> ka pi Sayıfa 4 Derâlfünunden ünivetsileye Sade nazariye. değil, kolları sıvamak lâzım ! | /. Calp B/.ye Darülfünun haricinde kalan güzide. lerin mühim bir kısmı ihtiyarlamıştır Doktor Mazhar Osman Bey, darülfünun işlerile yakından alâ- kadar olan ve sık sık bu mevzu etrafında yazan “doktorlarımız- dan biridir. Kendisile konuşmıya gittiğimiz gün hastalar ve inşaat gibi yorucu işler arasında bunal - mıştı. o Ayak üzerinde anketin mevzuunu ânlattık. Suallerimizi verdik. Doktor bilhassa kimi mü- derris tavsiye edersiniz? bahsi ü- zerinde durdu ve bu sorgunun ay dınlatılmasını istedi. Bunun üzerine kendisine, muh- telif zamanlarda, darülfünun ha- ricinde kalmış bir çok güzideler- den bahsedildiğini söyledik, Maz- har Osman Bey yüzünü buruştu- rarak ve gülümsememek istiye - rek: — Artık hemen hiç biri kalma- dı, dedi.. — Peki ne oldular?. — İhtiyarladılar tabit.. Vaktile kıymetleri takdir edilseydi, darül- © fünun bu bale gelmezdi. Hp © > Mazhar Osman Beyin sorgula- ii Fmıza a verdiği cevaplar e tenkit ve mütalea — Darülfunun, bilhassa tıp fa- kültesi için 24 senedir çok yaz- dım, Yazılarım tababeti hazıra, tababeti seririye, ve İstanbul se- ririyatı gibi hekim mecmuğların - da intişar ettiği için akademik kal mıştı.Ne halkın ne yüksek makam ların dikkatini ocelbedemiyordu. Arasıra günlük gazetelerin bu ya- zılarımı iktibas edişi, bazı meslek» taşların hekim mecmuasında çı- kan yazılara günlük gazete sütun- larında cevap verişi işi canlan - dırdı. Üç beş sene evveline kadar fakültelerimizi âdeta kusursuz ve pek ileri sayanlar bu tenkitler ü- zerine işe yakmdan alâka göster- diler, Artık bugün tıp fakülteşin- de bir çok yüksek dimağlar, müm- taz hocalar, terakki ve teceddü - de perestişkâr zeki gençler ayni düşüncededir. Cümhuriyet hükümeti de daha ilk günden işi anladı, sırası gelin- ce İsviçreden bir mütehassıs ge tirtti, tenkit ve mütalealarına © hemmiyet verdi.. Tenkit çalışma sistemimizin bozukluğunu, şimdi» ki tarzda ne öğrenileceğini, ne öğ» retileceğini bize anlattı. Darülfünun talebesinden ho- casınz kadar ne eksikliklerle ye- tiştiğimizi, kusurlarımız nerelerde slduğunu öğretti, Cümhuriyet hü- kG-sti biricik darülfünununun i- lira çcaynağının bir gün daha bu halde yaşamasına tabammül ede- mez.. Kendi rejimine lâyık bir ilim müessesesi İster, Beynelmilei sahada — Üniversitenin beynelmilel saha sında vazifesi ne olmalıdır?, Dünyanım her yerinde üniversi- teler ne vaziyette ise, nasıl çalı- şıyor, nasıl hizmet ediyorsa, ne tarzda ilmi yükseltiyor ve içinde- kiler ne yolda yükseliyorsa, tale- beyi de hocayı da, âlimi de nasıl yetiştiriyorsa cümhuriyet darülfü- nunundan da bu himmetleri bek» leriz: İlim yolunda yürüyicek, i- lim adami yetiştirecek, ilmi yük- seltecek, fen yolunda halka kılâ- vuzluk etmek, halka ve insaniyete nurlar saçmak, ilim âleminde az | çok bir varlık göstermek... Ve inkılâp — Üniversitenin inkilâp müvace- hesinde vazifesi? oç — Üniversite memleketin fikri yüksek inkılâbında ön safta yürü- meli, halkın irfanının yükselme - iş | Mazhar Osman B, , sine çalışmalı.. Kafasının ışıkla / rile memleketin karanlık köşele - rini oaydınlatmalıdır. ü- ne kadar halk bade DİK da ilerliyememiş, halk yük- sek kabiliyetini gösterememiş ise başta darülfünündür mes'ul. Bu !I memleketin her hususta ne bilgi- ye muhtaç olduğunu - bilmeliyiz, ve bu ihtiyacı def için işi sade na- zariyelerle değil, kollarını sıvıya- rakrak teknikte: de ön ayak ol- mak... Vatan için, halk için, fen için fedakâr olmak, varlığı mem- leket için şeref ve teselli olmak.. — Kimi mliderris tavsiye edersiniz, milderris nasıl olmalıdır?, — Bu zamanla yetişir. İş esas- ta, teşkilâttadır.. Yoksa fena ku- rulmuş bir yerde en kabiliyetli kafalar da güç yürür, kendisin- den umulan işin binde birini gö- remez., Meselâ hekim arkadaşla” rımızın, hocalarımızm arasında cidden çok yüksek, gayet iyi he- imler var.. Lâkin oadamil- minden bekleneni yapamamıştır . Çünkü yalnız başma hoca yüksel- j mez, yanında bir ilim muhiti, iş bölümü ile iyi bir tıp yardımcıla- ri ister. e Bu adamın ne beyni, ne ömrü yalnız başma Avrupada gör düğümüz o ilmi randımanı vere - | mez. O bir kumandan gibi göste- fir, erkânı bharbiyesi, maiyeti o kumandayı yapmak için çalışır iş- ler. O sayede bir adam bir sene- de yüzlerce cilt okur ve yazar.,,. Memleketin güzidelerini herkes tanır,. Lâkin asıl istikbalin hoca- ları bunlar değildir, cümhuriyet rejimi ile yeniden yetişecekler . .. Maksat memur değiştirmek değil, rejim, ve çalışma usulü değiştir- mek... Petrol fiatları Petrol fiatlarınn yükseldiği hakkında ticaret müdüriyetine “bir müracaat yapılırıştır. Ticaret ba tahkikata ' bi, okudum. ! bedii zevk sahiplerinin kabul ede- Benim idealist ve inkılâpçı kar- deşim efendi, Sizin temiz ve inkılâpçı ruhu- nuzu tanıyanlar arasında birinci olmasam bile, birinciler arasında- yım. Bilgiler karşısında bütün eksik- likleriyle beraber, hiç değilse si- zin gibi hissetmiş, sizin gibi dü - şünmüş ve inkılâp yolunda sizin kadar heyecanlar duymuş bir ar- kadaşınızım, bir fikir yoldaşını - zım, buna karşılıklı sevişmemizi de katabilirim.. Bundan ötürü - dür ki eserlerinizi dikkatle okur ve can kulağile dinlerim. Maarif Vekâletine gelmeniz ü- zerine çekmiş olduğum tebrik teli, girdiğiniz bu yeni yolda, $izin için neler düşündüğümü açık gösterir. Evet, Maarif Vekâletimiz iman: İr, azimli, bilgili ve inkılâpçı bir başa muhtaç idi. Bu ihtiyacın tat- min edilmesini sizde buldu. Sizi yakından tanıyanlar bu kanaatte- dirler, ve bu kanaatle daima ve daima sizin yanınızda bulunacak ve sizinle beraber yürüyecekler - dir; siz bundan eminsiniz.. Biraz yukarda arzetmiş oldu - ğumuz veçhile bütün sözleriniz gi- kıymetli o ellerde bulunan VAKIT gazetesinde sesli film ö- nünde söylemiş olduğunuz sözle- ri ayni alâka ve ayni heyecanla Kötü isteyiciler, ve dilliler (1) cahiller nasıl düşünürlerse düşün- (2), biz Şeni bir Türk dili veliyi Türk edebiyatı yaratmak arzusun- dayız, bu yolda yürüyeceğiz ve şüphesiz inkılâbımızın her cephe- sinde olduğu gibi bunda da mu- vaffak olacağız. Bu muvaffakı - yetimizin kuvvetini biz imanımız- dan alıyoruz. Evet, dediğiniz ve diyeceğimiz gibi; biz halka doğru gideceğiz. Fakat bizimle beraber olmıyan ve olmak istemiyenlere anlataca- ğız ki: halka doğru (o gitmekten müradımız elbette köylerde konu- şulmakta bulunan kaba bir şiveyi taklit, tatbik ve tamimden ibaret değildir; biz meselâ köylünün “gordüm,, ünü almayıp ona “gör- düm,, ü vereceğiz. Biz, halkın dilinde ve vicdanında yaşıyan öz Türkçe kelimeleri alıp, icap edenlerini . yonttuktan sonra edebiyatımıza sokacağız; yani 0- nu kültürlü ve bilgili kimselerin, bilecekleri bir inceliğe soktuktan sonra halka, işte biz sizden ham bir ipek aldık, onu işledik ve in- celttik ve size güzel bir kumaş ha- linde geri veriyoruz; giyinin şim- di bunu, diyeceğiz... “is 8 Osmanlılık nasıl bir millet de- ğil idise ve olmamışsa, Osmanlıca da bir dil diğildi, hele bir Türk dili değildi. e Bundan yirmi sene evvel bu endişelerle inlerken bir manzumede şöyle bağırmıştım: Osmanlılık boş isim, Bize lâzım nevresim Bir ad ile bir fikir Bunları almak için Artık zaman gelmiştir. » 4 * Adımız yeni Turan Fikir imanlı irfan İşte bunda, bu fikir Verecektir sana can Ey Türk genci hazırlan.. Bu özler elbette Türk vic i muş, çöl olmuş Türk ellerine git- i mek değildi, Turan: Bütün eski- ve ; Jeanette 15 Teşrin İ MEKTUP 7 Maurice CHEVA Maarif vekili Dr. MAC - DON Aşk resmi geçidinin rejisörü J ERNST LUBITS* tarafından hazırlanan en $on şaheserleriBd SENİNLE BiR S N I TAKVIM Cumartesi Pazar 15 T.evvel 16 T.evvel (| 14 Cemae.shir 15 Cema.shirf 63 17,28 m 000 1504 17,28 001 43 nının bir ifadesidir, ve yeni Tu- randan müradım Asyanm kuru- liği, asaleti, medeniyeti ve bir ke- | lime ile Türklük idealidir. | Biz, Türk dilinde, her o şeyin Türk olmasını istiyoruz, amma hiç dar kafalı, ve çember düşün- celi değiliz. Her şeyin iyisini, gü- zelini severiz. Eğer bu bizde yok- sa o zaman başka yerlerden ve diyarlardan ararız, fakat kendi - mize maletmek şartile.. Birinci Osmana izafetle Os- | manlı unvanmı alan Türkler ve onların hükümeti, dil hususunda biç çapraşık va karışık düşünme- di.. Büyük fütuhatlar başladığı sı- — bile onların edipleri, şair- e AA e e Türk dilinden başka bir dil, he - men bilmediler, Tarihimizden bir fıkra halırım- dadır: Birinci Bayezit bir kır eğ- lencesi sırasında, galiba O cücele- rinden birine, bir münasebetle “Şu ağacın doruğuna çık baka- yım.,, diyor; sonra bu gibi hitap- )u5 DAVA En kuvvetli heyecafi ef cazip bir m Hngette ve Charles n temsil edit sözlü, filme. Pek yakındı bul halkın GL O sinemasına gelbi i Mary Bu di R SiNEMM Meşhur Rejisör CE MILLE'm büyük reti've Reginald P Johnson ve Lilis9) temsili muhte ŞEYT MASP KAD Metro: Golcwfi filmi # Istanbul Bele A Darülbedayi Şehir Temsili , Bu akşam | | di Suvare i saat 71,350 da Pazartesi - Perşembe Yazın: Musahip zade Celâl Bey Halk gecesi lar müteredditlerin ellerinde baş- | ka şekillere giriyor. “Şu dirahtı | ekberin zirvesine suut et,, oluyor. Niçin? © Arapça ve Acemcelerin dilimize hâkim olmalarından. İkisi de ayni manada olan bu cümlelerin ikincisini esaslı bir li- san tahsili görmemiş olan hiç bir Türk anlamaz, amma birincisini cahil bir köylü anlar.. Tekkelerde Vaktiyle (Yunus Emrelerin, Eşref Rumilerin v. 8.- nin o kadar sevilmiş olmasının başka manası var mıdır? Mevlit ayinlerine halkm o ka- | dara rağbet ve hürmet göstemesi | şair Türk Süleyman Dedenin dil- de göstermiş olduğu mucize değil midir?. Sonraları malâm sebepleden dolayı her işimize yabancılık - ve tereddi parmağını sokarken dili- mize de girdi. Şekayik, Numaniyeler yazıldı; işte bir kitapki kullandığı dil iti- barile ne Arapça, ne Acemce, ne Türkçedir. Tereddi artıyordu, Türk ve Türk olduğu söylenen bir şeyhü - lislâm Ebussuut adını alıyor ve a- rapça bir kur'an tefsirini yazı - yor, Kimler için?. Galiba Arap - lar ve araba tapan softalar için?. Vakıa mollayı araplarla softalar anlıyabilirdi... (Sonu yarın) K. O. Hakkı Muş mebusu Gi) Betbah ve botzeban, (2) İstanbulun her semtinde bunu seven şeytan mi ine Motosikle çoc Dün Karagümrü caddesinden motof Ahmet Efendi, ME kızı yedi yaşında © parak hafif sureti€” Ahmet Efendi hakkında tahkikat a E Kambiyo bj bir yüks” Istanbul kamb birkaç gündenbi selmiye başlam! Saracoğlu $ gittiği gön 58 K fiye iki gönde” yükselmiştir. Tütün ve ve” Ticaret” odas” içtima zümresi vekâletinin tül sorduğu sualler? mışlardır. Irak P Cenevre, 4 ganon Irak 9 hakkında Fri kümetleri ara” ne protoko'un4