—â4 — VAKIT 18 Haziran 1932 "Küçük Milletlerin Hakları | , “Bir Amerikalı müderrisin - Şarkta, Suriyede,Şam ve Mısırda gördükleri r Amerikanın Harvard darülfü- nunu şarktaki küçük milletlerin vaziyet ve hayatımı merak ede- rek belli başlı üstatlarından bi- “rini şarka göndermişti. Öteden- beri şark memleketlerinde âsarı atika keşfiyatı için heyetler gön- deren Harvard bu defa da canlı insanlarla ve zayıf milletlerle meşgul oldu. Zayıf milletler ötedenberi kuv- vetli milletlerin mahkümudurlar. “ Eskidenberi fermanferma olan bu esas bugün de, her tarafta bükümrandır. Netekim Harvard darülfünununun şarka gönderdiği ilim elçisi de bunu görmüş ve bunu teyit eden yeni bir eser yazmıştır. Eserin mevzuu Suriye, Filistin ve Mısırdır. £ Profesör “ Hocking tarafından yazılan bu eseri ikinci bir eser takip ede. cektir. Çünkü Harvard'ın değerli müderrisi, seyabatinin ilk kıs- mını bitirdikten sonra tekrar şarka hareket etmiştir. Ve ta uzak şarka kadar giderek yo- lunda tesadüf edeceği milletlerin ahvalini tetkika çalışacaktır. Amerikalı profesörün Suriye, Filistin ve Mısırda gördüğü man- zaralar vealdığı fikirler çok şayanı dikkattir. > Onun ilk ziyaret ettiği Şam, bombardıman edilmiş bir şebir- dir. Şehrin meydanında bir seh- pa kurulu ve bunların üzerinde üç adam asılı. Bunlar memleket- lerinin istiklâli için çalışan asr erdir, Profesöre göre bu manzara, küçük “bir millet olmak itibarile Suriyenin mandater devlet olan Fransadan gördüğü muameleyi izaha kâfidir. Fakat Amerikalı (o profesör manzarayi ikmal için daha mü- him tafsilât veriyor ve Fransa- nın Suriyedeki siyasetinden bah- sederken şu sözleri söyliyor: “Şamda tanklarla mücehhez (20,000) asker dolaşıyor. Tankların mitral - yüzleri her tarafa tehditler saç - maktadır. Tayyareler, mütemadiyen iepenizde .. Fakat bütün bu kuvvet, Fransa'nın bir zamanlar (Ren) kıyı - larında kullandığı kuvvet gibi, zen - cilerden müteşekkil .. Bunlar disipli -| ne riayet etmekle beraber vahşidir - ler. “Bu kuvvetin vardır., “Şam caddelerinin isimleri değiş - #irilmiş ve bunlara, Umumi harp kah - ramanlarının isimleri verilmiştir. Onun için Mareşal Foş caddesi, Vie - tlore caddesi, L'aimee caddesi, L'A - miraute caddesi gibi isimler taşıyan yollardan geliyorsunuz. Fransa'nın milli hotperestliği her yerde hâkim, Fransa'ya göre, Akvam Cemiyeti, si - sekken karargâhı Yy Amerikadan Siyonistler İehtarı olarak çıktığı halde oldukça aleyhdar olarak geri dönmüştür. Filistinden < sonra Mısıra geliyor. Profesöre göre fıravnla- rın eski diyarı, müstakil falan değildir. Halâ Ingiliz hakimiyetine tabidir, Fakat kendiside bu nokta üzerinde fikirlerin ittifak edemiyeceğini itiraf ediyor. Ve Mısır milliyetperverlerinin noktai nazarına temayül gösteriyor ve onların İngiltereye karşı duyduk- ları endişeleri haklı buluyor. Elhasıl Amerikalı (o propesör yeni ve asri dünyanın küçük milletlere vereceği iddia ve ilân ettiği hakları henüz veremediğini göstermeğe muvaffak olmuştür Onun ta aksayı şarka kadar uzayacak seyabatının bu kânaati teyit ve takviyeden başka bir şey yapmayacağı muhakkaktır. ÖMER MAZ | Bernarşavın Eserleri ve Lehistan Varşovadan Londra gazetelerine| haber verildiğine göre (o Lehistanda sahneye konulan piyesleri sansör € - den memur, meşhur İrlandalı muhar rir Bernard Şehovun eserlerinden birinin tercümesini, müellife hür - met sevkile, sansör etmediği için me muriyetinden azil olunmuştur. Hadise Bernar Şova anlatıldığı zaman “Anlaşılan bu sırada Lehis - tanda harp aleyhinde söz söylemek o ranın siyasetine mülâyim gelmiiyor,, demiş sonra kendine hürmet sevkile €sere dokunmak istemiyen memür hakkında da: “Çok iyi bir sünsör;,'de miştir. Eser sansörden geçerek Varşova - da sahneye konduğu zaman halk e - seri alkışlamış ve bilhassa harf a - leyhindeki - monoloğlardan memnun olmuştur. Bunun üzerine eserin met- ni istenmişse de hariciye nezareti müdahale ederek harp aleyhindeki monoloğlarm kaldırılmasile iktifa o Tunmasını istemişti. Bu nokta da Bernar Şova anla - tılmış, “oda, “O hâlde eserden hiçbir şey kalmıyacak,, demiştir. Varşovada Bernar Şovun eserini, Varşovada Bernar Şovun eseri, tirazma uğramıştır. Adolf Hitler Yıldız çiçeği! Almanlar, ötedenberi, büyük adamlarının isimlerini bazı mah- sul veya möstahzaratlarına vers meyi adet edinmişlerdir. Bundan elli sene evvel Bis- mark markasını taşıyan kutu sardaliyeleri büyük bir şöbret kazanmıştı. Yirmi beş sene ev vel de jeplin sucukları hay sa- | tılıyorda. o Hindenburg — ismini, Vestfali de yapılan bir jambona yasi bir dolâp, ve manda bir aldatma vasıtasıdır .,, Suriyeden Filistine geçen üs- tat orada s'yonistlik mes'elesile karşılaşmıştır. o Profesöre göre lngilterenin Filistini Yahudi yur- du yapması, harbı kazanmak için sarıldığı vasıtalardan biri idi. Harbın kazanılması için unu- tulmamasi icap eden tedbirler. den biride bu id. Çünkü Filis- tin bir Arap memlektidir. Arap- tar, siyonislerin Filistinde bir Yahudı yordu teşkil etmelerine, yahut teşkil ettikleri yürdu inkişaf et- tirmelerine imkân bırakmayacak- lardır. Siyonistlerin Filistindeki hareketleri Amerikalı üstadı hiç te memnun etmediğinden kendisi vermiştir. Bu kabilden olarak Hitlerin de isminin bir şeye ta- kılması lâzımdı. Fakat Hitlerin ismi yiyeceğe dair bir şeye kon- madı ve şayanı hayrettir, Hitler ismi bir nevi yıldız çiçeğine ve- rilmiştir. Lâypzgda Saksonyalı bir bah- çivan, gazetelerde şöyle bir ilân vermiştir: Memnu muntaka dahilinde. büyü- yen kırmızı çizgili, kahve rengi ve “Almanya Oyan, İsmini verdiğim Hitler yıldız çiçeklerinden arzu eden- lere ve demeti 80 Finik olarak salıyo- rum. Adresim... Bu çiçekçi şüphesiz akıllı bir adam, Her halde demeti 80 Fe- niğe çiçek sata sata bir gün belki de Hitlerin çiçekçi başısı olur. Faşistlik nedir ? M. Musolini, bunu . , izah ediyor Bütün Italya matbuatı Sinyor Musolininin İtalyan ansiklopedi- sinde Faşizm kelimesi için yaz- dığı makaleyi neşretmektedir. Bu kelime ansiklopedinin on dör- düncü cildindedir. Sinyor Muso- lini bu makalesinde Faşizmin €- saslarını şöyle izah etmektedir: “Faşizm, rubami bir mefhumdur. Fa- şizm, geçen asrın maddiyatçılığına karşı asnımızın isyamdır. Faşizm için hayat bir mücadeledir. Her insan, lâyık olduğu hayair kazanmak için çalışmalıdın. Fs- şistlere göre bayat, ciddi, zühdi, dini, bir telâkkidir. Sonra Faşizm, taribi bir mefhumdur. Onun için ananeye, lisana ve ağata ehemmiyet Verir, Faşizm, fercdiyet- çilik sleyhistıdır. Müdekiydte karşı aksül- atel olarak meydana çıkan ve tarihi vazifesini ifa eden İberalliğe düşmandır. Faşistliğe göre, devlet her şeydir. Devlet haricinde beşeri, ruhi hiç bir şey yok tör. Onün için Faşise devlette, devlet haricinde ferdi escaiyet, siyasi fırka, sen- dika. sını bulunmaz: Faşizm, demokra- giye aleyhtardır. Faşist devlet rahanl bir kuyyettir.,, Sinyor . Musolini, makalesine şu sözlerle nibayet veriyor ; “Faşizm, yalmz kanun yapmaz ve müesseseler vücuda getirmez. Ayrı 71- manda terbiye der ve rübani hayau yükseltir. İnsanlara setiye ve iman “ver mek ister. Onun için disiğlin ve otori- teye bürmet eder... Tıp âleminde Kanla tedavi mühim Neticeler veriyor Bugünün tip tekniği, insan ka- ını ilâç gibi kullanmaktadır. Kan nakli: “Nakli dem,, ame- liyesi ile ölümden kurtulan has- taların “sayısı, artık sayılamıya- | dak kâdar çoktur. Bundan bâş- ka; yüzlerde ” zayıf, kuvvetsiz $e hiç bir iş göremiyen, çalışa mıyan kimsel?re, kan nakli suretile ha- yat, faaliyet, zindelik verilmek- tedir. Halbuki bu gibi hastaları, tıp, evvelce “iyi olmaz,, diyerek bir tarafa atar, bırakırdı. Tıbbın ve ilmin bu vadideki terakkisini takip etmiyenlere ha- ber verelim ki "“Otohenroterapi,, yani kendi kendine kan naklet- mek suretile tedavi gayet iyi neticeler vermektedir. Bu usul ile, ber kesin kendi kanından seromlar hazırlanarak, bastalık iyileştirilmektedir. Yani, her has- ta, hazır ilaçlarla de, bizzat “ıs, marlama,, bir ilâçla tedavi edi- liyor demek daha doğrudur. “Otoserom,, lar tıp için büyük ve yeni bir istikbal açmıştır. Beş on seneye kadar, insanlar sade- c& bu usul ile tedavi edilebile- cektir. irtihal Hicaz demiryolu nazırlı- ğından mütekait müşir Kâ- zım Paşa Hazretlerinin refi- kai muhteremeleri Hanıme- fendi eceli mevudile irtihali darı beka eylemiştir. Cenazesi bugün saat 11 de Bomonti istasyonunda İz- zet Paşa sokağında 2 numa- ralı hanesinden kaldırılarak Teşvikiye camiinde namazı kılındıktan sonra makberei mabsusuna (defnedilecektir. Fezaili ahlâkiyesile o büyük bir. hürmet kazanmış olan mumaileyhanın ziyaı mucibi teessüftür. Ailei kederdide- sine sabır ve teselli temenni ederiz. GO0BIi çöllerinde! Türkçeye çeviren OMER RIZA —7— Yızın: SVEN HEDİN Hortyert-Goi cıvarısdaa Çiniller bizden yün auyordu 4 gi Milletler şehri Mayısın 29 uncu günü Hutyertu — Göl'de geçirdiğimiz ilk gündü. Bizim burada iki ay kalacağımız besbelli idi. Çüm kü iki yüz deve satın almak kolay bir iş değildi. z Burada uzun bir müddet kalacağımız için, çadırlarımızı ona göre tertip ettik. Çadırlarımız arasmda muntazam yollar açtık. Bütün çadır kapıları cenuba doğru idi. O Çünkü Mongolların âdeti böyle . 18 beyaz, 10 sarı insanin ve 34 hizmetçinin başında bu- lunmak, kari de tahmin eder ki, çok müşküi bir iştir. Be- nim, bu kadar adamı idare için tecrübem yok. Çün kü daha evvelki seyahatlerimi hep yalnız başıma yapmıştım . Meğer bu iş te pek basit imiş. Çünkü arkadaşların hepsi münevver adam, âlim adam, yapacakları işten zevkalan a- damlar ! Bu arkadaşlar gibi, bütün dünyanın dikkat gözünü cezbeden bu muazzam kıt'anın içinden geçmeyi hararetle özleyen nice münevverler var! Bir insanın Asya'yı kendi gözile görmesi, gıpta edilecek bir bahtiyarlıktır. Bizim, heeytimizde askeri bir disiplin yok. Avlanmak is tiyen arkadaşlar, Mongol o komşularımızdan kiraladığımız at- lara binerek çıkıyor, ve akşamleyin birer, ikişer geyikle dönüyorlar. Herkes vazifesile mukayyet olduğundan, kat'i e- mirler vermiye hacet kalmıyor, ve mütemadi teftişler, müaha- zeler ve cezalarla, temini mümkün olan disiplin son de rece tabii bir şey oluyor. Biz burada iç Mongolistanın Mingan — Tasok adını taşıyan küçük bir sahasının ortasındayız. Bu havalinin reisi, bü- «be Sv va öne gm AMA vak a yla İN ee se ini çar .. 44 GOBİ ÇÖLLERİNDE radan 25 mil mesafededir. Muvasalatımızı müteakip, bu reis, bizim kim olduğumuzu, ne istediğimizi anlamak için bir zabit ile üç asker gönderdi. Bunlar, bizim tüfek attığımızı duymuşlar ve üç kurdu öldürmemizden memnun olmuşlardı . Reisin mümessili, . bize istediğimiz gibi harekette serbest olduğumuzu bildirdi. Yalnız bizim, toprakları kazmama- mızı tavsiye etti. o Çünkü toprakları kazarsak, arzın ve dağla- rın ruhlarını teşevvüşe uğratırdık. Bilhassa tepelerinde bir obo, bir adak, bulunan dağları huzur içinde bırakmak lâ- zımdı. Ertesi gün ben de, Valz ile Yuan'ı, iadeyi ziyaret için gön- derdim. Bu havalinin sergerdesi, sevimli bir ihtiyar Mon- goldu. Buzat bizedair birçok sualler sorarak, her şeyi bütün teferrüatile anlamak istemiş, ve bizi ziyaret arzusunda bulunduğunu anlatmıştı. İki gün sonra onun namına yük- sek rütbeli bir zabit geldi. İri gözlüklü bir zat olan bu 28“ bit, mavimtirak, siyah bir elbise giyiyor, belinde gümüş ten bir kılıç kemeri ile silâhlar taşıyordu . Onunla mayetine çay ve siğaralar takdim ettik, fotoğrafla rını aldık ve kendisile görüştük . Yukarıda söylediğim gibi sathıbahirden 1770 metre yüksek: teyiz. Tibet havalisi için, bu kadar yükseklik, hiç te mir him değildir. o Belki Tibet'de bu kadar alçalmıya imkân yoktu. Fakat bu irtifa İsveçliler ile Almanlar için oldukça mü himdi. Burada dağ havası hükümrandı. (Haziranın ortala” rma vardığımız halde hararet gölgede 27 dereceyi geçme miş, bir gece termometremiz bire kadar inmişti . İki gece sonr8 hararet sıfırdan iki derece aşağıda idi . Elhasıl hava mükemmeldi. Yalnız gündüzleri 11 ile be$ arasında biraz hararetten bahsedebiliyoruz . (Fakat hararet hiç te ağırlaşmıyor . j Güneşin batmasile ortalık serinleşiyor. oORüzgâr, daf ma ve he: istika nette esmekte . o Hayatımda bir kaç kere dop” duğum için, hararetten zerre kadar şikâyetim yok. Heyetimizin ilim erkânı arasında İsveçliler ekseriyeti teşkil ediyorlar. Jeoloji mütehassısımız, doktor Vorin, gösteren 1 -—— 50,000 mikyasında bir harita yapmakla meşgul. Tabibimiz doktor Hummel, yalnız heyet ile maiy€ “ tindeki hastaları tedavi ile meşgul olmıyarak, gelip geçen Çin lileri ve Mongolları da tedavi ediyor. Sıhhi vaziyetimi* gayet mükemmel. Onun için doktorumuz nebati ve hay” vani tetkikat için vakit buluyor. o Doktorumuz bundan başk” Entrobolojik tetkikat ile meşgul olarak, bir çok ölçüle" yapıyor ve bunları kaydediyor . i Bergeman, Erkeölöjik tetkiklerle meşgul . oOnun buldu" ğu şeylerden ikişer tans bulursak Çin hükümeti bize bu” larm birer tanesinide verecek. Bende geçtiğimiz yoli gösteren bir harita çiziyor, ve bir muhutma tutarak İ leketin coğrafi ve fotoğrafi vaziyetini tesbit ediyorum . j Mongolistanda 57 senelik ömrünün 34 senesini geçiren LE son, bütün işlerimizi tanzim ediyor, ve her işimize ba