Kan ff # Zİ ; ; dn Rye f uyi İ hı 2.11. ç gn y a te if bi, (EL fE Zi Ja fi i £ RU Öldüren kıskançlık! İH Hi f gn Z EŞE fı tefrikaların hülâsası meşhur bir lan birisinin ön beş sene geçiyor. Polis metresi sarı Klarayı takip kapısını çalıyor. Raul, Ar- yemden başkası değildir. Kiz «tos 1932 serin k at'i çaresini bulana yardım etmiyorlar rİN sırın keşfederek bu âfetten kurtarmak büyük adımlar atan Fe- doktor Bendien'in ölüm düştüğü haber veriliyor. alâka ve uyandırmıştır. Doktorun rafından Sunday Eks- tesine gönderilen bir dien'in mesaisinde olmak “için beklediği kıskançlık yüzünden Bi anlatmaktadır. Bendienin kanser tet- kazandığı en büyük bu amansız illetin, İ olan kimyevi bir ta- İler neticesi olduğu- ir, bü neticeye vardıktan kanseri, ameliyat veya râ- bae tedaviden vaz geçerek kanını tabi bale ge- çalışmış ve yaptığı tec #uvalfak olmuştur. muvaffakiyetler her tarafta andırmış ve doktorun a tetkik olunmuş ve tetkikat 6 onun yüzde yüz mu- ex olduğ anlaşılmakla bera- sine yardım edilme- Bendien'in kazandığı Hp Dokter ” ni muvaffakiyetlerden biri (lorence Cookejyi tedavi- çk, Cooke başından geçen hâyatımı kürtaramadığım « Bünün üzerine tedavisine ( başladım. dört ay devam etti. Sonra X şuaile tedavi olun- Bunların hepside faide Hayatımdan meyus üzreyken doktor Bendie- mi ta karar verdim Zavallı doktor ölüyor.. ve Felemenge gittim. Doktor beni seromle tedavi etti, Bir ay- lık tedaviden sonra kanser yarı yarıya indi, Iki ay zarfında dört- te biri daha zail oldu ve miha- yet büsbütün kurtuldum. Geçen Teşrinevveldenberi kilo almıya başladım. Doktor Bendien beni tedavi için lâzim seromu bedava vermişti. Hayatımı bu adama borçluyum. , Doktor Bendien keşfini ilerlet- mek için yardım istemiş, bir ara- hk kendisine bu yardımlar va- | dolunmuş, fakat yardımın tahak- kuk etmemesi üzerine elindeti vesaitle çalışmağa devam ve bü- tün kazancını bu uğurda feda etmiştir. Kendisi son günlerde iki ame- liyat geçirmekle beraber kurta- rlamamıştır. Hazreti Muhammet Bir Ermeni profesö- rünün tetkikleri Geçen Haziranın O sekizinci günü peygamberimiz Hazreti Muhammedin ölümünün 1300 üncü yıldönümüne rasgeliyordu. Sofya darülfünunu çârk lisanları ve şark milletleri tarihi müder- sisi profesör Agop Martayan bu münasobetle Ermenice: bir ma kâla töğretmiştir. Profesör, Haz- reti Muhammedin peygamberle- rin en samimisi olduğunu söyli- yerek yildönümü münasebetile onun büyük hamını tebeil et- mektedir. Profesör Martayan Türk tarihi ve Türk dili hakkında da uzun bir etüt heşretmiştir. Bu etü- dünde Ankarada (geçenlerde toplanan tarih köngresinde mü- dafaa edilen moktai nazarları teyit etmektedir. ! VAKİT Dehşetli Bir hadise Bir çocuğun işlediği facia Basarabyanım Skulami ka - sabasında pek müthiş ve feci bir aile faciası olmuştur. Kasaba sakinlerinden bir a» ilenin babası, karısı ile bera - ber bir düğüne gitmiş ve evde, kızı ile iki erkek çocuğunu yal- nız bırakmıştır. On iki ve on beş yaşlarında olan erkek çocuklar biraz sonra kavgaya başlamış- lar ve on beş yaşındaki çocuk, kardeşini bir çekiç ile öldürmüş- tür. Kız, küçü kardeşinin cansız bir surette kanlar içinde yerler- de yattığını görünce dehşet ve hâşyetinden çıldırmıştır. Ka- til çocuk ise evden kaçmıştır. Biraz sonra düğünden dönen ana ile baba evlerinde bu man - zarayı görünce onlar da deli gi- bi olmuşlar, ve zavallı anne dü- şüp fücceten ölmüştür. Katilin peşine düşen köylü » ler, onu akşama doğru o civar- da görmüşler ve takibine koyul muşlar. Fakat alelâcele kaçar - ken bu kardeş katilinin (ayağı kayarak yüksek bir yardan göle düşmüş, etraftan yetişilene ka - dar da boğulup cezasını çekmiş- tir. Zavallı. babanm delirmesin - den korkuluyor. R Kontes Karolyi Bir otomobil kaza- sında yaralandı Bir kaç bafta evvel âşıkım öl dürmek suçile muhakeme edile- | rek beraei eden, daha sonr ruhsatsız silâh taşıdığı için para cezasına mahküm olan Misis Barney Kan şehrinde bir otomo- bil kazasına sebebiyet vermiştir. Barney, son moda mavi beyaz pijama ile deniz banyosundan geri dönerken kontes Karolyi nin otomobiline çarpmış, kontes Karolyi yaralanmış ve hastaha- neye naklolunmuştur. Kontes Karolyi, sabık Macar Başvekili kont Karolyinin zevce- ki gülüş Örnen isminde fevkalâde şanlöz, arkâ şalosunda cs» r suretle katlediliyor. Bu *âda Marki d'Erlemont is | Düzey k, akiyetii olan bir asılzade var. bulunmuyor. Halbuki, şan- ve kadınlar nezdinde aki elmaslar da ça rjöre iri Pol isminde bir Marki 4'Erlemonfun onu içeriye “Marki , hayatını ka- aradığını söylüyor. gününe randevu Arsen Lüpenin yeni bir macerası lü kadın | Tefrikn No: 16 tetkikat yapmak niyetindedir. Zira, Marki şimdi fakirleşmiştir. Fakat onur büyük babasının bir serveti var- dır ki, nerede gizli olduğu belli de ! gildir. Marli, bu serveti bulup mey- dana çıkarması için Valteks isminde bir komisyoncuya yüzde on vadet- miştir, Arsen Lüpen bütün bunları biliyor ama, elinde hiç bir iz yoktur | ve Valteks'in kim olduğunu bilmi- yor, 0 gece, Arsen Lüpen Markinin ya- gizli bir çekme keşfedi. Be içinde ire çok kadın resimleri ile mektu, vardır, n bu ka dın resimlerinden ee şantöz #lizabet Ornene ait olduğunu . görü- yor. Altında muhabbet dolu bir de yazı olan bu resmin bir de daha genç ikin alınmışı var. Fakat bu ikinci resmin altında Elizabet Valtekx im- zası var, Demek şantözün genç kız. lık ismi bu imiş. Tam bu esnada, Ra- İ ul dışarıdan bir çıtırdı duyuyor. E- lektriğ; söndürüp bir paravananın arkasına gizleniyor. Kapının tokmağını tedbirli bir el tuttu, açtı, itti. Hiçbir ses du yulmuyordu. Fakat Raul oturdu- ğu yerden bunu hissediyordu. Sonra küçük bir elektrik lâm - basının ziyası görüldü. Raul, pa ravananın arasından ilerliyen bir sekil gördü. Fakat bu şekil, bir erkekten ziyade, bir çocuk ve » ya bir kadın şekline benziyordu. Başında şapka yoktu. Esasen bu his, gölgenin mütereddit yürüyü sü ile de teeyyüt ediyordu. Gölge bir an durdu. Elektri- ğini salonda gezdirdi. Sonra, ya zıhaneyi görünce durdu, Doğru - ca oraya gitti. Elektrik lâmbası- nı masanın Üzerine koydu. Raul içinden: — Muhakkak gizli çekmece » nin yerini biliyor, her halde ya » bancı birisi olmasa gerek, Diyerek düşünüyordu. Filha- kika gölge masanm öte tarafına geçmiş, diz çökmüş ve Raulun bulduğu gizli çekmeceyi açmış- tr. O da paralarla meşgul olma- dı ve fotoğrafları aramıya baş » ladı. Kadın, bu bir kadındı. Ace- le etmiyor, yalnız asabi bir el i- le arıyordu. Raul, bulunduğu yer den bu elin beyâzlığını görü » Yordu. Nihayet aradığını buldu. Bu 18 x 24 eb'adında bir fotoğraftır. Kâdın fotoğrafı çevirdi, altmda- ki yazıyı okudu ve bir “oh, çek- ti. Bu işle o kadar meşgul görü- E Bütün Romanya Bu hastalık, Sebife 5 Sosyetesi hasta ! keyf verici zehirler hummasıdır ! Prens Çika, tayyaresile şehir şehir kokain arardı. Nihayet zehirlendi, öldü Deyli Ekspresin Bükreş muha- biri, şu malümatı veriyor: Romanya polisi keyif verici zehirlerle mücadeleye başlamış» tır. Bu ticaretin başlıca merkezi Köstencedir, bütün Avrupaya kaçırılan kokain, heroin, morfin, esrar buradan geçiyor. Hemen bülün Romanya 80s- yetesi keyif verici zehirler hüm- masına tutulmuş gibidir. Kokain koklamak moda olmuştur. Bunun neticesi olarak Bükreş şehri kü- nah, facia ve ıztırap şebri oldu. Romanya prenslerinden prens Çika'nın ölümü, keyf verici ze- sidir ve bütün Avrupada güzel- liğile meşhurdur. Kontesin kolu ve yüzü Kazanın vukuu anında mister Barneyin otomobilinde arkadaş. larından mister Artbur Stek bu- lunmekta idi. Şabitlerin ifade- sine göze, Barney otomobilini mutedil bir süratle sürüyordu. Buna mukabil kontes otomobilini son derece süratle sevketmek- te idi, Barney kurtaluşunu, ara- basınm kırılmaz camlarla #üceh- hez olmasına borçludur. yordu ki, Raul, fırsattan istifa » deyi düşündü. Kadının görmesi- ne ve duymasına imkân olmı - yan sessiz hareketlerle elektrik düğmesinin olduğu yere gitti, e- lektriği birdenbire yakarak ka - dının üzerine atıldı: — Korkma yavrum, kaçma,, Sana bir fenalık yapmam. kadın şaşırıp kalmıştı. Raul ka. dının bileklerini tutmuş, ve zorla onun başını aydınlığa çevirmişti. Fakat yüzünü görür görmez: — Antonin, sensin ha! Diye haykırdı. Filhakika bu, o gün öğle üze- ri istemiyerek ziyaretine gelen kızdı. Bir an bile olsun Raulun aklından bu geçmemişti. Saf ve masum halleri kendisini (teshir etmiş olan bu kızcağız demek.. Antonin şimdi, yüzü | korku ve heyecandan sapsarı kesilmiş | duruyordu. Fakat bu netice Ra- | ulü o kadar sinirlendirmişti ki, acı acı: — Ya, dedi, demek markiyi ziyaretinizin sebebi bu idi.. Gelip mevkii tetkik etmek istiyordunuz. Sohra da, akşam üzeri. Genç kız anlamamış gibi idi. Kekeledi: hirler iptilâsının feci bir neticesi idi. Romanyanın maruf tayyare- cilerinden olan prens,fena halde kokaine mübtelâ idi. Teyyare ile yaptığı uzun seferlerin hedefi, hep kokain bulmaktı. Prens ölümünden bir müddet evvel, Orta Asyaya doğru uzun bir hava seferi yapmış ve bu seferi yalnız keşif zehirleri bul- mak için ibtiyar etmişti. Prensin şahsiyeti ve ünvanı, tayyaresinin taharri edilmesine mani olduğu için o da tayyareyi zehir depo- su yapmıştı. Bu hadiseden sonra feci aki- bet vuku buldu. Geçenlerde bir gece Prens, bir otomobil içinde : ölü olarak bulundu. Kendisi iki kaçakçı ile birlikte Bükreşin ge- ce kulüplerinden birine gitmişti, Prens burada zebir çeke çeke nihayet zehirlenmiş, ölmüştür. Bükreşin en güzel ve en zen- gin ailelerinden birine mensup olan Betti Magalen da Geçen- lerde aynı şekilde tesemmüm ederek ölmüştü. Bu iki hadiseRomanya polisini faaliyete sevketmiştir. Köstencede yaptığım tetkikat neticesinde bir Japonun bu teb- likeli ticaret yüzünden üç milyon Ingiliz. lirası kazandığım anladım. Bu çeşit kaçakcıların verdikleri ruşvetler, yapılan o mücadeleyi sıfıra indiriyor, Bükreşte bir Rus kontesi ile tanışmıştım, geçenlerde bana sordu: — Sigara içer misiniz ? — Evet, dedim. Bunun üzerine kontes, bir si- gara tablasına bir miktar toz serpti. Tablanm içinde yanan sigara tozu yaktı ve hoşuma giden bir koku yaptı. Madamin da keyif verici ze hirlere müptelâ olduğunu anla- dım. — Bir şey çalmadım.. Bakmız paralara dokunmadım bile.. — Ben de öyle. Fakat her halde buraya dun etmiye gelme- din ya... Raul genç kızım kolunu şid- detle sıkıyordu. Antonin bu çes lik pençeden kurtulmıya çalışı » yor vet — Siz kimsiniz, diyordu, sizi tanımıyorum. Raul kahkahalarla güldü.. — Doğrusu bu pek hoş. Nas sıl. Bugünkü garip tesadüfümüz. den odamda sizi (osakladıktan sonra beni unuttunuz mu? Hal « buki, güzel Antonin ben sizin üzerinizde bir tesir «yaptığımı zannediyordum. Genç kız, dişlerinin arasm « dan: — Benim ismim, dedi, Anto- nin değil, — Ya.. Benim ismim de Ra- ul değil.. Bizim meslekte insa » nım bir sürü ismi olur, — Hangi meslekte? — Hırsizlık! Genç kız isyan etti: — Hayır, hayır, ben hirsığ değilim, (Devam edecek)