Ticaret Ve Iktısat Seker tüccarları, Sulistimal yok diyorlar ke ükten haylı miktarda şe- le çıktığı halde piyasada kâfi tcede şeker bulunmadığı top- Ci ve ikinci el tüccarların $e- leri, ihtikâr yapmak maksa yla, sakladıkları iddiz edil i Bundan başka toptancı ların gümrükten çıkardık- şekerlerin o mühim kısmını leniyordu. Dön görüştüğümüz ptancı şeker tüccarları bu bu Gi şunları söylemektedirler : ke Ümrükten çıkardığımız ş€- a elimizde saklıyacak T 2. Müşterilerimizse yalmz İs- Rebula munbasır değildir. Bu- olduğu kadar memleketin yer vilâyetlerinde de müşt'eri- *miz vardır. Onların da ibti- larını temin etmek ve sipa- Petinde yiz. Işin içinde bir sulis- al olmasına imkân yoktur. ü biz gümrükten çıkardığı- te beke yi ticaret Müdiriyetine vermekteyiz. nya ve ecnebi parasi Ronya hükümeti ecnebi parası tacı hakkında yeni bir karar az etmiştir. Romanya evrakı Rakdiyesini olduğu gibi ecnebi karmak memnudur. Romanya 3 gelecek ecaebilerin bernbe- tinde getirdikleri paranın mik- pin gümrükte tesbit edilecek ”* 20 bin Leyden fazlası alına- Nk mukabilinde Romen parası Verilecektir. Romapyadan transit ak geçecek olan yolcuların i girdikleri hudutta “para- mikdarı tesbit edileceği “Si çıkarken de gene muayene di “ilecektir, li p inn Bizden en çok mal glan Mmemlieketler hangileri? di racat ofisinin hazırladığı is- ay liğe göre 932 senesi ilk üç NI zarfında Almanyaya ihraca- di ithalâtımıza nisbetle bir yüz r milyon ira, Rusyaya bes Vi hin küsur bin lira ve Mısıra 400 ha küsur lira noksandır. Buna İse hkabii Fransaya | ihracatımız 0 küsur bin lira, Holandaya t milyon lira, Amerikaya 2,5 snr milyon lira, Yunanistana iie. 200 küsur bin lira faz- | mz fazla ihracatta bulun- uz memleketlerin başında Kiba sonra la in nistan, Fransa ve Ho'anda İl i j eşle ai... :No.21 yam yamaçlarda, akşamın ia karanlığına bürünen sürü- dçrak, son kaval sesi dağdan Perde perde sönerek ak- b o, bâlâ bir ağacın di- Yarda, dalgın ve yorgun oturu- ydi kendine o teselli ve külün felsefesini (o yap- N Madem ki * benimle evlen- İnk değil, mademki Pala aşkımdan bile haberi yok. V. te mes'ut olsun, diyordu. Sayat de onun saadetile mes'ut Sonra, bu miskin teselliden, Myoyepe tevekkülden nefret Fahemetin bir gece ew diğer yatlara sevkettikleri de | i reddetmemek mecburi- | 5 elekete ithal ve memleketten ı naktiyesinide memleketten is küsur bin lira, İtalyaya 3,5 | ŞEKER ii lerine dönerken ve son | | Gayrı müba mübadiller Bir ihtilâf yüz yüzünden ikiye ayrıldılar Gayrımübadiller arasında mev- cut cemiyet azasını ikiye ayıran bir ihtilâf çıkmıştır. Şimdiki ce- miy&tin biçbir iş göremediğini ve Gayrımübadillerin hukukunu müdafsa edemediği iddiasında bulunan muhalifler başlıca bono- ların fa'zli, vadeli ve nama ya: zılı olması ve azami beş sene- de ifasını istemektedirler. i o Bundan başka istihkak'arın, birikmiş kira bedellermden der- hal ödenmesi de istenilmektedir. Gayrımübadiller Cemiyeti Ida- re Heyeti bügün toplanarak Ce» miyete yapılan hücumlar karşı- sında alınacak hareket hakkında müzakerede bu'un?coktır. Kral Faysalın Heykeli dikilecek Bağdatta çıkan Ei'irak gazete- sinin verdiği omalümata göre Bağdat belediyesi Kral Faysala bir heykel yaptırmıya karar ver- miş ve bu kararını tatbik için teşebbüsata girişmiştir. Bağdat Şehiremini Avrupanın maruf hey- keltraşlariyle müzakere etmekte- vaplar tetkik o'unuyor. Mukataa vergisi Evkaf idaresinin mukataalı vak- fiyeyi gayrı kanüni tabsil ettiği yazılmışt. Evkaf idaresi bu ver- ginin tahsilinde bir gayrı kanu- nilik o madığını, mukataaların 931 linde” gösterildiği “veçhile 16 ve 21 şubat 928 ve 22 nisan 340 taribli kanunlarla tapu harçları kanununun 35 inci (omaddesine tevfikan tahsil edilmekte bulundu- ğunu bildirmekte ve vaziyeli tavzih etmektedir. Zincirli kuyuda yeni bir mezarlık tesis edilecek Maçkadaki Şeyhler kabrista- nının dolduğunu nazarı dikkate alan belediye o civar için yeni bir mezarlık tesisine karar ver- miştir, Bu mezarlık içinde Zin- cirli kuyuyla Balmumcu çiftliği arasındaki müselles bir saha mü- İ nasip görülmüştür. Belediye Ha- ziran bidayetinde yeni sene büt- çesiyle ilk iş olarak burada bir mezarlık tesis edecek ondan son- ra Maçka kabristanına ölülerin görnülmel ini menedemeletir; a Yazan : Yusuf Ziya OSMAN velki âciz ve müzlarip halini hatırlıyordu.. Bu yalnız kalış, bu ıstırap onu nasıl kendi kol- larına atmıştı... Nasıl, güzel ba- şını Şeker Osmanın göğsüne koyup hıçkıra hıçkıra ağlamıştı! O esnada, genç kızı, bütün acılarını unutluracak yeni bir kalp arkadaşı gibi okşamamanın, avutmamanın kabahati, acaba kimdeydi?, O esnada, Fabameti, gönül oyunlarına aşina bir dost gibi bile değil, hassas bir hemşire muhabbetiyle ( teselli o etmenin, ona yeni bir ufuk açamamanın günabı, acaba kimdeydi ?.. Hep kendi yaradılışında, hep kendi silik hüviyetinde, hep ken- dir. Heykeltraşlardan gelen ce- | ! kikatın henüz ( bitirmemiştir. senesi bütçe kanununun üçüncü | tu” Ateş, Nazlı Hanım tarafın. maddesine matuf olan (C) cetve- | Taksim faciası Yaralı bir küçük kızda öldü ızını ve karısın feci bir şekilde kaybeden! Abbas Ef, hastanede Evvelki gün Taksim kışla ara- f hk sakağındaki; Afyon fabtika- | sında vukua gelen ve fabrika bekçisi Abbas, Kâzım, Abbasın küçük kızı Haticenin ağır suret- te yaralanması ve Abbasın karı- si Nazlı Hanimın ölümüyle neti- celenen yangın hakkınd. dün tafsilât vermiştik. Ökrend göre, ağır yaralı bulunan, Ab- bas efendinin küçük kızı Hatçe de dün sâbaha karşı vefat etmiş- tir. Adliye ve polis yangın tah- Maamafih yangının bir kaza weti- cesinde çıktığı tesbit olunmuş- dan imalathanenin kendilerine tahsis olünan bir odasında bu- laşık yıkamak üzere yakılan gaz ocağından çıkmıştır. Takdir ve teessür ——— | Dahiliye Vekili | Bahçekapı hâdise: münase- | betile vilâyete b.r ismim (| | gönderdi Geçenlerde Bakçekapı hadisesinde ölen bir komiserimizle bir polisimizin bir şerir tarafından şehit edilmesi münasebetyle dün Dahilye Vekili Şük rü Kaya Bey tarafından vilâyelimize! bir lamim gönderilmiştir, Bülün polis şuabatına gönderilen bu tamim şu - dur: 13 senedir yabıta mesleğinde kıymetli yararlıklar ve fedakârlıklar göstererek se - refli bir hizmet Ha eden ve mill mücadele esnasında da vatanı icin faydalı bir mazette çalişan İstanbul yabıta serkomiserlerimiz » den Şakir İhsan Bey 28 nisan 937 perşembe günü İstanbulda şüpheli bir serserinin taki- bi esnasmda vaziyetini tehilkede gördüğü ar di aczinde değil mi ?.. O ande, kendi kendisinden öyle öğrendi ki, karşısında bir ayna olsa, yüzüne tükürecekti ! Şeker Osman, bu dolaşık his- ler içinde kendinden yarı geçmiş, yarı uyur, yarı uyanık, bastoniyle havada daireler çevirerek yürü- yordu. Yol, bir duman gibi ya- yılan akşam içinde uzanıp kay» boluyordu: Bu hazin boşluk için- de, âbide, hürriyet şehitlerinin mermer iskeleti gibi yükseliyor ve Mahmut Şevket Paşanın tür- besi, iri bir kalpağı aüdırıyordu. Bu aralık, yanından, sırtında kıl torbasıyla bir falcı kızı geçli. Esmer yüzünde, dişleri bir şim- şek gibi parlıyan, siyah kadife | gözlü bir falcı kızı. Sarı basma şalvarı ve kırmızı dallı çepkeni içinde, taze vücudü garip bir kıvrılışla yürüyordu.. Osmana, bu karanlık dağ tepe- sinde, nasıl istekli istekli bak- mıştıl., Vali muavinliği Ali Rıza B. muavin- liğe tayir ediliyor Vali twuavini Fazlı beyin ter- | fien birinci umum müfettişlik mülkiye omüşavirliğine © tayinle yerine terfien Pols mödürü Ali €yip getirilmesi tasavvur ni evvelce yazmıştık. KHa- ber aldığımıza göre bu tasavvur tahakkuk sahasına girmek üze- redir. Polis müdürlüğüne de Bey- oğlu kaymakamı oSzdat Aziz veya Bakırköy kaymakamı Feh- mi Beylerden biri tayin edile- cektir. Nakil muamelesi Hazirandan itibsren yapılacaktır. Zarudan haber Ihtiyar Zaro ağanın uzun müd- detdenberi İngilterede bulundu- gu malumdur. Son günlerde, ağanın yanında bulunan maktul Ahmet Musa Beyin biraderinden ailesine ge- len bir mektupta ağanın konti- ratının 15 Haziranda biteceği ve derhal İstanbula dönecekleri bil- dirilmektedir. Kontiratı tekrar yenilemedik- leri takdirde Zaro ağa Hazira- nın son haftasında memleketine kavuşacak demektir. Ders kitaplar Maarif vekâleti; önümüzdeki ders senesi için kitap yazanların kitap nümünelerini Haziranın 15 şine kadar kabul edeceğiz, aksi taktirde listeye ithal edilmiyece- ğini alâkadarlara bildirmiştir. va amma ma kadaşlarını yardım gayesiyle bindiği tram- yayı terkederek hadiseye cesurane mmüdaha-) 1; etmiş ve istikbalde mesleki büyük Mizmet ler beklenen kalıraman manlesef bu şeri - rin Kurşununa kurban giderek şehit olmamız - tur, Ba meyanda İsmali Hakkı Efendi irin- deki memarumuz da tesadüfi olarak karsrlaş tiğı bu hadiseye derhal ve bilA tereddüt mü. dahale etmiş ve firar etmekte olsn kasi tarafından ağır surette cerhedilmesine rağ- #ewn serseriyi yarslamıya muvaffak olmwş- tar, Şerir aldığı bir Yaradan ölmüş ve Türk xabılasına karşı gösterdiği cür'et Ve töca- vüriln coğammı bayatıyie ödemiştir. Fakat çok teessüf olunur ki, İmali Hakkı Efendi hu cesür ve civanmert memerumux da hiz) kıymetli hayata! miet uğrunda temiz ve kaybetmiştir. Zabıta reesleğinin şerefli tarihine sszife ve fedakürlk hislerinin arkadaşlık ve xe lek aşkının kudretti bir timsali olarak isim- lerini hakikelen ve hatıralarını vazife kur - bunları arasında liyemut kılan bu iki ah) raman memurun hareketlerini cihan müva - erhslnde valandaşlar huzurunda takdir eder ken bu hazin ve elim ziyadan dolayı dee «ür ve töziyetlerimi beyan eylerim, Şeker Osman, mıknatısa tutul- muş yibi başını çevirince, onun da meyillenen yolun ucunda ba- şını çevirdiğini gördü. Bu anda, bütün vücudu anla- şılmaz bir hazla ürpermişti. Avuç- larının içi karıncalanıyor, boğazı gittikce kuruyor, durduğu yerde yığılıp tatlı bir uykuya dalıvere- cekmiş gibi oluyordu.. İşte bu kız, bu sarı şalvarlı, kırmızı çepkenli ona hayalında ilk bakan kadındı.. Şeker Osman, bir deli telâ- şiyle dönüp arkasından koşmak, onun ellerine sarılmak, ayakla- nna kapanmak, bir bakışla tu- hanun çöllerinde zemzemler fış- kırtan bu Çingene güzeline bütün hayatını vermek istiyordu.. Onu sevecek, onunla evlenecek, onun- la mes'ut olacaktı! Şeker Osman, durduğu yerde rüya görürken, bir korne sesiyle İ ürperdi ve genç kahkabalarla ; gezecek çingene kızı, | 3 — VAKIT 18 MAYIS 1932 e i İY Türk edebiyatında Aşk Refik Ahmet Bey tarafından İstanbu! radysunda edebiyat ta- rihimize dair verilmekte olan konferanslardan dördüncüsü dün akşam verilmiştir. Refik Ahmet Bey, dün akşamki konferansında Türklerin islâm dinine girdikten sonra vücude getirdikleri yazılı ede biyatta tasavvufla başlıyan, sonras ları dini vect şeklinden çıkararak beşeri sevgi halini alan Jirizmi anlatmış, edebiyatımızın onikinci esırdan on dokuzuncu asra kadar geçirdiği merbaleleri izah et- İ miştir. Bu arada divan edebiya- tında ve halk edebiyatında ayrı ayrı terennüm edilen aşklar an- İ tılmıştır. Refik Ahmet Bey bu serinin beşinci ve sonuncu konferansını cektir. Su konferansın mevzuu edebi veniliğimizdir. tavuklar mahalle Zabıtai belediye talimatnamesi; * boroz, tavuk gibi kümes hayva- natının sokakta gezmelerini ve j koyun, keçi gibi hayvanların da mahalle aralarındaki boş arsa- larda otlamalarını menetmekte-” dir. Habuki bu maddelere şim- diye kadar hiç riayet edilme- mişli, Dün Belediye riyasetinden bü- tün şuabata gönderilen" bir ta- mimde bu maddenin ehemmi- yetle nazarı dikkata alınmasını ve sıkı teftişat yapılarak buna meydan veren balkın ı tecziyesini istemiştir. Deniz hamamları Için münakasalâr Mevsim münasebetiyle şebrin muhtelif yerlerinde deniz ba- mamları tesis için belediyeye birçok müracaatlar vaki olmuş- ta, Bu müracaatlar dünden iti- baren parça parça münakasaya konulmuştur. Fransız gemisi zabitleri şerefine ziyafet verildi Limanımızda bulunan Jeanne“ Darc. Fransız. mektep gemisi zabitleri şerefine dün Fransız kolonisi tarafından Ünyon Fran- sezde bir öğle ziyafeti verilmiş, ziyafette Fransız sefiri Kont Ghambrun de bulunmuştur. Ge- miyi dön Fransız kolinisine men- sup olanlar ziyaret etmiştir. Bu gün de 14le 16 arasında halk kendine: geldi şi Fahametle Celâl, küçük spor otomobillerini Osmanın tam ya- nı başında durdurmuşlardı. — Ayol bu ne dalgınlık, bu ne huya, bu ne istigrak?.. Şair mi oldun? Aşik m ol- dun? Nedir? Osman, dudaklarında mânasız bir tebessümle sadece gülümsü- yordu . Fahamet devam etti: | Böyle, akşam karanlığı | içinde, dağ yollarında çobanlar ibi me yapıyorsun, kuzum?. Şildız arla mı konuşuyorsun ?.. Sonra, çapkın bir istihza ile şakaya başladı: — Ha, afedersin. Bir be- kâr delikanlıya.da bu kadar tek- lifsiz sualler sorulmaz.. Değil mi Cemal ?.. Belki adamcağızın bir.. Öyle ya, bir beklediği, bir öz» lediği vardır.. Doğru söyle Os- man, istersen biz gidelim, mâni İ .- (Bitmedi) gelecek Salı günü akşamı vere- . a