liyas, Ilyasın karısı Kâmile, ve Münür arasında, Kâmile ha- rımın burnunun kesilmesile ne- ticelenen kavgadan sonra, Ilyas ve Münürün mazmun olarak ağır cezada muhakemelerine başlamı- mıştı. Dünde davaya devam edildi. Dünkü celsede yeniden bazı şahitler dinlenildi. Bunlar- dan biri Hanife banımdır. Şiş- man, amma pek şişman bir ka- dın.. Mahkeme salonuna kısa ve aceleci adımlarla, gülerek girdi. Zabıt kâtibinin yanına kadar s0- kuldu. Hava sıcak değildi. Hatta 80- ğuktu da denebilir. Buna rağ- men ter içinde kalmıştı. Solu- yordu. Bir elinin tersiyle şişman » yüzünün kıvrımlarından süzülen teri kurularken, ötekiyle yelpa- zeleniyordu. Hanife hanım va- k'ayı evvelâ gazetelerden haber almış.. Şöyle anlatıyor. “.— Efendim, biz Beyoğlunda otururuz.. Sabahleyin çocuklar gazete okuyorlardı... Birde bak- tım, gazetenin bir kıyısında Kâ- mileyle İlyasın ismi geçiyor., ll- yas Kâmilenin yüzünü uçurmuş- muş.. Merak ettim... Sakın bun- diye.. Sordum çocuklara: — Nerede olmuşki bu vak'a?.. — Karagümrükte... — Eyvah... A dostlar bu bi- zim Kâmile.. Bu bizim Ilyas... “Jön mü ser olanları. Femincecik çocukları topla dım. Apar topar Karagümrüğe geçtim. Kâmileyi hastaneye kak dırmışlardı.: “Ne birşey gördüm, ne de birşey duydum.. Ha.. Şey.. Galiba, Kâmile, hastanede ya- e “Beni Münür vurdul.,, MİŞ... ğrimi 25 lerde Hanife H. sözünün bir yerinde Kiraz H. isminde bir kadının vak'ayı bildiğini söyledi. Maznun Ilyas, ismi geçen Ki- raz hanimin müdafaa şahidi ola- rak dinlenilmesini istedi. Mah- keme kabul etti. Kiraz hanım da adliye koridorundaymış.. Dışarı çıkan mübaşir yarım dakika sonra, yabında babayani çarşaflı, altmışını geçkin bir ka- dınla döndü. “Kiraz,, hanımı da- ba başka türlü tahayyül eden sa- miin arasında hafif bir gülüş ve Kiraz hanımm hemen salonun kapısında bulunuşu, reisin me- rakımı mucip oldu: — Hanım, mahkemeye ken- “ diliğinden mi geldin sen? Kiraz hamm mırın kırın etti. Amma doğruladı: — Efendim, beni Ilyas bey getirdi... Mahkeme beni de iste- miş... Hani, celbi melbi yok mu : > bunun, dedisem de, celp kesme- JANET SAADET pi lar bizim İlyasle Kâmile olmasın | diklerini cevap etti... Bende eh peki... dedim... — Kiraz hanım Erzurumluy- muş, İlyasgillerin gonşusuymuş, | Münür bir gün kendisine de- miş ki: — Hışt.. Kiraz hanım... Sen benim gözümün içine iyi bak... Bana deli şoför derler... Ben on- lara edeceğimi edeyimde bir görsün!.. Sonra, gene şöyle demiş: — Gece gündüz hırsızıyım ben.. Kâmile, gece İlyasınsa, gündüz benim.. Zavallı Kiraz H., vaziyetten şaşırmış kalmış,. Reis: — Acaba Müoürle Kâmile arasında birşeymi vardı dersin?. Diye sorunca, kaşlarım kaldır- dı, boynunu çarpıltı: - Vallah bilemenki ireizbey- ciğim?!.. Bazı şahitlere daha lüzum gö- rülmüştü. Dava, onlarında din- lenilmesi için başka güne bira- kıldı" Borael etti Kanuna uymiyan bazı hare- ketler de bulunduğu iddiasiyle ağır cezada mahkeme altina alı- nan sabık Şile müddeiumumisi şimdiki Silivri hakimi oOOs'nan Tevhit beyin muhakemesi dün bitirilmiş ve bir kast cürmü gö- rülmediğinden mazuunun beras- tine karar verilmiştir. Kaçak rakı yapanlar Yüksek kaldırımda Yazici 80- kağında 55 numaralı apartma- »ın dördüncü katında kaçek rakı yapan Madam Eliza, oğlu Rafail ve şeriki Yorginin üçüncü cezada devam eden muhakemelri dün bi- tirilmiş ve maznunlar 1510 mu- maralı kanun mucibince birer ay bâpse mahküm edilmiştir. Büyü davasının sonu Büyü yapmaktan mazaun mol- la Nasrullah efendiyle, kendisi- ne büyü yaptırmaktan suçlu Mu- zaffer hanımın muhakemelerine dün ağırcezada devam olunmuş ve dava bitirilmiştir. Cürüm tes- pit edilemediği için her ilki maz- nun da beraet etmiştir. | Kısa haberler | Yerli mal ——— Telgraf ve telsion tesisatında yerli malı kullanılacak Telgraf ve telefon tesisstnda kulla” nılacık malzemenin bebemehal dahilden temini vilâyete tebliğ edilmiştir. Rüstemiye vapuru — Rüste. | miye vapuru Mersine giderken Çeşme açıklarında kazanı bozularak demirlemiye mecbur kalmışür. Izmirde zelzele — İzmirde ev- velki gön üçü öğleden evve', biri sonra olmek üzere dön kere zelzele oldu Halk telâş göscermektedir Edirne müddetumumliiği — Edime Cümhuriyet müddeivmesiliğine Gelibolu müddelümumisi Edip bey tayin edilmiştir. GAYNOR Yakında MA E İÇ, EK semen irae edilecek GöLGESİ MARY GLORY Bu hafta M B ii E K sinemasında DüŞES OLACAKSIN (Tu seras Duchesse) filminde büyük takdirler kazanmakta devam ediyor. (Papa longues - jambes) Fransızca sözlü güzel filininde bir gençlik ve sevimlilik harikasını vücuda getiriyor. liye Haberleri Kâmile Hanımın burnunu Kim kesti ? Şahit Kiraz hanım neler ânlatıyor ? | 23,5 dani Takvim Pazartesi Salı 28 mart 29 mart 20 Zilkade 21 Zilkade Gün doğuşu 551 548 » batışı 1830 1831 Sabah namazı 435 440 Öğe , 1218 1Ş19 İkindi 15509 1551 Akşam 1880 1831 Yatsı 9001 0,04 Imsak ,, 410 406 Yılın geçen günleri $8 89 Ni kalan 8 g7 amana Hava — Dün sıcaklık azami 7, 2 idi. Bugün hava ekseri. şarktan asgari nakis yerle balutlu olacak ve rüzgâr mütehavvil esee | istanbul — Öden / e kadar #tamofon; 7.30 dan 830 2 kadır Vedia Riza hanımın iştrkile saz, &30dan9a kadar Darülb: tarafından temsil, 9 dan 10 a kadar belkis hanım irâkile saz. 10 dan (030 a kadar a Viyana — 1! Senfonik konser — 120 sönser — 1840 senfonik orkestta 1450 konser IW30 konser 18 köman, viyolonsel konsarı — 2030 iki Piyanoyla könser 21 operet parçaları Heilsborg — 8 musisi 2 Göte — 16 Betlinden gakil — 17 kon- ser — 21 Berlin operasından makil — 23 dans Bükreş — |8 konser — 19 kon ser — 2040 plak — 91 oda musitisi — 21,90 jazband ve iki piyano — 2215 konser Roma — 1890 ses ve kemsn kon- seri 93 senfonik konser — 2410 hafif musiki Praga — 830 Karshad'den kon- #er — 9.30 orz Sikesra — 1745 “Syucoprors, — 2205 orkestra — 2330 dans Budapeşte — 11 konseri — 1215 dini ma:asim Ye orkestrayla musi- ki — 15 pla. — I7 konser — 1845 konser — 19,50 ses konseri — 2040 Operadan nakil — 21 Tsigan musikisi. Moskova — 9 den 21 e 'kadır neşriyar. Varşova — 13.15 senlonikkon. ser — 15,20 dücüo — 16. hahi musik (790 pini — 12.40 Lembergden vs kil — 18.43 konser — 21,15 bir ope | zet — 2445 dans, Yarın 29 mart Viyana — 1230 konser — 15 plak 16,20 konser — 17.50 konser — 204) konser — 2i konser — 2345 konser. Helisberg — & konser jimnastik — 13 konser — 1645 askeri musiki — 17.İ5 konser — 2030 .“Dö nün saçmaları bugünün tekniği, serlav- halı bir könlerans — 21 Eerlinden nak- len dans Bükreş — 2040 plak — 21 rad- yo konseri — 21,45 tazanni — 2305 orkestra konseti: Roma — 21.45 konser — 27,15 konser — 23,55 musiki Praga —bişı - 1620 konser — 2250 piyano konseri — 2320 plak, Budapeşte — 1015 Konser — 13,05 konser — 1830 konser - 41945 Tsigan musikisi — 21,15 opera otkesira- ayla wonser — 2245 tszanni ve konser “ Moskova — 930 dan 19'a ka dar nakil. İ Varşova — 1835 sen'onik halk İkonseri — 1245 orkestra #onseri — 23 | piyano konseri — 23,50 dans Darülbedayi temsilleri son hi Bugün süğam SA İyionyei Belediyesi 1304 ŞehirTiyafrosu Ti LE Saatçi Musitdli komedi 3 perde Yazan ve besteliyen Celil Ecişt AN Bu ekşam Raşit Rıza saat 21,30 da TIYATROSU Kurt Ağzın. Şehzadebaşı dan Kuzu Vodvil 3 perde Nakleden: | Mahmut Yeseri Bey Bu akşam: Zabi- tana, muslllmlere ve talebeye hüsasi 65 birinci 50 duhu- liye 30 kuruş isteyiniz. ik azm Kalpte İğne Aynı gün, Lartigle Franoy şa- toya, âdetleri veçhile gitmişler, ve bizmetçilerle çene çâlmıya başlamışlardı. Bu usulü de Fra- nsy bulmuştu. Polis hufiyesi, en küçük bir hadisenin bu mü- him meseleyi meydana çıkarabile- ceğini bildiği için mühendisle beraber şatodaki bütün hizmet- çilerle ve bekçilerle dost olmuş- lardı ve her gün, onlardan bir söz, yeni bir hadise öğrenmiye çalışıyorlardı. O günde aşçı kadınlardan birisile görüşüyorlardı. Başka bir kadın gelerek sözlerini kesti. Şatonun sandallarna nezaret eden Über köye gitmek için bir vesile bulmuş, gitmiş, üç saattir de dönmemişti. Tam bu esnada Kont geldi ve garip bir sesle: — Yukarı çıkalım, dedi. Yukarı çıkımca Franay sordu: Gene var? — Ne olacak, eve bırsızlar girmiş, yazıhanemi alt üst elmiş- ler. — Güpe gündüz mü? — Evet güpegündüz.. Oturu- nuzda anlatayım. — Peki ama ne çalmışlar? — Bilmiyorum, aradım, tara- dım, ne çaldıtlarmi bir türlü bulamadım. — Peki, nasıl çalmışlar, litleri kırmışlar mı? — Hayır, hiç bir iz yok.. Sa- dece gözler açılmış, herşey alt üst edilmiş. — Gidip bir bakalım, belki bir iz buluruz. Polise haber ver- diniz mi? — Hayır, daha önce sizleri yörmevi terci ettim. - ki- — Güzel, Hoş polisten'de bir yardım ümit etmek doğru olmaz | ya... Belki kizmetçilerden birisi. — 980 | Tel Ist 22053 den tiyatro gişesini | — Hepsni sorguya çektim. Kimse bir şey görmemiş... — Sirkati yapmış olan müs- tesna... Bu doğru olabilir. Ney- se, meseleyi bütün teferruatiyle anlatınız bakalım. — Bugün, öğle yemeğine, ma- dam Gregorovnayla kardeşini ve çocuğunu davet etmiştim. Franoy, yan gözle mühendise bâktı, ve bir işaret ederek s0- gukkanlılığını muhafaza etmesini tavsiye etti, Kont devam etti: — Sabahleyin dışarı çıkmış- tım, Hatta, istemiyerek geç bile kalmışım, ve misafirlerimi bek- letmek nezaketsizliğinde bulun- dum. — Misafirleriniz sizden evvel mi gelmişlerdi? —Yarım saat kadar evvel,. Pek müteessif oldum ve kendilerin- den af diledim, Yemekten son- ra, Sonyayla Mişel bahçeye çık- tılar. Sonyanın çiçekleri ne ka- dar sevdiğini bilirsiniz? Ben de bundan pek memnun olmuştum, zira madam Gregorovnayla ko- nuşacaklarım vardı. Iki genç gene birbirlerine ba- kıştılar. Kont devam etti; — Kırk beş dakika kadar.. Sonra kalkıp gittiler, Ben de ya- | Nakleden : fa, zıhaneme döndüm ve bir de bak- tım ki her taraf altüst. — Ve ne çaldıklarında bil miyorsunuz değil mi? — Hayır. Şatodaki bütün hiz- metçiler yanhanemde para sak- lamadığımı bilirler, — Pencereler açıkmıydı. — Evet, yaz günlerinde dak ma açıktır. Fakat görünmeden pencerelere yaklaşmak kabil de- ğildir. Kontla Lartig yerine Franoy konuşuyordu. Mühendisin heye- cana kapılarak ağzından birşey kaçıtmasından korkuyordy, Kont devam etti, — Size telefon ettim, ikinizin de buraya geldiğinizi söylediler, i Ben de doğruca buraya geldim. — Iyi ettiniz. Hemen gidip bakarız. — Amcamı gördünüz mü? — Hayır, fakat ne için bu Kadar acele gittiğinizi söylersek darılmaz, — Peki gidelim, Üçü de kalktılar kapıdan çı- karken yukardan bir gürültü du- yuldu. Kont kaşlarını çatarak: — Ne oluyor? Diye sordu, dinlediler.Bir müd- det sonra, Kont: — Amcamın sesi Diyerek fırladı. Mübendisle Franoy onu takip ettiler, Bir haylı koridordan geçtikten son- ta, markinin sesinin geldiği kü- çük bir odaya girdiler. Orada marki, bir cılgın (gibi tepiniyor ve haykırıyordu: pan üm Ain Bağ malelninedi tım,gene çalmışlar. "e Franoy kontu bir kenara çe- kerek ilerledi. Marki, yüzünü du- vara doğru dönmüş haykırıp du- ruyordu, polis hafiyesi sordu: — Kasaları buraya mı koy'dur- dunuzdu Mösyö? — Evet. Bizzat Patris getirip koydu. — Belki kaybolalı birkaç gün olmuştur. — Hayır. Daha bu sabah bu- radaydılar, Her gün gelip onları yokluyordum. Yeğenim pekâlâ bilir. Bu sabah da Patrisle gelip yokladım. O da gördü, Kasalar buradaydı. Demek, şimdide, güpegündüz, bütün aldığımız tedbirlere rağmın, gene hırsız- ların elinden ku tulamıyoruz. Kont sesini çıkaramıyordu. Bitkin bir kaldeydi. Aynı zaman- da hem kendi evinde, hemde amcasının evinde iki hırsızlık olmuştu. Nihayet: — Efendiler, dedi, artık biz- zat şatoda taharriyat yapmak #ırasının geldiğini zannstmiyor- musunuz? Hem bu tabarriyatı be- raberce değil, muhtelif ko'lara ayrılarak yapmalıyız. Zira, hepi- niz küçükken hatırlarsınız, balık kaçtı diye bir oyun oynardık. Kasaların da bu suretle kaçırıl masina mani olmak için ayrayrı aramalıyız. (Bitmedi) i Pek yakında ELHAMRA sinemasında Görülmemiş... Pek mllessir... ve Ahenkdar eser olan Meksikalı Fahişe (La courtisane Mexicaine) filmini görmeye hazırlanınız. Bu filmde fevkalâde Ispanyol sarkıları işideceksiniz.