| Günün Haberleri 60 bin lira! inhisarlarda Meyvahuşta büyük bir, Mülbakat teşkilâtı sulistimâl yapılmış Meyvehoşta belediye resminin suiistimal edildiği hakkındaki ih- bar üzerine belediye şiddetle tahkikata başladığını yazmıştık. Rivayete göre her kapta alınan © 6 kuruş belediye vergisinin bir kısmı şimdiye kadar belediyeye verilmemiştir. Uzun müddetlen- © beri verilmiyen bu resmin yekü- nu 60 bin lirayı bulmaktadır. Galata kulesi! kim'ndir ? Galata kulesinde yapılacak te- sisat mevzuu bahsolurken kule- nin aidiyeti ciheti mevzuu bahse- dilmişti. Dün belediye reis muavini Hâ- mit Bey demiştir ki: — Kule belediyeye aittir. Şim- diye kadar belediye burasını yangın kulesi olarak kullanmak- tadır. © Kuleye yapılacak tesisat da ancak belediyeye aittir. Göç gelen memurlar Belediye müfettişlerinden Os- man ve İsmail Hakkı Beyler dün sabah bir teftiş yapmışlar ve meırurların imzajurnallarını tet- kik etmişlerdir. Bazı memurların vazifeleri başına geç gedikleri tesbit edilmiştir. Maaşlar nasıl verilecek ? Belediyenin 932 bütçesi henüz tasdikten gelmemiştir. Memur- lann maaşları geçen seneki büt- çe üzerinden verilecektir. Maaş gecikmiyecek, yarından itibaren - « verilmesine başlanacaktır. Parlayıcı maddeler hangileridir? Belediye kanunu mucibince belediye hududu dabiline giren parlayıcı omaddelerin belediye depolarında saklanması mecbu- ridir, Yalnız bazı şirketlerle be- lediye arasında bazı nevi mad- delerin parlayıcı olup olmadık- ları noktasından ihtilâf çıkmak- tadır. Dahiliye vekâleti bu hu- susu tetkik etmiş, ham petrol, galyanlı yağlar, lâmba yağları, 'bafif maden yağları ile esmer kömür ve maden kömürü katra- nından istihsal olunan karbonlu müvelidülmalar, petrol ve şiferol- lar, motörin mazot ve makine yağlarının parlayıcı maddelerden biyana bildirmiştir. Küçük Litvinoflâr Sovyet hükümeti hariciye ko- miseri M. Litvinafun iki çocuğu dün akşam Franç Mering vapu- rile şehrimize gelmişlerdir. Büyükdere önlerinde duran vapurdan bir motörle karaya çıkan küçük Litvinoflar doğruca Büyükderedeki Sovyet sefaretine gitmişlerdir. M. Litvinofun çocukları biri erkek diğeri kızdır. On iki ve on beş yaşlarında bulunmakta- dırlar. Madam Litvinofun da çocuk- larile birlikte yazı geçirmek Üze- re yakında şehrimize gelmesi mubteme'dir. Muhtelit mubadelede müşavirlik Muhtelit mubadele komisyonu Türk murahhaslığı müşavirlerin- den Mitat Beyin inhisarlar umum müdürlüğü tütün kısmı muavin- ve tayin edildiği yazılmıştı. itat Beyin yerine tütün inhisar idaresi dördüncü şube müdür- lüğünden açıkta ka'an Abdullah Naci Beyin tayin edileceği söy- lenilmektedir. Celâl Bey Izmir meb'usu ve İş babkasi umum müdürü Celâl Beyefendi bugünkü ekspresle Berline gi- erer Geldi Beye Iş Miliği © Omn Hamburg şubesi müdürü Sa- © di Bey refakat etmektedir. birleştiriliyor Inhisar idarelerinin mülbakat teşkilâtlarının © birleştirilmesine temmuzdan itibaren başlanıla- caktır. lohisarlar umum müdürlüğü için hazırlanan proje ile mühim vilâyetlerde inhisarlar baş mü- dürlüğü, diğer kasabalarda da müstakil müdürlük ve memur- luklar ihdas edilmişrir. Birleşme- den sonra tütün, müskirat ve tuz inhisarları şubeleri bir mü- dürün emri altında çalışacaklar- dır. açıkta Bir kısım memurlar kalacaklar, bunlardan kendile- rinden istifade beklenemiyenler tasfiyeye tabi tutulacaklar, di- ğerleri münhallere tayin oluna- caklardır. Merkezde birleşmiş olan tütün ve müskirat inbisarları şubeleri haziranda yapılan muvakkat ve mönferit kadrolarla çalışmakta- dır. Merkez teşkilâtının birleş- meden sonraki teşkilâta müteal- lik asli kadrosu da temmuzda alâkadarlara tebliğ edilecektir. İnhisarlar umum müdörlüğün- de şube müdürlerinden yeni bir komisyon teşkil edilmiştir. Ko- misyon tevhit kadrolarını bazır- lamakla meşgul olmaktadır. Diğer taraftan evvelce teşkil edilmiş olan inzibat komisyonu da inhisar memurlarının sicilleri Üzerinde tetkikat yapmaktadır. Bu tetkikat, tevbit kadrolarının tanziminde esas olacaktır. Poliste : Sahte talebe ! Yapılan bir ihbar üzerine po- lis memurları kendisine askeri baytar mektebi veren bir genci yakalamışlardır. Ismi İsmail oğlu Ali Naci olan bu genç meyvahoştan geçerken yakalanmış, karakola götürül- müşlür. Üzeri arandığı zaman cebinde Konya erkek lisesi mü- dörlüğü yazılı bir mühür, bu mühürle mühürlenmiş ve altında Halil imzası bulunan bir lise diploması bir baytar mektebi vesikası, Harbiye mektebi mü- dürlüğüne hitaben yazılış ve altında topçu miralayı Cemil im- zasını taşıyan bir vesika çıkmış tır. Tahkikat derinleştirilmiş, ve- sikaların tamamen sabte olduğu ve bu gencin baytar mektebi ile hiç bir alâkası bulunmadığı an- laşılmıştır. Sahtekâr genç adli- yeye verilmiştir. Gayri müsadillerin şikâyetleri Gayri mübadiller takdiri kıy- met komisyonunun işleri görmek hususunda çok ağır davrandığı hakkında alâkaderlar ötedenbe- ri şikâyette bulunmaktırlar. Gayri mübadillerden bazıları son zamanlarda maliye vekâle- tino de müracsat ederek şikâ- yetlerini tekrar etmişlerdir. Bu mütevali şikâyetler üzerine alâkadar makam tarafından ko- misyon işlerin daha sür'atle gö- rülmesi temennisinde bulunul- muştur. Istanbul-Kopenhag telefonu Istonbulla Kopenhag arasında telefon muhaberesine başlanması için icabeden hazırlıklar bitirik miştir. Muhabere yarından itiba- ren başlıyacaktır. Mükâlemeler- den 812 kuruş alınackatır. Gelenler , Gidenler Varşova belediye reis muavini zevcesile birlikte otomobille şeh- rimize gelmiş ve Yeni köydeki Lehistan sefareline misafir ol- muştur, talebesi -süsü- Ticaret Ve iktısat Sanayiciler Kontenjan haricinde mal getirtmek istiyorlar Sanayi birliği umum! heyeti dün öğleden evvel birlik -mer- kezinde bir toplanma yapmıştır. Muamele (o vergisi Okanununa merbu beş senelik mevaddi ip- tidaiye (cetveli görüşülmüştür. Yeni kanun eaucibince 26 tem- muzda bu cetvelin fabrikatörlere bahşettiği salâhiyet bitmitmiştir. Fabrikatörler bu salâhiyetin kalk- ması Üzerine mevaddı iptidaiye celbine imkân gürmemişlerdir. Buna da en büyük sebep kon- tenjan listesinin haricinde mem- lekete hiç bir maddenin ithal edilememesidir. Fabrikatör'er bu vazıyet karşısında uzun müddet hararetle konuşmuşlar ve netice- de aşağıdaki maddeleri tesbit ederek vekâlete bildirmiye karar vermişlerdir. Bu maddeler şunlardır : 1 — Fabrikaların iki aylık müktesep haklarının verilmesi. 2? - Kontenjan B listesindeki mad delerin A listesine nakli, bu suretle kon tenjan İlstesi haricinde mal çekmek im kânının temini Tesbit edilen bu maddeler dün derhal iktisat vekâletine gönderilmiştir. Fabrikatörler hak: larmı daha yakından müdafaa için Ankaraya bir de heyet gön- dermek için teşebbüsata başla» mışlardır. Buğday tlatları Dün buğday Üzerine ticaret ve zahire borsasında hararetli mua- mele olmamıştır. -Fiatlar evvelki gün olduğu gibi 6 kuruşla sekiz buçuk kuruş arasında malın .cin- sine göre tahalüf etmiştir. Dün de Anadoludan 64 vagon buğday ile 2885 teneke peynir gelmiştir. Bunlardan maada 2 va; mısır İ vagon a ve 240 çuval da un gelmiştir. Lâstik fabrikası çalışıyor Haliçte Bahariyede kurulan lâstik fabrikası faaliyete başla- miş ve ilk mamulâtını piyasaya çıkarmıştır. Yunanistan ve Bulgaristanla ticaretimizi artırmak için Bulgaristanla memleketimiz &- rasımdaki (iktisadi münasebeti artırmak maksadile ticaret oda- sında faaliyette bulunan Türk - Bulgar komisyonu son içtimamda Bulgaristanla ticari münasebette bulunan tacirlerin fikirlerini sor- mıya karar vermişti. ir çok tacirlerden sorulan suallere cevap geldiğinden ko- misyon pazartesi günü toplana- rak faaliyetine devam edecektir. Türk - Yunan komisyonu da dün öğleden. evvel topianarak çalışmıştır. Komisyon gelecek perşembe günü, şimdiye kadar tesbit et- tiği esaslar dairesinde ve raka- ma istinat eden bir rapor hazır- lıyacaktır. Esnafın daya yazılma müd- geti bir ay uzatıldı Bilâkayt ve şart bütün esna- fın Ticaret odasına kaydedilme- sine karar verilmiş ve esnafın muayyen müddet zarfında kayıt muamelelerinin yaptırılması teb- liğ edilmişti. Müddet dün bittiğinden yüz- lerce esnaf kayt muamelesini bitirememişlerdir. Bunu nazarı dikkate alan İstanbul Ticaret müdüriyeti kayıt müddetini ağus” tosun birine kadar uzatmıştır. Esnafın mensup oldukları san'at cemiyetlerine müracaat ederek kayıtlarını yaptırması kâfidir. GOBI çöllerinde! Türkçeye çeviren. ÖMER RIZA — 16 — Yızın: SVEN HEDİN mıştı, Ötekiler hep kapalı idi. çıktı . Sâkin, fakat meyustu. Kendisi Kudüsün tahribinden, Poltova'dan, ve Vatorloo'dan bahsediyor ve buvak'ayı o vak'a lara benzetiyordu . Nihayet Larson, susuz olduğunu söyledi. Biz de getirdiği- miz sudan ona bir bardak verdik. Su kadar muhteşem bir iç- ki yoktur. Hele insan susuz oldu mu! Bizim de burada, bu kuru yerlerde susuz geçmiyen ânımız yok gibi! Larson hadiseyi anlatmıya başladı: Develer hareket ettik « leri andan beri memnun değillerdi. Hepsi de sinirlidiler. Bun « lar hep (ufka bakıyor ve kafalarile bir takım seri hareketler yapıyorlardı. Develer pek yavaş yürüyor ve ikide birde duruyorlardı. Sekizinci kamptan üç kilometre uzaklaştıktan sonra kervan beş grupa ayrılmış, bir ırmağın kupkuru yatağını geçmişti. Buraya vardıktan sonra develerin idaresinde fazla müşkülâta tesadüf edildiği görülmüş, onun için bir yerde konaklamıya karar veril « mişti. Kervan suların aktığı bir boşluktan geçiyorken Larson iki yüz metre ilerde olan bir yerde develeri durdurmak için emir vermiş, tam bu sırada en geride gelen develerin biri çözülmüş ve ileriye doğru koşmıya başlamıştı. Gittikçe süratini arttıran de- venin sırtındaki sandıklar, aşağı yukarı düşüp kalktığından için- dekiler yuvarlanıyor ve deveyi ürkütüyordu. Onun bu hali diğer develeri de ürkütmüş, onlar da, onun gibi koşmıya başlamışlardı. Ortalık karışmıştı. Develer sıçrıyor ve yüklerini atmıya uğraşıyor lardı. Koca sandıklar onların sırtlarından kibrit kutuları gibi fırlamaktaydı. Düşen, kırilanın hesabı yoktu, Sanki bir ev yıkı'ı « yordu. Gürültü, patırtı, kulaklarm zarını patlatacak gibiydi. Bu müthiş arbedeye karışmak çok tehlikeli bir şeydi. Develerle harp başlamıştı. Sopalar, develerin hassas burunla- rma iniyor, ve iyice dayak yiyenler sükünet buluyorlardı. Lar « son bu şekilde döğüşerek yirmi kadar deve toplamıştı. Fakat bunların toplanmasile dağılması bir oldu. Çünkü kaçmakta olan bir kafileyi gören develer hemen ona katılmışlardı. Heyet erkânı develeri takip ediyor ve kurtarılabilecek deve- leri toplamıya çalışıyorlardı. Fakat (150) deveden ancak 13 ü kurtarılmış, ötekiler,i rüzgâr gibi uçmuşlardı. 220 kiloluk yük ta- şıyan develer ceylân gibi koşmaktaydılar. Develerin buna benzer hareketleri görülmemiş değildir. Fa « kat bu mikyasta bir isyanı gören yoktu. İşin fenası, dört bin doları taşıyan deve ile taşıdığı sandık « larm kaybolmasıydı. Bunlar sureti mahsusada taharri olunuyor « du. Fakat bunları taşıyan devenin ise hangi istikameti takip etti- ğini de bilmiyorduk. Para kaybolur veya hırsızların eline düşer- se, onu bir daha ele geçirmiye imkân yoktu. Burada dört bin do-. Jar kaybötmek bizim için oldukça ağır bir ziyadı. Larson baha teselli verdi. 31 — Larson, bizi karşılamıya — 32 GORİ ÇÖLLERİNDE — Yanımızdaki para ile Hamiye kadar gidebiliriz. Fakat 4000 gümüş dolârı da mutlaka bulmıya çalışacağız. — Pek âlâ! O halde (Pekin) den para istetmiyelim. Elimiz- deki parayı Hamiye kadar idare ettikten sonra otuz devemiz yüksüz kalacağı için bunları satar, ve “Urumçi,, ye kadar gide- riz, Durduğum yerden on beş adım ötede, burunlarından sandık- lara bağlı duran sekiz deve, sinirli, muztarip ve müteheyyiçtiler. Bunlar hâlâ koşmak ve kaçmak istiyorlardı. Onun için sandıkla- rın etrafında dönüp dolaşıyor, iplerini çekiyor, ağızları köpükle- niyor ve gözleri birer kıyılcrm gibi aynıyordu. Şemsisiperimin başımdan uçarak develerin ortasında yuvarlanması, onları yeni- den köpürtmiye kâfi gelmişti. Develeri arka ayaklarının üstüne durarak boyunlarını geriye çekiyor, sandıkların üstüne sıçrıyor * lardır. Şemsisiper yuvarlana, yuvarlana bir sandığa ilişerek dur - du. Ben de develere yaklaşarak onları okşamıya başladım. On « lar da yavaş yavaş uslanıyorlardı. Akşam yediye doğru bizim Mongollardan biri on beş deveyle geldi. Bunlardan bir kaçınm yükleri de sırtında idi. Yükleri indirdik ve develeri sandıklara bağladık. Larson birdenbire bağırdı: — Parayı taşıyan deve de burada! — Mükemmel! O halde Hamiye varmadan deve satmıya lü- zum yok! Yarım saat sonra dağ başında iki Mongol daha göründü. buldukları develeri getirmekle kalmıyarak, öteden beriden top- ladıkları sandıkları da sırtlarına yüklemişlerdi. Bulunan devele- rin sayısı yirmiydi. Larsonla Doktor Haud'un eşyası bunların arasında idi. Toplanan develerin sayısı yüze varmıştı. Elli devemiz kayıp tı. Bunlari nasıl bulacaktık? Ben burada fazla kalmak istemediğimden bu zarara taham- mülü tercih ediyordum. Ertesi gün #ekizinci konakla temas ettik. Kaybettiğimiz eş« yanın neden ibaret olduğunu tetkik ettik, Profesör Hau'nun çok kıymetli kitaplarile dolu sandığı da kaybolmuştu. Profesör lâkayt gibi görünmüş fakat isteplere çıkarak sandığı aramakla meşgul olmuştu. Burada üç dört gün kalmak lâzımdı. Çünkü an- cak bu süretle develerin teskinine imkân vardı. Develerin düşündüklerine kani olsaydım, onların sırtlarına yüklenen esaret yüklerine karşı isyan ettiklerini söylerdim. Çün- kü bunlar, yüklerin nasıl atılacağını ve yükün ağırlığından kur- tulmanın nasıl mümkün olduğunu gösteren lideri hemen takip ediyor ve onun yaptığını yapıyorlardı. Böyle bir anda bizim kıymetli sandıklarımızm develer nazarında hiç bir kıymeti yok. © Bu sandıklar sırtlarından uçuyor ve zalimlere karşı harp başlı * yor. Sanki develer bize diyorlar ki: Şayet siz bu yükleri Goşun Nora götürmek istiyorsanız onları sırtınızda götürünüz! Bizim size kölelik etmiye hevesimiz yok. Siz biz mer'alara birakmakla bize iyilik ettiğinizi zannediyorsunuz.