5 Mayıs 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

5 Mayıs 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EREL Londra sokaklarında! tılık hilâfet hvarm babası hani şu meş ilmecit Efendi yok mu? Lon elicens servisin hizmetine aş? lerde bu haberi gördükten hayret etmedim. ... dag üntemlekesi olan devletler, ipti- lart iki bağla bağlarlar. sizin gölgenin arkasında iyen ruhurlu va etlerinin ruhuylu dünya arasmda m örgü gererler. Müstemlekele- Yal İnsanıyla hür insan arasıda Z müstevli ordusunun tankları, ia Bölge yunda da bir muhacir, bir yersiz, 5 wi isuzdur. Dünyanm üstünde - OE hayal gihi yaşar. tini — Müstevliler, din müessesele - küvvetlendirirler. İngiltere müs 172 eke Yapmak istediği yerde insan arasma şu fikri sokardı: — Ey ahali, şer'i şerife sadık ka- aruz, z İngiltere resmen on dokuzuncu a-| T Türkiyesinden demokrasiyi kabul?) ini siyasi notalarin talep eder ii akat zaptettiği Mısırda şer'i mah ke eleri himaye etti, Müstemlekele" - de, en çok hoşlandığı adam di - Mİ devlete âlet eden adamdı. ı Müstemlekelerde an'ane emperya- Mü elinde dizgindir. Bu dizgin sağ kaldıkça bir at gibi müstemle - leri sırtlarında taşırlar, ... Abdülmecidin aldığı vazife, yeni vazife değildir. Ondan çok evvel Oyunu öynıyan yüzlerce adam Keldi geçti. Devlet reisliğinden gayrı T hilâfet makamı fikri zaman, 71 kuvvetli müstevlilerin elinde bir İstismar vasıtası oldu. Selcuk emi - Tülümerası halife denen adamı elinde bir ölet olarak kullanırdı, Misir memlükları halife unvanını İağiyan adamları bir memur telâkki #derlergi, dip bir ... Osmanlı imparatorluğu küvvetli ol duğu müddetçe kimse peygamber mdan bahsetmezdi. Kavgalar bir Dont için değil, bütün dünya cihan Birliği etrafında olurdu. ... Osmanlı imparatorluğu bir kötü- te haline girince, Osmanlı ülkesini T ticaret pazarı haline koyan Fran x bilhassa Rusyanm Fransız pazarı. ması ihtimaliyle Osmanlı sul tanima yeni bir nüfuz kazandırmak eti Aynalı kavak munhedesinde Babalı Rusyaya terkini kabul eden li (Muratcan) adındaki erme - bulduğu bir formülle Osmanlı müstemleke| rleri, süngüleri yoktur. Müstevli, i mıştır. “İsa, İ | ' Filkat garibesi | 4 ayaklı, 4 kollu i vedört kulaklı ! Kasımpaşada Hacıhüsrev ma- hallesinde Mehmet Ef. nin karısı Fatma H. sekiz aylık çok garip bir çocuk doğurmuştur. Bu ço- i cuk dört ayağa, dort kola, dört | kulağa, dört göze ve iki yüze malik garip bir mahlüktur, ve ölü doğmuştur. OÖğrendiğimize göre Fatma H. yirmi gün evvel Müddeiumumiliğe müracaat ve kocasından dayak yediğini iddia etmiş, fakat yapılan muayenede üzerinde dayak eseri görülme- mişti. Çocuğun düşmesi üzerine Müddeiumumilik düşen çocuğun bir döğme neticesi düşüp düş- mediğinin tesbiti için kadının İ tekrar Oo muayenesine lüzum görmüştür. Yapılan muayenede bu garip mahlükun Fatma hanr- mın karnında dayak hadisesin- den çok evvel öldüğü anlaşıl- Leman Ekrem gecesi Bu akşam saat 22 den itiba- ren sabaha kadar devam et- mek üzere Eden salonlarında Le- man Ekrem gecesi ismi altında bir danslı suvare verilecektir. Leman Ekrem Hanım bu müsa- merede şimdiye kadar işidilme- miş yeni şarkılarını okuyacağını bildirmektedir, distanda sipahi isyanma karşı İslam halifesi neşrettiği o beyannameyle ip tidat Hint müslümanma nasihat et - ti, Dedi ki: “— Sakın istiklâl ilân etme! Hür) olma! İngiltereye itaat et! Ve müs -| temleke kal! *... Büyük harpte Almânya hilâfet fikrini son defa Alman emperyaliz -| mi namına kullanmak istedi. Cihat beyannamesine fetvayı ve! ren fetva emini bile güldü. Ve müs - lümanlar halifeye silâh atmak sure-| tiyle cevap verdiler. Suriyede karşi- mızda müslüman vardı. İsyan eden, peygamberin torunuydu. »”.. Abdülmecidin bu gün tuttuğu iş se nelerdir âlmıp satılan bir metan a - ittir. Onu, bir zamanlar Fransa kul- Jandı. Bir zamanlar İngiltere de tec- rübe etti, Bir zamanlar Almanlar ye- şil bayraktan medet umdular. Niha- yet halife sıfatını kendi kendine ta “ hmm Kırımda şer'i nüfuzunu kg nak istedi. Yani Fransa şarkta- Menfaatlerine yeşil hırkadan bir MEN Yapmak istedi, ... inci Abdülmecidin (Apdülmecit) feti Kırım harbinden sonra İn - Ram e Tefrika :No. 8 OSMAN kimdi buradaydı. İçiyordu.. eğ Saattenberi?.. Farkında bi- *ğildi.. Yalnız, kalktığı za- kayi Yeni iskarpin giymiş bir ay a her adımda ayakla- kendi, ydağını gördü.. Kendi © gülümsedi: W Sarhoş oldum galibal., Yı lara çarparak, boş san- n özür dileyerek soka- dalyalard A çaktı, ey oğlu caddesi, gecenin bu küle” vaktinde, sinemalardan boşaldı. ahaliyle bir an dolup lke ebiler, kocalarının, sev- kollarına yaslanmış ye gözlü kadınları yuvala- tanyordu., şıyan adam artık bu kadar köhne un- yanı satışa çıkaramaz. Olsa, olsa o. Entellicens servisin hafiyesi kayde - lummuştur. Elindeki malm dünyada ne biçih bir mal olduğunu bilmiyen yoktur. SADRİ ETEM Kaza Bir otomobil direğe | çarptı, yaralanan- lar yar Kazadan #onra parçalanan otomobil Dün akşam saat 19,30 da Ga- lata köprüsü üzerinde feci bir otomobil kazası olmuştur: 1336 numaralı otomobili idare eden şoför Mustafa ve muavini Emin, içerisinde Tophane maliye şubesi memurlarından Nuri, Hik- met ve Cemil beyler olduğu hal- de Galata cihetinden Eminönüne geçmekte imişler, köprünün or- talarında önde giden tramvay- dan ansızın bir çocuk atlamıştır. Şoför Mustafa, birdenbire önüne çıkan çocuğu ezmrmek istemiş ve direksiyonu sağa kıvırmıştır. Bu manevra fena bir şekilde bit- miş ve otomobil bütün bhıziyle 55 numaralı tramvay direğine çarpmıştır. * Çarpışma çok şiddetli olmuş ve şoför Nustafa, muavini Emin, maliye memuru Nuri bey muh- telif yerlerinden yaralanmışlardır. | Yaralılar Sıhhat yurduna kaldı- rlmışlardır. Tabkikata başlanmıştır. Ilk neticeye göre hadisede şoförün kabahatlı olmadığı, bilâkis bir çocuğu ezmemek için icap eden manevraya baş vurduğu anlaşıl- mıştır. Maarifte : İnkılâp lisesinin müsameresi Iokılap lisesi tarafından bu akşam saat yirmi buçukta Ga- latasaray lisesi (o salonunda da velilere mahsus bir müsamere verilecektir, İnkılâp Tisesi tale- besi bazı musiki ve şiir parça- larınden sonraFaruk Nafız Beyin AKIN ismli mavzum piyesini temsil edeceklerdir. 3 — VAKIT 5 MAYIS 1937 ğ Hususihastaneler Ticaretodası yeni kararlar verdi Dün ticaret odası meclisi Ka- ra Mustafa zade Ahmet beyin riyaseti altında toplanmış, zabire borsasında muamele yapan tüc- carlarla hususi hastahanelerin odaya kayıtları meselesini ko- nuşmuştur. Bu günkü şekil ve vaziyete göre zahire borsasında muamele yapan tüccarlar yapdıkları mua- meleden binde iki mikdarında bir resim vermekte ve toplanan bu paralar ile zahire borsâsı idare edilmektedir. Halbuki bu tarz ve şekil dünya zahire borsala- rının idare tarzı ve şekline uy- mamaktadır. Bu usulün ilgasiyle tiyle zabire borsasına yazılmaları mecburiyeti usulünun ihdası için yapılan teklif ekseriyetle kabul edilmiştir. £ Sonra (hastaneler meselesine geçilmiştir. Bu hususta üç noktai nazar vardır. Osman ve Mehmet Vehbi Beyler ile Muhsin Naim ve Ne- cip Hasan Beylere ait olan bu noktai nazarlara göre yirmi ya- taktan fazla karyolayı ihtiva eden ve hastalarının tedavisi için hariçten başka doktor çağır ran, odalarını, ilâç, yemek, has- ta bakıcı ve hademelerini ücret mukabilinde başkalarına kiralı- yan hastane sahiplerinin ticaret İ maksadıyle hareket ettikleri ka- bul edilmiş ve bu vaziyette olan bastanelerin odaya O yazılmaları karara alınmıştır. Gerek hanesinde ve gerek muayehanesinde hastalarını kabul ve tedavi eden doktorlar tüccar addedilmediği gibi, yalnız kendi bususi hastaları için bir kilinik açan doktorların tüccar addedi- lemiyecekleri kabul edilmiş ve hayır cemiyetleri tarafından idare edilen obastanelerin de odaya kayıtları lâzım gelmemekte ol- duğu tasrih edilmiştir. Şu noktai nazara göre şehri- mizde bulunan ecnebi hastanele- rinin Vaziyetleri tetkik edilmek- tedir. Bunlardan ticaret kastiyle açıl dıkları © anlaşılan o hastanelerin odaya kayıt edilmeleri kendile- rine tebliğ edilecek ve diğerle- ride bundan muaf tutulacaktır, Yazan : Yusuf Ziya Şeker Osman, bir tramvay direğine dayanmış, her otomo- bilin arkasından, bir ah gibi uza- yan nazarlarla bakıyordu. Bu Teşrinisani gecesinin ıslak karanlıkları içinde, öyle sandı ki, dünyanın yegâne yalnız insanı kendisidir ! Dudaklarına kadar gelen fena bir küfürü, bir tükrük balinde çamurlu kaldırımların suratına atarken kulağının dibinde, nazik, terbiyeli bir ses fısıldadı: — Beyefendi, bir şey emre- der misiniz?., Arkasında kürklü yakalı bir palto, elinde gümüş saplı bir baston, burnunda altın çerçeveli bir gözlük, dudakları pişkin bir tebessümle yırtılmış bir adam, karşısında ellerini uğuşlurarak cevap bekliyordu. — Kibar, hususi bir ev var. Teşrif © buyurursanız o memnun olursunuz! Geçeceği karanlık yollar, gi- deceği ıssız ev, gireceği boş ©- da, yatacağı soğuk yatak, birer birer gözünün önünde canlandı. Imkânı yok.. Herkesin, odasına kolunda sıcak ve sokulgan bir kadınla girdiği bu ıslak sonba- har gecesinde evine yalnız gide- miyecekti.. Karşısında emir bek- liyen nazik ve hayırhah adamın teklifini derbal kabul etti; — Gideliml. Ve yürüdüler... Kürklü paltolu | gümüş bastonlu tellâl önde, Şe- ker Osman arkada, köşedeki, pastacının sokağma saptılar, ça- | murlu kaldırımlar üzerinde sen- deliyerek yarı dik yokuşu indi- ler, soldaki büyük binanın zilini çaldılar,. Kapı aralığında küçük bir sıldaşma oldu, zincir çıkarıldı, kanat açıldı, girdiler.. Burası, büyük, mükellef bir konağın birinci katıydı. Yerler parke, kapılar ağır ceviz ağacın- dandı. İçeriden gramofon sesi ve kadın kahkahaları geliyordu. Sağdaki odadan, ateş renkli tu- valet giymiş, gençliğinde haylı gönüller yakıp ocaklar söndür- düğü belli, şişman bir madam çıktı : — Buyurunuz bey.. Salonal.. İçeride yedi kız vardı. İkisi masa başında iskambil oynıyor- du. Bir tanesi köşede kahve falına bakıyordu. Bir sarışınla bir esmer, biri dam olmuş biri kavalya, dans ediyorlardı. Biri sigara içiyor, biri sedirin üzerine uzanmış, O dizlerinin (dibinde horlıyan tekir kediyi okşıyarak uyukluyordu. Kürklü paitolu, gümüş baston- tüccarın bir nevi kaydiye ücre- | Iktısat 5 Numaralı Karar- name etrafında Beş numaralı kararname dev- let bankasına henüz tebliğ edil memiştir. Kararcame bankaya birçok vazifeler tahmil etmekte olduğundan tebligat yapıldıktan sonra bankanın muamelâtı ziya- deleşecektir. Binaenaleyh ban“ kanın bu işler için ayrı bir teş- kilât vücuda getireceği anlaşıl- maktadır. Kararnamenin bazı noktaları muhtacı izah olduğunu dün yaz- mıştık. Dün gene bazı salâbiyet- tar zevatla görüştük. Kaydetti- ğimiz malümata göre kararname iki nevi takayyüdat koymakta- dır. Bunlardan birisi kendilerile ticaret mukavelesi ve yahut Kli- ring akdettiğimiz memleketlere kavşı alınacak vazıyeti göster- mekte, diğeri de mukavele ak- tedilen devletlerle yapılacak mu- ameleyi bildirmektedir. Tavazzuha muhtaç görülen madde Kararnamenin en ziyade ta- vazzuha muhtaç görülen mad- desi ellerinde ecnebi kambiyosu mevcut olanların bu kambiyoları 15 gün zarfında Devlet banka- sına bildirmiye mecbur olmala- ndır. Bu mecburiyet yalnız kam biyoya münhasır olmayıp ecnebi memleketlere yapılan (ihracat eşyalarını bedellerinden tahsil edilmemiş olan miktarının da Devlet bankasına bildirilmesi lâzımgeleceği mütaleasını tevlit etmektedir. Meselâ bir çok ih- racat tacirlerimiz Kere Yunanistan Ove Yugoslıvyaya İmal göndermişler fakat bedel- | lerini henüz tahsil edememişler- dir. Binaenaleyh bu paraların da bankaya bildirilmesi zaruri görülmektedir. i Kararnamenin birinci maddesi de döriz takyidatı koyan mem- d leketlere karşı yapılacak mua- meleden bahsetmektedir. Döviz hakkında takyidat koyan mem- | leketlerin hangileri olduğu ve bu hususta ne gibi ahkâm koy- duklarına dair harici (ticaret ofisinde mufassal malümat var- dır. Alâkadarlar ofise müracaat ederek malümat alabilirler. 3 Döviz bakkında tekayyüdat vazeden ve kendilerine ihracatta bulunduğumuz başlıca memleket- ler Romanya, Avusturya, Bulga- ristan, Çekoslovakya, Danimarka, Ispanya, Yoğoslavya ve Yuna- nistandır. A Gümrüklerde v3 Kararnamenin 2 inci maddesi (Lütfen sayfayı çeviriniz!) lu adam, Osmanın kulağına fis sıldadı : i — Hepsi familya kızlarıdır. Hele şu köşedekini görüyorsu- Duz?.. Namusum hakkı için daha buraya düşeli yirmi dört saat olmadı! Bu aralık tekrar kapı çalındı, koridorda kalabalık ayak sesleri dolaştı, koşuşmalar, gülüşmeler, şakalaşmalar oldu. Muhakkak bir bovarda alayı sökün ekenişti, Kırmızı entarili şişman kadın seslendi : d — Sabahat.. Hicran.. Sofya., Lili. Haydi, hepiniz içeriyel Sonra, Şeker Osmana döne- rek özür diledi; ğ — Affedersin Beyimu.. Kızla rımız angajedir.. Yarın gece bu- yurunuzl ü Şeker Osman, kesesine güve- nen her bekârın birkaç saatlik eşini bulduğu bu evde bile so- kulacak bir sine bulamamıştı! Dudaklarında acı bir tebessüm buruştu.. Kalktı. (itmeli Yy

Bu sayıdan diğer sayfalar: