Beynelmilel Karosu? Kuvvetler Silâhsız bulundukça kendimi çıplak, eksik sanirim ! Tren hareket etti. Aşenden hayret içinde idi. Meksikah an: lattı : — Istasyona geldiğim zaman şefe haber gündererek Meksika orduları baş kumandan ceneral Karmonanın geldiğini ve Liyon- da İngiliz ceneralı ile görüştük- ten sonra bareket edeceğini, onun için icabeders: trenin bir müddet tehir olunmasını anlattım. Treni kaçırmıya imkân Ben de Liyon kırları ile şakalaşmıya vakıt buldum. Hay: di, bir konyak atalım! yoktu. — Teşekkür ederim içmem: Meksikalı bavulunu açarak bir şişe çıkarmış, ağzıma dikmiş, lıkır İıkır içmiş, elinin tersile ağzını silmiş, bir sigara yakmış- ti sonra yatağına girmişti, bir kaç dakika sonra meksikalı hor- luyordu . Aşenden de uyumuş ve ancak gün doğduktan sonra uyanmıştı, Meksikalı da uyanıktı ve sigara içiyordu. Komparlımanın zemini sıgara izmaritlerile, fezası kesif dumanlarla dolmuştu. Meksikalı elini yüzünü yıka mıya kalktı, Takma saçını taradı. Çantasından bir konyak şişesi da- haçıkararak bir kaç yudum çekti, Sonra bütün vaz'felerini yapmış | bir adam tavrile köşesine kuruldu. Hududa yaklaştıkları zaman Aşenden Meksikalıya sordu ; — Yanında silâh filân varsa bana ver. Çünkü beni aramaz lar. Belki seni ararlar. ! — Bir ta am VET amma © yuncaktan farksız! Meksikalı arka cebinden kos- kocaman bir rove'ver ve ilâve etmişti : Silâhimdan katiyyen aysılmak istemem. Onsuz dimi çıplak, eksil mesele çıkarma den onu şimdilik sana devr edi: yorum. Bıçağımı da al, Ben daima bıçağı rovelvere tercih eder ve onu kullanırım. Bıçak tabancadan daha çok zarif bir si'âltır. Aşenden bahsi uzatmak iste- medi : — Tabanca veya bıçak kullan- mak biritiyat meselesidir ! dedi. Fakat Meksikalı bü cevabı be- ğenmedi ; Namlıyı ber kes çekebilir bı çağı ancak erkek kullanabilir, karmış çıkarmış ökçe ken- nırım, Fakat Meksikalının bavu undan çıkar- | dığı korkunç bıçak İngilizi tit tevafuktur. Tür rına kapılarını kapamadr. nla- Hatta çalışacak ecnebi ser- mayesini bile buruşuk bir karşılamadı. Fakat bahsettiği sermayedar hükümet- lere mensup gruplar yeni Türki» yeyi daima tanzimaltan sonra a- çılan yol üstünde yani yarı müs temlike, açık pazar karakterinde görmek istediler. Türkiyenin hakikatine uygun anlaşmıya mâni olan kimdir? Fakat biz anlaşmanın manasr- rası yarı müstemlikedir, iktısaden istenildiği gibi istismar olunabilir diye bir levha asamayız. Bunu is- tiyenler Türkiyeni: o hakikatını anlamıyanlardır. Sadri Etem bir az | yüzle | ! mecmuanın | retmişti, Meksikalı biçağını met hediyordu : — Dünyada bunun çeliği kadar ! mükemmel bir çelik yok. Bir ustura kadar Keskindir. Onun ucu ,bir cigara kâdinı keser ve onunla bir koca çinanda devr re bilirsiniz. — Başka bir silâhınız var mı? | — Kollarım kaldı! Fakat Meksikalının kollarida | demirden farksızdlı, m Siyahlı kadın Aşenden ile Meksikalı jeneral huduk muamelelerinden geçmiş, Sonra tekrar yo'a koyu muşlardı. İngilizin ilk işi, arkadaşının silân» ları iade etmekti. Derin bir istirahat duyan Meksikalı arka- daşını kâğıt oynamağa davet etti: Oynadılar. Meksikalı mütema- diyen kazaniyordu. Aşenden bir iki saat içinde bin fran« Kadar kaybetmişti, Meksikalı msmnun ve müstehzi sordu: — legiltere hükümeti siz'n kumarda kaybettiğiniz parâlârı da veriyor mu ? — Hayır. — Öyleyse kaybettiklerin ye- tişir. Sghin parana daha fazla tecavez etmek istemem, Aşenden paraları sâyıp verdi. | Ceneral da paraları tekrar say- | dıktan sonra cebine attı. Meksikalı, mem'eketindeki ser- vetinden, malikânelerinden, ma- denlerinden bahsediyordu. Ona göre yeni hükümet bunların hep- sini zaptetmişti, Kendisi tekrar Meksikaya dönerek bunlara sa- bip olduktan sonra Aşcudeni da- vet edecek ve onu bir kıral gi- bi izaz edecekti. — Fakat şimdi herşeyi kay- betmiş bulubuyorum, Pöriste ek- meğimi kazanmak için İspanyo- ce dersler veriyor,. yabut Ame- rikalılara şehrin gece hayatını gösteriyorum. Güzel kadınların kollarını elmasla stisltemekten zev- kalan ben, şundan bundas eski püs”ü elbiseler kabulüne mecbur kaldım. Fakat talisizlik ilelebet devam etmez. Yakında ben de hasımlarıma darbeler indireceğim. Meksikalı oyum kâğıtlarını tek- târ çıkarmış ve fal açmıya baş- lamıştı: — Bakalım kâğıtlar ne diye- cek? Onların yalan söyledikleri- ni görmedim. Onlara biraz farla inanmış olsaydım bu: nikbete uğramazdım. Kâğıtlar beni lah- zir etmiş, “aşk, kadın, like ve ölüm göstermişti, şey apaçıktı. Fakat ben aldır- madım. Siz Şimal milletleri aşkın ne hemek olduğunu bil- mezs'niz. Onun nasıl uykuyu ka- çırdığını, nasıl iştihayı tıkadığını ve insanı (Opasi o çıldırttığını bilmezsiniz. Benim g'bi bir adam aşka tutuldumu, her cinayeti işler ve her kahrımanlığı yapar. Alb o'ur, Şeytan olur. Fakat ben kadın yüzünden harap teh Her | oldum. nı hudut karakolları kapısına bu» | Meksikalı kâğıtlara bir kerre daha bakmış birkaç kâğıt kal- dırmış, sonra devam etmişti: — Beni tümen tümen kadın- lar severdi. Bütün Meksika şehri aşktaki muvaffakiyetlerimle çal- kanırdı bana mukavemet edebi- di 2 | Memleket Haberleri | İ 7 in İzmirde , Kemeraltı Cinayeti i Mubakemesine | Başlandı İzmir, 15 ( Hususi) — Kemer altı caddesinde zevcesi Müzey- yen Hammla kainbiraderi Sa- detlin Efendiyi öldürmekle maz- nun sabık polis memurlarından Nuri Efendinin muhakemesine başlanmıştır. Evvelâ istintak kararnamesi okundu, bilâhare maznunun is- tievabına başlandı. Nuri Efendi: Reisin sorduğu suaallere verdiği cevaplarda vak'ayı şu suretle anlatmıştı: — Zevcemle aramızda eskiden beri şiddetli bir geçimsizlik var- dı. Kendis'ne meram anlatamı- yordum. Vak'a gönü avukatın yamhıanesinden geliyorlardı Sadettin Efendi; (Avukatın yamna kâtip olarak grmişti. Zevcemin ellerinde bazı pa- ketler gördüm, Bunlarda pirinç, şeker vesaire varmış. o Bilmediğim için yanla- rma sokuldum ve bunların ne olduğunu sordum; Müzeyyen Ha- Dım: — Sen neden alâkadar olu- yorsun ? 35 gündenberi. o ia- şe ediyor. Dedi. Ben de: — Gelin, etmeyin, barışalım. Bu meseleyi güzellikle hal!edelim. Dedim, bunun üzerine kardeşi Saadettin Efendi: — Sen kim o'uyorsuu? Diye küfre başladı. Bunun Üzerine şuuruma hâkim olamıya- rak tabancamı çekmişim, gayrı wwayyen bir hedefe ateş ettiği” mi hatırlıyorum. Karım ve kar- deşi yere düştüler, ben de ka- rako'a gittim. ler, Bunlar erkek sesi mi, kadın İ sesi mi olduğunu anlıyamadıkları bir sesin Polis Nuri Efendiye: Bağırdığını ve arkasından silâh sesleri duydu'larını o Müzeyyen Hanımla Saadettin Efendinin ya- ralanarak yere düştüklerini söyle- mişlerdir. Pundan sonra diğer şahitler dinlendi. Daha bazı şahitlerin celbi için muhakeme 4 eylüle kaldı feci bir kaza Izmir, 16 — Dün Kasabanın Urganlı istasyonunda feci bir kaza olmuştur. Dört yolcile Ka- sabaya gitmek üzre Urganlıdan hareket eden kir otomobil tren İ yo'undan geçerken trenle karşı- laşmış, lokomotif otomobilin ar- ka tarafına çarpmıştır. Çarpma neticesinde orman memuru İs- mail ve fabrikatör Ragıp Deyler kayalara düşmüşler, İsmail Bey derhal ölmüştür. Ragıp B. ağır yaralıdır. len bir kadın yoktu, Aşenden dinliyor ve miralay “R,mn bu adamı seçmekte hata edip etmediğini düşünüyor- anlalayordu: — Hayatımda bana mukave- met eden bir tek kadına tesadüf ettim. Bir gün bir eve girmiş, merdivenleri çıkıyordun ve bu kadın iniyordu. Kadın pek güzel değildi. Ondan çok gözel yüzler- ce kadın elimden geçmişti. ev sa- hibinden bu kadını bana gön dermesini istedim. Ertesi akşam İ bu kadın beni bekliyecekti. Fakat | kadar kendisini 2 | fakat bazı zaruretini gördüğüm için bu ceva- İ ir Tenkide Cevap ©..- “ Türk Dünyası , ad eser hakkında m Abdullah Battal Beyin Türk | ” | Dünyası adlı eserim hakkında | nekkit Bey bir azıcık dik i “Vakit,, sütunlarında yazmış ol- | duğu tenkitleri okudum. Battal | Beyin ilmi eserini henüz görme- mekle beraber şahsen tanıdığım için kendisini bir ilim adamı za nederdim,. Binaenaleyh, tenkitle- ine memnun olmuş ve ümi işe Ky ta rine VAN , t etmis” | o vikiğ vilâyet içine vilâ* j leşmesi ancak kendi zihni | olduğunu anlardı, Senrs “ | rın Altay Türklerinden tim ki hatalarımı . gösterecek ve bu suretle de kitabımın ikinci ta- bında bu hataları nazarı dikkate alarak istifade edeceğim, Bu ü- mitlerin boşa çıktığı gibi bu mü- nekkidin ne kadar da menfi dü- şündüğünü hayretle gördüm. Bu uyarak mai- za tenkit etmek için yazılan ya- zılara cevap vermek istemezdim, ktaları tenvir etmek İ bı yazıyorum. Ben kitabımın ilk sözünde Av- rupada iken bu kitabı ecnebi lisa- nında neşretmeme ramak kaldığı nı yazmışım. Bunu kitabın tenki- dinde yazmanın manası nedir? Münekkidin benim bu yazılarımı böyle ortasından alarak karie gös- termcsinin manası bana kitabı tenkit etmek gayretini fazla güt- tüğünü ve birazda bu hususta pek menfi düşündüğü fikrini ver- di. Bilmem hem Kitabı hem de tenkidi okuyan bitaraf kari ne fi- kir edinmiştir. Münekkit kitaba o kadar “sat- İbi biryöz yerdir. miştir ki kitabın mukaddemesinde Ural-Altay ka- vimlerinden bahsedilmesinin ma- | nasını da anlıyamamış, sonra ki- Mütcakiben şahit Bahaettin ve tabı bir parça dikkatle okumadan ! Hösameltin Beyler istima edildi.! son Rus istatistiklerine "'tamami- le bigâne,, olduğumu söylemek te bitaraf bir tenkit karşısında olma” dığımı bana daha vazıh bir suret- te gösteriyor. Münekkit istatistik- ler hakkında bu sözü sarfederken meselâ Başkırtlar, Kazak-Kırgız- lar ve saire kavimler hakkındaki istatistiklerimi nereden aldığımı tahkik etmiş olsa idi bu son ista- tistiklere bigâne olup olmadığımı anlıyabilirdi. Bunu göremiyecek İ kadar kitabı sathi okuyan ve bita- Urganlı istasyonunda! | İ du.Meks'kah durup dinlenmeden | raf olmıyan bir münekkide kita- bı bitarafane olarak bir defa daha okumasını tavsiye etmek mecburi yetini hissediyorum. Ben kitabımın nibayetine 29 kitap ismi yazmışım. Halbuki da- ha yüzlerce kitap varmış... Bun- i dan bana ne? Ben Türkler hak- | kında yazılan kitaplara dair eser yazmıyorum ki!... Zaten bibliyoz- rafyayı uzatmamak ve bu husus- ta malümat almak istiyenler için on altıncı kitabın ismini yani Czaplikca'nın kitabının o ismini İ zikrederken “bilhassa bibliografi için bu esere bakınız, dememiş | miyim? Demek daha fazla bibli | ografiyi oraya havale tamişim, yoksa oradan kitabıma nakletmek | güç bir iş olmazdı zannederim. Münekkidin şu cümlesini de aynen naklediyorum: “Altay Tü- | rklerinin Tomsk vilâyetinde Biiks ve Kuznetsk havalisinde yaşadık- ları yazıldıktan sonra derhal bu Türklere Omensup Televitlerin Kunzetsk ve Biiks vilâyetlerinde yaşamakta oldukları yazılmıştır, yani Tomsk vilâyetinde diğer iki tane vilâyette yerleştirilmiştir.,, Tekrar ediyorum: kitabımı oku- (Bitmedi) | yarak anlamıvan bir münekkide Yazan : Hüseyin Ne” mek hi değmesi cevap vermek hiç iel olsa idi Altay türkleri * mumi serlevha olduğunü vi serlevha altında 14 T ür sıraladığımı okumadan dat bilirdi. Maamafih, bu bi kumadan dahi görebilmis”. Abakan yahut Yenisey Ti r den olduğunu Radlofâ Li yazmasına da hayret edir Ben Radlofun tasnifini mecbur muyum? Yukaridi g diğim gibi bir takım Türk rini Altay Türkleri um (? altında topladım. Radio, yazmıyorsa benim de bü kabul etmem mi icap eder İstatistikler hakkındaki mat kitapta da gösteril ; a muhtelif o zamanlarda seyyah ve ilim adamlı yi) tşstiklerine istinat etmekti rie bunlar arasındaki te istatistiklerin ne derece İÜ şayan olduğunu siner İ bu ciheti tercih ettim. leyh muhtelif zevatın | istatistikleri naklederkef İ arasındaki tezat veya İ bana isnat etmekteki manti 5.91 de söylediğim sözler” dahi varit değil midir? ” ise bu izahatımı benim " hakkındaki malömatımın ©! olduğunu sezmiş olmama diyor. Biraz bitaraf düşün salardı bu ciheti kendileri" İ “ederlerdi, Fakat menfi nerek kitap tenkit edenlef susta mazurdur. (Sonu? , Hakkı Tarık b Gazatemiz umum midi resun meb'usu Hakkı T ” bugün Karadeniz vapuril€ dairesine gidecektir, a Nafi Atuf & Erzürum meb'usu Nsli Deyazit meb'usu Halit, w meb'usu Etem Beyler buy 3-* lerine gidecek” Hilalahmer b9 25 Ağustost., Her sene yaz mev$i” rilmesi mutat olan gr" balosu bu sene Ağusl0$ Perşembe akşamı BİK eli Yat kulübünde Büyük gif tisi Reisi Kâzım Paşafi” seti-altında verilecek” Şehrimizin en © rından müteşekkil bi ib tibiye bir haftadan b” gaf müökemmeliyetini teni pil gul olmaktadır. Bu #95 ii rin fiyatı erkeklef ci ol! Hanımlar için d€ tesbit edilmiştir. Laf Tütüncülük ii Tütüncülük kanunu? : meşgul komisyon ©“ ma mıştır. Önümüzdeki ve e karunun £0 maddesini” bitirilmiş olacaktır. Nea