iktısadi görüşler | İzmir köylüleri reffaha kavuşmak üzere Vali muavini Fazlı Bey gördüğü hayırlı faaliyeti anlatıyor Vali muavini (OFazlı Bey ewlerde İzmire Oo gitmiş €vvelki gün şehrimize dön- Kİ. Birinci umumi müfet- baş müşavirliğine tayin €- Fazlı Bey bir müddet daha mizde kaldıktan sonra yeni ii olan Diyarıbekire gide- Pazı Bey İzmirde bulunduğu “det zarfında sade dinlenme- |? tetkikat da yapmıştır. Fazlı Bey bu tetkiklerini, dün muharririmize şöyle anlat- pr; > İzmiri üç buçuk seneden görmemişmtim, bu defa ora- kaldığım kısa zamandan isti- ederek mülhakattan birçok i hassaten bu en büyük mıntakamızın o çalışkan ülerini gördüm. Kendilerile ndan temas ettim. Vali Pş. refakatlerinde (götürmek ile lâtufkârlık gösterdiler. eti! Köylerde benim gördüğüme naza- köylümüz sıkıntıdan kurtulma tefaha kavuşma arfesindedir. çalışkan çiftçiler hiç şüphesiz Salli hükümetinde müessir dile 54 tane kredi koopera- teşkil etmişlerdir. Bunların , Mayeleri mecmuu 1,5 milyon dir, Kooperatifler namına Ziraat kasından temin olunan itibar- birlikte kredi miktarı 3,5 mil- 2 liraya baliğ oluyor. Köylü di hissesine mukabil faiz alma bankaya faiz ödeme arasında S yapılınca muhtac olduğu pa- yüzde 7,5 gibi çok ehven bir 2 mukabilinde temin edebiliyor. suretle ağır faizlerle para Vaktan ve borçtan kurtulmuş- “ İzmir mıntakasında ber sene Mevsimde amele buhranı yü- den amele yevmiyesi ve do- sile istihsal masrafları yükse- Ordu, Küçük müstahsıllar da Avükleri gibi işlerini ameleye suretile kendileri aile İtadile beraber işsiz kalmayı mallarının iradmdan geçinme- İ tercih, ediyorlardı. #imdi kendi işlerini kendi Neklerile başarıyorlar. Bağla- tarlalarını çoluk ve çocukla- eme çalışıyorlar. Bu vaziyet Fazlı 8. rını artırmış ve amele yevmiyesini mutedil bir mıkdara indirmek suretile istihsal masraflarının kü- çülmesine yaramıştır. Istibsalin iki mühim rüknü olan el emeğinin bu şekilde ve kredi meselesinin yukarıda söylediğim gibi kooperatifler sayesinde hal- ledilmesinden İzmir bavalisi çift- çileri refaha doğru en büyük adımı atmışlardır köylüler ucuza ma! almakla beraber krediyi sui- istimal etmemektedir. Köyün bi- rinde vali paşa kooperatif rei- sinden neden ikrazat yapılmadı- ğını sordu hakikatı en iyi anla- mış olan zeki köylü derhal ce vap verdi: Paşam biz kükürtümüzü, gök taşımızı, yağ peynir ihtiyacımızı, artık temin ettik. Şimdi yapıla cak ikrazat mutlaka israf yolla- rına gider buna mahal kalmamak için şimdilik kestim. Mahsulü toplıyacağımız zaman ihtiyaç ha- sıl olunca gene başlarız,, dedi. Kendi sahiplerinin elinde öz evlât muamelesi görerek imar edilen bağ ve bahçelerin sahip- lerine borçlu şükranı edaya hazır oldukları görülmektedir. Çünkü bu sene mahsuller de bereketli- dir. Aklıma köylüler para kaza- nınca mutlaka lüzumlu lüzumsuz yerlere sarfetmek surelile gene- sıkıntıya düşecekleri gelmişti Bu düşüncemi izhar ile nasi- bat etmek için ben ağzımı aç- madan onlar söylediler. “Fakat bu yıl elimize geçecek parayi israf etmemek için ant içtik, Bu Fenerbahçe kulübü — Müessisleri umumi bir top- lanlı yaptılar Fenerbahçe kulübü müessisleri umumi bir toplantı yapmışlardır. Bu toplantıda idare beyeti tarafından idare faaliyetine ve mali meselelere müteallik izahatı havi hazırlanan rapor okunarak tasvip edilmiştir. Bundan sonra stad müdürlü- ğüne şimdiye kadar umumi kap- tanlığı ita etmekte olan Galip Bey tayin olunmuş, nizamname- nin heyeti idareye ait maddesi tadil olunarak aza adedi beşe çıkarılmıştır. Münhal üç azalığa da futbol kaptanı Zeki, Sait Sa- lâhattin ve Hüsnü Beyler seçil- mişlerdir. Italyan seyyahları gidiyorlar Birkaç gün evvel şehrimize gelen Dante Alighieri cemiyeti- ne mensup İtalyan seyyahları bu sabah İtalyan vapurile Pireye bareket edeceklerdir. Seyyahlar Atinada birkaç gün kaldıktan sonra Brendiziye gideceklerdir. Italyan seyyablardan bir kısmi dün sabah Yalovaya gitmişler, akşama dönmüşlerdir. Bir kısmı da öğleden sonra motörle Boğa- ziçinde bir gezinti yapmışlardır. — ihtiyat saklıyacağız,, dediler, Bötün bu gördüklerim benim ümitlerimi kuvvetlendirdi. Köy- lüler boş vakitlerinde çalışmak suretile el birliğiyle kendi mek- teplerini inşa ediyorlar. Bütün vi'âyet dabilinde bu sene köy mektepleri beş yüze baliğ ola- caktır. Bu miktar biç şüphesiz iftiharla kayda lâyıktır. Yollarda mütemadi tamirat teşkilâtı sa- yesinde vilâyet yolları çok mun- tazam bir hal almıştır. Mütema- di tamirat oteşkilâtım yoldan geçenlerden arzu edenler mu- rakabe setmek hakkına malik olduğu için bu teşkilât hiç dur- madan çalışıyor. Arzu edenler kontrol (o defterlerini imza ve ibraz ettiriyoralr. Bu usul saye- sindedir ki yolda istirahat za- manı olan saat İ2 den 13 buçu- ğa kadar bir buçuk saatlik zaman müstesna olmak Üzere işsiz oturur mütemadi tamirat amelesine tesadüf olunamaz. Bu yollardan başka köylüler kendi köyleri için boş kaldıkları zamanlarda yaptıkları yolların mecmuu yüzlerce kilometreye çıkmaktadır, Vilâyetin otomobil gidemiyecek köyleri kalmamış gibidir. Hulâsa, İzmir. vilâyetini ve mıntakasını her sahada müsmir faaliyetleri, işlerindeki el, kol mıkda- Yetrika Nos 40 Su lokantaların ehemmiyeti Nes olarak güzel Rus kızları k malarında idi. Bu kızların hay lar aileleri ibtilâlde mah- NE iadeleri. içlerinde kon- İk, prensesler de vardı. Bun- eni süvare elbisesi gi- b » müşterileri zarafetle ka- Wu, “derler. Smokinli garson- Ge emrederler, masalarda lar, gönülleri isterse dan- “tlerdi, Garsonlar eski Rus eri idi. kğ sahilinde yazlık Roz Büy açık havada bir dans h vardı. Buraya karadan Kaşe gidilirdi. Bahçenin a. bir tahta parmaklık p Kg aklığın dışarısında bir Roz Nuvar nın fazlasını bankaya verip Yazanı Wim. Rube- janski bandın ahengine vücudunu uy- durarak dans eden mesut zen- ginleri içleri hasetle dolu olarak seyrederlerdi. Beyaz örtü ile örtülmüş dar masalar üzerinde, gümüş takım- ları, billorlar, içinde altın varaklı boyunları dikilmiş şişeler duran gümüş kovalar görülürdü. Denizde bir kürek sedası bir kayığın yanaşlığını haber verin- ce, dilenciler tahta merdivenden çıkacakları yere koşarlardı. Oto- mobiller yolun çakıllarını ezerek dururdu. Bu otomobillerden ma- vi elbiseler içerisinde türlü ko- kular dağıtan güzel kadınlar inerdi, Açlar, bir taraftan göz- lerile, burunlarile bu kadınlara #emellük ederler, bir taraflan beyaz caketli garsonların gümüş a ma m m — l lerin kokusunu ciğerlerine sindi- rirlerdi, Nataşa bu bedbahtlara karşı merhamet duyardı. Roz Nuara ber gidişinde en yakında olan- larına gizlice bir kaç kuruş da- ğıtırdı. Lokantada çalışan dostları Rus- lar da bazan böyle cömertlikler yaparlardı, Cepterindeki bütün parayı bu, yağlı kuru ellere dö- kerlerdi. Tagami barışmaları şerefine Nataşayı Roz Nuara götürdü. Nataşa fukaraya sadaka ve- rirken, Japonyalı, dostu ve mes- lekdaşı Bando ile önden girdi. Bar patrunu Kirşfeld hemen onları o mütebessim bir tavırla karşıladı, önlerinde eğildi, ken- dilerini bir boş masaya götürdü. Nataşa evvela giderek danset- miyen dostlarile öpüştü. Bunlar artistlerle garson kızlara ayrılan göşede idiler, Hepsi Nataşayı tabaklar üzerinde taşıdıkları et- Hikâye | â on sea em Muammerle arkadâşı Sedat, ga - zinoda oturuyorlardı, Muammer, 0 - muzlarını silkerek, şöyle söyledi: — Ben ne düşünürsem, onu açıkça söylemek itiyadındayım. Ne derlerse desinler. İçimdekini saklıyamam. Sedat içini çekerek cevap verdi: — Bence erkekler arasında konu- Şurken insan doğruyu çekinmeden! söyliyebilir. Fakat kadınlarla konu - şurken mesele değişiyor, — Ben, kadınlara karşı da dohra dobra söz söylerim. Onların da bunu tercih ettiklerine eminim. -— Bırak ,birader. Bu sabah iki de fa kadınlara doğru söylemeyi tecrü- be ettim. Muzır olduğu neticesine var dım, — Anlat şunu bakalım. Nasıl ol du? ... — Birinci defasında terziden çıkı. yordum. Caddeden dalgın dalgm gi- diyordum. Önüm sıra genç bir kadın, sık adımlarla yürüyordu, Her adım - da vücudu sarsılıyor, sanki dans edi- yordu. Gözlerimi hu her tarafı başka| bir ahenkle kımıldıyan vücuttan bir türlü ayıramıyordum. Bu yürüyüş o kadar tuhafıma gidiyordu ki, gayrı ihtiyari gülümsedim. Kadın, birdenbire yüzünü bana ç©- virdi, sordu: — Dala beni takip edecek misi - niz?. Hareketinizin farkındayım. Ne| ye beni özle dikk'le süzüyorsunuz? Ona doğrusunu sövleyiverdim: İ — Efendim, yürürken dans eder gibi vücudunuzün her tarafı sarsılı- yor da, tuhafıma gidiyor. Ondan böy le size bakıyorum, Fena bir muksa - dım yok! Kadın, hırçın bir tavırla mukabe- le ettir — Saygısız! Zaten erkeklerin hep si böyledir, Eğer sokak ortasmda bir rezaletten cekinmesem, beş parmağı- m suratınizda dansettirirdim. Dansı işte o zaman görürdünüz! Kadm bu sözleri söyliyerek ve ba- na hakaretle bakarak, karşıki kaldı. rma geçti. .. . Uğradığım haksız muameleden şa- şırmıştım. Kadmın neden böyle ha - reket etmiş olduğunu düşünüyor - dum. Bu sırada gözüme siyah içinde beyaz bir nokta ilişti, Zihnim bu rok- taya takıldı. Önümden giden genç, bir kizm siyah ipek çorabınm bir ta-| rafı sökülmüş, çorabında küçük bir delik açılmıştı. Şimdi de onun peşi sira yürüyor- dum. Gözümü çorabm yırtık yerine dikmiş, bacak hareket ettikçe yırtık yerin nasıl genişlediğini seyrediyor - dum. Galiba bu da öteki gibi bir ma- ğazanın aynalı kapısmda beni far - ketmiş olacak, Belki de kadınlar ar- kalarında olan biten şeyleri, başları- nı çevirmeden görmek hassasma ma- lik! Bir aralık kalabalık arasından! geçiyorduk. Sarışn kız, dirseğiyle! beni dürttü ve tatlı bir tebessümle sordu: — Deminden beri dikkatle beai sey| rediyordunuz. Sebebini sorabilir mi- severdi. O barda sekiz gün kak mış, kimsenin ekmeğine zişan vermemiş, kimsenin aşıkını elin- den almamıştı. Bulunduğu kısa zaman İçinde arkadaşları onun safdilliğine, hatta bir az sersem- liğine hükmetmişlerdi En iyi dostu Mura Laska İsveç konsoloshanesi kâtibi ile danse- diyordu. Nataşa onu çok güzel buluyor- du. Mura iri yarı, esmer, solgun bir kadındı. ri sarı, gözleri var- dı. O akşam arkasına mavi yıldızlarla o bezenmiş (| siyah tül. “bir. elbise giymişti. Pisti dolduran bir çok çiftler arasında onun kadar ahenkli danseden yoktu. Nataşanın yanından ge- çerken ona gülümsedi. Mura bugün “Gece, İsmini verdiği elbises'ni giymiş, şu hal- de mutlaka birisini kandıracaktı, Elbet kandıracağı şu İsveçli de- ğildi. O kandırmıya lâyık bir adam değildi. Nataşa düşündü; a , MM n 5 — VAKIT. 5 Haziran 1932 —* Doğruluğun fazlası ! Nakleden M.Cezmi yim, efendim? Anlaşılıyordu ki, benden bir kom « pliman bekliyordu. Fakât ben onun beklediği komplimanı yapacak yerde ulu orta cevap verdim: — Affedersiniz, küçük hanım. Ço- rabmız yırtılmış. Yırtık yer, siz yürü dükçe büyüyor, onu seyrediyorum. Bu da hakarete uğramış gibi hain hain yüzüme bakarak şu mukabelede bulundu: — Ya, öyle mi?.. Budala! ... : Sedat, başına gelen bu iki hadise- yi anlattıktan sonra, boynunu büktü. Elini, masa üstündeki limonata bar- dağma uzatırken: — İşte böyle! Dedi. Muammer, cevap verecekti, Fakat, bu sırada gazinoya tan'dıkla» rı şişman, ağır başlı bir zat girmişti, Onlara doğru geliyordu. İkisi de a yağa kalktılar. Bu mevzu etrafındaki konuşmalar rı yarım kaldı! Câmlıca mektebinde Veda müsameresi Evviki gün, Çamlıca kız orta mektebi son sınıf talebesi, ders senesinin sonu münasebetile par- lak bir müsamere vermiştir. Se- ne içinde talebenin kendi ara- larında tertip ettiği eğlencelerden seçilme numaralarla yapılan bu müsamere tamamen çocuk 1u- buna uygun, iddiasız, samimi ve mütenevvidi. Dans'ar, temsiller, musiki par- çaları ile zeng nleşen bu müsa- merede İsmet Pş. nın refikaları Hapımefendi de bulunmuşlar ve eserlerinden dolayi lalebeyi ve mektep idaresini takdir etmiş- lerdir. Geçen seneki müsamere vesi- lesile de kaydettiğimiz veçhile Çamlıca mektebi mevkii itibarile mühim bir kız mektebi olmak evsafını haiz bir vaziyettedir. Yüz oniki talebeyi sinesinde yetiştiren bu kıymetli feyiz müs“ essesesinin kadrosuna bir kaç muallim ilâvesi suretile orasının liseye kalbi hem mekteplerine ailevi bir duygu ile bağlı olan çocukları sevindirecek, bem de orasının (o fyzini daha şamil bir bale getirecektir. ! ' i Çimento fabrikalarımız imalâtını ıslah ediyorlar Zeytin Burunda kâin “Türk Çimen- tosu ve Kireci Anonim Şirketi, #abrikzsı ve Darica ve Lskihisar'da kâin. “Aslan ve Eskihisar Müttehit Çimento ve Sa Kireci Fabrikaları Anonim Şirketi, fab- tikaları “SüPER ASLAN, namile bilhassa çabuk tasallup eden ve * yütsek bir mukavemeti haiz olan bi “SUPERSİMAN, izhar etmişlerdir. Teşebbüsatı — inşaiyelerinde maliyet * Gatlarımın mühim bir nispette tenezzülünü temin eden “SÜPER ASLAN, ın mi-' marler, müteahbider ve İnşaat mühendis. leri taratından hüsnü kabul ve takdir * ği iz. — Hayır dans ettiği adam olmıyacak. Bu adam başkası kbu- lunamayınca dans edilen bir a- damdır. Evet onu kandırmak iste- miyor. Acaba kimi kandıracak, Yalnız kalsın da sorayım. Orada Şura, Nina, Raya, Lüb- ka, Kontes Görleçki, Lola, Ro- zin, Sika vardı. Bunların ümidi üir legiliz lordu veya Amerikalı bir milyardere çatmaktı, Bir çok Rus kadınları böyle birer zengin varmış, uzaklara gitmişlerdi Nataşa iki Japonyalı müşteri arasına Olurmuştu. Şurada müş- teri olarak olurabildiğine sevis niyordu. Gidip iki iskemle üze- rine kıvrılmıyacak, kimse onu sarsaklıyarak : — Emzik! Kalk bakalım. Hirş- feld kızdı. Seni istiyor! Diye bağırmıyacaktı. O hayata muhakkak alışa- mıyacaktı, O göz kırparak müş- terilerin ayaklarına basmaktan başka ne yapabilirdi? i (Bitmedi) ©