a e Şuursuz Bir Kafanın Eserleri Trenleri yoldan çıkarıp deviren adam ! Biri fena, diğeri iyi iki şahsiyet taşıyan bir Macar mahküm oldu Viyana mahkemesi, evvelki gün Şok şayanı dikkat bir meselenin mu- hakemesini yapmıştır. Hatırlarda olsa gerek ki, bundan bir müddet evvel orta Avrupada fa- İlleri meçhul kalmış bir sürü tren ka- Zaları olmuştu. Bu kazalardan ilk İkisi Avusturya'da, üçüncüsü Alman ya'da, dördüncüsü de Macaristan'da oluyor ve neticede, Matuska ismin- de birisi yakalanıyordu. İşte, Vi- yana mahkemesi evvelki gün bu işle meşgul olmuştur. Muhakeme safahatımı söylemeden evvel, önce, Matuska'nın şayanı dik- kat ve garip şahsiyeti hakkında ma- lümat verelim : Silvester Matşuka, Macaristan'n Çaütaver köyünde doğmuştur. Baba- 81 eskicilik ile meşguldü. Matsuka bilâhare aynı köyde mek- tep muallimi olarak, aynı köyün mek-; tebinde hoca olan bir çocukluk arka- daşile evleniyordu. | Umumi harpte, bu genç, mitral.| Yöz ihtiyat zabiti olmuş ve 1919 sene- sinde, bulunduğu köy, Yogaslavya hudutları içine girdiği halde, orada kalıp, yaşaman kolayını bulmuştu. Bundan başka, Matuska harpte €- Pey para biriktirmiş olacak ki, üç ev satın alarak, rahat ve mes'ut bir hayat geçirmeğe başlamıştı, Matuska'ya herkes hürmet ederdi. Onu zengin olarak tanırlardı. Ho- €alıktan gayri, bir taş ocağı da işle- tiyor ve ticaret yapıyordu. Bundan başka da gayet dindardı, her pazar kiliseden eksik olmaz ve hatta küçlik kızı Gabi'ye, her ak- şam kendi elile yatırmadan ey. vel, diz çöktürüp dua ettirirdi. Pikat evde herkes yallıktanmen: »ra, : Matuska birden değişir, © büğ- ka bir şahsiyet olur, hemen sokağa fırlıyarak fena yerlere gider, sa- bahlara kadar orada sefih bir $ekilde hareketler yapar, etrafmda-! kilere banknotlar dağıtır, sonra, er kenden tekrar evine döner, usulca <ık yatar, ve sabahleyin, hiç bir şey olmamış gibi uyanırdı, N Matuska, kendisinde yaşıyan bu i- kinel şahsiyetin bir MİN all lamazdı. Onun hareketlerine inkiyat e; - ten başka bir çaresi vela e. Fakat, bu ikine; şahsiyetin mas- Yafları, eski muallim Matuska'nın, Mamuslu bir tüccar olan Matuska'nın Mali veziyetini bozmuştu , Bir çok endişeler baş göstermekle İman, iflâs tehlikesi belirmiş. Bu sebepten, Matuska'nın esasen olan cümlei asabiyesi, büsbü- tün bozuldu ve bir sabah evine Masanın üzerinde dağınık ir kaç kâğıt vardı. Petrol lâm- asını gece ortalık iyice karar- ıktan sonra yakmak üzere ha- “rladı. Sonra 'yiyecek bir şey #ramıya başladı. Çekmelerin boş olduğunu gö- tünce mırıldandı: — Kapıcı ne varsa almış ola- tak, ne yapalım.. Bu gecede açlığa idman ederim. Çırçiplak soyunmuştu. Bir kö- *edeki demir karyolanın üzerine randı. Dim penceresinden gök W ne baktı, Ilk yıldızlar gözü- m Son kırlangıçlar hızlı İarg, “aireler çizerek uçuşuyor- Elinin erişebileceği Bir nokta- bir biller şiringa, bir eter şi- İ Pamuk koydu, sonra uza- Ya b N pi ğ 5 r«İ Roz Nuvar Matushka yorgun; argın, üst baş çamur İ-| Kika röter yapmıştı. çinde dönmüştü. Matuşka, sabahlara kadar tren yo- lunda gezmişti. oRayların manza- rası, uzamp giden, meçhul bir nok- tada birleşirmiş gibi olan, fakat © noktaya gidilinee tekrar uzamak- ta devam eden raylar, Matuşka'da | Lem'i Beyin 48 inci kenarında bir telgraf direğine da- San'at âleminde San'at senesi Tanınmış bestekâr Lem'i Bey, musiki hayatının kırk sekizinci yıl dönümünü idrak etmiştir. Bu münasebetle talebe ve takdir- kârları Lem'i Beyin şerefine bir musiki müsameresi tertip etmiş- lerdir. Müsamere 23 Haziran Perşembe günü akşamı saat 21 de Kadıköyünde Süreyya sine- ması salonunda verilecektir. San'- | atkârlarımızdan tanburi Refik | Beyle refikası Fahire Hanım, Hafız Kemal Bey, Eliz Fahrettin, |: Inci Hanımlar, Cemal Kâmil, | Osman Beyler, Akile Hanım, | $. Rifat Bey bu müsamereye iş- tirak edeceklerdir. Lem'i Beyin kıymetli bestelerinden bir çok- ları çalınıp söylenilecektir. 23 Haziran gecesi Süreyya sinemasına gidenler pek ince, hisli ve lezzetli bir san'at gecesi yaşayacaklardır. yanarak treni beklemişti. Tren üç da- Fakat, nihayet çıkageldi ve Ma- tuşka cebinde bulunan elektrik ba- taryesini ateşledi. Bir an içinde, köprü yıkılmış, va- gonlar, nehre yuvarlanmıştı. O za- man, deli muallim, çılgın gibi se garip bir tesir birakıyor, onları zö-) vinerek Rİ, başlamış, düşe kal- rünce, gözleri kamaşiyor, başı dö) ka aşağı inmiş, üstü başı çamur müyor ve ipnotizme olmuş bir türlü oradan âyrılamıyordu. Matuşka'da, bu raylara baka ba- gibi| içinde, kazazedeler arasına karış Herkes, onu (bir kazazede Matuska ise, ka- mıştı. zannediyordu . ka, geçen trenleri güre göre garip) zanm vasıl olduğunu anlatarak, na- bir his uyandı. Çocukea bir his: Ge.) zarı dikkati üzerine eelbetti. Hafta, çen trenliri devirmek? Ve vagonların) daha ileri giderek, şirketi, kazadan yuvarlanışlarını seyretmek .. mes'ul tuttu ve zarar ziyan dava Artık kararını vermişti. Ve sekiz| etti. Yani, nev'um, kendi kendini gün sonra, Viyana civarında, Anz. bah'da, İlk bir tecrübeye girişti. E- line bir İngiliz anahtarı alarak yo- zdu, ve Wökledi.. Fakat trer bir türlü gölmiyordu.. Matuşka, bir ağaca dayanmış se- bırsızlanıyor ve olduğu yerde te- “ği lu b piniyordu. Nihayet tren görlin. dü, geldi.. Fakat geçli.. Yoldan çıkmamıştı . O zaman, Matoska, hiddetinden, maşukası tarafından kovulmuş bir â. şık gibi ağlamıştı, Bir ay sonra, aynı yerde bir ikin- ci teşebbüste daha bulunmuş, faka! buda, makinistin treni durdurma sı sayesinde neticelenmişti . | Matuşka, deli gibi olmuştu. Nİ hayet 8 Ağustosta Julerborg'da bir treni yoldan çrkarmıya muvaffak ©- İuyordu Fakat, bereket versin kim-| se yaralanmadı ve ölmedi, , Halbuki buna mukabil 12 Eylülde yaptığı Bin Torbagi kazasmda 22 kişi öl müştü. Matuşka, bu suikasti yapmak için Budapeşte'ye gitmiş, plânmı uzun azün düşünmüştü. Nihayet bom- baları yerleştirmiş, ve Bin küprüsü narak düşüncelerine daldı. Canı istero2 morfin şiringasinı yapa- cak, istemezse yapmıyacaktı. Bi- risi ona morfin müptelâsı demiş olsa o kahkaha ile gülerdi. Mor- finin mazarratını bilmiyor değil diki.. O, doktordu. Maksadı in- zivası içinde biraz kendini avut- maktı mamafih kendisine hâkim- di, istediği gün morfinden vaz geçebilirdi. Ne vakit Nalaşa evlenmiye razı olursa o vakit bu eğlenceyi bırakacak, bıraktığından dolayı da asla müleessir olmıyacaktı. Hele güzel Rus kadını bir kabul etsin; bu pis yeri bırakacak, se- yahate çıkıncıya kadar güzel bir aparlımanda oturacaktı. o - Ah! O bir razı olsa ne gözel bayat süreceklerdi. Amerikada dava ediyordu. Matuşka, Avrupanın altı muhtelif i yerinde suikastler. tertip etmişti. Bunlardan İlk üçünü yâpmiştı. Dör- düncüsü Hollanda'da, beşinci ve al- tıncısı ise Fransa'da idi. Hâkimlere karşı maznun, garip vaziyetler alıyor. Onların sözle rini, oturduğu yerden, sallana salla- na dinliyor ve sonra birdenbire cevap veriyor? — Maksadım, meşhur olup, tren kazalarına karşı icat ettiğim bir Ales ti kabul ettirmektir. Sonra başka türlü bir iddiaya gi- rişiyor: — Ben de, Troçki gibi amelenin başına geçmek istiyorum. O da, beş suikast yapmıştı. Eğer Avrupa tren hatlarma yaptığım suikastler tesi- rini gösterirse, o biltün şirketler, bu yolları yeniden Yapmıya mecbur) olacaklar ve bu suretle işsiz smeleye iş çıkmış olacaktı. Filhakika Matuşka, suikast yap- tığı yerlere “Ey amele, beni dinle... Korkma... Arkanda, ben varım, diye ra güzel çocukları olacak, istik- balde hep birden Rusyaya döne- ceklerdi, On dokuz yaşında bir kadın.. Ne güzel şekil verilecek bir ha- mur, unuo sayesinde normal bir hayat sürecekti. O genç di- mağa bir şekil verecek, san'ata meylettirecek, fikir üstatlarının barikalarını kendisine anlatacak- tı. Kadının tekemmülünü tesav- vur etmek ona zevk veriyordu. Güzel mablukun kendisini hay- retle dinlediğini görür gibi olu- yordu, Evet bu kadını artık bo- zuk düşüncelerden, roznuyardan kaptığı fenalıklardan kurtarmak sırası idi. Bu genç kadın Kafkas şelale- lerini aşarken “Puşkin,,in şiirle- rile kafasını doldurmuş, hayal- perv r fakat münkeşif bir dimağ sabibi olmuştu. Bir gün doktora “Ruhum yüz yaşındadır,, demiş- ti. Bu ne güzel bir sözdü, otururlar. Kâğıt fenerle aydınlan- 5 — VAKIT 19 Haziran 1932 << © — >> şe X İ SPOR Haberleri | Bugün Yunan takımını büyük farkla yenmeliyiz! Boksör Yorgos, bütün boksörlere meydan '#öksör Yorgos Ef, Selânik muhteliti bugün ikinci ma- çını Taksim stadında, Galatasaray — Fener muhtelitine karşı yapacaktır. Yunan takımının, evvelki günkü ma- ça, hiç dinlenmeden çıktığı ve bu günkü maça, iki günlük bir dinlen- meden sonra iştirak edeceği nazarı dikkate alırsa, bugün daha canlı ve daha hakiki kabiliyetini gösterecek bir maç yapması beklenilebilir. Bu - tibarla,: bizim muhtelit, bugün daha kuvvetli bir takımla karşılaşacak de-| mektir, Bununla beraber, dün de yazdığı. mız gibi Selânik muhteliti namını ta- şıyan takım, ne kadar dinlenmiş de olsa, bizim Fener ve Galatasa- ray takımlarının hayli dununda olan bir kuvvettir. Bu itibarla, cuma günü kaçırdığı-| mız fırsatı bugün telâfi etmemiz, didinmemizin, jestlerimizin,. hâkimi. yetimizin doğurması lâzım gelen bol sayılı bir maç yapmamız lâzım. dır. Bugün sahada yer alacak Galata- saray — Fener muhteliti, daha ziyade! kâğıtlar bırakmak istemişti Yalnız, yazısından, tanınmasın- dan korkarak vazgeçmişti. Bir başka noktai nazar olarak ta, Matuşka, meşhur olmak istediğini, gazetelerin ve bütün dünyanm kendisinden bahsetmesini arzu. ettiği- ni söylemişti. Mali vaziyeti fena olmasına rağmen, nasıl köyünün ki- lisesine para vererek, bir bina yâp- tırdığı, sualine, garip bir cevap vermiş ve, Viyanadaki âsarıâtikanın güzelliklerinden . bahsederek, buna benzer bir şey yaptırimak istediğini söylemiştir. Son gelen haberlere göre; Matuş- ka, 6 sene ağır hizmetlere ve 4090 Ş- lin nakti cezaya mahküm edilmiştir. Bu kadın bissiyatın, ani bü- kömlerin bazan muğlâk, bazan açık, bazan kaba, bazan da ga- yet ince bir'surette birbirine ka- nşmasından vücude gelme bir mahlâktu Şiringaya bakarak gülümsedi, kendisine hakim olduğunu gös- termek için morfin kullanmıya- caktı. Kalktı, giyindi, sokağa çıktı ve Pötişana doğru yürüdü. Muhacir Ruslar burada bir nevi pazar kurmuşlardı. Pazar gece onda açılır, sabaha kadar sürerdi. Sokağın boyunca kaldı- rımın kenarına otururlar Porta- kal sandıkları özerinde tuzlu hi- yar, konserve et, soğanla kızar- tılmış dana ciğeri, tütün balığı, ve çay satarlardı. Istanbulda gece barı yoktu. Ruslar gece serseri dolaşmasını çok severler. Bu açık hava lo- kantaları onların gececilik zevki- ni okşıyordu. Küçük iskemlelere mmm nd me üm la nan İmama mm lim A ; , okuyor takviye edilmiş bir Galatasaray takı. mi olacaktır. Zeki Bey, kongre dolayısile Anka- raya gideceği cihetle bu maça iştirak edemiyecektir. o Takımın şu şekilde kurulması ihtimali kuvvetlidir. Kalede: Avni. Müdafiler: Ce- vat, Ziya, Muavinler: Süphi, Nihat, Fikert, mühacimler: Lütfi veyaNi- yazi, Kemal Faruki, Mehmet Sa- lim, Muzaffer, Rebii. Maçı gene Mister Allen idare ede <ektir. N Boksör Yorgosuün defileri Yaptığı defiyi müteakip, yapılan maçta hükmen mağlüp olan Rodos şampiyonu Levi Efendi, bu maçta haksız yere mağlöp addedildiğini iddi ederek, Yorgos ile hattâ Yor. gosun hocasile bile temiz bir maç yapmıya tekrar hazır olduğunu bildir- mişti, Dün, Yorgos Efendiden şu mukabil cevabı aldık: Geçenlerde gezetenizin spor sayfasmda Rodos şampiyonu Jozef Levi Pfendinin ben ber zaman ve istediği an düğüşmeği bir şartla kubul ederim, Bütün hâmlât: maçın galibi alacak, mağlüp olan bir gey almıyan caktır. Bu şart dahilinde yalnız Jozef Levi Efendi He deği, bü şartı katıl ederse maşa hasırım, Intikam macı Istanbul, 18 (A. A.) — Selânik muh- teliti maçları tertip heyetinden teb liğ edilmiştir: Misafir Selânik muhteliti takımı, Fenerbahçe — Galatasaray muhteli- tile yarınki 19 Haziran 932 pazar günü İntikam maçı için Taksim stadyomunda karşılaşacaktır . Maç, tam saat 18'de başlıyacaktir. Hakem, Mister Allen'dir. Kapılar saat 14,30 da açılacaktır. Bu maçtan evvel saat 16 da Galatasaray B. takımile Kurtuluş takımı arasında bir maç yapılacaktır. DR eee MUHABERE Silifkede Irfan Suat Beye : Maarif işleri hakkında gzetemize günderdiğiniz mektubu, Maarif Vekâleti ilk Mevzuu bahsettiğiniz hususların gezete sütunlarında münakaşasından müsbet bir netice alınacağını zannetmiyoröz. Bu iş“ lerin vekâletçe tahkik ve tötkiki daha faydalıdır, kanaatindeyiz. Şamda Sancaklar cadde- sinde nişancı dükkânında Ras zi Efendiye : Meta, teksif edilmiş ispirtodur, büyük bakkal dükkânlarında sat mış tahta masalar üzerinde kâğıt içinde önlerine konan yemeği yerler, konuşurlar. Birbirlerine iç- ki ikram ederler, Bu suretle “Pö- tişan,, hergece çalgısız ve danssız ziyafet yeri şeklini alırdı. Orada eski elbiseli zabitler, sefil kadınlar, üstü başı yırtık adamlar görülüyordu. Çoğu mu- hacerelle (herşeyini kaybetmiş borjuvalar (o veya asılzadelerdi. Bunlar ertesi günü harekete hazır bir çergi halkını andırıyorlardı. Sabaha karşı birkaç smokinli ve siyah elbiseli bu sefil halka iltihak ederdi, Maksimin, Mos. kovinin, Roznuvarın garsonları lokantalarını kapadıktan sonra oraya koşarlardı. Bunlar da eski zabit'erdi. Kârlarının fazlasını işsiz silâh arkadaşlarile taksim ederlerdi, gi) ? (Bitmedi) Türkiye'nin bütün. boksürlerini defi ediyorum. Levi Efendi, tedrisat müdürlüğüne tevdi ettik, ; * i j ğ | İ , i