boyamışlar bir harp gemisi olmasından korktukları bir vapurun yaklaş- tığını görünce gemi zabitlerini | ölümle korkutmuşlardır. “Kadın! Tüchçeye çevicen : fa. | ra gelince, onları da bulacağım. emin gibiyim.. Raulün bu şüphesine Antonin ları da bulacağına kat'iyyen emin dır. ıp bebi ne idi ? | Riza efendi başını salladı: — Bence bu kadar karışık ve | bir bayli esrarı ihtiva eden me- k lelerde hemen hüküm verme deği olmaz. Iesan bir çok de- | inaden bir ip ucu buldu- a, "akat biraz sonra bakıyorsunuz ki aldanmış- ve Peki, küçük kızın bizim bahçenin duvarı dibinde, gördü- ğu irani saçlı adam birz teş” kil etmez mi dersiniz? — Evet, eğer küçük Ayşe kız eğer bu adam; evden biraz ev- vel veya biraz sonra görmüş ol- saydı tabii çok kuvvetli. bir ip ucu olurdu, Ama ertesi gün, yani hadiseden bir gec* geçtik- ten sonra hiçbir $€Y ifade et- mez, Bizi bu işte müşkülâta vğ- ratan badisenin şehirden çok uzakta cereyan etmiş olması ve hiçbir iz bırakmamasıdır- “Malünya, bir hırsızlık veya cinayet işinde müerim birçok izler bırakır, Evvelâ parmak İzi, sonra birşey unutur, biçak, ye- lek, fes falân gibi... Bu hadisede öyle birşeye de imkân yok. Çön- kü bem Allahın kırında geçiyor, hemde mecruhtan çok uzak bir mesafede kırk, elli mstro.. Dağda ne izi bulacaksınız! (Devamı var) İİ EE EE ERME LİR Bu asirdâ korsanlık Koca bir gemiyi çekip götürdüler, yağ- ma ettiler ve 5 Çinliyi rehine aldılar İşkenceye uğramaktan korkan iki Çinli yolcu kendilerini deni- ze atmışlardır. Bunlardan biri gemide kalan kızma acıklı bir surette veda etmiştir, Yolculardan 5 Çinli rehine ola- rak almp götürülmüştür. Va purda bulunan iki Avrupalı ka- dın biçbir suretle incitilmemiştir. Iki İngiliz torpito muhribi vak'a mahalline pek geç olarak gel- mişlerdir. Helicon vapuru bu suretle üçüncü defa olarak korsanların taarruzuna uğramış bulunmakta- | Nihayet Marki hareket EN e bundan on beş sene evvel, Eliza» | bet Ornen ile geçtiği yoldan tek- İrar yürümeğe başladı. Arkasın. | İ dan Antonin sonra da Rayl İ polis müfettişi yürüyorlardı. Bu dört kişiden en sakini şüp- nini tetkik ediyor, onunla Klara ; : arasındaki farkları tespit ediyor- ahenkli bir yürüyüşü vardı. Buna olislerden sakla- Cümhuriyet gençler mahfeli dünden itibaren Beyoğlunda Halk fırkası merkezinde çalışmalarına başlamışlardır. Halk fırkası tarafından Bey» oğlu merkezinin üst kat salonu mabfele terk edilmişti. Gençler | İ tur. Cemiyetin birliğin ve mec- bu salonu tamir ettirerek duvar- larını tezyin etmişler ve güzel bir sabne İle muntazam dekor- lar da yapmışlardır. Salonun ha- urlanması bitmiş olduğundan dün wahfelin 1932 - 1933 çalış» ma senesinin ilk günü münase- betile salonun ve sahnenin küşat resmi yapılmıştır. Bu merasimde İstanbul valisi Muhiddin, Cümburiyet Halk Fırs kası idare heyeti reisi Cevdet Kerim beylerle fırkanın ileri ge- lenleri ve gazeteciler ile davet- liler hazır bulunmuşlardır. Merasime, mahfelin musiki şu: besinin çaldığı İstiklâl marşı ile başlanmış bundan sonra Gençler mabfeli namına Mücteba Salâ: battin bey bir nutuk irat etmiş- tir. Müçteba Bey bu mutkunda Cümhuriyetçi Türk gençliğinin vazifelerinden ve ulu başbuğu- muz Mustafa Kemal Hz. niz gençliğe hitabından bahsederek demiştir ki: — Biz bu hitaptan ilk yasa mızı ve bu nutuktan proğramı mezi çıkardık, İnkılâp taribi ken- disine kitap, inkılâp ruhunu ken» disine iman, inkılâp ateşini gön- lüne çırağ yapandan gençlikten artık kurtulmaz. O inkılâbı Türk durunca mu bafazaya and içti.,, funda yapaca; miş ve Cümhuriyet gençler mah- felinin çalışmasına pek çok yar. dım eden Halk fırkasının ileri gelenlerine (teşekkür © ederek GRAMMAR BABGRAS AGAR EEE asama Radyo şirketinden Istanbul Telsiz Telefon irsal esas akümülâtörlerin yerlerine vaz'ı için ayın İ5 ve 16 sına müsa- dif Cumartesi ve Pazar akşamları radyo neşriyatı ancak pazartesi saat 18 den itibaren tekrar muntazaman eşriyat yapılacaktır, Raulü yanında hissedince kıp kır. | Raul eliyle bir yeri sd mızı kesilmişti. Fakat bir kelime | bile konuşmadan yürüdüler: Marki, harap olmuş duvarlar arasında © ve yabani otlarla dol- i muş yollardan geçiyordu. Bu yo- İlan iki tarafında küçük ağaçlar, A | hesiz Rauldü. Önde giden Anto- | ara sıra da, büyük, geniş ve mer- | mer vazolar vardı.. Nihayet, mer- divenlere doğru, bir ağaçlık yerde iştirak etmiyordu.. O, Raulün bun ! du. Genç kızın, Kiradan daha az | durdular, ve Raul sordu: —- Elizabet ile burada mı dur» Jidi.. Süt babasına kendi emniye- | mukabil daha emniyetli yürüyor. | dunuzdu?. tini de telkin etmek için, elini sık- ti... Jorjöreye gelince, bütün yüzü - du.. Antonin de Klaradan daha az şehvet, daha az sihir vardı , . Amma, Klaradan daha çok gurur | — Evet. — Tamamen burada mı?. —— Evet. Ben şimdi durdu « nün çizgileri gerilmiş, dinliyordu . | taşıyor, ondan daha tabii görünü- | ğum yerde idim. Dişleri kentlenmişti. . Bir türlü Raulün bu işi halledebileceğine e yordu. — Şatodan sizi göremezlerdi, Raulün bu yürürken ve arka « | değil mi?. İ min olmak istemiyordu. Kendisi | dan gördüğü şeyler, genç kızı kar- - — Hayır, ağaçlar mani oluyor: bu işle senelerdir uğraşmıyor | şıdan göründüğü zaman da belli | du... muydu?. Bununla beraber, aley- hine olmasına rağmen, hakikatı | yanına doğru sokulup da yüzüne | kendisinden biran evvel anlamak istiyordu. baktığı zaman anladı.. Antonin | şurada duruyordu. * gesi | oluyordu. Bunu, Raul, genç kızın . dht £ slim öleli İM iL ii leşi — O halde, Elizabet Ornen, &iz ayrıldığınız zaman Cümhuriyet Gen çler mah- feli çalışmıya başladı Dün çalışmanın ilk günü idi ;ş mera- sim yapıldı, nutuklar söylendi .. Sayıfa 5 Cevdet Kerim Beyden yeni sah- nenin küşat resmini yapmasını rica etmiştir. Alkışlar arasında sabneye çı- kan Cevdet Kerim Bey mahfel gençlerine hitaben demiştir ki: — Artık ferdin kıymeti yok- muun kıymeti, kuvveti ve kud- reti vardır. Yakından alâkadar olduğum gençlik tabaka ve birlikleri için- de en kuvvetli birlik bu mabfil- dir. Sizi tebrik ederim, Yalnız size ağabeyce bir tavsiyede bu- lunacağım. Büyük Reisimiz Mus- tafa Kemal Hazretlerinin hitap ettiği gençlikten bahsettiniz. Bu gençlik namus, fazilet, sai ve ilmi kendisine şuar etmiş olan gençliktir. Bunu da sizlerde gör- mekle çok büyük iftihar düyü- yorum. ,, Cevdet Kerim B. bundan son- ra sahnedeki kırmızı beyaz kor- delayı kesmiş, bu suretle mera- sime nihayet verilerek programa başlanmıştır. — il (Silah ve Günah) amında bir perdelik bir piyes ve (Sevda ma- cunu) namında gene bir perdi komediden ibaret olan parçalarını amatör gençler sil etmişlerdir. Perde aralar mahfelin musiki şubesi t m tan kuyusundaki dolap beygirini gözel parçalar çalınmıştır. Gençleri tebrik eder. ve.yeni sene zarfında muvaffakiyetlerini temenni ederiz. Kuyuya düşen rençber Üsküdarda Seydiahmet dere- sinde rençber Mehmet dün bos” çözerken ayağı kayarak kuyuya | düşmüştür, Mehmet bir çok yerlerinden yaralı olduğu balde kuyudan çır karılmıştır. İ merkezimize abiren getirttiğimiz. yapılmıyacak ve yordu. Marki tasdik etti: — Evet! z — Kat'iyyen emin misiniz?. i — Evet, Hatıram, bu son birr leştiğimiz anı aynen muhafaza © diyor.. Hattâ, dönüp baktığım za o man bana elile bir öpücük gön dermişti, Bu manzarayı nasil unu- tabilirim. Fevkalâde muhteris ha- lile yaptığı bu işareti, etrafını çe- viren yeşillikleri, şu yan tarafta- ki vazoyu.. OHer şeyi, hepsini aynen hatırlıyorum. — Kendisinden ayrılıp da kö- şeyi saparken tekrar döndüğünüz zaman onu gene gördünüz mü?, — Evet. — Derhal mi gördünüz?. — Derhal değil, fakat bir kaç saniye sonra, 5 4