pi La) Mahkemede: Hükim — Sen, Mehmet efendi- nin Usküdardaki evinin bahçesin- den üç tavuk aşırmışsın.. bu işi yaptın?.. Maznun — Aman reis bey, le iş mi olar hiç?. Mesele bulaşdırse allak. Hükim — Ne gibi? n — Mehmet efendi kadaşımdır. Ken — Peki, tavukları ötürdün? Neden öy- yanlış be alıp ksaraydaki Hâkim — Öyseyle imkân yok.. Maznun — Niçin reis bey?. Him... kurtulmana Hâkim — Sakayı pek ileri gö « türmüşsün!, Zn Tecrübe Hanım, hizmetçiye sordu: Ayol, çotuğun elinde dü sardı, ne oldu?.. — Vallahi bilmem.. . — Sakın yutmuş olmasın? — Durun bakalım, bir kere sa öter!.. I Eikek — Size aşkımı ispat için ne yapayım? Kız — Babamdan beni isteyi- yerl. AM A 2 A a AM YE Faiz Hesap hocası, küçük Salamo- nu tahtaya kaldırıp sordu: — Salamon, söyle bakalum, se- nin babasi, bir adama, yüzde on fayizlan elli Tira borç verse, bir se- ne sonunda kaç kurüş fayiz alir?.. —Olmaz.. Bu hesap yan! — Allah, Allah.. Nesi ya bakalım?.... — Benim baba, yuzde kirktan aşaği tayizlan kimseye para Yer-| mez!.., en, Dişçide Salamon efendi, dişçiye sordu: Bir dişi kaça çekiyotsunuz?. — Mâç koydurursanız iki lira.. İlâçsrz çektirirseniz bir lira... — İâçli ile ilâçsiz arasinda ne| fark var?.. — Nüçlr acımaz.. İlâçsız acır! — Zarar vok.. İlâçsiz çekini — Peki.. Oturunuz sandalyeye! Salamon, kapıya doğru vürü - yerek cevap verdi: — Yok be paşam.. Benim de - Zil, kaynanamin dişini çekecek « sin! am Mahsup Alacaklı, Borçlunun evine gi | dip dayandı: — Paramı almadıkça şuradan! şuraya gitmem.., Borçlu cevap verdi: — O zaman alacağınızı kira be- - deli olarak keserim! sali Şikâyet — Niçin ağlıyorsun yavrum? — Herkes beni sana benzetiyor büyük anne! dük ağzından liyeyim.. Eğer yutmuş- Erkek — Eğer benimle evlenmiye razı olmazsın... Kadın — Ee... Intiharmı edersin ?.. Erkek — Hayır, arkadaşın Leylâyla evlenirim !.. , Farkında değilim sanoorsun ?.. Merakyan efendi, Beyoğlu caddesinde, dalgın, sinirli, kendi i kendine söylenerek yürüyordu: — Zo, bu ne iştir başımu ge - len?.. Bir gün, iki gün, derken bu gün tam haftası oldu.. Sonra, bir de bana meraklı derler. Hadi ba » | kalım, gel de merak etme... i (Parmağiyle dilinin ucuna do - i kunarak) — Vay, vay, vay.. Öyle sizlem ki... Vizitadan kaçtığım yok, dok - tosa gidip göstereceğim, fekat fe- na bir lâm edecek deye yüreğim hop edoor!.. (Bu korkunç düşünceyle büs - bütün etrafını görmez hale gi İhtiyar bir yolcuya şiddetle çar por.) — Önüne bak, sersem herif. sokakta gözü kapalı yürünmez! — He.. Pardon ciğerim.. Par - don!. (Tekrar kendi kendine söylen- mesine devam eder.) nk mininnnni Ne muhabbet ! Asıkla maşuka arasında: — Demek evlenmemize imkân - yok?.. — Hayırlı birer kısmet bulur - sak niçin evlenmiyelim?.. imdi Tesadüf Monşer, sana fena bir havadis vereceğim.. — Hayrola? — Senin hanım fena yerlere gidiyormuş... — Yalandır yahu.. Kim sözle- di? hanım tesadüf etmiş! — Şu geçeni görüyor musun?. Ateş gibi bir kızdır.. vari, — Yalan olur mu hiç?.. Bizira| smmm — Belli. Maşa gibi bacıkları | Doğrusu nadir bulunur bir esmer İ güzeli! — Olur iş değil ahbar, adeta! dilim ağzımda şişoor.. Böyle sevil! ce olur İtiç?.. (Parmağiyle dilinin ucunu yok! lar.) — Vay babasınm canına.. Am- ma kabarmış ba.. (Yanmdan, vücudunu sıyıra - rak bir obil geçer, şoför fe - na bir kü savurur.) — Önüne bak hırbo.. Eşşek cen- netini boylarsm bat. (Alerakyan aldırmaz. Söylen - mesine devam €dör.) — Acaba tertirdyot mu çok geldi.. Oksijenli su mu yaktı?.. Ağ — Nihayet kocamın nerede vakit geçirdiğini öğrendim., — Yaaa... Nasıl öğreridin ba- kayım? — Bir akşam eve erken dön- müştöm. Baktım ki odasında otu- ruyorl... Veda İstasyonda, bir delikanlıyla bir genç kız, uzun uzun kucakla- şrak ağlaşıyorlardı. Nihayet, çen çaldı. Tren kal- kacalttir. Delikanlı vagona gireli. Bir çan, bir çan daha ve acı bir düdük... Tren kallıtı.. Genç pönce-| reden seslendi: — Mektup yarmayı unutma... — Yazarım, yararım.. Yalnız.. Şey.. Adresini yazdım ama, ismini! yazmadım... Adın neydi7.. İ ğ—ğm Karayağız . Esmer! — Yahu, şu karşıda oturan ka - ra yağız, şişman kadın kim?. — Nişanlım!.. — Allah bağışlasın birader. din Hanımefendi, hizmetçiye: — Ayol, bütün gün > . ?.. Hem insan sokağa giderken adet hanıma haber verir. pıyı — Haber verdim efendim., — Ne zaman? — Giderken (Çat!..) diye ka» kapadım.. Elbet duymuşsunuz dur.. Başka nasıl haber vereyim?. Düğün ! Ahmet bey, Mehmet beye sitem — Yahu, dün neredeydin?.. Se- ni o kadar aradım, bulamadım.. dim. — Sorma birader.. Düğündey- — Oooo, Allah versin.. Böyle düğünlerde gezip zevkü sefa edi - yorsun, ha?... — Ne zevkü sefası canım.. Git- tiğim düğün kendi düğünümdü! pi Pehriz i Ressam Çallı İbrahime sordu - Ra — Üstat, sen hiç su içer misin? Cevap verdi: — Su bir şey mi yahu?.. Ben zaman oldu ki, bir sene ağzıma sütten başka bir şey koymadım.. zımm içi de eczacı çanağı gibi ko- koor!., (Bir mücevherci camekânmm önünde bir ayna görür.) — Hah. Şu aynada bir yol mu ayene edeyim.. Oooo. Oooo. Al « mış yürümüş.. Aman Allahım, a - cap şiri pençedir, nedir? (Ağzımı açıp kapamakta, par-| mağiyle dilinin ucunu muayenede devam ederken dükkânm kapısı açılır ve kiranta bİMermehi başını uzatarak homurdanır.) — Bana bak.. Zefzekliyin mia- hanası yok.. Namuzunla buradan dümeni kırıp gider misin?.. (Merakyan, açık ağzını biraz daha açarak hayretle sorar:) — Acaip.. Ne olmuş ki? — Zo daha ne olsun?.. Sanki on takkoden beri tükkânda biizm madara ilen işmar edoorsan ben hiç bir sey ağnamoorum sanoor - sun?.. Hent!... Karga AŞ O başka! Babası, oğluna pürhiddet ba - ğırdı: — Bir aktrisle evlenmek ha... Utanmadan bana teklif ettiği se- ye bak. Ben, bir aktrise (Gelinim) diyemem... — Canım babacağım, dur, bir- — Acaip... Ne zaman bu?.. — Çok eski.. Kırk beş sene ev- vel.. Daha emzikteyken! Muallim — Söyle bakayım! şu ayağındaki pantalon neden İ yapılmıştır? | Talebe — Babamın eski pa | ! ta'onundan! Köyde « Bir genç seyyah, bir ihtiyar kö? lüye sordu: — Baba, kaç yaşındasın? — Doksan beş... — Maşallah.. Bu yaşa kadi nasıl yaşadım, bana söyler mist) İbtivar güldü: — Hey oğul, yaşamamak içi sebep yok ki... Bizim köyde ne | tomobil var, ne tramvay| Mürai İ Muallim — Oğlum, mürai denbire hiddet etme.. Zaten bu da derler? aktris filân değil.. Adi bir kanto- cu kız.. O, kendi kendisine (Ak - tris) diyor! — Tramvayda İki kişi arasında: — Bak, bak.. Biletçi, sanki bi- let almamışım gibi, yüzüme nasıl dik dik bakıyor. — Aldırma.. Sen de sanki pa- ranın üst tarafını almamışsın gibi onun yüzüne dik dik bak! Müşteri — Bu ne biçim et yabu?.. Öyle katıki, suyuna bi- ei çatal batıramıyorum!.. | Talebe — Mektebe sevin” rek gelen çocuklara efendim! mn Zamane ! Mua'lim — Söyle bakayım, “Ep sıl oldu da hesap vazifeni bu 5€'$. fer doğru yaptın? Talebe — Babam evde da kendi kendime yaptım!, an Dargınhk Ğ i Mişon, Salamonu kolundan 6 ti: — Salamon.. Yel.. Yel.. kaldirima yecelim.. — Neden be kuzum?.. Bu daha vüzel,. Yuneşli., — Olmaz be.. Izak yeli Keratayi yormek istemem.. — Ya.. Dargin misin? — Evet, darginim.. 3 — Sebep? — EN lira miştir” — E?.. Verm e — Hayır.. Verdi!.. Inat İki ahpap arasında: — Yahu, bu pis köpeği besliyorsun?. # — erme hiç sevmiyo”