. . Gizli Harbi umumi. Rusyayla Almar ya harp halindedir. Fakat bu, hai bd A Vazite Rus jeneralı Lanskoi'nin karısının * Alman olmasına möni teskil et memektedir, zira, Vera, jeneralla harpten evel evlenmişlerdi. Harp çıkaltberi, jeneral Lanskoi, karı - sındaki Alman ruhunu ezmek için her fırsattan istifade etmektedir. Alman başvekili Betman Hol - veg, itilâf kuvvetlerine sulh tekli- finde bulunuyor, teklif kabul olun muyor, harp, eskisinden şiddetli olarak tekrar başlıyor. Cephe barbinin yanında bir de, istihbarat harbi başlamıştır. Al . manlar, Amerikalı bir kemancı &- larak kendini takdim eden bir ca- suslarını Petersburga gönderiyor- lar. Bu delikanlı yakışıklıdır ve is- mi Tomas Hagen'dir. Hagen, jeneral Lanskoi'nın ka- rısiyle tanışmakta gecikmiyor ve onun milli hissiyatını tahrik ede « rek bir cok plânlar elde ediyor. Şimdi, Vera, milli hisle aile hissi arasında sıkışıp kalmıştır ve müt- hiş bir vicdan azabı içindedir. Bu esnada, jeneral karısından şüphe etmiye başlıyor ve onu cürmü meş- hut halinde, plânları çalarken ya- kalıyor. Artık, jeneral, kemancı - nın bir casus olduğunu anlamış - tır. Karısını tazyik ederek ona sah te plânlar verdiriyor © ve onu da tevkif etmek için tertibat alıyorsa da, genç kaçıyor. Bu hadiselerden sonra jenerallç karısı artık ayrılıyorlar. Vera, Ko- penhag vasıtasıyla memleketine dönerken, bir tesadüf, onu, Hazen le birleştiriyor. Artık, aile endise- akasasasazaınamızz Kısa Habötler Münir Nurettin konseri Kıymetli san'atkir Münir Nu - rettin bey bu akşam (Glory) si- nemasında saat dokuz buçukta ikinci'konserini veriyor. Mesut Cemil, Ruşen Ferit, Artaki bey lerin iştirak edeceği bu konserde Dede efendi merhumla Lemi lis Sabahattin beyler musikisinin üstatlarının münta- hap eserleri çalmacaktır. Münir Nuretten bey, memleke- timizde musikiyi tamamiyle kav - Tamiş san'atkârlarımızdan birisi - dir. İlk konserde yer bulunma - ması da bunu ispat etmişti. Bu| ikinci konserin de aynı muvaffa-| Kıyetle neticeleneceğinden şüphe! etmiyoruz. Kâzım Bey aranıyor BUNDAN BİR MÜDDET EY- VEL BİR AKŞAM GAZETESİNDE (SİNEMA ARTİSTİ OLMAK İSTİ. | © YEN HANIMLARIN GAZI AYIN. TAP. NUMARALI POSTA KUTU- SUNA MÜRACAAT ETSİNLER) DİYE İLAN VEREN VE ŞURATIN 44 ÜNCÜ GÜNÜ GAZİ AYINTAP. TAN İSTANBULA GELEN KAZIM BEYİN SİNEMA MUHARRİRİMİZ FA, YA MÜRACAAT ETMESİ Rİ- CA OLUNUR. Ronald Colman, Richard Bart- helmes, Şanghaya gitmişlerdir. Pek yakmda Douglas Fairbanks da oraya gidecektir. *» #5 Japonlar el'an sessiz filimleri| tercih ediyorlarmış. Acaba ses - lerini Çin cephei harbinde çıkar - mak için mi saklıyorlar? Almanyada (Goethe) nin ölü-| münün yüzüncü devir senesi mü - masebetiyle bir filim yapılmıştır. , Greta Ga.. san Garwford, John ve Lionel Barrymore, Lewis| 3 3 z vin Eriç sinden kurtulmuş olan Vera, genç Almanla evlenebilecektir. ... Vera rolünü Brigitte Helm oy - namaktadır. (Hagen) iyse Willy Fritch yaşatıyor. Film Almanca mükâlemelidir ve mükâlemeler bi- raz fazlacadır. Eserin havası, mev zuu kuvvetle yaşatıyor. EEE i Wallace Beery (Büyük Otel) isimli bir filimde aynı za - manda oynamaktadırlar. Şimdiye kadar bu dersce mühim ve meşhur artistlerin bir filimde oynadıkları gözükmemişti. Her halde bu artistleri çalıştı - ran şirket, büyük bir fili: rak sarsılmıya başlıyan şöhretini tekrar iktisap etmek istiyor. 8 M—G—M şirketi Sovyet Rusya hakkında büyük bir filim yapacaktır. me yedi buçuk milyon dolar sarfe- deceklermiş. ... Rusyada, Kiyef Zenci Ti Şik isminde bir meyhane kızı| lerine nasihatlerde bulunmıya baş yüzünden kardeşini öldüren Zeke! lıyor. Fakat Şik onu baştan çıkar - İ nün İ eğlenmek pek yorücu bir şey. Roland Toutain ile bir kaç gün ““Candide,, gazetesinin sinema| muharriri (Plerre de R ) (Ronald Toutain) le ge kaç günü şöyle anlatıyor: İsterseniz bana deli Fakat olan biteni olduğu gibi an - latacağım. Sözlerime de inanı- nız, isterseniz inanmayınız. Ne-! tice itibariyle bana vız gelir. Roland Toutain'i görmiyeli bir| kaç ay oluyordu. 'Pek tabii ken - disini tanıyorsunuz. (Siyahlı kadı- nm kokusu) yla (Sarı odanın es- rarında) Larsan'la Hugette Duflos nin oğlu olan bu ateşli sinema ar- tsti, daha bir kaç sene evvel, bir| tayyarenin alma © trapezdeymiş gibi kendini ayaklarından sarkıtı- yor, saatte iki yüz kilometre sür- atle giderken, yerdenbirmet- re yükseğe (konulmuş bir men-| dili eliyle alıp gidiyordu. Ay nı Ronald Toutain Fouguet's isimli barda, ihtiyar oObir omösyö- sakalını Okesmiş, o gard- roba Opaltosuyla beraber çr- karıp (o pantalonunu © bırakmış, barlara ve lokantalara kapılardan değil, bacalardan ve pencereler-! den girmiş olan Roland Tontain - dir. Daba bir sürü maceralarını biliyorum ama burada söylemiye sıkılıyorum, İşte bu Roland Tontian bundan! on gün evvel, bir barda oturur - ken, tavandan içeriye girdi, üç masanın üstünden atlıyarak yanı- ma geldi. Peşinde bir sürü de ar- kadaşı vardı. Eğlenmiye karar vermiştik, faket çılgınlığımız, da| ha doğrusu onun çılgınlığı; tedri - cen, yorgunluğumuzla (maküsen mütenasip olarak arttı, Ama doğ- rusunu söyliyeyim mi, bu çocukla O akşam makul denilecek su- rette eğlendik. Sadece (bardak canak kırıldı, bir sürü akrobatik! danslar yapıldı. Ertesi gün, Tow- tain, koktey ictiye gittiğimiz bir hanımın evinde, “bir aynalı dola- bin işinden fırlıyarak ev sahibesi» e na A ERE (Garp cephesinde bir çok şeyler var) isimli bir filim veçrilmekte- dir ... Georgs Bancroft (Karadeniz) Amerikalılar bu fils| isimli bir filmin kahramanıdır. a (Georgic) isimli büyü kingiliz seyyah gemisine sesli sinema ter - şehrindel tibatı yapılmıştır. Ruhu * oturur. İşte siz bu Roland Touw- "| başında bir sarık, ayaklarında bir iz.! lak olarak gezdirdik. Biraz sonra:| rahip ve vaiz olarak zenci kardeş-| mıya muvaffak oluyor ve beraber; ni korkudan bayılttı. O gün pa- zartesiydi. Szlı günü kendisini, pijama pantalonu ve vücudu çıp- — Hadi, dedi, (Velodrome d' Hivan) e gidelim. Orada cambaz- lık yapacağım. O akşam bu kapalı stadyumda bir hokey macı vardı. Sonra da numaralar, nihayet bir Venedik balosu yapılacaktı. Her taraf do- luydu. İçeri, önde yarı çıplak o, arkada kadın kıyafetine girmiş bir arkadaş, onun arkasında taksi $0' förü, ve biz, girdik, Ronald Tow- tain stadyumun 25 metre yüksek olan tavanından sarkan ipe tutu - narak, baş aşağı indi ve sadece öylece dolaştı. Hökeycilerin elin- den sopaları kayarak anafor gol « ler attı. Bir müddet sonrada, a- vucuna küçük ve yağlı < pastalar saklıyarak ötekinin berikinin elini sıkmıya ve avuçlarını vıcık vıçık yapışkan tatlılarla... Doldurmıya başladı. Kapıdan çıkarken hepi- mizin yüzünde gözünde kaymaklı pasta izleri vardı. | Ertesi gün, çarşamba, gidip kendisinin son yaptığı (Kalbimin esiri) filmini gördük. Burada Re land Touwtain, Mairi Glory'le oy - nuyordu. Bu filimde, rejisör dostuma fantezilerini yapmasma müsaade etmişti. Kendisi (Siyah kr kadının kokusu) ndaki gibi do- nuk değildi. Şarkı söyleyişi biraz Chevalier'e benzer burası da ta - mamen şahsi. Kendisini şuna ve- ya buna benzetenler var; Meselâ| Douglas Fairbanks'a. Fakat Ro «| land Toutain herkese benzemekle! beraber onlar değildir. Tamamen| şahsidir. İ Bu filmi seyrettikten bir gün| sonra, Artık deliliğimiz tamamen| en yüksek derecesine yükselmişti. Toutain smokinle yeziyordu. Fa- kat içinde gömlek yoktu. Bir sürü barları dolaştık; türlü! numaralar yaptı, halkı şaşırtir. Kimisini kızdırdı fakat daima gül dürdü. Şimdi size bir sey söyliyeiym mi? Ronald Toutain her zaman! böyle değildir, delilikler ve çam-, bazlıklar yapmaz. Bazan herkes gibi dümdüz ve ayakları üzerinde yürür, hem de ayaklarının ucuna basarak. Sonra, herkes g'bi ka- pıdan girer. Fakat kapıyı açarken görültü etmemiye çalışır. Sonra da üstünde iki kişilik takım kon - muş bir yemek sofrasımda, tabak- ları bardakları kırmadan sessizce l tain i göremezsiniz. Yalnız emin olunuz ki, bu ikinci Toulain de,! birincisi kadar sevimlidir... İster- seniz size onu da anlatayım.. Fa - kat hayır... Gene inanmıyacak ol- duktan sonra. . EA A e yaşamıya başlıyorlar, Bir kaç gün sonra Şik'm eski! âşıklarından biri gelip kızı çalı -| yor. Zeke onları takip ediyor ve bataklıklar arasında ikisini de s1 - kıştırıp öldürüyor. Zeke mahküm olmuştur. Uzun senelerini hapisa-| nede geçirdikten sonra ailesinin yanına dönüp muti ve hâlâ kendi»! sini bekliyen eski nişanlısmı bulu- we “a. u film, ismi tanınmış rejisör -| lerden King Vidorun eseridir. Kâ- milen zenci aktörler tarafından| oynanmıştır. Filmi henüz biz de karilerimiz gibi görmediğimiz için! hakkında bir şey söyliyemiyoce -| giz. Yalnız, geçen sene, bu film et- rafında bir çok reklâmlar yapıl - dığını hatırlıyoruz, Ji — VAKIT'3 MART 1932 — Belçikada çıkan (Soir) gazete“ si bu kızın resmini koymuş ve at* ima: ELİZZA LA PORTA Aslen Türk olan güzel bir yıldısdıra | Demiştir. Acaba kim? Sesli sinema seyircileri Filmler konuşmıya başladığ danberi seyirciler dante Rİ Gidip sesli'film gösteren bir sine * mada tetkik ediniz. Bütün halk süküt içindedir. o Ne tuhaf değil mi? E .imler sessizken seyirciler ko nuşurdu. Filmdeki yazıları, yük * sek sesle okur, okuma yazma bil” miyenlere veya gözleri (miyop) olanlara yardım ederlerdi. Fakat şimdi öyle mi? Bir çıt çıkarsan!$ her taraftan: — Sus. ssst.. Sesleri yükselir. Fakat en ga * ribi şu ki, sesli sinema seyircili Darülbedayi seyircilerinden dalı# süküti oluyorlar. Bunun sebeb n€ dir? Çok basit, Sesli filmlerde, mü kâlemelerin kısa ve ancak en lü” zumlularından olması. Tiyatrod8 iki dakika başka şeyle meşgul 9” lursanız piyesi gene anlıyabilirsi" niz. Fakat .sinemada öyle değik Kaçırılan bir mükâleme, me! di size unutturabilir. Sesli $i dikkat tamamen teksif edilmişti” Esasen yüzde yüz sesli filmi görülüyor ki hoşa gitmiyor. Bundan başka, artık şimdi, a yirciler, sinemaya tem saatinde gi miye çok dikket ediyorlar. Mak” satları ilk mükâlemeleri p maklır. Aksi takdirde yanmdeki” ne: 7? — Ne oldu, ne oldu? Diye sormak lâzım gelecek; n pek tabii cevap alamıyacak. Bugünün sesli sinema seyirci rini eski filozoflar görselerdi hakkak fazilet mükâfatını 4 verirlerdi. Filhakika, bugünün” li sinema seyircisi, (Süküt) ish nın şerefine dikilmiş bir beyi gibidir.