e EŞ A e — 5— VAKIT 9 MART 1932 —— Kel başlı Baron ! Esrarını ele veren berberini am , San'at aleminde P i arla sarılı Ingiliz komedi trupu toparlak bir şey şehrimizde | Mağlup olmuş bir Çinli muharip — bir yaşındadır Lö Jurnalin Şanghay muhabiri yazıyor Ş Ye imar gazetesinin Şesghe-l a gönderdiği hususi muhabiri! “Albert Londres,, yazıyor: Şanghayda yeniden harp baş- larsa sivil ahalinin vazıyeti ne 0 lacak? İşte bütün dünya bu suali #oruyor. Geliniz, sizinle beraber Şang - y rında bir dolaşalım.. İşte usmdayız. Alelâde zamanlar da burası harikülâde bir abidedir. Şimdi hastahane. İçerde zorla gezilebiliyor. Ko- ridorlarda, büyük salonda, yan a yataklar, teskereler dolu u yatan kim? O kadar kü- Şük bir vücut ki örtüler altımda güçlükle bulunuyor. Bu bir harp Yaralısıdır. Bir çocuk. Karnıde- deşik olarak buraya getirmiş- ler. Ölüyor, can çekişiyor. Ve daha dört yaşındadır. Ya şu öteği? O biraz daha uzunca boy- Ya. Daha doğrusu sol tarafı daha Uzun. Hasta bakıcı örtüyü kal- dırıyor. Sağ bacağı kesilmiş. Bu- a bir muharip: Yedi yaşımda. — ileride güzel bir tablo mev- Meselâ Cenevre müzesi için bir kadın, örtüden dışarı sargılr kolu- Bu,çıkarmış. Yanında, başı sargı- k yavrusu, göğsünün üstünde Çinli bir yavru bebek. Annenin e- linde bir tek parmak kalmış, ço- Suklarım büyüğünün (kafasında bir kurşun yarası var. En küçük! Yavrunun bir şeyi yok. Sade kar- DI aç, meme emiyor. Ve iki elini bize #oğru uzatarak Çin — Çin Yariryör. meşhur (Buda) mabedinin. | ! komşusunun gözleri çok bulutlan- Biraz ötedeki yatakta yalnız bir burun gözüküyor, bir kadm, bir şeyler (o söylüyor. Kocasını süngüyle öldürmüşler. Yanınday - mış. Ne anlatıyor, lütfen tercü - me eder misiniz? Beyninin üstün- de bir şimşek patlamış, bir kılıç darbesi. Yaşını sorunuz, 79 ya - şındaymış. Şurada kolunu bir o - ukta unutmuş genç bir kız, heri şeye rağmen tebessüm ediyor. He, nüz 18 o yaşındadır. Yanındaki! mış, göğsünde obüs parçaları var, on beş yaşındadır. Size takdim! edi daha iyi şeylerimiz var. İşte pamuklarla sarılı toparlak bir şey. Bu da mağlüp olmuş bir muhariptir, bir yaşındadır. Bunlara benzer 120 yatağın başında daha durabiliriz. Bura - sı sadece bir Buda mabedidir. Bu dakikada bu mabetten çok büyük yedi müessese daha © açılmıştır. Yatakların üstünden atlıyarak ilerliyelim. Şimdi erkeklerin ya- nındayız. Şu adamın ayağı ke- silmiş, fakat doktor ayağının ke- silmediğini söylüyor. Nasıl olu - yor, ayağı kesileli bir kaç sene ol - muş, umumi harpte. Simdi 37 yarası varmış. Malüller bile kur- tulamıyor demek. Bir yatağın başında Fransız bir papas. Son nefesini vermek üzere olan bir Çinliye dua ediyor: — Bu Çinli katolik mi? — Hayır, yalnız bu mahallede oturduğumuz için arasıra buraya geliyoruz. Malüm ya, felâket an- larmda bütün dinler birleşir. Doktor beni yaralıların yanına Şehrimizde temsiller vereceği- ni evvelce yazdığımız (e English Players Ingiliz komedi o gurupu dün sabah Ankor vapuruyla Mar- silyadan şehrimize gelmiştir. Heyet bu akşam (Bernard ShaV'ınCandıda piyesiyle temsil- lerine başlıyacak ve şehrimizde bir hafta kalacaktır. götürüp altı yara gösteriyor. Bü- tün yaralar arka taraftan yapıl - mış. Yaralılar Vosung tarafından kaçıyorlarmış, daha çabuk koş- sunlar diye Japonlar süngülerinin uçlarıyla dokunu dokunuvermiş - ler. Bu gibi hadiselere resmi teb- liğlerde “Köyleri (| ve civarlarını haydutlardan temizleme amliye - si,, diyorlar. Umumi harpte, hastahaneler askerler için yapılır ve açılırdı. Şimdi sivillere. Başka bir odaya geçiyoruz. Bir inilti, kurumuş bir boğaz ve şiş - miş dudaklardan çıkan bir hırla - ma. Bu sesin sahibi, bir hayalet, şehadet parmağinı kaldırarak ba- ima vuruyor, içinde kurşun var. ki yatak ötede £ 16 yaşında bir Çinli son nefesini veriyor ve dok-| torla biz, iki ölü arasındayız. Doktor Alman, ben Fransız. Bu nun için birbirimize daha derin bakıyoruz. Çıkıyorum. İki kamyon yara- lı daha gelmiş, hep sivil. Fakat yer yok. yonun üzerinde iki üç mezarcı da var, çağrılmalarını beklemeden gelmişler. Birdenbire aklıma geldi. Saat 5 te, Japon sefiri tarfından bey - nelmilel gazetecilere verilen çay ve koktey ziyafetine davetliyim. Pek tabii çayda orkestra ve dans var. Her halde bombardıman ses| leri de duyulacak. Halbuki ben dava etti ! Fransanın Britanya vilâyetin- de oturan bir baranon, pek na- diren Parise gelmektedir. Zira, artık ihtiyardır ve Parisin eğlen- celeri artık ona birşey söyleme- mektedir. Esasen, büyük bir çif- lik işletmektedir ve çok ta meş- | guldur. Bununla beraber son haftalarda baron muntazaman Parise gitmekte ye 48 saat kal- dıktan sonra dönmektedir. Bu- nun da sebebi gayet makuldür, zira, baron, Pariste Etval mey- danında oturan ve keudisile ya- şıt bir kadınla evlenmek niye- tindedir. Fakat son günlerde beklenil. medik bir hadise, ihtiyar baro- nun saadetine az kalsın mani olacaktı. Baronun başı keldi ve bir tek saçı bile yoktu, Baronsa kafasının bucası cavlak oluşunu, Dünkü hava Evvelki gün ilk baharı and racak kadar ısınan hava akşam üzeri değişmış ve tedricen s0- ğumıya başlamıştı. Gece geç vakit başlıyan şiddetli bir lo- dosla hafif yağmur çisintisi, ara sıra ziyadeleşmek suretiyle, dün bütün gün devam etmiştir. Ev- velki gün azami 21 dereceye kadar yükselen scaklık dün azami 15, asgari 11,5 dereceye düşmüştür. Rasathanenin verdiği malü- mata göre bugün de hava ka- palı ve yağmurlu olacak, sıcak- lık derecesi biraz daha azala- caktır. demiyeceğim. Vakıa nezaketsiz»! takma bir saçla örterdi, Uç tak- ma saçı vardı. Bu takma saçlar, muhtelif uzunluktaydılar. Baron önce, kafasina az uzunlukta ola- nı koyar, sonra sanki saçı uza- mış gibi biraz daha uzununu geçirir nihayet en gür saçlısını koyardı. Muayyen bir müddetten sonra da saçlarını kestirmiş gibi tekrar az saçlı takma saça dö- ner ve kelliğini böylece gizlerdi. Baron evleneceği sıralarda, pek tabii olarak şıklığına daha çok itina ediyordu. Bunun için Parise indiği zamablar, takma saçiarmı meşhur bir perukâra götürür, tanzim ederdi. Tesadüfe bakınız ki, Baron'un nişanlısının oda hizmelçisi aynı perukâra gidiyordu. Birgün, Ba- ron'un Saçlarını, iki tahta kafa- nın üstüne konmuş gördü, Içinden, onları tanır gibi oldu. Yeryer oda hizmetcisinin takma saçlar karşısında durup seyretti- bini görünce güzel hizmetciye kendini methetmek hemde san- at kudretini tanıttırmak için; — Bunlar, dedi,..., Barona ait- tir. Bak, hiç sahiciden farkı varmı? Kadınlar boş boğaz olurlar. Hizmetçi, yemeden içmeden ha- diseyi hanımına yetiştirdi. Bu, nişanlı madam için büyük bir teessüre sebep oldu ise de Ba- rondan ayrılmıya kıyamadı, Maa- mafib, Baron, perükâr aleyhine san'atının sirin muhafaza etme- diği için dava açmıştır. Eğer bu davayı kazanırsa, berber, bir ay- bir mabet... hayır hastahaneden| lik olacak ama, sefirden, burada,| dan altı aya kadar mahküm ola- çıkıyorum. Doğrusu bu çaya gi - alenen af talep ediyorum. cakmış. Ülsessssssesssssassssssssesssssessssssesmesensseseasasesssssesesssssessseseselzee — 67) zuzu TARİH EL KİTARI manumuzuzz uz Devlete ait olan araziyi de Patriçiler kiralarlardı. Patriçiler yavaş ya- vaş Roma arazisine sahip olmıya başladılar, Kanunlar : ,Romada Pleplerin hak sahibi olmaları için bazı kanunlar daha kabul edildi, bu kanunlara göre: A) Konsüllerden biri Pleplerden intihap olundu. B) Borçluların feci vaziyeti tahfif edildi. C) Bir şahsa 125 hektardan fazla arazinin kiralanması yasak olundu. Ordu : Roma ordusu evvelce daimi değildi. Ordunun miktarını her sene Se « mato tayin ederdi. İstiyenler asekerliğe girerlerdi. Roma genişledikten sonra daimi ve mecburi askerlik üsulü de kabul edildi. Fakirlere askeri teçhizatını hükümet temin ederdi. Fakat arazi genişleyip daimi askerlik devam ettikçe bir çok mahzur - lar meydana çıktı. Meselâ bir çok arazi ekilemiyordu. Askerlerin geride an aileleri fakirleşiyorlardı. Bunun neticesi olarak bir müddet sonra rlerden mürekkep ücretli mesleki bir ordu teşekkül etti. Roma bu za » manda ecnebilerden de ücretli asker kullanmıya başladı. Roma orduları dörder kısımdan mürekkepti, bu kısımlara Lejyon denirdi. Lejyonlara veya Diktatör kumanda ederdi. — Halk hakimiyeti — Senato » Halk içtimaları - Forum : Romada krallıktan sonra hakimiyet halka aitti. (l: ium) yani h&. kimiyet ve kudret halka aitti, Mari Sanato : Eski konsüllerden, Pretorlardan ve asil aile reislerinden mürekkep © lan (Senato) krallık devrinde de mevcuttu. Salâhiyetleri : - Senato bütün halk içtimalarının kararlarını da tasdik ederdi. — (Tri- tir, ) in kararı (M. E. 287) tarihinden itibaren bundan istisna edilmiş » B) Senato, harp ve sulh hakkında fikrini beyan eder. C) Senato, Konsülleri ve Diktatörleri intihap eder. D) Ecnebilere karşı memleketi temsil eder. ) Harp ve sulh kararını halkla istişare ederek verirdi. Forum : idi, Senatodari başka halk içtimaları da yapılırdı. Bunların adı (Çentiyo) mmm mn TARİ Pİ, KİTARI manı 63 maa Bu içtimalarda efkârı umumiye siyasi ve umumi meselelere alâka gös terir ve gündelik meseleler hakkında halkın fikirleri de hazırlanırdı. Bu halk içtimaları Forum meydanında yapılırdı. — Romada din — Roma dininde Şark mabutlarının büyük tesirleri vardır. Roma itikadı Yunan itikadı gibi hayali ve şairane değildi. Romada her mabudun mu» ayyen bir vazifesi vardı. Sonraları Romalılara yemek, içmek, yürümek öğreten bu hususi allah- lar (Site) mabutları haline girdiler. Jüpiter sema, yağmur ve zaman al» ahı oldu. (Mars) harp mabudu telâkki edildi. Eski Romada ilk zamanlarda mabutlar insan şeklinde tasavvur edil » mezdi. (Mars) uzun zaman sade bir kılıçla temsil edilmişti. İbadetlere rahipler nezaret ederlerdi. Rahipler Patriçilerdendi. Kral Romada baş rahipti. Yanında beş rahip bulunurdu. ğ — Roma emperyalizmi — Roma emniyetini tesis etmek içinAdriyatik sahillerini, ove Aödeniz cephesini tecavüzden korumıya ve kedisine tabii hudutlar vücud agetirmi - “ ye mecburdu. Bunları plân dahilinde tatbik etmeden evvel Roma Kartaca hâkimiyeti “le karşı karşıya geldi. Kartaca milâttan evvel Vİ asırda mühim bir ticaret merkezi olmuştu. Kartaca Akdenizdeki Siraküz, Tor ve (İyon) müstemlekeleriyle Mar » silyaya rakip vaziyetteydi. Bu rakiplere karşı Kartaca, uzun zaman İtalya ile dost geçindi. Fakat aradaki menfaat zıddiyetleri (Pön) harplerinin zu huruna sebep oldu. Kartaca ile Roma arasında ilk müsademe Sicilyaya hâkimiyet meselesinden çıktı. Roma donanması adayı işgal etti. Kartacalılar adanın şimali garbisine doğru çekildiler. Milâttan evvel 256 da bir Roma ordusu Afrikaya çıktı. Fakat mağlüp oldu. Sicilyada tekrar bir deniz harbi oldu, bu harpte Roma galip geldi. Bu birinci (Pön) harbinin sonudur. Kartaca Sicilyayı muahede mucibince Romaya terketti ve on senede ödenmek üzere Birinci Pön harbinden sonra Kartaca askerleri isyan etti. Jeneral (Ha- milikar) isyanı bastırdı. Ve (Sardinya) da Kartaca hakimiyetini tekrar tesis etmek istedi. Roma bu hareketin harp sebebi olabileceğini bildirdi. akla <A ii SAğ harp tazminatını kabul etti. (M. E. 241) ün ği di