2 Ekim 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

2 Ekim 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

yi XT Bir de facia (Baş tarafı 1 inci sayfada) pin bunun için atılmıştır. amonuya tâyin edildi. O- rada ei Darven nazari- yesinden, tekâ n Orada ae bahsetti, Nihayet sakalı Celâl hocalık edemiyeceğini anladı, “Ben ame- Ee de Yapar, yaşarım,, dedi, il ugün Aydında incir müstah- slleri fabrikasında baş makinisttir. Baş makinistin başına gelenler , Celâl Bey senelerdenberi in- cirlerin kurtlarını atan makinede çalışırken sağ avucu Nasır bağ. lamıştı, Nasırın ehemmiyeti yök fakat Celâl bu nasırları azdır. mıştır ve bundan iki hafta evvel ydında evinde uyandığı zaman avucunun bir davul gibi şiştiğini görmüştür. Bu avuç ve bu elile hiç bir iş yapmak imkânı olma- dığı için Celâl Bey doktora baş va b ona ameliyat avsiye etmiş, i bir hastahaneye ak Laz, ire Ismini yazmak istemediğimiz bu hastahanenin eki ismini mm istemediğimiz operatörü in €yi hemen ameliyata davet »diyor.Ameliyat pek basit olmadığı için Celâj Beyin bayıltılması, ma- a bağlanması icap ediyorken TR Beyi hafifçe bayıltıyorlar, ellerini bağlamıyorlar. Tam ameliyatın ortasında bu bir torba kadar şişen el dört tarafından yarılmış, fitiller, ma- aslar ve cımbizlarla dolmuş bir halde iken Celâl kendini yere atmıştır. Ondan sonra müthiş bir 1 içinde yarı kendine ge- erek ne yaplığ bilmez bir halde ayağa kalkinş, kendini tutmak istiyen doktor ve hasta- ca hastane- 4 Güzel EV 6 ANE EE EMA GA ÜNE EE EE EE MEKE 08MM Sam'atlar ; AAA Le Musiki Orta Asyadan Avrupaya gelen musiki kültürü “Türk tarihi tetkik cemiyeti,, ile “Türk dili kurultayı,, nın me- saisi, eski musiki kültürü muhace- retlerinin yolları maddesinde öte denberi dikkati celbeden bazı me. selelerin tetkikine beni sevketti. Gördüm ki, Türk tarihinin ana hatları maddesinde son takip etti-. ğimiz milli tetkik metotları, en €s ki musiki kültürü muhaceretleri - nin istikametlerini tetkik işinden azami derecede istifade edecek - tir. Çünkü, musiki, diğer san'at - lardan daha seyyar ve daha bey- meberileldir! Her devirde mabet ve ordunun ayrılmaz bir sim bu « Muhaceret akınlarının ——— bulunarak diğer san - atlardan fazla seyahat (etmiştir. Meselâ vaktile, bir şiir, ancak mensup bulunduğu dilin konuşul- duğu yerlerde yaşıyabildiği hal - de; her hangi mahalli bir musiki, ( diğer ecnebi bir musikinin kendi | yanına gelip yer almasına ve ken- | disile alışverişte bulunarak birlik- te yaşıyabilmesine mâni olama * mıştır. Memleketimizde alaturka ile alafranganın (o asırlardanberi yan yana geçinebilmiş olması bu- nun güzel bir misali değil midir? Binaenaleyh, Asyadan Avrupaya gelen musiki kültürü muhaceret- leri mesele.ni iki üc makale ha- linde gözden geçirmiye çalışırsak ilmi ve faydalı bir hasbühalde bu İlunmuş oluruz kanaatindeyim. Asya ile Avrupa ( arasındaki musiki alışverişlerinin tarihi de - bakıcılara hücuma başlamıştır. İk emi bir halde... inden durmadan kan aka- rai gerba şerha kesilmiş bulu- eli şuursuz bir halde ona buna savuran gürbüz Celâl nihayet dışarıdan gelen hademe ile zaptedilmek istenmiş, fakat an. cak Şia olan elini zaptetmeğe muvaffak oluyorlar. O al kanla- ra bulanan diğer elini gene şu- İde sağa sola savu- ruyor. Hepsini yerlere seriyor, ortalık kan içinde kalıyor, O za” man kendisine bir az geliyor. ursuz bir hal Doktorlara : — Siz galiba beni ameliyat ediyordunuz, buyurun yatayım, ikmal ediniz ! iyor. Fakat artık bu el üze- eid hiçbir iş yapılamıyacak bir hale gelmişti, Doktorlar nız sarmakla meşgul iken a yarı baygın bir halde birinin di- İerine söylediği şu sözleri işitmiştir: — Gördünüz mü ameliyatha- Dede bayıltmak için kâfi ilâç bulunmamasının neticelerini !.. Bundan sonra sağ eli daha müthiş bir halde şişen Celâl Bey rinde hastahaneden çıkarılarak İz- mirin memleket bastahanesine Rötürülmüş, orada doktor Feri- dün Şevket Beyin himmetile her tarafı bağlanmış, adam akıllı ba- Yıltılmış ve ikinci defa ameliyat “lmuştur. Ancak ilk ameliyatın Celâl Beyin her vakıt mutat olduğu Üzere ameliyattan evvel bağlan- mMamış ve iyice bayıltılmamış ol- ması yüzünden feci akıbeti Üe- lâl Beyin elini halâ tehdit altın- da bırakmakta, belki parmakla- rından birini kesmek mecburiyeti hasıl olacak gibi görünmektedir. Hadise bir iki hafta eyyel ol- muştur, Biz bir dostumuzun evin- e rr Mer hemşiresinden erek hadiseyi aynen - la iktifa ediyoruz, Bunda, —— umumun sıhhatine ait binaen aleyh Sıhhiye Vekâletine düşen köklerini ve Avrupadaki sahalarını bildirmiye çalışmak su retile (ki bu madde Türk dili ku- rultayının araştırma metoduna da hildir). virlere ait kısımları hakkında Av- rupaca hayli tetkikatta bulunul - muştur: Meselâ, büyük İskende - rin fütühatı arkasından bu fütü - hatın çevresine giren Asya top - raklarının musikileri üzerinde Yu nan musikisinin bir mi izler bıraktığı ispata çalışılmış, bu te - sirleri anlatan bazı masalların o diyarların Özbek ve Türkmenleri arasında el'an yaşadığı görülmüş tür, Hıristiyanlığın o havali#Türk İ leri arasına sokulması devresine ait musiki tesirleri de bu gün İs - pat edilebilir: Meselâ, bir kilse çalgısı olan erganon (Org) un vaktile o Türk diyarlarında da kul lanıldığı son zamanlarda anlaşı - labilmiştir. Tarihi devirlere ait bu gibi münasebetler, hem tarih - çilerimizin “Türk tarihinin ana batlarr,, hakkındaki noktai nazar larma tamamile mutabık düşmek rici tesirler devresinden daha eski asırlarda — esaslı bir musiki kül tür seviyesinin çoktan takarrür et- miş bulunduğunu ispat etmekte i dirler, Çünkü, her hangi bir kül İtür sahasında rüşt çağına gelme- i miş olan milletler, başka kültür - lerin meziyetli aksamı alıp tem sil etmek işinde muvaffak olamaz lar. Pek daha eski asırlarda Asya- dan Avrupaya gelen musiki kül - türü, muhaceretlerinin ispatı mad desinde de zamanımız ilmi kat'iy yen güçlük çekmiyecektir, ki bu hakikatin dört yoldan ispatına im kân vardır: 1 — "Pentatonik,, denilen As- yai ton mimarilerinin Avrupada - ki izlerini göstermek suretile. 2 — Orta Asya ile Akdeniz havzasında en uzak asırlardanbe- ri müştereken cari bulunan musi ki itikat ve efsanelerini ileri sür- mek yolundan. 3 — Asyai bazı saz isimlerinin intişar 4 — Asya sazlarının garbe ge - azifeler vardırki bunları | lişlerini tetkik yolundan. bir çok v. kayda lüzum görmüyoruz. İşte bu dör yol üzerinde ne gi te, hem de orta Asyada — bu ha- | Mahmut Ragıp Bey bi izlere göre ilerlemiye çalışacr İ ğrmıza dair bir kaç makale yazar- İ sak bahis oldukça aydınlanmış o- lacaktır. Avrupanın “Endo — Avrupa i),, nazariyesine ve her şeyi Yu - nan — Lâtin menşeinden getir - mek faraziyesine bel bağlamış garp etimolojistlerinin şaşırtıcı i « limleri diğer sahalarm'âlimlerine de bir çok ıstıraplar çektirmiştir; “Larus etimolojisi,, adını verebile ceğimiz bu sakat faraziyeleri yık» manın zâmanı çoktan gelmişti. Meselâ “ağızla çalman boru,, ma nasına gelen Çagatayca Karin ve Karon (1), acemce Karnâ 'veya Korre - nai ve Kernay, arapça Ka: rin, eski Yunanca Keras, Lâtince ! Kornu (Cornu), İbrani Keren ve ya (Kol karna), Hindistanda Ka- rana, Karna veya Kurna, Keltçe- de Karniks (Karnyx), garpteki “Cor,, “Corno,, ve “Horn,, kelime lerini, bazı âlimler Sami kavim - lerin dillerindeki şekillerinden ge tirmişler; “Curt Sachs, ise, keli « menin İbrani ve Yunani şekilleri- ni, “kuvvetli ve keskin,, manasına gelen Sanskritçe (kra) köküne bağlamaktan zevk (duymuştur! İşte bu gibi geniş bir intişar saha- sı bulunan kelimelerin (hakiki menbaları üzerinde çalışılmca dik kate şayan neticelere varılabil - mektedir.. (Türk Tarihi o Ttetkik Cemiyeti) nin milli ve yepyeni metotları, çok defa halk iştikakçı- hiçbir farkı bulunmıyan köhnemiş garp metotlarının — ki gösterdi. ğimiz misal bunun bir delilidir — istibdadından bir çok tarihi hakikatleri muvaffakıyetle kurta- racaktır; bundan emin olarak ça- İışalım; Avrupadaki Asya nağmeleri Bütün musiki tarihleri be hemen bütün ilk devir Mi smda müstakil bir vaziyette rol oynamış olan “pentatonik,, (Beş sesli) gamlardan bahsederler ki, Finlândiya, İrlanda, İskoçya, Va- lizya, İskandinavya, İspanya ve Macaristanın bir kısım eski halk şarkıları ile katolik kilisesinin ge- ne bir kısım eski Greguar şarkı - larının el'an temelidir. İstanbula gelen İskoçya askerlerinin gayda cılarmı bu nevi Asya kokusu taşı- yan an'anevi havalarmı çalarlar- ken hep dinlemiştik. Pentatonik gamm baş hususi - yeli “yarım — ton,, lardan mah - rum bulunmasıdır; yani, isminin de delâleti veçhile beş tam ton - dan mürekkep bir dizidir: Mese - 1â, “fa,, dan başlıyarak yükselen “fa, sol,lâ,do,re,, dizisi gibi. Çin ve orta Asya musikilerinin bilhassa başlıca hususiyetini vü - (0) Bu kelime Türk lehçelerinin çoğunda vardir, lığından (&tymologie populaire) cuda getiren bu gamın intişar sa- hası hakkında Viyana darülfünu- nu profesörlerinden Dr. Robert Lach bakınız ne diyor: “Muhtelif ana musiki tiplerinin en başında bir tanesi vardır ki gerek (tonal) ve gerek (Muzikal - arşitektonik) noktai nazarından fevkalâde ka - rakteristiktir; ap ayrı bir çehresi vardır. Bu tipe en ziyade Türk — Tatar kavimlerinin türkülerinde rasgelinmektedir. Bilhassa şimal- deki Tatar kavimlerinin o (Yani Kazan tatarları, Mişarlar, Siber - ya tatarları, Başkurtlar), ayrica da Fin - Uygur kavimlerinden bir çoklarının (ki Çeremizler ve he - men hemen her hususta tamamile TTürkleşmiş bulunan Çuvaşlar işte bu meyandadırlar) şarkılarında görülür.. En mütekâmil şekli da - hilinde olmak üzere Çinlilerin en eski nağmelerinde, kismen de Ja- | ponlar ile Maverayı - Hint (Hin - di Çini) kavimleri olan Annam, Siyam, Koşinşin, Birma, Laos ve diğerlerinin şarkılarında esastır. Coğrafyai yayılış çevresi, bir isti- kametten Asyanın şark kıyıların- dan ta Moskova civarlarma ka » dar, diğer istikametten de Sibir - yanın ve şarki Asyanın şimal kı- yılarından başlayıp Hint - Mave - rasına kadar uzanır. Yalnız, ort « tada gözümüzden kaçmaması lâzrmgelen bir nokta vardır ki, o da, “Anhemitonik » pentatonik) İ diziye yalnız yukarda isimlerini | saydığımız kavimler nezdinde ras gelinmemesidir. Garbi Avrupanın en garbinde kalan kavimlerin kelt kavimlerinin (Yani eski (oGolva, Sâyıfa 7 # Iş Bankasının kum- bara ikramiyesi Birinci mükâfatı 13032 numaranın sahibi Neriman Hanım kazandı Ankara, 1 (A.A) — Iş Ban- kasının bir teşrinievvel tasarruf kumbarası ikramiyesi bugün çe- ki'miştir. 750 liralık birinci mü- kâfat Istanbulda 13032 numara- nın sahibi Neriman Hanıma, 250 liralık ikinci mükâfat Ankarada 7396 numaralı kumbaranın sa- bibi Ali Beye çıkmıştır. Diğer ikramiyeleri kazanan hesap nu- marâları şunlardır : 12737 Necati Bey, 9484 Ha- mide H., 3164 Zühtü Mehmet Bey, 17847 Recep Eyüp Bey, 17540 Naşide Mehmet H., 2083 Rezzan H., 218 Ahmet Muhlis Bey, 4426 Mes'ut Bey namına Sabri Bey, 124 Naci. Bey, 34434 Leylâ Kenan H. yüzer lira ve 6319 Ömer Bey, 8575 Süheylâ.H. 524 Kemal B. 3281 Kadri B, 3593 Bülent irfan Bey 2450 Nezihe Bekir H. 1007 M. Rüştü Bey 9219 Behiye H. 899 kariton Haciman, 2268 1. Sadet- tin Bey, ellişer lira kâzanmış- lardır. Altınordu genç- leşiyor Altınordulular senelik kurulta- yını kulüp merkezinde yapmış» lardır. Bu münasebetle bir çok gençler söz almışlar ve idare bugünkü Golün, İrlanda ve hatta kısmen İskoçyanm) halk şarkıla- rında da hep ayni dizi esastır. Ayrıca, eski zamanlarda, ilk tarih devrinin en eski Yunanileri ve ke za Mısırlılar ile Cermenler ve Gol valılar nezdinde de kullanıldığı biliniyor.,, (2) Milâdın ilk asrında yaşamış olan Yunan müverrihi (o Plütark, eksik sesli Yunan gamlarının A - nadoludaki yatağı olarak Firik - yayı (Yani Ankara havalisini) göstermiştir. Pentatonik Avrupa halk musikilerinin menşelerini or- ta Asyadan gelen kültür muhace- retleri asırlarında aramak bir za- rurettir, Cenubi Amerikada, eski İnka» jar devrinin sahalarında © oturan bütün Hintli kabileler ve orta A- merikanın Aztek kavimleri nez - j dinde de eksik sesli gamlara müs tenit gibi görünen şarkıların kul lanıldığı anlaşılmış bulunuyorsa da, bunlar, bünye itibarile As yai (oolanlara (© benzemezler. Asyai olanlara müstenit me lodilerde notların geniş at- layışlarla | ilerlediği görülür; kır- mızı derililer ise yanaşık adımlar» la ilerliyen — yani en kolay olan — not hareketlerinden mürekkep melodiler kullanırlar: Melodileri hiçbir nazariyeye istinat ettirile - mediği halde, Asyai Pentatonik, “Beşliler nazariyesi,, ne müstenit bulunur: Milâttan evvel üçüncü a sır sonlarında kitabını yazmış o - lan bir Çinli muharrir “(fa) dan (do) çıkar. (do) dan (sol) çıkar. (Sol) dan (re) çıkar... diyor ki, bu ifade, “Yunan — Avrupa,, mu sikisinin de temelini vücuda geti- ren (Beşliler nazariyesi) (nden başka bir şey değildir. Avrupanın bugünkü pentatonik şarkılarında Asya kokusu vardır.. Amerika yer (2) (Forsekungen und Fortechrit- te) mecmuası; Berlin 10 ve 20 Dezem ber 1929, Nr 35 — 36. “Siberyanın mu siki etnograf yası, heyetini şiddetle tenkit etmişler- dir. Bilhassa tenkit edilen nokta gerek deniz sporlarında ve ge- rekse futbol sahasındaki muvaf- fakıyetsizliktir. Senelerce futbol şampiyonluğunu şerefle uhdesin- de muhafaza eden ve deniz spor- larında bundan iki sene evvel eski bir denizci kulüp olan Ga- latasâraya hemen hemen iki puvan farkla yaklaşan o Altınordunun bugünkü bali pek acıkli bir li- sanla tasvir edilerek eski heyetin çekilmesi ve yeni idare heyetinin faal gençlerden teşkili teklif e- dilmiş ve namzetler tesbit edile» rek seçime geçilmiştir. Naticede Atınordu denizcilik kısmının mü- essis ve banisi Celâl Ergun Bey riyasete, Dr. Mahmut Bey ikinci reisliğe, Aydınoğlu Raşit Bey mes'ul murabhaslığa, Haydar Bey umumi kâtipliğe, Farmakoloğ Sadullah Bey veznedarlığa, Enis Bey umumi kaptanlığa ve Yaver Bey de muhasipliğe seçilmişlerdir. Çok eski ve emektar bir ku- lüp olan Altınorduya muvaffa- kıyetler temenni ederiz. dakikanız anaarı zatın irin rain lilerininkiler iptidai âletlerinin noksan tertibatmdan doğmuş bu- lunuyor; Asyadakiler ise, beşliler dizisini vücuda getiren ilk beş no- tun teşkil ettiği gamdan ibarettir. Orta Asya musiki medeniyeti» nin eskiliğini meydana koyan de illerden biri de Sumer ve Hitit- lere ait musiki âletleridir. Bunla” rr da başka bir makalemizde tet* kik edeceğiz. Musiki muallim mektebi allimlerinden ve Türk tarih

Bu sayıdan diğer sayfalar: