21 Nisan 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

21 Nisan 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ey e ma y ik ie Jj i | — 6 — VAKIT 21 Nisan 1932 Son Bir Bolşevik Kuş bakışı — Demek, Rusyaya yarın ha- reketin muhakkak? — Bu seyahat ne kadar süre -| cek? — Altı hafta! — Altı kere yedi kırk iki! Ma but Kork belediye reisi açlığa 37) gün tahammül edilebileceğini gös termişti. Demek sen açlıktan öl memek için seyahatini lâakal beş gün daha kısmalısın! Dostum, lâtife bertaraf; yanın da nevaleye dair her şey bulun : durmıya bak! Çünkü orada nasıl kara bir yokluk içinde yaşandığı nı tasavvur edemezsin. Orada ö- lüm mutlaka açlıktan geliyor. Bahusus ihtiyatı bir an elden bırakmıyasın. Daha Lehistan hu dudundan geçerkenG. P. U. nun bir hafiyesi ardına takılır;| gölge nasıl her yerde yanından bir türlü ayrılmazsa o da aynı, sadakatle hep © beraberinde * dir. Otelde hangi odada yatar »| san yat, ağzından çıkacak her sö-! zü bir tarafa yerleştirilmiş olan diktafon doğru polis müdüriyeti-| ne aksettirir. Zerre kadar bir ted- birsizlik (Onam ve nişanını orta” dan siler, artık seni bulmak için senelerce Sibirya steplerinde, Ar kanjel ormanlarında aramamız lâzım gelir. İ Bunları söyliyen en kıymetli iki dostumdu. “— Rusyaya hakikati gözle » rimle görmek ve yazmak için gi- diyorum.,, diyorsun. İşte imkânı olmıyan bir şey! Senin göreceğin şeyler, senin görmek istediğin şeyler değil, sa- na gösterilmesi istenen şeyler ola caktır. Sefalet manzaralarının üs tüne kalın bir perde çekecekler, Seni göz boyama kabilinden bir kaç gösteriş müesseselerinde gez- direcekler. Bunlar ecnebileri ak dâtmak için kurulmuş tuzaklar - dır. Kimselerle konuşmıya bırak! mıyacaklar, ta ki bütün ahalinin © zulüm idaresinden nefretinin derecesi anlaşılmasın! Halbuki halk şimdi menhus çarlar idaresi zamanından bin kat daha bet -| baht, bin kat daha mağdur. Amele ancak boğazı tokluğu: | na günde 12 hatta 15 saat çalış - mıya mecbur. Ameleyi fabrika-| ya süngülüler götürüyormuş, her | fabrikanm karşısmda mitralyoz -| lar nöbet bekliyormuş; işte Avru pada yapmıya özendikleri dam - pingin sırrı burada.. Bir takım türedilerden, zıpçık- tılardan ibaret imtiyazlı yeni bir zengin sınıfı peyda olmustur ki, yenlerinden kan dökülür. Eski a- salet sınıfının yerini ve yaşayışı- nı bunlar tuttular. Bu smıf, komünist fırkası mensuplarıdır! Bütün iktidar, ser vet, tantana bunlar icindir! Ko - miserlerin karıları zibüfere, el - maslara, pırlantalara müstağrak - tır. Herbiri bir grandükün sara - yına yerleşmiştir. Su yerine şam panya içerdi. Sütle banyo eder - ler, Mezeleri bülbül beynidir. Say fiyelerini Kırım sahillerine kadar| uzatırlar. Kiliseler, camiler, hav ralar ahırlara kalbedilmiştir. İba- det memnudur. Kadim kiliselerin bütün altın, gümüş, plâtin müzey yenatı, hazineler kıymetinde tab- loları yağma ve taksim olundu. Bütün saraylarda bu gün tek bir Rambrant yoktur. Müzeler, hu- susi kolleksiyonlar taraç edildi. Artık aile hayatı yoktur. Her ka- dım umumun müşterek malıdır; her kadm her içi çeken erkeği her türlü doyurmıya mahkümdur. Bütün Rusyada kızlığını mu - hafaza etmiş bir çocuğa tesadüf edilmez. Bu barbarlık, bu ahlâksızlık bütün memleketi inhilâle uğrat - mıştır. Daima artmakta olan asa yişsizliğe gem vurmak imkânı kal mamıştır; relim muhakkak iflâsa mahkümdur. İbtilâl yıkmayı bil- ! kaldılar..,, Tetkik aleminde — Yazan : Kontes Karolyi — mİ di, taş üstünde taş bırakmadı, fa- kat yapmak haydutların kârı de- ğildir. Yapmıya gelince apışıp! Otelin taraçasında, yanımız - da oturan ve bu hararetli sahne- ye yakından şahit olan bir ahbap iki uzun parmak boyunda kalın sigarasını yakarken bütün vücu * düyle dostumu tasdik ediyordu. Dostuma sordum: — Siz Rusyayı en son ne za - man gördünüz? — 14 sene evvel; fakat çok yakından gördüm Rusyayı ve o « nun İslâv ruhunu.. O zamandan beri de ahbapları dinliyor, yazı - lanları okuyorum. Petersburgda - ki fabrikalarımızla, (Baku'daki kuyularımızla ona ebedi bir alâ- kamız vardır. Bir süküt.. Dostum dudakları- na kırmızı boyasını vurmakta de- vam ederek: — Git gözüm, git de, gör vel dostlarımın samimiyetine bir da-| ha kani ol. Bize düşen şimdi sa - na erzak düzmektir. Bir çok ba - lık konserveleri o hazırlatıyorum;! çünkü, bilmem haberin var mr, şimdi koca Volgada tek bir balık yokmuş! Kulaklar intikam kastiyle ne- biri zehirlemişler.. *.. Moskovadayım. Lehistan hududundan geçer - ken Rus hududunda büyük bir levha, Avrupaya bakan cephe - sinde: “Bütün dünya işçilerine se lâm!,, ve Rusyaya bakan cephe - sinde: “Komünizm bütün hudut - ları kaldracaktır!,, ibaresi yazı - k. Moskova. Kızıl meydan, Müt- hiş İvan devrinden kalma İvers - kayanın iki revakının arkasında rengin sarıkları andıran kubbele- ri arkasında Moskof mimarisinin şaheseri olan meşhur Sen - Bazil mabedi haşmet ve vakarla sema- ları arar gibi yükseliyor; Bolşe - vikler buraya dokunmamışlar - dır... Kremlin kulelerinin üstünde imparatorluğa mahsus kartal ar-| malarını görüyorum; Sovyetler, müebbeden ölmüş bir devrin ha - trasmdan korkmuyorlar. Ötede ardı arkası gelmiyen a- laylar... Saçları tıraş edilmiş baş- larında parlak renkli kalpakları! ile tatarlar, gözleri çelik, elmacık kemikleri çıkık Kalmuk budiler; sırtlarmda heybeleri, ayakların - da ağır çizmeleriyle mujikler; ga yet iri kürklere sarılmış Sibirya - lar; mat renkli Kafkasyalılar; bağırlarında birer çocuk, kitabul- laha tevekkül taşıyan gözleriyle! müslümanlar.. Acaba bunlar ka- ra kuru birer dilim ekmek taym - larını alabilmek için bekliyen o anlattıkları açlar güruhundan bir kıt'a mı?.. Yoksa milyonlar ve milyonlarca nüfusun taliini demir pençelerinde mahpus tutarak şu yeşil kubbeli beyaz Kremlin sa » rayında oturan Sovyetler erkânı - na karşı, açlık grevi kabilinden, sessiz (o bir nümayiş mi yapıyor - lar? Sorup öğreniyorum. ! Gene orada kırmızı ve siyah somakiden mehip bir ehram şek- linde kurulmuş olan Lenin'in merkadini tavaf için gelmişler. Yanımdaki bir seyyah: “Bu bi- ze gösteriş için kurulmuş bir do - Reks ingram boks vaziyetinde “Reks Ingram,ı Türkiyede tanımıyan yoktur zannederim. “Allahın bahçeleri, “Üç iptilâ,, “Skaramuş, o “Sibirbaz,, (isimli filmlerini seve seve seyrettiğimiz bu İrlandalı rejisör, müslüman- lığı da kabul etmişti. Son zaman- İ lara kadar Amerikanın en meş- bur ve en çok baksedilen bu rejisörü Nise gelip yerleşmiş, orada bir Studyo tesis ederek filimler yapmıya başlamıştı. logram artık Amerikan Stud- yolarının yeknesak çalışma tar- zına tahammül edemiyordu. O, küvvetli mevzularla meşhur ol- mamış artistlerle filimler yapmak, filmin güzelliğini, filan veya fa- lan yıldızn şöbretiyle değil, bizzat vak'asiyle temin etmek istiyordu. Tıpkı Şaplin gibi. lagramın yaptığı “Bant , fil- minin şayanı dikkat bir tarafı da şudur: Rejisör, Niste bulun- duğu sırada, sabık halife Ab- dülmecidin kızı o Dürrüşehvanı görmüş, ve filimde baş rolü oynamasını ona teklif etmişti. Dürrüşehvar Sultan bunu esas itibariyle kabul etmişti. Fakat bu arada evlenmesi filimde oy- namasına mani oldu. Ingram filmi çevirmek üzere kalktı, Merakeş'e gitti. Esasen oranın paşası, ve Atlas dağ- larındaki “Seyit , ler kendisini tamamen tanıyorlar ve seviyor- lardı, O İngram da mükemmel Arapça konuşuyordu. Filimin esası, hakiki bir ma- ceraya bağlıdır. İngram Bundan | bir kaç sene evvel, merakeşte iken güzel bir arap kızı görmüş, onu takip etmişti. Fakat arap kızı, derbal evine girmiş, kafesin arkasına çekilmiş, sadece, oradan Iograma yanık bir şarkı söyle- mişti, Bir kaç sene sonra İngram gene oraya gelip onu aradığı zaman genç kızın evlendiğini, ve evinin- de yıkılıp enkazının satılmak ü- zere olduğunu haber aldı, gitti, kızın, arkasından kendine şarkı söylediği kafesi satın aldı, Filmin esas mevzuu buradan başlıyor. Bir sipahi birinin kızı” nı sever ve kızın kardeşice bir neden beri, yaz kış, yağmurda| karda, her akşam, Saat altıdan dokuza kadar, bu türbeye gelip mağdur kavimlerin halâskârı, ye- Acaba ölümünün yıl dönümü mü? Yoksa asıl tebcil edilen bir| ihtilâl bayramı mı? Tahkik ediyorum. Merkezi Asyanın 5000 metre irtifamdaki Pamir yaylâlarından, | Arkanjelin buz tutmuş denizleri-! ne, büyük Okyanustan Baltık de-| nizine kadar nihayetsiz vüs'atler içinde sakin 200 muhtelif kavme| mensup Rus vatandaşları, Leni - nin ölümünden, yani tam yedi se-| ni Rusyanın yaratıcısı Vladimir İlliç'e ziyaret ve tazimlerini te - yit ederler. Bu merasim daha bir gün azalmış değildir. Bu şerefe na il olmak icin bitmez, o tükenmez uzaklıklardan yola dökülünür. O, efradı sayıya gelmez bir milletin muhabbet ve tevkir hissiyatıyle te'lih edilen asrın en büyük mad- diyecisi, camdan sandukçasının i- çinde, dudaklarında yarı müs - tehzi bir tebessümle onların haşir) Müslümanlığı kabul kü rejisör i eden Reks İngram| CC Mir . Barıt,, isimli filmini bitirdi | Fransız dansözünü sever. Macera | bu suretle başlar. Filmin biri Fransızca biri Ingilizce iki nüs- hası vardır. Her iki nüshada, Arap kızmın kardeşi rolünü Pi- erre Batchef oynamaktadır. In- gilizcre nüshada Sipahi rolünü bizzat İngram oynıyor. Yukarda söylediğimiz gibi öte- ki artistler meşhur isimler veya yıldızlar değildir. Fakat bu film- den sonra meşhur olmak ibti. malleri pek çoktur. Piyer Baçef öldü Fransız “Jön prömye,, lerin- den en genç ve belki de en güzellerinden olan Piyer Baçef bundan bir bafta evvel, Pariste | garip şerait altında ölmüştür. Piyer Baçef 24 yaşındaydı. O akşam karısı ve bir arkada- şıyla bir lokantaya gitmiş, gece yarısına kadar yiyip, içip eğlen- mişlerdi. Sonra Baçef birdenbire rahatsızlandığını hissetmiş, kalk- mışlar ve otomobillerine binerek evlerine dönmüşler. Fakat Baçef otomobili daha garaja sokmıya İ muvaffak olmadan ölmüştür. Yapılan tahkikat, genç artistin zehirlenerek öldüğünü göstermek tedir. Bu sebepten cesedi' muayene edilmek üzere morga gönderil- | miştir. Kıymetli ve henüz çok genç alan artistin ölümü, Fransız sina- ma muhitinde pek derin bir ye- is uyandırmıştır. Baçef en son olarak Reks Ingram'ın yaptığı, Bant ve mavi insanlar isimli filiminde oynamış- tı, | KISA HABERLER | Ş Rejisör Turjanski yeni bir film yapıyor. İçinde hiç meşhur arlist yok. $ Meşbur tenor Kiepura bir Macar kızına gönlünü kaptırmış. Evleneceklermiş. $ Almanyanın Bade şehri si- nemaları, işsizlerden tahminen 6 kuruş mukabilinde duhuliye almaktadırlar. ane girip devredişlerini seyredi - yor. Acaba eskisinin yerine Rusya-! ya yeniden rabbani bir din mi si - niyor? Hayır; çünkü onun sema - vatla bir alâkası olmadığı sabit.. Yüzümü döndürüp gayrı ihti - yari sağda, solda, önde, arkada , P. U. nun süngülü canavar ta- burlarını ve onların mitralyozları nı arıyorum. İkide birde durup ta- kip edilip edilmediğimi tetkik e- diyorum. Gözüme Çarlar zamanında ö - nünde nice hürriyet âşıklarının| —SINEMA— TALLULAH BANKHEAD Tallulah Bankhead Ingiltere! en meşhur Amerikalı artistidi Onu Amerika, İngiltereden ! nıdı ve şöhreti oradan geld için kabul etti. Yoksa, bug “Amerikanın en şık kadını,, di kendisini mal etmiş olan y dünyada, bu garip isimli kaf gibi binlercesi nöbet bekleme tedir. Tallulah (o artist (o olmaktı Ziyade Garbo tarzında bir k dındır. Sultanlar gibi nazlı, a sız zenginler gibi şık fakat k fası yani kültürü olan bir kadı Muhakkak ki çok ta zeki b kadın. Ve eğer böyle olmasa) dı Bu Amerikalı artist, anani perest Londrada kendisine ye sadece yer değil şöhret bulab lir miydi? Fakat biliyor musunuz ki Ta lulah'nın şöhreti, aşağı yuka bir mahalle kavgasından doğ muşlur ? Bilmiyorsunuz. O bal de söyliyeyim. Tallulah Bankhead oLondri erkeklerini bir taraftan çıldırır ken, Londra kadınlarında kıs kançlıktan deli ediyordu.Bir güt Londranım meşbur bir lokanta sında otururken, gene etrafını, her zaman olduğu gibi, bir çok centilmenler sarmıştı, Halbuki, öte tarafta duran Im giliz rislerinden o müteşekkil bir gruba kimse ehemmiyet ver- miyordu, Bir aralık, bu gruptan bir kadın ayrıldı, Tallulah Bank” headin yanına geldi ve yüzüne | ani olarak bir tokat attı, Herke: bu hücum karşısında, Tallulahnın mukabele edeceğini zannediyord Fakat o, sadece gülümsedi ve: — Kıskançlık, dedi, insana bazan gayrı makul hareketler def yaptırabilir. Bunları da mazurl görmek lâzım. O gündenberi artık Tallulab Londra kibar âleminin mabube: olmuştu. Nihayet Amerikalılar, bu ya' pılmış ve hazır şöhreti istismar için onu Holivuda getirttiler v bir kaç filim yaptırdılar. İşte, İstanbulda ilk defa “Kü nabım,, isimli filimde göreceği am edildiği kanlı teşhir dire tesadüf ediyor. Burada köylünü: amelenin hukukunu müdafaa iç tehlikeleri istibkar ederek ort3 atılan nice dilâverler, civanmerti ler süngülenmiş, kurşuna dizilm tir! Güya Lenin'in türbesinin b rada muzafferane inşası bu ki İk zamanların hatırasmdan int kam almak maksadına müsteniltj tir. Kremlin sarayının kubbesi tünde kızıl zafer bayrağı dalg lanmaktadır. (ikinci makale yarın)

Bu sayıdan diğer sayfalar: