e Türkçeye Çeviren O, Rıza Aşenden'in cevap veremiyeceği bir sual Bu da: acaba vazifeniz nedir? Aşenden “S5,, şehrine . vardıktan bulan mükâlemelerden Amerika sonra büyük elçi Sir Herbert Wi. | sefirinin İngiltere sefirinden hoş- terç'i ziyaret etmiş, onun tarafın- dan nezaketle, fakat bir şimal a- yısının vücuduna bile raşe vere- cek burudetle karşılanmıştı. Sir Herbert, çekirdekten yetişme bir diplomattı ve meslekeğinin bütün inceliklerine vakıftı. Onun için As şendene niçin geldiğini ve ne iş yapacağını sormadı.. Yalnız ona yardım için talimat aldığını, her istediği zaman kendisini görebi- leceğini söyledi ve ilâve etti: — Miftah size verilen şifre ile istediğiniz telgrafları gönderece- ğim. Nammıza gelen telgrafları da size derhal teslim edeceğim. — Sizi çok rahatsız etmiyece- ğim eksellans! Şifre halletmek ka- dar üzücü bir şey yoktur. Sefir ayağa kalkarak Aşendeni takdim etmis, sonra ondan ayrılarak tekrar görüşmeyi temenni etmişti, Aşenden ayni gün Amerika se- farethanesini de ziyaret etti. Bu ziyaret ona İngiliz sefirinin ona karşı çok soğuk davrandığını is- pat etti, Amerika sefiri Mister Şa- fer Aşendeni samimane karşıla» | mış, sonra onunla konuşmuştu: — Vereceğiniz telgrafların maz mununa vâkıf olmadan gönder- mek için talimat aldık, Doğrusunu İsterseniz vereceğiniz malümatı bilmek isterdim. Bize bu şekilde talimat verilmesini doğru bulmu- yorum. “ — Maksat vakit zayi etmemek- tir. — Pekâlâ! Deruhte edeceğiniz vazife nedir? Aşendenin cevap veremiyeceği bir sual bu idi. Fakat sefiri darı't- mamak için ona biraz malümat verdi. Ve umumi vaziyet hakkında ondan malâmat aldı. Sefir sözünü bir lâhza kesmeden yirmi beş da- kilea süren bir nutuk irat etti ve | Aşenden gördüğü kabulden mem- nun olarak ayrıldı. Amerika sefiri, bir diplomattan fazla siyaset adamı idi. Hariciye işlerine bigâne idi. Onun dilber bir İsveç kızmı istihbar işlerinde kul- landığını bilmiyen yoktu, Bu dil- ber İsveçlinin bem müttefikler, hem Almanlar besabma çalıştığı da malümdu. Fakat Mister Şafer kendisi de bu dilberin tesiri altın- da idi. Bir aralık bazı istihbaratın sızdığı anlaşılmış, Amerika sefiri- nin ağzını sıkı tutamadığma ihti- mal verilerek vaziyetin tetkiki lâ- zım gelmiş ve Aşendenin bu işle de meşgul olması takarrür etmiş- ti. Londra, Paris, Vaşington hadi- se ile fevkalâde alâkadardı. Aşendenin Herbartus namında Galiçyalı bir adamı vardı. İkisi birlikte çalışıyorlardı. Tahkikat yapılmış ve İsveç güzelinin son zamanlarda hastalanan bizmetçi- sl yerine başka bir hizmetçi bu- onun vasıtasile İsveçli bütün hareketleri sıkı bir tarassut altına alınmıştı. i İsveçli kontesin evinde -Ame- rika sefirine verilen ziyafetlerde iki dost başbaşa kalıyor ve Ame- silen sefiri aşk havası içinde bazan Kendini kaybediyordu. Bundan başka bunların vuku lanmadığı, ve aralarındaki müna- sebetlerin resmiyet hududundan aşmadığı, bu yüzden Amerika se- firinin müşteki olduğu anlaşılı- yordu. Amerika sefiri, resmiyet kayıtlarını bertaraf etmek, karşı karşıya geçip iki arkadaş gibi ko- nuşmak lehinde idi. Aşenden İngiliz sefirine bir derse vermeğe karar verdi. Çünkü iki sefir arasında şikâyeti mucip hiç bir hal bulunmamak lâzımdı. Aşenden Sir Herbert ile görüşe- rek anlattı: — Bugün size beni alâkadar et- memesi icap eden bir işten bahse- deceğim, Belki de bana, sen ken- di işlerine bak, böyle işlere karış- ma diyeceksiniz! —Söyle bakalım! Aşenden Amerika sefirinin ona karşı neler duyduğunu anlattı. — Bu malümatı nasıl elde et- tin? — Bendenizde böyle malümat bulunur. Bundan istifade etmek | te mümkündür. İ Sir Herbert, bu malümattan | memnun oldu. | — Bugün öğleden sonra Ame- rika sefirini ziyaret eder ve iste- diğini yaparım. Sen de yarm ak- şam gel, birlikte yemek yiyelim! —İii— Ertesi akşam Aşenden sefirin ziyafetine koştu, Çünkü söfiri da- ha yakından tanımak istiyordu. İ Sefir, herhalde değerli bir adam» dı. Kendisi, altr lisanı kolaylıkla | konuşan zeki, ve kuvvetli bir şah- siyetti. Bulunduğu mevki çok na- zik olduğu halde onu muvaffaki- yetle idare etmişti. Bir aralık, şe- hirde bir isyan kopmuş, âsilerin biz kismi ellerindeki silâhlarla İn- #İtere sefarethanesine girmişler. Sir Herbert silâhlar kendisine doğ ru çevrildiği kalde bir nutuk irat ederek asileri dağıtmıştı. Muhteşem bir kapıcı ve üç hiz- melçi tarafından kabul olunan Aşenden muhteşem bir odaya gö- türüldü ve sefir ile orada karşılaş- tı: — Refikam bir konsere gitti. Biraz geç dönecek. Seninle tanış» mak istiyor. Başka bir kimseyi da- vet etmedim, Başbaşa görüşmeyi tercih ettim. (Bitmedi) Bir duvardan sukut Françesko isminde Italyan te- bealı bir yapıcı Beyoğlunda ma- dam Dasi tarafından tamir etti- rilmekte olan duvardan düşmüş ve ağır surette yaralanmışlır. Françeskoltalyan hastahânesinde tedavi altına alınmıştır. ae Gâvur Ali iş başında Meşhur yankesicilerden Gâvur Ali dün Sirkeciden Topkapıya giden tramvayda, Hasırcızade mahallesinde oturan manav Ali efendinin cebinden para cüzdam ve saatini aşırırken yakalanmıştır. Gâvur Ali adliyeye teslim olun- 1 Bran e — VAKİ lin Afri- - kada mücahitler- den çektikleri Fransızların Afrikadaki müs- temlekelerinden Cezair, Fas ve Tunusun birçok kabilelerinin isyan halinde oldukları malâmdur. Fransizlar bu isyan hareketini bastırmak için mütemadiyen as- ker sevketmektedirler. (Fakat ekseriya müsademelerde kulla” nılan yerli efrat ve bilhassa Se- negallilerdir. “Pek tabii bunların başlarında Fransız zabitam vardır. Daha geçenlerde, Fasta yapılan hare- kât esnasmda zabit Arap mücabhitleri tarafın- dan vurulmuştu. Son gelen Fran- mu (esnasında Fransızlar zayiat vermiştir. Ahmet minde bir mücahit olan bir çe- ik elli Senegalli neferi etmiş, kılıçtan geçirmiştir. lem zabit te ölüler arasındadır. Bu zabitlerden birisi, jene- ral Mak Mahow'nun torunudur. Ağustosun yirmi sekizinci gü- nü, bir çetenin yaklaşmakta ol duğunu haber alan Fransızlar, 110 kişilik bir kuvvetle hareket etmişlerdi. Fakat Ahmet Ham- madi onları bir pusuya düşüre- rek yukarda yazdığımız gibi mahvetmiştir. Olüler, Mücahitle- rin ellerinde kalmışlardır. Melek ve Elhamra Sinemaları Senelerden biri dayma en iyi filimles | dikeriz, çiçeklerinin ri göstermekle halkımızın Tağbetini ka- #anmış olan Melek ve Elhamra Sinema- «lar: Eylülün ilk, haftasından itibaren yeni. mevst'm war, Tiç ŞUpU YUS'UTKI 0 iki let sinima bize geçen se völerinkinden daka mükemmel filimler hazırlamaktadırler. Esasen bu müessese- lerin İnıdazları dahilinde olan Avrupa ve Amerikanın en yüksek flim şirketleri UFA ve PARAMONT mamulani ken- dilerinin bütün . rakiplerine televvuk et- trmektedir. Diğer taraftan MELEK ve ELHAMRA sinsmaları, büytik fedikar- likler ve azim masraflarla İPEKFLM stndyolarında çevrilmiş ve çevrilmekte olan büyük Türkçe. Elimlerin geçeceği yeğire sitamalardır.. İPEKFİLM bu Himlerden eonda yalnız Melek ve Elhim- ra sinamalarında gösterilmek üzere sesli ve sözlü mehajli havadizleri gösterüp dinletecektir. Mesela dün çekilen $0 Ağusros bayramı tezahüraü ile bu gün çevrilmekte olan düny güzellik kıraliçası Keriman Haliz hanımın istanbula avdet merasimini ilk pogramlarnda bu iki sinemadı öyni zamanda gösterebilecek- lerdir. Bunlardan mada PARAMOUNT Dün- va Havadizleri o Cazeteside her hafta muntazaman Melek ve Elhamra'nın pro- gramlanm tcayin etmekte devam ede- cektir, Bu sinereların Hidrlerinide zamana uyarak tenzil ewikleritü öğrenenler het halde memnun olacaklardır. çünkü bu tenzilart sayesinde bu İki müessesenin göstermekte oldukları şah eserleri herkes kolaylıkla takip edebilecektir. Elhamra sinamssı önümüzdeki 5 Ey- lul çarşamba akşamından itibaren yeni mevsime başlıyor. ilk filim olarak haf- talardan beri bütün Paris halkım sinas maya koşturan Fernand Graveyin biz çok güzel ve şık Kadın artistlerle ve bü. yük bir liyakatle tem3il ettiği (KADIN BERBERİ) ni gösterecektir. Melek sinamasına gelince oda yeni mevsime 7 Eylul çarşamba itibaren başhyacaktır. Birinci filim olarık komedi Fransezden Medalaina Renaud- sun şah eseri olan ve Pierre Balanchar ile beraber temsil etiği İKİ YÜZLÜ AŞK) 1 takdim edecektir. Marcel Acba- tin meşhur bir eseri olan bu filim tanın- mış bir sinama yıldızının Mwbteşcar ve karışık hayatını göstermektedir. Güzel filim amatörleri her halde Me- İfk ve Elhamra sinemalarının mevsim Başlangıç tarihini iyice İrwzederlerse aldanmamış olurlar. Dele liğğk e de Bütün O beşeri hisler için ! de o başkasile (yaşamak ve başkasına dayanmak ihtiyacını en çok ve en iyi tatmin eden ve bu itibarla insanım biçliğini unutturan, ıssızlıktan kurtaran | ve daha yaşamak isteriz. Bu ise | bir nimettir. Çünkü bir filezofun söylediği veçhile “hayat, ölümü değil, hayatı düşünmektir. , iti- raf ederiz ki gök kubbesinin al tındaki her şey gibi buda hayal ve etten başka bir de- m Fakat mubterem “ie dikkat etmişsinizdir, bir çok mu- hazrirler beliz ve zarif ifadeler- le insanın bayale mutaç olduğu” | nu ileri sörerek sizi sun'i ve hayali bir hayata davet ediyor- lar, Fakat muhtaç olduğumuz hayallerin, hakiki hayatta da mev- cut olduklarını, bizi ber taraftan ihata ettiklerini, bizden bir sani- ye bile ayrılmadıklarını söylersek bu davaya sedakatsızlık etmiş olmayız, ihtiyarlığımızı rahat ge- çirmek için evler yaparız: Bu Tir hayaldir, çünkü yarın öleceğiz Gölgesinden istifade için agaç kokusunu bile duymayacağız mürvetlerini gör- mek için çocuk büyütürüz: Bu bir Mayatdir, yetiştikTermi göremiyes ceğiz. a biz, bir sevgili kadınm ko- hama dayanırız, yahut kendimiz ona mesnet olacağımızı vadede- riz bu bir hayaldir; çünkü ya biz onu dul bırakıp gideceğiz, ve yahut kendimiz arkasından ağlıyacağız. Fakat biz insanlar, bu türlü hayallere şi e muh- tacız. Çünkü bunlardan mahrum olduğumuz gün, sökün ve huzur denilen nimeti ancak mezarda bulmak mümkün olabilir. Aileyi doğuran ikinci ihtiyaç, (başkasile yeniden hayata gek mek) ihtiyacıdır. Bununda se- bebi, birincisinde olduğu gibi, insamn kendi nefsinden melâl getirmesi ve kendine halef ye- tiştirerek diliyor ğe? bül nu doldurmak merakıdır. Insan, hayatı o kadar sever ki iki kat yaşamak ister: Bu temayülden zevciyet isi > öldükten meiniğe İN im Bu ar- zudan da evlât sevgisi doğar. Ebediyet arzusu, işte bu türlü hayat sevgisinin mahsulüdür. Din, ba temayülü uhrevi bir hayat v suretile tatmin etmek ister. Fakat burda kâfi değildir. Insan, bizzat bu toprak üzerinde bir nevi ebediyet havası tenef- füs etmek arzusundadır. Bazı kim- seler bu ebediyeti, (wam) larmı muhalfet kılmakla temin etmiye çalışır. Tvferrüt ve iştihar aşkı, bu şehsi aşkın muhtelif tezahür- lerinden biridir. Horas “Ben, bütün bütün ölmiyeceğim,, de- mişti. İşte şairlerin ve kahraman- ların ebedi sayhası! Fakat bu şekilde bir “Lâyemut,, luk pek küçük bir akalliyete mevuttur, saçlarının dökülüp ağarmıya yüz tuttuğunu; etrafını saran bu narin fidanların doğduğuna, bü- yüdüğüne, çiçek açtığına, ke- amin a e leyi doğuran ikinci ihtiyaç (Bas ii sile yeniden hayata gelmek)ihtiy# Mütercimi ; Zonguldak meb İ | addettiren his, “Han ki değildir. Onların her 31 L E male erdiğine rak unutur. Ans, gr ; larının yaşamalarıle rl raplarile mustarip 9/0 © yi lerile ölürler: ÇocW aza ve ahşamızın bi baka bali ed Zap üç, Mİİ pir bii katen bizim etimiz, * hassatan bizim ruhu larm varlıklarında ya$* vam edecek şeyler; bizin lerimiz, derslerimiz, veya noksanlarımızdıf lar, bizden sonra ketlerite âlemin tak”, metini celbedebilirleri* rm bir kısmında bizim bisselerimiz vardır. N i de müstahak olabildi diratm büyük bir # veynimize borçlu olduğ” İşte bu suretledir ki m vali ettikçe - ve bittabi ” gf diğerinden aldığı , sale göre- meş'am ve? fazilete veya rezilet# bir an'ana tekevvün ©“ Binaberin, azası ta” aile, varlığımızı tamaml gi” ettirir ve ona zaman itibarile vüsat ve im Tek başına insan, ar? söcek'tl dikti işgal ölünce de arkasında BİS, bırakmaz. Halbuki aile her tarafa uzatır, / y İara tağ velâyemul salar. İnsandan varlığı!” da etmesini talep ede” varlığı artırmak suretile öder, Insaı, kendi mağa mecbur eden ail& sini başkasının varlığın” imkânmı verir. Aile © istediği saadetle (fer#$ # saadeti telif ederek (bet p lik ) ile (masvayı terk) i münteha arasında kalan beşeri tabiatın iti 14 sını bulmasına yardım “& Fakat ailenin bu ii sörü müşkülât ve mezi ramadan ele geçmez; Jâtın sebeblerini üç layabiliriz: 1.— Bi mevcudiyetine esas 0l4” 2.— Harici, arizi, tes, 3.— Tabiatlardaki ib 1 — Aile birçok $*' (4 şeder, fakat şartsız V? ig bik, # A 77 EIA , © Ki SEE değil, Em umumi ha ve belisi başlıcası aile? şey vermeksizin, onda” istemek temayülüdür- zün ve keder de Moka ihtimam, istirapta çö!) dadırlar. Düşünmezler pi hayatın zevkleri ile ail€ “ he zevkleri ayrı ayri vd zevklerin ikisini birde” » demek, ikisini birde” mek demektir. | Muh e muz rabat ve buz! ” saatte bulmamız müm, ğ dir. Bu nimetler, 85“ mızdan ( doğabilirler: zevklerinden ve Dir istifade edebilmek “ yaşamak, orada rabıtalarım kabullenme, çif Içinde otura otura, * tatlılaşabilir,