- Talim oyun ve terbiye taş Meselâ nişan talimleri yapar- » Talim başlamadan evvel bir Fiz Elektrik lâmbasını kim keş- eti? Atıcı tam merkeze isabet Sttirince plâka düşer, Edison is- ilan fotoğrafı meydana çıkar... sı Duvarlar âlimlerin resimleriyle Üslenmiştir; Galile, Pastör, Niv- KE” Darven ilâh.. Hep duvar- H da hörmet makamlarındadır. €r resmin altında can nokta- an beş on satırlık bir tarif ar. |, Salonlara büyük, mücessem | WZ küreleri konulmuştur. senelik plâkın mukayeseli rem arı göze batacak surette | 1 tarafa asılıdır. Duvar gazete- eri bizzat çocuklar tarafından çı- ir. Bir fıkrayı tercüme ettirdim. Başlık “Biz ve onlar,, dı ve Sor yet terbiyesiyle sermayeci mem- etlerin terbiye usulleri arasın - da bir mukayeseyi ihtiva ediyor- pi “Bize burada güler yüzle, iyi kalp-! “ Mmüamele ediliyor. Oralarda körü- Hörüne bir itaat isterler ve buna ipti- dai ve kaba ceza usullerile varmıya Solışırlar. Biz serbestiz ve vaktiyle lerin çocuklarına nasil bakılır bu gün bize de öylece bakıyorlar. saadeti bize ihtilâl getirdi. O eketlerde vaktiyle bize de reva | Sörülen ezaları çekmekte olan arka- ke a acıyalun.,, Bunun bir cocuk kaleminden ış olmasın.an şüphe ettiğimi im; temin ettiler. , hı, Dnileprostroyun büyük kıt'ada resmi. Çocukları alâkadar ede- “ek noktalar bariz bir halde alın- Mış. Birçok fabrikalar, bacalar, İnanlar tütüyor, harman maki- kalın "a Bu deleri, kombinler. Altında | Marflerle bir ibare: iç Çocuk? Babanı, san'atından daha büyün, meybalar almıya sevket?,, ti İP aynı ruh: İhtiyarlara genç Yol gösterecektir! Diğer bir levhada: en büyük fabrikalar kuraca- > Yer altına girip kömür çıkaraca- le “Bataklıklara, steplere fabrika- Yaptık ki bize çelik yollasın!,, Duvarlarda kıral, hükümdar, Kahraman resmi yoktur; peri hi- Yeleri yoktur. Yeni bir âlem ya- ilya matuf devlere has işlerle raki aranıyor, İnsan resmi ola - her tarafta o büyük çocuğun dsi vardır; çünkü onu insanın fevkinde görürler: Yuvarlak tam le, alnınm üzerinde bir tu - LENİN Si, iğ o büyük çocuk Şimdi bu kadar kalabalık bir - cuk dünyasma sinesini açan o - iz bahçe vaktiyle bir gran kün malikânesiydi ve “Ravzai ismini taşıyordu. Haz ve igencenin ne olduğu şimdi görü- bi, Vaktiyle zengin “ çocuklarına tan e olan spor şimdi bütün Onlar, ocakların has malıdır. rilen, şu çimenler üzerinde se- , kavi, canlı ve her ta- ine inanmak ( lâzımgelir. bahçenin sadelik içinde besle. ni Rpihayetsiz şetaret ve ateş ye isme e kaç sene içinde si hayatiyete kat'i bir de tey tulabilir. Bir millet ki, hiç bir Vetini ik değildir; tap ve kuv - ş hepi öz toprağından alı - her haa» güçlükleri kıracağına ———— İl Son Bir Tetkik | Bolşevik âleminde! — Yazan : Kontes Karolyi — Bataklıkiara, steplere fabrikalar yaptıkki bize çelik yollasın ! va aynı ruh—Duvarlardaki resimler — Eski ravzal huzuz— “lstoy'un evil — Yeni bir sınıf yok — Loytcorç diyor ki: Bir kuş bakışı: 4 Rus işçileri tabrika dölüşünde yaptıkları bir resmigeçit, işte ay - lar ve aylardan sonra gözlerim < den silinmiyor. Parlak renkte mayolar giymiş delikanlılar ve genç kadınlardan mürekkep yüzlerce takım kuvvet- li bacakları, güneşten aldıkları bronz renkleriyle, kabarık göğüs- leri, cesur bakışlarıyle önümüz - den geçiyorlardı. Elâstiki yürü - yüşlü bütün bu ordudan mağlübi- yet kabul etmez bir hayatiyet in - tişar etmekteydi. Ötede bir kanape üstünde otu- ran uzun ak sakallı bir ihtiyar bu alaylara hayretle bakıyordu; $i - masında bir şaşkınlık, perişanlık, korku izleri vardı, Birden başını eğdi. ve elleriyle bir put resmetti. Onlar “hesabına tövbe ve istiğfar ediyordu. Onca, bu bir fuhştan başka neydi? Bu bir küfür, bu mutlâk bir dalâletti. Sanki karşımda yeni Rusyayla eski Rusya birden görünüyordu. Dev gibi çıplak (delikanlılar, nur gibi parlak kızlar onun yanr- başından, onu hiç görmiyerek ge- çiyorlardı. Hep bir ağızdan şarkı söylüyorlar, saçları rüzgürlara ka pılarak tempo vuruyordu. Gözle - rinde nihayetsiz bir kuvvet ve ha- lâvet ifade eden bir ziya mütema- diyen çakıyordu. Bu yer yüzüne inen bir dinin ordusu muydu? Tolstoy'un, Puşkin'in, Turge - nief'in ilâh.... evleri birer ziyaret- gâh olmak üzere büyük itinalar - la muhafaza altına alınmışlardır. Yaşlı ağaçlarla örtülü şu bahçe- nin içindeki küçük ahşap ev ye * şil pancurlariyle bir hiçe benzer. Halbuki Moskovanın merkezinden uzak bir yerde âdetâ bir vilâyet merkezine benziyen bu yerde ve bu evde Tolstoy oturmuş. Ve yahatının en derin buhran- larmı burada geçirmiş. Basu badel mevt ve Sonata Kröyçer işte bu evde yaşamışlardır. oOEski Rus- yayı bize Huriecu kalesiyle bi - ze bizden bir yer gibi tanıtan bu büyük adamın teneffüs ettiği bir havadan maziyi görmemek, çar - ların mezalimini, o cemiyetin kur ruluşundaki bozuklukları hatır — lamamak kabil değildir. Duvarlardaki kâğıtlardan, vak- tle çok güzel parlatıldığı belli o- lan parkelerden, kadife perdeler. den, haylı kadifeyle (döşeli es - ki koltuklardan hep o eski zama - nın kokusu alınıyor gibidir. Kapıdan girerken, tıpkı camir lere girerken olduğu gibi, ziyaret çilere terlik veriliyor. | İnsan, meskün bir girdiğini zannet- mekte, her iiyz sahipleriyle kar- sılaşmayı beklemektedir. Yemek salonunda masa on ki - şiliktir, takımlar mavi ve beyaz porselendir ve üzerlerinde fotoğ» raf vardır. o Masanın bir başın - da Tolstoy'un oturduğu yerde ta- bağın yanında, sa | 23 Nisanın sevinç ve heyecanını 5 — VAKIT 24 Nisan 1932 — nesillere intikal ettirmek ! Milli hâkimiyet bayramı dün Haik evinde samimi ve coşkun tezahürlerle tes'it edildi Cevdet Kerim, Müştak, Muzaffer ve Recep Beyler birer nutuk söylediler p 23 Nisan Milli Hâkimiy bayramı dün Halkevi salonunda büyük bir iç. tima yapılarak tes'it edildi. (Şehri - mizde bulunan C, H, fırkası o umumi kâtibi Recep beyle. mebuslarımızdan bazıları, o vali namına muavin Fazlı bey, Kolordu kumandanı Şükrü Na- (li Paşa Şehir mümessilleri, Darül - fünün müderrisleri, oirfan hayatına mensup diğer pek çok zevat bn içti -! mada hazır bulundular. oMerasime saat on beş buçukta Şehir bandosu ta- rafından İstiklâl marşınm — çalınması suretiyle başlanıldı, o Ayakta dinle -, nilen istiklâl marşıdan sonra C. H. fır kası İstanbul idare heyeti reisj Cev - det Kerim bey 23 nisanın mâna ve ma» hiyetini izah eden bir hitabe söyledi. Cevdet Kerim Beyin nutku | Muhterem hanımefendiler, beye - fendiler, | — 23 nisan Türk istiklâl ve inkılâp hareketinde bilhassa mümtaz bir güv-| dür, — 23 nisun Türk istiklâl ve inkılâp tarihinde her hangi bir muvaffakıyet veya muzafferiyetin ifadesi değil, hürriyet ve İstiklâlini muhafaza içiu| cihana isyan eden bir milletin ye: den kurduğu bu develtin siyasi, içti. mai ve hukuki esaslar dairesinde baş- langıç günüdür. Beseriyet tarih; Türkler kadar çok ve azametli devletler kuran bir irk kaydetmemiştir. İşte 23 nisan yirmin| ci asırda beşeriyet ailesi içinde, Tür- kün yeniden ve asrınm kendini yok etmek için birleşen en büyük devlet- lerini mağlüp ederek kurduğu bu yep yeni devletin vaz'ı esas günüdür. ” — Dünya durdukça yaşatacağımız Türkiye Cümhuriyetinin, - faziletkir ensali her sene bu günü heyecan ve intibahla tes'it edilecek milli bir iba- det günü telâkki edecektir. İste biz bu gün, bu maksatla burada toplan-| mış bulunuyoruz. Cevdet Kerim bey ba muknddemeden sonra “28 nisan taridine alt hatıra ve ha- diseleri zikretmezden evvel ona o takaddim «den vaziyetleri ve hadiseleri. gözden ge - girmek fayda olduğu kadar o günün kıy- metini teburüz ettirmek için de Hâzımdır. diyerek umumi harp vaziyetini, mütareke- | deki mer halleri, Osmanlı devletinin karşi” İ Maştığı feci akibeti anlattı, sözlerine şa su | retie devam etti: Vazıyetin dehşet ve vehameli kar- şısında kendi kendine kaldığını gö - ren millet her mirtakada toplanarak muhtelif namlarla teşekküller yap - mıya teşebbüs etti, İşte bu büyük teh Tike ve felâket günlerinde Gazj Mus- tafa Kemal kendini yaratıyor, daha genç zabitliğinden itibaren ordu ku- mandanlığına kadar muhtelif zaman- larda ve muhtelif işlerde memlekete faydalar temin eden bu büyük 'rsan © zaman hadisatı ve imkânleri kar. şılaştırıyor, milletin kurtulabileceği « ni kabul ederek harekete geçiyor ve nihayet 19 mayıs denilen bir günde «nu Samsun sahillerinde görüyoraz. Gazi Mustafa Kemal Anadoluya a - yak basar basmaz her tarafta yeri yer ayaklanmış olan asil kudretleri! tedricen toparlamıya ve onlara ahenk! venızâm vermiye vebir taraftan milleti ikaz ve irşada başlıyordu. İlk sesini Erzurumdan işittiren Gazi Mustafa Kemal feyizli bir gü - neş gibi şarktan garba seyrederek Erzurum ve Sivas kongrelerinden sonra Ankarada karargâhını kur - muştu. Anadoluda milli taazuv git - tikçe kemalini buluyordu. Zahiren bu hareketleri isyan telâkk; eden İstan- bul hükümeti batinen de bu kuvvetten endişe ederek inkişafına mâni olmak muksadiyle onunla anlaşmak için mü- temadi temaslarda bulunmak mecbu- riyetini hissediyordu. O sıralarda gerek heyeti temsili- ye ve gerekse İstanbul hükümeti mec- Jisi meb'usanın toplanması mesele - siyle çok meşgul oldular, Gazi Must- | j | —— — —— rarmış mektuplar duruyor ki, bum lar konta hitap ediyor. (Bir de gazete var, tarihi 1894 tür. | - —Devam edecek— | kâr milletin maneviyatından başka Kahraman isimli manzum piyesten Dünyada tabiatin binbir tecellisi var; Korkunç olursa kıştır, munis olursa bahar, Görünüşe benzer mi bahsetsem ikisinden, Birinin tipisinden, ötekinin sisinden? Bazı durgun denizin görünür taştığı, Yükselen dalgaların göğe yaklaştığını .., O dalgalar ki yalnız yılda bir yün şahlanır, Şahlandı mı ne kıyı, ne koy, ne yelken tanır! Engini altüst eden bir rüzgârm adına; Bazıları Tayfun der, bazıları fırtına. “ara toprakta saklı bir dev var, geçmez ele, Yalnız sarsıntısından bilir insan: Zelzele! Sonra göklerde gizli başka bir hız tanırım, Nuruna şimşek denir, hamlesine yıldırım... Tanrının gayzı tufan kesildiği bir günde, İmanla kollarını yuca dağlar üslünde, Gemisiyle aylarca dolaşlıran kaptana, Nuh ne ki diyeceksin, adını sorsam sana! Bence daha bunlara doğru bir at konmadı, Konulan at duyulan büyük korkunun adı. Dalganın, fırtınanın yeri yurdu bu toprak, Lâzm mi her kuvvete ayrı ayrı at koymak? Bize sorsan bunların hepsini bir ederiz, Sonra onun adına Mustafa Kemal deriz! fa Kemal düşman işgali altında ve daima düşman ordu ve donanması - nm tehdit edebileceği vasiyette bu - lunan İstanbulda toplanacak bir mil. let meclisinin serbestçe çalışmasını imkânsız görerek meclisin dahili vi. lâyetlerden birinde toplanmasını 1s - rarla teklif ediyordu, Fakat İstanbu! hükümetinin ve (Anadolu — Rumeli) Müdafaai Hukuk cemiyetinin İstan « buldaki azalarmdan bazılarının is - rariyle yeniden intihabat yapılarak kânunnevel içinde İstanbulda meclis toplanmış bulunuyordu. Meclisin Istanbulda açılmasına ka-| rar verilince Gazi meclise gidecek azalardan valanın tamamisini, devlet ve milletin istiklâlini teminden ibaret! olan gayeyi muhafaza ve müdafaa için müttefik ve azimkâr bir grupi vücuda getirmiye çok düşündü. Bu maksadı istihsal için Gazi Mustafa Kemal Istanbula daha yakm bulun- mak, ve işi daha yakından takip ede- bilmek için arkadaşlarıyle beraber 27 kânunuevvelde (oSivastan Ankaraya gelmişti. İşte o tarihten itibaren heyeti tem- s merkezi Ankara oldu. Bidayettenberi meclisin İstanbulda açılmasmı tehlikeli bulan Mustafa Kemal daha evvel meb'usları topla yıp hattı hareketleri ve meclis dahi- linde teşkil edecekleri kuvvetli bir grup hakkında bunları hazırlıklı gön dermek teşebbüslerinde bulunduysa da kismen itiraz ve müşkülâtla kar şılaşmıştı. Cevdet Kerim bey bımdan sonra İstan - buldaki | ricalin moktai marsrmi, meclisi meb'usanm ecnebi kuvvetleri tarafsıdan işgalini, bir Kısım meh'usların tevkifini an- lattıklan sonra şu saretle devam etti; Bu anda Ankarada bulunan Mus - tafa Kemalin hayat ve vaziyetini bir lâhze beraber yaşıyalım. Keçiüren bağları yolu üzerindeki! natamam ziraat mektebinde portatif karyolasının yanıbaşına koyduğu tah- ta masasının üstünde devair mahzen- lerinden topladığı matbu evrak arka- larına emirlerini, fikirlerini not et - tirmekle meşgul olan o büyük halis maddi bütün vasıtalardan hemen he- men mahrum bulunuyordu. Fakat bunun yanıbaşında bir vatan kurta - rıcısıma lâzım olan en esaslı hazine elindeydi. O kuvvet Anadolu halkımın uyanışı ve ona olan sevgi ve inanışı idi, Bir devlet yıkılmıştı, Fakat du— ran koskoca bir millet vârdı. Derhal yeni bir devlet kurmak zamanını his- seden Gazi Mustafa (Kemal bütün maddi manevi kuvvetlerini orta A. nadoluda teksif etmek, ve Ankarada galâhiyeti fevkalâdeyi haiz bir Mü - Faruk Nafiz let Meclisi toplayıp milli hakimiyeti © müstakil ve hür mecliste tecelli et- tirmek kararını verdi. Ve 19 mart 1920 de Anadolu ve Rumelide kendine bağlı bütün askeri ve mülki makam. lara bu kararım bildirdi. O zamanki teşkilâta güre her san « caktan beş meb'us olmak üzere veri- len talimat dairesinde intihabata ge gildi. İşte bu günlerdeydi ki, İsmet Bey de Ankaraya vâsıl olmuş ve Ana- dolu ordusunun erkânıharbiye teşki- lâtını yapmıya başlamıştı. İntihap edilen meb'uslar peyderpey Ankaraya gelmekte han, otel, ve kah- velere yerleşmekteydiler. 20 nisanda ekseriyet hâsıl olmuştu. Gazi Musta- fa Kemalin gayesi meclisi bir an ey vel açarak milleti işiyle daha yakın- dan ve salâhiyetle alâkadar kılmak ve milli hakimiyet esasına müstenit yeni devlet şeklini kurmaktı. Ve ni. hayet 23 nisan 1920 de bir cuma gü- nü öğleden sonra yani 12 sene evvel bu saatlerde bugün Cümhuriyet halk fırkası merkezi umumisinin bulandu» ğu binada ilk defa Türkiye Büyük Millet meclisi toplanmış ve bu yeni ve asri kuruluş tamamlanmış bulünu- yordu, Mustafa Kemal meclisi açtık- tan sonra İrad ettiği nutkunda mem leket ve milletin vazıyetini, vuzuh ve sarahatle tahlil ve takip edilecek yo- lu işaret etmiştir. Bu böyle olmakla beraber o açılan mecliste el'an bazı mütereddit ve mütevehhim insanlar yok değildi. Bunların başında bilhassa Konya meb'usu Abdürrahman çelebi ve ta « raftaranı bulunuyordu. Bunlar İs « tanbulla anlaşmanın yegâne selâmet tariki olduğu kanaatinde bulunnyor. lar ve bu maksatlarını verdikleri bir takrirle de teyit ediyorlardı. O günlerde (27 Nisan) Fevzi pasa da Ankaraya gelmişti. Gazi, Fevzi paşayla uzun uzadıya görüştükten sonra kendisi İstanbuldan yeni gel- miş ve vaziyeti bilen bir adam olmak sıfatıyle vaziyeti meclis azalarına izah vazifesini aldı. Fevzi paşa İstanbulda anlaşmak için tahayyül bile edilecek bir kuvvet bulunmadığını, her işi kendilerinden beklemek lüzum ve hakikatini izah etti, Takrir geri alındı. Meclis artık vazifesine başlamıştı. Adına (Türkiye Büyük Millet Mec- lisiy dendi, ve Riyasetine Mustafa Kemal paşa intihap olundu, Meclis: Hem teşrii, hem icrai salâ- hiyetleri nefsinde toplamıştı. Binae « naleyh ilk iş hükümet teşkili mesele | si oldu. Bu mesele oldukça nazikti, Çünkü: (Lütfen sayfayı çeviriniz) i © A