Pe © refakat edecektir. — 4 — VAKİT 1 MAYIS 1932 Romanyadan yeni Seyyahlar Geldi Dün Romanyadan şehrimize yeniden seyyah ve talebe kafi- leleri gelmiştir. Romanya ziraat mektebi tale- belerinden olan birinci kafile sabahleyin konvansiyonelle Bul- garistandan gelmişlerdir. Perofesör Dr. Arva'nın riya- seti altında Sİ talebeden müte- şekkil olan kafile Bulgaristanda sekiz gün kalarak Sofya, Ruscuk Filibe şehirlerini ve buralarda bulunan ziraat ve orman mek- teplerini gezerek tetkikatta bu- lunmuşlardır. Talebeler şehrimiz- de beş gün kalarak ziraat mek- teplerini gezerek tetkikal yapa caklardır. Öğleden sonra da Regele Ca- role vapurile 170 Romen seyya- bı daha gelmiştir. Mayısın altısına kadar şehri- mizde kalacak olan Romen sey- yahları (arasında o Darülfünun profesörlerinden M. Yaşi, M. Na- um, M. Dimopolu ve diğer yedi profesör, ceneral Doma, Bük- reş Posta ve telgraf umum mü- dürü M. Carkes Romanyanın en büyük fabrikalarından M. Sta- fanesku, bangar M. Alemesnino avukat Mm. Gârtenberg M. Ka- | pone ve Hristesku bulunmakta dır. Seyyahlar bu sabah Taksi- me giderek Cumhuriyet abide- sine bir çelenk koyacaklardır. Seyyahlar yarın, Üsküdar ve çar- şıyı Salı günü Eyüp ve T-x*apı sarayını, Çarşamba günü: Mey- beli adayı gezeceklerdir. Bir Alman âlimi Amerikada Yaşıyacak Meşhur Alman âlimi Eins- tein artık bundan sonra Ame- rikada oturmıya karar vermiştir. Amerikalılar kendisine büyük darülfünunlarmdan birisinde bir kürsü vermişlerdir. Alman gazeteleri, âlimin bu kararından bahsederken, buna, Almanyadaki mali bubranın se- bep olduğunu yazmaktadırlar. Fakat bazı gazetelerde, bu ka- rarda mütemadiyen profesöre hücum eden sağ cenah fırkala- rının dahli olduğunu da yazıyor- Umumiyetle bu havadis Al manyada büyük bir huzün uyan- dırmıştır. m NN tuk eskisinden büsbütün başka, yepyeni bir Türkiye olduğunu sizde yakından görmüş bulunu- yorsunuz. Size düşen vazife Bul- garistana döndüğünüz vakit mem- leketimizde yeni Türkiyeyi oldu- ğu gibi tanıtmıya çalışmaktır. Ziyafetin sonunda kadın ve erkek Bulgar muallimleri hep birden evvelâ İstiklâl marşını sonra Bulgar milli marşını tegan- ni etmişlerdir. Çay ziyafetinden sonra misa- firler Galatasaray lisesine git- mişlerdir. Bulgar misafirler bugün Bursa- ya giderek iki gün kalacaklar ve tetkikatta bulunacaklardır. Misafirlere Darülfünun Ede- biyat fakültesi reisi Muzaffer Bey A çel İİ Günün Haberleri | Tütün zeriyatı Yüzde yirmi beş Azaltılmalıdır Husust Sofya muhabirimizden Bir ingiliz Filozofu 626 müstahsilin iştirâk ettiği aile Dupniça kooperatifinin senelik Şehrimizde içtimamda Bulgaristan Ziraat bankası müdürü M. Sakazof Bul- gar tütün müstahsillerinin meyus vazıyetinden bahs ederek ecnebi memalike tütün ihracı müşkülâ- tının başlıcası her tarafta hüküm süren iktisadi buhran olduğunu söylemiştir. Buhran iyi tütünlerin yerine fena tütün alınmasını icap ettiriyor. Iyi tütünler şimdiye ka- dar şarktan ve bahusus Bulgaris- tandan ve Yunanistandan alını- yordu. Ibracatın durması neticesi ola- rak bir çok Senelerin mahsulü depolarda birikmiştir. Avrupa rejileri bundan istifade ederek tütünleri biç bahasına almıya ça- lışıyorlar. Bundan başka dabili sarfıyat yüzde on ilâ oluz azal- mıştır. Bu vazıyet karşısında Bul- garistan Zıraat bankası müstah- silleri himaye için son derece gayret sarf ediyor. Faiz miktarı yüzde yediye indirilmiş ve ban- kanın saf varidatı fevkalâde azalmıştır. Ba işin ıslâbı için kre- di kifayet etmez. Başka menabii varidat bulmalıdır. Mösyö Saka- zof möstahsillere zeriyatın tahav- vülâta tâbi tutulmasını ve mın- takanın yegâne istinatgâbı olan tütün zeriyatiyle beraber asma, hububat ve meyva zeriyatiyle de meşgul olunmasını tavsiye etti. Muvakkat bir müddet için tülün zeriyahı yüzde yirmi beş azaltılmalıdır. Bütün bu tedbirler faydalı bir tesir gösterecek ve sebatkârane çalışıldığı takdirde neticede şimdiki müşkülâtla ba- şa çıkılabilecektir. Mösyö Sakazof Bulgar müs- tahsillerinin bu mücadelesinde kooperatif zihniyetinin ehemmi- yetini meydana koymuştur. Profesör Ernest Wood adlı bir İngiliz filozofu bir kaç gündenbe- ri zevcesiyle birlikte şehrimizde bulunmaktadır. Evvelki gün Beyoğlunda Y. M. C. A. Amerikan kulübünde “Mad- de ve zihniyet hakkındaki asri fi- kirler,, mevzulu bir konferans ve- ren Profesör senelerce evvel Hin- distanda yerleşmiş ve orada, biri Bombay'da Haydarabat Sent, di- ğeri Madanapalla olmak üzere i- ki darülfünun tesis etmiştir. Mr. Wood dün bir muhaririri- mize şunları söylemiştir: — ZA senedenberi Hindistanda yer. leşmiş bulunuyorum. Şimdiki halde Madras'ta oturuyorum ve Hintlilerin felsefe lisanı olan Sanskrit'le yazılmış; eserleri ingilizceye tercüme ediyo - rum. e Şimdiye kadar “Fikrin temerkü - zü,, , “Zihniyetin terbiyesi, ve “İrade, gibi muhtelif felsefi (fikirler üzerine bir çok eserler yazdım. . 30 memleket dolaşarak bu mevzüu- Jar üzerinde konferanslar verdim. İstanbula gelmeden evvel Triyeste Zağrep, ve Sofya (şehirlerini ziyaret ettik. Oralarda bazı konferanslar verdim. Zevcem de Sofyada bir kon - ferans verdi. İstanbuldan sonra Romanyaya gi - deceğiz. Oradan da Yunanistandan ge çerek Mısır yoluyla Hindistana döne- ceğiz, Seyahatimiz sadece tenezzü mak - sadiyledir. , Fakat gittiğim yerlerde imkân bulursam konferanslar da ye- riyorum, Kanlı bir hadise Sirkecide gümrük komisyon- cularından Nesim E£.le gümrük hamallarından Sari arasında kav- ga çıkmış ve Sari bıçakla Nesim EF. yi bacağından ve kollarından ağır surette yaralamıştır. Mecruh hastaneye kaldırılmıştır. Sari ya- kalanmıştır. Miki 21 Maslaktaki ceset Maslakta bıcakla 32 yerinden vurularak öldürülen cesedin hü- viyeti henüz — anlaşılamamıştır. Bebek önlerinde denizde bu- lunan cesedin kime ait olduğu da henüz belli değildir. epi e Gayrımübadiller Gayrımüba diller cemiyeti ida- re heyeti dün toplanmıştır. İçti- mada, bazı teşebbüsler için An- karaya giden heyetin verdiği izahat dinlenilmiş ve yakında toplanacak olan kongre hakkın- da müzakere cereyan etmiştir. Gayrımübadiller kongresi ma- yısın ilk haftasmda Halkevinde toplanacaktır. İdare heyeti o zaman kongre ruznamesini ha- zırlıyacaktır. Ahırlar meselesi Ahırların . asrileştirilmesi için verilen son müblet dün akşam bitmiştir. Bugünden itibaren be- lediye hududu dahilinde sıkı bir teftiş yapılacak ve henüz ahır- | larını belediyenin evvelce verdiği plân dairesinde tanzim etmemiş olanlar tecziye edileceklerdir. BORSA 30 Nisan 932 Kambiyo Fransız Frangı 1 İngiliz lirası Kr. Konser Tanburi Refik beyle refikası ve ama tör musikişinas Cemal Kâmil beyin işti râkile Hilâlishmer cemiyeti menfastine 3 mayıs 1932 Salı günü akşamı sant 21,30 da Elhamra sinemasında bir konser ve- receklerdir ; Programları iki kısımdan ibarettir, Birinci kısım 1 — 'Musababatı musikiye (Refik Bey), 2 - Kân nev (rast) (Dede Efendi), 3 - AF eyle suçum (ras) (Refik Bey), İğ Liret 4 - Ümitsiz (suzinik) (Mustafa Nofiz bey), 5 - Mahur saz semaisi (Refik Bey), ) Borsa herici | ikinci kısım 7 vii ; S | 1 — Göğsümden kaçıp gittin (hicaz) ele > (Refik Bey), 2 - Kara koyun (halk: tür külerinden, 3 - Duvar saçın örmezler (Türkmen),-4 - Pencereden bakma ka- #am (Anadolu halk türkülerinden) Bundan başka monoloz söylenecek, ve sinemada Serseri Kral filmi gösteri- Jecektir. - 5 - : Türk lirası Dinar Jervomeç Kuruş Nukut Fransız Frangı Dölar Ingiliz lirası SUREYYA opereti 2 Mayıs pazartesi akşamı Ka- dıköy Sn ay ven 3 perde $ li dağı Tıp .Âleminde Keşitler | Frengiyi kati surette tedavi. edecek fenni usül bulunmuştur Bu usülün kâşifi Dr. Vernes isminde bif âlimdir ki Fransada yapılan teerübelef büyük birmuvaffakıyet neticesini vermişi” “Rokfeller Enstilü” sü rüesaşın. dan ve kimye, tp Nobel mükâfatını kazanmış olan meşhur Fransız dok torlarından Aleksi Karel ahiren Fran sız gâzetelerinde o frengi hakkında şayanı dikkat bir makale yazmıştır. Tercüme ediyoruz: “Bir memleketin büyüklüğü banka larının ve fabrikalarının sayısiyle hatti mekteplerinin çokluğuyle tayin edilemez. Bir memleketin büyüklüğü nü halkının bedeni ve fikri kiymet- leri teşkil eder, Kâmilen atletlerden teşekül eden bir memleket garip bir sey olur.fakat garabet itibariyle kâmi| Jen mütefekkirlerden mürekkep bir | memleket te ondan daha iyi olmaz. Bugünkü cemiyette mes'ut bir tarz da yaşamak için, insanm bedeni ve fikri kuvvetlerinin ahenktar bir su- relte teşekktl etmiş olması lâzımdır. Ruhla vücut, biribirlerinden ayrı şeyler değillerdir. Onları, ayni şeyin muhtelif görüşleri gibi telâkki etmek lâzımdır. Binaenaleyh fikrin kıymeti, adalelerin kıymetine derin bir şekilde) merbuttur. | Bir adamın uzvi ve fikri kıymeti, geniş mikyasta, babasınm ve anasın'n mevcudiyetine bağlıdır. e Bizim fikri ve uzvi teşekkülümüzü (temin eden,| kendisinden neşet ettiğimiz dişi ve| erkek hüceyrelerdir. Her şeyden ev- vel, biz, ensicemizin üzerinde yazılı irsi temayüllerin ifadesiyiz. Tabil bn temayüller cenin veya çocuğun teşek kül şeraitine nazaran değişebilirler. Fakat çocuğun . hakikaten fena bir menşei teşekkülü varsa daima cılız, az akıllı, maneviyatı zayıf ve beslen: diği maddeler, içinde büyüdüğü mu. hit. ne kadar iyi olursa olsun, has- ta, deli, veya bir cani olacaktır. Görü lüyor ki, şahıs için olsun ırk için ol- sun, ensicemizin kıymetine tesir yr- pabilecek irsi hastalıklar pek mühim dir, Bu hastalıklar içinde en mühimi de frengidir, Frengi, solgun, küçücük “trâpo- nöme” denilen bir mikroptan olur. Bu mikrop gayet ince bir tel şeklin- dedir ve salyalar içinde, su İçindeki balık gibi hareket eder, Fakat kuvve- ti harikulâdedir. Bir defa vücude gir di mi hiç bir mania ona karşı koya- maz, hiç bir şeye hürmet etmez. Bir hükümdarın veya büyük bir banke* beynine, bir amele veya bir balıkçın”. kine olduğu kadar kolaylıkla girebi- lir. Zengin veya fakir olsun, frengi- ye tutulmuş kadınlar muhakkak fena | teşekkül etmiş, aptal, hasta veya sinir! Ti çocuklar doğururlar, En O büyük hanedanlar, en kuvvetli (ırklar ona karşı mükavemet edememişlerdir. A- sırlar müddetince frengi, en uzun ve i büyük O harplerin verdiği telefattan | dahapek yüksek telefat vermiştir. “Tröponöme” in dünya © yüzünden kalktığı gün bütün milletlerin. silâh. Tarını terkettiği günden daha büyük ve mes'ut bir gün olacaktır. Masma- fih bu kadar tehlikeli olan bu mahlük üzerinde cıva, arsenik, ve bizmüt gibi ! maddeler öldürücü tesirler yapmak- * tadır. Fakat bu maddeler, onu, içine girip saklandığı vücudün içinde güç lükle bulahilmektedirler. Onun için bir çok doktorlar frenginin tamamen iyileştiğine kani değillerdir. Bu itikada, buzün, bilhassa Fransada inanan pek yoktur. Doktor Vernes isminde büyük bir insan ve Alim olan bir şahsiyet frengi tedavi- si için yeni bir sistem bulmuştur. Bu usulün esası, hastaların kan vaziye- tini nühaişevki ile beyin etrafımdaki mayii tam bir surette ölmiye matuf- tur. Bu vaziye bir karalama ifade edilir ve nasıl bir hattın seyri hüm- manın artıp artmadığını gösleriyor- sa bu rakamın tehalüfü de gizli hasta Jığın seyrini gösterir, ve tam bir iyi- liğe kadar hastalık takip o edilerek tedavi edilebilir. Bu suretle frengi ka- bili tedavidir, ve asabi o ihtilâtların, umumi felçlerin, cinnetin önüne geçi lebilir. Tam tedavi edilmiş olan gililerin çocukları tabit olurlar.B* ticelerin ehemmiyeti Fransız ırk istikbali noktai nazarından hükü/ tarafından ciddiyetle takip tır. Mösyö Millerand, Doume! Dowmer bizzat bu mühim mes alâkadar olmuşlardır. Mösyö levâ uzun zamandır, bu tarz bir essesenin başındadır ve bu mü& de yüz kırk binden fazla hasta f vi edilmiştir. Fakat Fransada gililerin sayısı bir kaç milyonu çer. Daha yapılacak büyük işler dır, Yalnız kendi çocuklarının balleriyle meşgul olacak asıl ları kendileridir; fenni bir usulünün tatbikini onlar isteme ler. Bugün biltün bir devlet o hudi İçinde frengiyi kaldırmak için mi deleye girişmek vesalti elde m 7 tur. Bunun için “tr&ponâme”mikrol” la müsip olanları rasyonel bir te tedavi etmek kâfidir. Bu takdi sirayetin önüne geçilir ve frengif kismen olsun (ortadan kaldırılmf! bir ırkın bedeni, manevi ve maddi kâmülü için büyük bir adım atılmı$) lur. Fertlerin keyfiyetleri ken lerinden daha çok ehemmiyetli Medeniyetimizin başlamış olan ya ihtilâli arasında omuvaffak © tekâmül edebilmesi için, her Y: va baş vurup ırkın kuvvet ve nı arttırması lâzımdr.” Birroman kaç gür de yazılır? -- İngiliz kadın muharrirlerindef Mis Bloom, meşhur ve mütevel” fa Macera romancısı EdgarVall ce'ın yerine geçmiye azmetmişf benziyor. Edgar Vallace fevki de gözel çabuk ve çok rom yazmakla meşhurdu. Mis Bloo son romanı olan (Bir babriye 2"! bitinin karısının hatıratı) isimi romanını, Edgar Vallace'den da! çabuk yazmış bulunuyor. Filbr” kika mis Bloom bu romanı döff| günde yazmıştır Sebebi de şuf Mis Biloom romanı yazdıkta” | sonra müsveddeleri masasın üstüne bırakmış. Sersem hizmet” cilerden birisi bu müsveddelef” lüzumsuz kâğıt zannederek kayla satmış, ve Mis Bloom bw" nu öğrenince deli gibi olmöf” Fakat ne yapsın? Müsveddeleri? tabiine vermek için önünde dab* dört gün müddet varmış, otu” muş, ve dört gün içinde roma yeni baştan yazıp bitirmiş tabi” ine götürmüş. | Mis Biloom kendisinin günde | 15,000 kelime yaza bileceği” | iddia etmektedir. 15,000 kelim€ demek, gazetemiz sütunuyle 016? | Sütun yazı, yani altı sayfai demektir. GLORYA'da 5 Mayıs Perşembe akşamı 9 1-2 ". Lr Bey ve arkadaşları tarofındâ” mevsimin son | KONSERi / Çok güzel ve yeni bir progra” Bakırköy Lâle Sinemasınd? : Raşit Rıza Tiyat Mile ELENA HALKUSI işedi mayıs pazartesi akşamı 9.30 da BIR * CE ve Bik HAYAT dram 3 perd& | G k