Kaçakçılar İpekçi kardeşler tarafından Yaptırılan Türkçe şarkılı ve sesli imlerden ikincisi olan kaçak- lar evvelki akşamdan beri hamrada gösterilmektedir. ,, Küçakçılar, haddi zatında, anbul Sokaklarında,, dan ev- yapılmıştı. Fakat birinci k sesli filmi olmak şerefini ötekine bırakmıya, Kaçakçılar, ç#men sözlü ve şarkılı olduğu ŞİR razı olmuştur , Kâçakçılarda Darülbedayi ar- tistleri ile Feriha Tevfik Hanım Onadığını duymadık kimse kak Mamiştır zannediyoruz. Yel Bunun | “Sin, bu hususta Fazla malümat | Verecek değiliz. Yalnız, bu fil- Min de rejisörü Ertuğrul Muhsin Olduğunu ilâve edelim. » Bu film hakkında da tenkit Yapacak değiliz. Sadece şu üç Yeyi söyliyeceğiz: 1 — Teşebbüsü alkışlarız. 2 — Fotoğraflar güzel 3 Senaryo ve mükâleme- ena, sessiz kısımların uzun “İnayan tarsfları güzel, Artist Sokaklarında, ki ler ç ler “İstanbi Feriha Tevfik Hanım “yanlarından daha muvaffak. iç kir bir balıkçı ailesi, bir ana hi, Oğul, ve birde beslenmeden Üğeni Oğullardan biri balıkçı, Ğ ride kolcu, Ikisi de besle- 8 aşık... Fakat besleme kö- » Çobanına mütemail, ve onun Svalda çaldığı ık nağmeleri ak sesiyle söylediği şarkıları <mekte, my lkçlar arasında Dalyan na- ti, maruf Sait artık bu sıkın- N Yorucu ve kârsız balıkçı ha- ny dan bıktığından bir tücca- e, Elif ettiği bir kaç tütün RİN gizli olarak şehre sok- n kabul ediyor, Arkadaşları İ$€ razı olmakta gecikmiyor- ti Aralarında bu işe muarız bir ke, kişi kalıyor o da balıkçı Ta- a, < Zaman olduğu gibi içki ve F. bu işte de rolünü oynıyor aa da kendilerine uydur- , muvaffak oluyorlar. tal Zün kaçakçı balıkçılar ka- aker kayalıklardan nak- kol erken Tala'tın kardeşi olan Su bunları bast - ııyor ve esa MN bii. kargo "Birinin rakibi olan bu iki Böy — arasında bir kavğa baş te, ölü, Miyor, Kavğa neticesi kolcu ME yapacağını şaşıran mh >dA Babrısefidin ufak limanların- dan biri, Küçük bir kırallığa ait yegâne harp gemisi Persi- mon kruvazörü... Diğer bükü- metlerle daimi hali sulhte bulu- İ nan Pontenero kırallığı bu harp gemisinden hiç bir hizmet bek- lenmediğinden geminin kaptanı Kraddok muavini Şmit ve diğer bütün eft daimi bir atalet devresi o meçirmekte ve bunun neticesi olarak herkes bilhassa kaptanla muavini mütemadiyen kıraliçeye atıp tutmaktadırlar. Nibayet günün birinde gelen bir telgrafta geminin bazırlan- ması bildiriliyor. Zira kraliçe seyyahata çıkacaktır. Fakat kıral- lıgın mali vaziyetinin bozukluğu dolayısiyle bir kaç aydan beri maaş alamıyan gemi zabitan ve mürettebatı bu emri müteakip Talat da arkadaşlarile kaçmağa karar veriyor. Aradan bir müd- det sonra aynı kaçakçılar BU- YÜKDERE taraflarından gene kaçak eşya naklederken polislerin takibine oğruyorlar ve ufak bir mücadeleyi müteakip yakayı ele veriyorlar, Bir evladının ölümü diğerinin de kaçakçılık yüzünden hapise yatması zavallı annenin tahammülü nü tükettiğinden hastalanıyor ve | ölmekte de gecikmiyor. Yanında yaşadığı anneliginin vefatı bes- lemenin de hayatını değiştirme- sine sebebiyet veriyor ve kendi. sine birkapı bulmak üzere İstan- bul da dolaşan biçare kız bazı uygunsuz insanların teşvikile fena bir hayata dalıyor. Günün birinde çoban bir pi- yango bileti buluyor ve hamiline tevdi edilen biletlerden olan bu bilete de büyük ikramiye düşü- yor. Hayatta yegâne sevgisi bes- lemeden ibaret olan çoban bu andan itibaren hemen beslemeyi aramağa ve onu çalıştığı barda, buimağa muvaffak oluyor, kurta- rıyor ve onunla evleniyor. Diğer taraftan kaçakçı ve kardeş katili olan Talat hayatta bu fenalığımı idam sehpasında temizlemiştir. l kaptanın verdiği emre imtisalen hemen Montekarlo üzerine rota | tutarak hareket ediyor ve do layısiyle kıraliçeye karşı ilk isyan bayrağını çekmiş bulunuyor. Bu isyan haberi kraliçenin kulagına gitmekte gecikmiyor. | asıyı bemen tevkife ediyor ve Montekar- Kraliçe teşebbüs loya yollanıyor. Kraddok Monte- karlodaki kowsoloshaneye 100,000 frank almak © üzere: mürâcaât ettiği zaman kraliçede orada bulunuyor ve kendi aleyhinde söylenen sözleri bizzat işitiyor, müteessir oluyor ve intikam al- mak için Kraddokla buluşmak üzere gazinoya gidiyor. Kraddok kraliçeyi şahsen tanımadığından kendisini hafif bir kadın telâk- ki ve öyle muamele ediyor. Kraddok kumardan eline geçen Milton baş artistin locasını arıyor Bedavacılık, o anaforculuktan, bir türlü vazgeçmiyen Bubul, Parisin Sen Lazar istasyonunda kundura boyacılığı yapmaktadır. Bir türlü rahat durmiyan, bu- nunla beraber zeki olan Bubul yeni bir kundura boyası keşfet- ti, fakat bunu tatbik mevkiine çıkarmak isteyince işler değişti ve...... kapı dışarı edildi. Bubulu bundan sonra Sırasile Jeari Mürat ne Kaetho Von Nagy ve Monte Karlo şehri önünde Kruvazör 5 — VAN SAŞUPAT 1932 şe Montekarlo Bombalar Altında Beyaz gece Sirkeci tramvay caddesinden Şahin paşa oteline doğu gider- in | ken, sağ kolda, yeni yapılmış bir parayı tehlikeye koyarak 600,000 frank kazamyor ve tanimadığı kraliçeye Ponteneronun bizme- tinden çekilerek hayalhanesinde yaşattığı projeleri tatbik edece- gini söyliyor. Bu sözü işiten kraliç Kırad- doku tekrar kumar uynamıya teşvik ve kazandıklarını kaybet- ttikden sonra efrat namına aldır ğı 100,000 frangı da kaybettiri- yor Kraddok Gazinoyu, parası parası iade edilmediği takairde ertesi günü bombardıman et- mekle tehdit ediyor. Artık bun- dan sonra bir çok eğlenceli macera meydan alıyor ve niha- i yet Kraddok yanında bulunan kadının kim olduğunu anlıyor ve gene bir çok maceradan sonra netice iki tarafıda mem- nun edecek bir tarzda tecelli ediyor, otobüs kondöktörü, bir artistin yanmda prens rolünü oşniyan bir figüran olarak görüyoruz. Bu sonuncu işi yaparken Bubul bir kumar salonunda hiç ümit etmediği bir para kazanıyor ve hayalinin gayesini tahakkuk et- tirerek bir lostracı dükkânı açı- yor, kendisini Lostracılar şahı Birinci Bubul ilân ediyor. Lostracılar Şahinin kısaca hü- bina görürsünüz. Pu binanın ka- pısının üstü geniş bir cemekânla örtülüdür ve o camekânın üstüm“ de elektirikli bir tabelada «Be- yaz Gece» ismini okursunuz. Tereddüt etmeden içeri giriniz kendinizi, Sirkecinin, yemek mos- traları gibi camekânlarınâ boyali dudaklı, mahsustan seksek yürü- yen kadınlar konmuş ve isimleri- ne kabare veya bar denilen dük- kânlarına hiç benzemiyen bir yerde bulürsunuz. Burası terte- miz bir methaldir, karşınıza te- miz giyinmiş, sizi hörmetle se- lâmlıyan bir garson çıkar, onu takip ederek gayet sade, çok temiz ve zevkli bir salona girer- siniz. Salonu ikikat ve çepeçev- re localar çevirmiştir ve tam karşınıza küçücük bir sahne ge- lir. Bu sahnede, Nuri beyin ida- re ettiği ve bir keman müslesna, amatör hanımlardan mürekkep bir saz heyeti vardır. Buna saz heyeti demek de doğru değildir, bir “taganni,, heyeti demek da- ha münasiptir. Çünkü bu heyet bir keman, bir piyano ve altı muganniden ibarettir. Heyet, küçük bir salon deke- ru içinde, oda musikisi yapar gis bi, nezahatten ve muayyen prog- ramından ayrılmadan şarkılarını söylemekte, salonda hiç kimse olmasa bile, dolüymüş gibi vazi- fesini itinayle görmektedir, “Beyaz Gece,, Sirkeciye yan- lışlıkla gelmiş ve memleketin bi- rinci sınıf eğlence yerlerile mu- vaffakiyetle ( yarışabilecek bir yerdir. Şimdiki halde, burada, bayrama kadar sadece çay ve kahve içerek iyi, temiz ve “ev,, musikisi dinliyebiliriz. Bayramdan sonra da, “Beyaz Gece,,, saba- ha kadar gürültüsüz patırtısız, rahat rabat eğlenebilecek bir yer olacaktır. “Beyaz Gece, ye, beyaz ve temiz bir muvaffakiyet dileriz. A O YUM lâsası budur. Yalnız Milton'un bir filimini hülâsa etmek, bilme- yiz ne dereceye kadat doğru olur. Milton'un filmi görülür, tatılır, bir, bir daha görülür. Lostracılar Şahının bir hususi- yeti de, sonuncu şarkıda, Milton un, Holivuda giden baz: fransız sinema artistlerine telmih yapışın- dadır Filhakik, Bubul, Amerika- ya, sevdiği kızın bile peşinde gitmekten vaz geçtikten: sonra “ bana Halivuda gelip filim ya- payım deye birçok teklifler yaptılar amma, ben Parisi terk- edemem,, mealinde bir şarkı söy- lemektedir, Hatıtımızda kaldığı- na göre Şövalye de böyle söyle- miş, fakat nihayet dolarlara da- yanamıyarak bavulunu toplayınca dolarlar diyama çekip gitmişti. Bakalim Bubul sözünde durabi- lecekmi? Ingiliz donanması Londradan “Journal, gazetesine bil- diriyor İngiliz bahriyesi, bir sinema şi#ketiyle mukavele aktederek'