5 Mayıs 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

5 Mayıs 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 6 — VAKTT 5 MAYIS 1932 BUNDAN SONRA ZAYIFLAMAK İÇİN ÜZÜLMEYE LÜZUM YOK Bahk eti artistlerden: Lilyan Bond Zamanımızda bütün moda hareket lerini sinemanm ve simena artistleri- nin yaptığını inkâr edecek hir tek kimse yoktur zannederim. Son sene- lerin kadm vücudu modası da sine ma artistlerinin vücutlarına göre de Zişiyordu. Ve moda “Zayıf, ince ka- dım,, modasıydı. Sinema artisti olmak için, Holi - vuttaki şirketlerin kapısından geçer. ken, bir kadınm, her şeyden evvel tar tılması lâzım geliyordu. Sinema Şir. ketleri, alacakları artistlerin ağırlık- Jarını o boylarının uzunluğunu, bai - dırlarının, kollarmıan, gerdanının öl. çülerini evvelden tesbit etmişti. Bu ölçülere endamları uygun gelmiyen - ler, yıldızlığa veda etmek mecburiye- tindeydiler, Ama, ölçülere muvafık olmamakla beraber, bu (oartistlerin çok güzelleri ve harikulâdeleri de yok değildi. Fakat bunlar, yıldız ok mak için ya muayyen ölçülere inmi - ye, yahut da bu işten vazgeçmiye mec burdurlar. Bu suretle Holivut bir çok güzellikler kaybediyordu. Zira, ölçüye uymak ve daima aynı ölçüle - rde vücudunu (muhafaza etmek için bir çok artistler, muhtelif rejimler yapıyorlar, aç kalıyorlar, buhar ban yolarma gidip eriyorlar, jimnastik yapıp kilo kaybediyorlardı. o Meselâ Katrin Kravfort, o&ir rol alabilmek için bir haftada on libre eksilmek mecburiyetinde kalmış ve eksilmişti.? Fakat filme başladığı gün, zafiyetten © Ç bayıldı, devam edemedi, hastalandı. Artık bu gün, Holivut, bu eski va- ziyette değildir, Küçük bir yıldız, 0 - nu bu belâdan kurtarmıştır. Bu yıl. dızın ismi de Jan Harlovdur, ve onu, Istanbulda “Cehennem (melekleri, filminde görmüşsünüzdür. Jan Har. Jov esasen, Holivutta plâtin renkte saç modasmı da çkâran kadındır. Kendisi bir şirkete müracaat edip rol istemiş, hemen kantara çekmişler, bakmışlar ki muayyen okkadan faz- Ja, kendisine: — Eğer rol almak isterseniz, de - mişler, erimeniz lâzım, Güzel kız kahkahayla gülmüş ve derhal bir pastahaneye giderek, va - kiz pasta birden yemek suretiyle bu teklife cevap vermiş, Sonra da “ Ce hennem melekleri, filmini oynamış Zira bu filmi yapan adam, profesyo- nel bir sinemacı olmadığı için, henüz aptallaşmamıştı, ve “güzel kadm, formülünün muhakkak muayyen öl çülerle olamıyacağını pek âlâ bildi - ği için bu güzel artisti angaje etmiş- ti Film gösterilir gösterilmez, se - yirciler, Jan Harlovun güzel vücu - dunu pek beğendiler.. Öteki şirketle - re mensup artistler de derhal kendi- lerini lokantalara, pastahanlere ata- rak trka basa karmlarmı doyurmü - ya, çoktandır imrendikleri tatlı ve| şekerlemeleri yemiye - başladılar. O Zamana kadar hep kuru, salçasız ve wi İğ “ Balık eti ârtistlerden : Anita Paj hafif yemekler yapan o loktantalar da, bol ve salçalı yemekler yapmıya başladı, Hsteler kabardı ve herkesin yüzüne neşe, rengine kan geldi. © günden beri Holivutta yapılan balolarda kadınlarm vücutlarının & henklitedevvürleri, dolgun göğüs - leri görülmiye başlamıştı, Terziler, müşterileri olan artistlerin vücutları- nı gösterecek şekilde tuvaletler yap - tılar, Hatta zayıf vücutluları balık e- ti gösterecek şekilde biçimler icat €- dildi. Bir kelimeyle, bu gün kadınlar, Holiyudun sinema despotlarınm kan tar ve ölçülerinden kurtulmuş balu - nuyorlar. Bu hâdise, kadmlık âlemi için mühim, çok mühim bir hadise - dir. Yaşasm balık eti vücutlar, Senaryo: SARHOŞ O dahi fenalığı her yerde görüyor. Bunun sebebi fena- lığın kendisinde olmasında. O kadar kendisindeki © bu- nu ancak diğer bir ruhun ay- nasınâ aksettirdiği zaman gü- rüyor — Maryse Thoisy — Kapıdan giren kadına baktıktan sonra kadehimi elimden bıraktım. Masaya göz gezdirdim. Boş şişe eriyen buzların üstünde yüzüyordu. İçecek bir şey kalmamış, Artık gide- yim. Fakat niçin böyle titriyorum? O mu? Haydi canım.. Gidip başka bir yerde biraz daha içerim, Hem de çok içerim &i kendimi unutayım! Daha şimdiden sarhoşum. Hoş bir sarhosluk.. Ayağa kalktım. Bu mahlüka bir kere bile bakmadan gitmeliyim. Tu - valet masraflarını bir az da başkası! versin. Ha! o da bakıyor. Bak, azi- zem, dostun gelinciye kadar şüphe - siz benimle gevezelik etmen hoş olur..' Benim gibi budala ahbapları büsbü - tün gözden kaybetmen iyi değildir. Gardroptan şapkamı abrken yani- ma geldi: — Sen ha?. Ne zaman döhdün? — Bir senedir buradayım.'Siz ga- liba eski aparitımanı terkettiniz. Gö- rüştüğümüze pek memnun oldum. Demek hâlâ İstanbuldasınız.. O hal - de görüşürüz. Ne iyi tesadüf!. Bon-| suar,, Cevap vermedi. Süratle uzaklaş - tım. Şimdi sokaktayım.. Ne iyi ettim. İşte onun lâyık oldu- ğu muamele. Aferin bana! | Şimdi haydi içmiye!. Nerede? İlk rasgeleceğim meyhanede,, a — Bana rakı verin! Rakı içkilerin şahıdır!. Bak ne hain kadınmış! Haydi ben ondan kaçtım, çünkü o bana hi- yanet etti, Evet, eski bir hikâye, Lâ-| kin o beni durdurmak için bir hare. kette bulunmalıydı. Manmafih şimdi o benim tanıdığım aşkı için kocasın - dan ayrılan kadın değil ki. Şimdi o-| nun belki yüz tane âşığı var. Bir fahişe! Ve bir fahişeye ancak böyle mu- amele edilir!. Lâkin bu meyhanede Bü akşam rakı ve kadın istiyorum. Hayat zaten nedir? Buzlu içkilerle dekolte kadınlardan ibaret değil mi? Üst tarafı boş, , İnce kadehlerde buzlu dekolte kadınlar! İşte bütün hayatım sırrı! Bu şişeyi bitirip kadmlı bir yere gideyim. Kadın... Hepsi de biribirinin aym, Yalnız şu farkla Bazılarının bir ve bazıları nm beş yüz âşığı var. Evet, sarhoşum, Fakat bu akşam çok içeceğim. Çok.. Canım sefahat is tiyor, bir gece restoranında aradığımı bulurum. Lâkin evvelce eczaneden hir az eter alayım. kadm yok. içkiler ve Gene sokaktayım. Rüzgâr, yüzüme vuruyor. İşte üç sene evvel gene bu şehirde, bu sokakta onünla beraber - dik, O zaman bir sözüyle hayatımı feda ederdim, Şimdi ne kadar lâkay- dım. Dünya ne tuhaftır! — Sonu haftaya — i gönderdiler okusun diye. Ince Kadın Modası Artık Bitti Yeni Bir Valentino Amerkada ortaya çıkarılan bu artst, “Clarke Gable'dr Her sene, A- merikalılar, yeni bir (o Valentino meydana çıkarır- lar, (o seyircileri tecrübe ederler, muvaffak olur- larsa bu yeni ar- " tiste bir kaç film yaptırırlar, son- rada yakasını koyuverirler. Bu artist seyircilerin nezdinde tutmaz- sa, film şirketle- ri, gene âynı şe- yi yaparlar. Zira garip adamlardır bu Amerikalılar vesselâm. Fakat, bu ne- viden ortaya çıs karılmış olan Clarke O gable, halk tarafından - pek tabiiAme- rika bhalkı- o kadar sevilmiştir ki mensup olduğu şirket , ona filim üstüne filim yap- tırmaktadır. Çünkü Clarke Gable evvelâ, çok sevimlidir. Sonra sporcudur, daha sonra sade ve samimidir. Hiç bir vakit kendini beğenmiş züppe delikanlılar gibi “poze, etmez, Oynadığı oyunları içinden gelerek oynar. Gülüşü insana sıhhat ve neş'e telkin eder. Yü- zü, merhum romantik güzel Va- lentinoya hiç benzemez. Her balde bu muvaffakiyelinin sırla- Akıl 12 Yaşında Onu “Bütün hayatı, ve “Gel evle- nelim,, filmlerinde gördük. Daha bir çok filmlerde de küçük roller almış- tı, Meselâ en son “Ne sevimli?,, fil - minde olduğu gibi, On iki yaşında bir çocuk fakat bü- yük bir artist olan Jan Merkanton, dünyada, sinemaya en genç başlamış olan artistlerin (birincisidir. Zira, Merkanton henüz on yedi günlükken — evet on yedi günlük — ilk filmini yapmıştır, Ru filmin ismi “Miyarka,, yahut “Azılı kız, di. Merkanton bu film için izahat ve- rirken gayet ciddi bir tavur alarak di yor ki: — Doğrusu hiç bir şey hatırlıya -| mıyorum. Fakat babam, pek güzel | oynadığımı söylüyor. Rejisör düdüğü nü çalıp da “Ağla! dediği zaman hemen yaygarayı basıyormuşum. Şüp hesiz bu korkudan olacak amma, sah ne biter bitmez, susuşuma ne dersi - niz? Tabii bu da korkunun bittiğine sevinişimdendir, değil mi? Jan Merkanton, meşhur artist Sa- ra Bernarla Rejanım vaftiz çocukla - rıydı, İnsanın bu kiymette hamileri olur ve Merkanton gibi kıymetli bir rejisör de babası olursa elbet kendi de san'atkâr olur, Fakat küçük Mer- kanton on yedi günlükken © yaptığı filmden sonra dört yaşına kadar baş ka işlerle meşgul oldu: Dişlerini çı- kardı, “Anne, “Baba,, “Mama, de - mesini öğrendi. Sonra da mektebe Fakat kü- Yaşta Değil, Büyük Bir Artist (e rından birisi olsa gerek, Bun mukabil bir parça boksör Demp” sey'e benzer.Tabil yüzü yumruk” larla bozulmamış bir Dempsey& Clarke Gable'in (o Avrupa muvaffakiyetle gösterilen eserle” rinde birisi de « Halis Kan” isimli ve mevzuu atyarışları ola” daha doğrusu bir yarış atını” hayatını gösteren bir filimdi Bu filmi bu sene istanbuld# görceğimizi biç ümit etmeyi” zira M, G, M filmdir. Baştadır Küçük Mekanton wi çük Merkanton sinemayı mekte? daha çok seviyordu, seviyordu * ne yapsın? ... gif Jan Merkanton'un şimdi büyük merakı var. Oda, babası gibi T€ fi olup filmler yapmak. Fakat | tarzını kat'iyyen sevmiyor: — Ben, diyor, bir film sahne? yacak olursam, muhakkak “Bedi” erlar şahı,, gibi bir film ya aray İşte bunun için kendisinin, #f yoda en büyük dostlarını elekt ler, dekoreular ve amele tarafi * 0“ etmektedir. Merkanton bütün b“ damların sırlarını öğrenmek İst sonra, kalkıp bir film yapacak: ei Sinemada artist olarak ne eti almış olan bu on iki yaşındaki w rejisör namzedine muvaffak; menni ederiz,

Bu sayıdan diğer sayfalar: