—4— VAKIT 26 Kânunusani 1932 - Şehit tayyarecilerimiz Yarın Fatihte Hava kahrâmanlarını tebcil için bir ihtifal yapılacak Her sene olduğu gibi yann da şehit tayyarecilerimizin namlarını tebcil için tayyare ihtifali yapı- lacaktır. Fatih tayyare abidesi civarmda yapılacak olan ihtifâlin programı tanzim edilmiştir. Halk mektepliler, askeri kıt'alar mera- sime iştirak edeceklerdir. Mera- sim saat on birde, Beyazıt, Se- limiye, Taksim ve Maçkadan atılacak toplarla başlıyacaktır. Merasim programi şudur: 1 — Tayyare cemiyeti nizam- namesi mucibince 27 kânunusa- | nide 12 den 13e kadar bir saat hava faaliyeti tatil olunur. 2— Toplanma zamanı ve yeri: | a- Saat 10,30 da Fatih tayyare | parkında, bu merasime mahsus krokide gösterildiği şekilde top- lanılacaktır. b - Toplanacak Davetliler, O kıtalar, liler, halk. 3— Merasim geçişine iştirak edeceklerin sırası ve isimleri aşa- gıdadır: riyle teyit etmektedirler. Buna mukabil kabinenin bir kısmı da serbest ticarete taraf- tar bulunuyor ve onu müdafaa ediyor. Amele fırkasından ayrı- larak Makdonaldle birlikte ça- lışan sabık amele meb'usları da bu fikirdedirler. Makdonald iki moktai nazarı telif için uğraşmış, fakat muvaffak olamamıştır. Son günlerde İngiliz kabinesi kergün toplanıyor ve bir çarei hal arı- yor, fakat buna imkân bulamı- yordu. Avam kamarası hali bazırda tatil devresi geçirmekte oldu- undan ancak şubatın ikinci gü- nü toplanacaktır. Mister Makdo- nald parlamentonun toplanmesi- na kadar takip edeceği hattı ha- rekete karar vermek mecburiye- edir. Şayet Mister Makdonald ka- binesini tadile karar verirse onun kabineden ihrac edeceği zevat, mufrit kimayecilerle mufrit hüriri- yetçiler olacaktır.Bunlar bürriyet taraftarı olan Sir Mak Donald, Sir Herbert Samuel, ve Lord Snovden'le mufrit himayeci olan Sir Filip Cunlif Lister'dir. O takdirde yeni kabinenin liderleri, Mister Makdonald, Mister To- mas, Sir Jon Simon, Sir Walter Runciman, ve Mister Baldvin olacaktır. Çünkü son zamana kadar Mister Baldrin mutedil ve ilmi bir himayeye taraftar oldu- ğunu söylüyor ve İngiltereye gi- rebilecek herşeyin ithaline mani olacak zecri tarifelere muvafakat edemiyeceği gibi ithalâtın kayıt- sız ve şartsız bir surette İngiliz mallarile rekabet etmesini de kabul ve tasvip edemiyeceğini söylüyordu. Şayet Mister Baldvin bu nok- tai (onazarnda sebat ederse gene Mister Makdonaldın kabi- ne teşkil etmesi ve amelenin, ti- caret serbestisi taraftarları libe- ların ve mufrit himayeci mu- fazakârların -muhalefetile kar- şılaşması beklenir. Halbuki telgraflar Mister (Bal- dvin) in de Makdonalda mubale- fet göstermiye başladığını kay- dettiklerine ve Makdonaldın in- tihabatı yenilemek istemediğine göre onun istifasını beklemek icabeder. ; O takdirde ekseriyet fırkası . olan muhafazakârların iş başıma gelmeleri beklenir. olanlar: mektep- Ömer Rıza a- Deniz mızıkası b - Harbiye mektebi c- Ihtiyat zabit mektebi ç- Deniz harp mektebi ve lisesi d- Kuleli lisesi e- Maltepe lisesi ! f- Hava gedikli küçük zabit mek- tebi g- Fırka mızıkası h- Bir pi- yade taburu i- Bir süvari bölüğü j-Bir topçu bataryası k- Bir po- lis taburu. 1— Mektepliler: Darüşşafaka, Erkek Muallim mektebi, Fiyzi Ati lisesi, Istanbul iises', Kız ve Erkek ameli bayat mektebi, Ga- latasaray lisesi izcileri. 4— Merasim şöyle olacaktır: a Saat llde Fatib parkı, Be- yant, Selimiye, Taksim ve Maç- kadan atılacak toplarla merasim başlar, Bunun üzerine merasim ku- mandanı olan İstanbul merkez kumandanı, merasimi açar ve merasim yerinde bulusanları; hava şehitlerini ve bütün şehit- leri selâmlamıya davet eder. B - Bunu müteakip bir borazan tarafından çalınacak (Til) işareti üzerine kıt'alar, mektepliler ve zabitler, selâm vaziyeti alır: Si- viller, şapkalarını çıkarırlar. C - Bu anda Fatih parkında, Beya- zit, Galata kulelerinde, resmi daire ve müesseselerde ve li- manda mevcut gemilerdeki bay- raklar yavaş yavaş yarıya kadar indirilir. Ç - Bütün gemiler ve fabrikalar düdüklerini çalarlar. D - Herkes ve bütün nakliye vasıtaları ( Tramvay, otomobil, araba...) hörmet için bir dakika dururlar. E - Bu yazıyet ve sü- kün bir dakika devam eder. F- Bir dakikanın hitamında, mera sim kumandanının emrile çalına- cak ikinci bir (Til) işareti üze- rine selâm vazıyetine nihayet verilir. Bayraklar tekrar çekilir. Düdükler Susar. 5 — Hitabeler: Bunu müteakip, merasim ma- halindeki tayvare abidesi önün- de a- Ordu namına hava zabit- lerinden a - Tayyare Cemiyetin- den, c - Halk namına şehir mec- lisinden Birer zat tarafından üç hitabe irat edilir. 6 — Hitabelerden sonra mızı- ka, matem havası çalar. 7 — Matem havasını müteakip bir zabit kumandasında Harbiye mektebi talebesinden bir manga manevra fişenğile üç defa hava- ya ateş eder. 8 — Bundan sonra davetiye- liler ( parkın tramvay cihetindeki trotvarına ) geçerler ve mera- sim geçişi başlar. 9 — Merasim geçişinden son- ra merasim biter. 10 — Merasim geçişine iştirak edenler, o sıra ile Beyazıta kadar giderler ve oradan sonra yerle- rine avdet ederler. 11 — Kolordu. Belediye, C, H. Fırkasi ve Tayyare Cemiyeti Tayyare abidesine Çelenk ku- yarlar, 12 — Davetliler için kıyafet jaket atay, si'indir şapka mec- buridir. (parkın dahili davetiye- lilere tahsis edilmiştir. ) Meb'usları davet Tayyare cemiyeti Istanbul şü- besinden: Şehit tayyarecilerimizin nam- larını tebcil için 27-1:932 çar- şamba günü saat 11 de Fatih tayyare abidesi civarında yapı- lacak ihtifal merasimine İstan- Beyanatı Yalovadaki Hafriyat Üst tarafı Tinci sayıfadâ | Bu yıl mekteplerin ihtiyacını karşılayacak dört cilt hazır- landı Bunlardan birine'si Türk tarihinin en eski zamanlarına, ikincisi orta zamanlara, üçüncü- sü Osmanlı imparatorluğu dev- rine aittir. Dördüncüsü de Tür- kiye Cümhuriyeti tarihidir; mü- tareke devresinden 1931 sonu- nâ kadar siyasi, içtimai, hukuki adli inkilâplarla iktisat, ticaret, ziraat, nafia, maarif ve terbiye gibi sahalarda inkilâp ve ıslahat cereyanları dördüncü ciltte hülâsa edilmiştir. Bunu yapmıya şiddetle lüzüm yardı. Son sekiz, on yıl içinde ilk tahsile başlamış çocuklarımız o zaman vakaları ve hâdiseleri takip edecek yaşta olmadıkları gibi ondan sonra da bunları 0- kuyarak öğrenecek kitap bula- madıklarından milli inkilâbımızın safbaları bakkında esaslı fikir edinemeksizin yetişmek vaziyet ve mecburiyetinde kalıyorlardı. Meselâ saltanat ve hilâfet mü- esseselerinin yeni şekilleri, ted- risatın tevhidi, medeni kanunun kabulü gibi esasları iyi anlıya- bilmek bunların hangi sebepler ve zaruretler altında yapıldığını iyi kavramak ve ona göre bun- ları en iyi koruyacak vatandaş” lar halinde yetişmek için bunla- rın daha evvelki şekil ve mahi- yetlerini iyi tanımak lâzımdır. Bugünkü çocuklarımız arasın» i da fesin ne biçimde bir serpuş olduğunu, Türklerin başına na- sıl giydirildiğini" bilmiyenler pek çoktur. Bütün inkilâp safhalarını çocuklarımızın o zamanlara ait | gazete koleksiyonlarını araştıra- rak öğrenmelerini (beklemek bittabi doğru olmaz. Birinci ve üçüncü tarih ciltleri basılmış ve mekteplere dağıtılmıştır. İkinci cildin de basılışı bit- miştir. Bir iki gün içinde dağı- tılmıya başlanacaktır. Basılanların şimdiki ancak (omekteplerin yekünu ibtiyacına yetişecek kadardır. Kitapçılarda | satış için her birinin basılış sa- yısı arttınlacaktır. Kitaplar, cemiyetin yüksek hâmi reisi büyük Gazi'nin riya- seti altında çalışan bir kısım cemiyet azası tarafından hazır- lanıyor. Bunların isimleri kitap- larda yazılıdır. Mektep kitapları serisi bittik- ten sonra cemiyet büyük Türk tarihini yazmıya başlıyacaktır. Önümüzdeki yıla yetiştirilmesi düşünülen bu eserin notları, materyeli hazırdır. Muhteşem ve azametli Türk tarihinin eski ve yeni bütün saf- haları beşeriyet için ana mede- niyet olan Türk medeniyetinin milâda binlerce yil takaddüm eden devreleri hakkında reddi imkânsız pek çok ve pek kıy- metli vesikalara malikiz.,, Raşit Rıza Tiyatrosu | (Şehzade başında) 26 Kânunusani sah günü akşamı saat 271,30 da (Kocama bir met- res) vodvil 4 perde. 27 K. S. çarşam- ba akşamı 2130 da ilk defa olarak (Aşkın maması) milli piyes 4 per- de. Yazın: Aziz Hüdal bey. bulda bulunan meb'usini kiramın iştirak buyurmaları rica olunur: | Kıyafet: Jaket atay silindirdir. Acuzenin Müellifi : Nizamettin Nazif Definesi | Ressamı : Münif Fehim Hıyanet bitmedi. Bundan sonra ' elime geçecek hain.. — 7g 0 Fakat birden yüzü buruşuverdi, etrafındakiler onun hayretle gözleri- ni açtığını gördüler, gene o anda Hü» seyin paşa kaşlarını çatıp kâğıdı ke - vırdı, göğsüne soktu. Böğürtlenlerin dibine dermansız bir edayla çöktü; ba şmı iki elinin arasma alarak arpacı kumrusu gibi düşünmiye başladı. Adamları şimdi de bü hâle hayret| etmiye başlamışlardı. Acaba bilmem nereden gelip, bilmem nereye giden bir! güle bu kadar tatarın göğsündeki kâğıt parçası paşayı niçin bu kadar düşündürmüştü. Buna! bir mana vermiye çalışırlarken onun| âni bir hareketle doğrulduğunu, atı- na bindiğini gördüler. .Paşanın göz-| lerinde şimdi, hayatının seyrini birs! denbire değiştirmiş bir adamın azmi parlıyordu: — Kaç kişiyiz? — diye bağırdı — Beş. Sekiz. On iki. On beş. Öyle mi” Atlılardan biri bir dalıa arkadas- larını saydı: — On bir. On üç. On beş, Evet paşam. On beş kişiyiz. — Öyleyse fazlayız. Bir kenarda duran bir doru atlıya seslendi: — Sen, senin arkandaki,. Ve bu iki si. Siz burada kalmız. Geriye kalan- lar. Arkamdan dört nala. Hadi. Ve paşa önden, on bir atlı arka - dan, ovada, av avlıyanların aksi bir! istikamete doğru tozu dumana kata- rak uzaklaştılar, Acaba paşayı bu kadar düşündü»! ren bu yaldızir kâğrtta neler vardı... Ve nereye gidiyordu bu on bir adam? — 24 ÜNCÜ KISIM — TAMAHKARIN SONU Derviş paşa maşukasına verdiği sö) zü tutamamısıı. Pilvakf divanda sözü uzatmamış, ve tahmin ettiği gibi, işler uzun sürmemisti. Lâkin vezirlerin ö- nünde huzurdan çıkarken, genç padi- şah arkasından seslenmişti: — Lala. Lala! Vezirler hep birden geriye dönmüş lerdi. Fakat sultan Mehmet: — Siz gidin. — diye haykırmıştı—! Lalam kalsın. Dervjş pasa, derhal gerisin geriye dönmüş, kube vezirleri, o sadrazamla hünkâr: bir an evvel başbaşa birak -| mak için acele acele uzaklaşmışlardı, Paşa, genç hünkârm şatranç mera kı kabardı zannetmiş: — Eyvah. Gene yandık! — düşünmüştü Fakat elden ne gelirdi. Mademki yanma çağırmıştı, gidecekti. Ve her ne emrederse: — Fermann padişahımın! — diyip — yapmaktan başka çare mi vardı”. Binaenaleyh göğsünü kavuşturmuş tahta doğru yollanmıştı. Mamafi sultan Mehmet de yerinde durmamıştı. Hemen tahtından inmiz, vezirini önlemişti: — Canım sıkslıyor.. Gel seninle bi raz bahçede dolaşalım.. — Başüstüne padişahım.. Ve padişah Önden o arkadan, loş bir dehlizi geçmişler, alt kata inmiş ler, sonra basık bir kapıdan iç bahee- ye çıkmışlardı. Genç Mehmedin ilk sözü şu olmuş diye tu: — Şu gül ne güzel değil mi lala?, — Hakikaten öyle padişahım. Bunun üzerine dereden tepeden ko nuşmıya başlamışlardı. Derviş paşa Karayazıcıdan bahse» diyor, Anadolu beylerbeyini değiştir « mek istediğini söylüyordu. Sultan bu sözleri dikkat ve alâkay' la dinler gözüküyordu. Sonra birden bire: — Lala. Bak, bak! — diyordu — Şu gülün rengine bak! Ve hemen eliyle koparıp sadraza- ma veriyordu, Sonra gene öteden be-; riden bahsediyorlardı. Derviş paşa Samsuncubaşının ka- rısına verdiği sözü hatırlıyor, (Bu işi bir tatlı tarafından nasıl keserim.) diye düşünüyordu. Güneş artık gözükmez olmuş, har vada yalnız bir pembelik kalmi Fakat padişah bugün inadma düşüyordu. En lüzumsuz, en m şeylere gülüyor, sonra: —Lala. Bak, bak! Şu güle de — diyor ve hemen o gülü de kop” paşaya veriyordu. Koskoca bahçe bu.. En usta b vanlar elinde yetişen şu bahçenin gi gülü güzel değildi ki?. Padiş#” merakı olduğunu pil miyordu. Eğer bilseydi ona cins fidanları toplatır hoşuna gidecek hediyede bulunurdu. Nihayet, geze geze, arslaniı ha” zun büşma gelmişlerdi. l Geniş yapraklı beyaz nilüferler ya yeşil bir renk vermişlerdi. Bir gün evvelki faciadan ortaği ser kalmamıştı. Balyozlarla elleri kolları kırılan, bacakarı baltalarla $ ter çatır gövdesinden ayrılan Hü* yin paşa göçüp gitmişti, fakat bu onun hatırasmı göze batıracak bir iz bile kalmamıştı. Padişah; arslanlardan birinin b ucundan havuza doğru sarkan bir Tü daha kopardı, vezirine uzalir: — Bu hepsinden güzel. Sonra bahsi: birdenbire değişti: — Hatırlıyor musun lala. Nasıl eşşekler gibi bağırıyordu? İ Derviş paşa cevap vermedi. Ken” teşvikiyle gebertilen arkadaşının 1 i yali görleri önünde canlanır gibi muştu. Rengi birdenbire sararı”! gözleri durgun sulara dalmıştı. A: ne olmuştu? Ye'se mi kapılmıştı? Bunu tahmin mişküldü. Fak muhakkak ki bir gün evelkj facisi tesiri altıma girmişti. / Sultan Mehmet onu yan gözle #* zerek, sormuştu: — Haindi değil mi lala? | Derviş Kendisine hitap eden bü” ali duymamış mıydı ne? Başımı çevirmedi. Afyon yutmuş bir malak gibi hi ketsiz ve sessiz kalmıştı. Padişah yan gözle vezirini süz! tü, Gözlerinde şimdi garip ve vei| bir parıltı yanıyordu. Derviş bere" £ ki bu bakışm farkma varmamıştı. * ğer zampara Muradm oğlundaki f kalâdeliği sezebilseydi hiç şüph© gözlerini sulara kaykıltıp böyle alık düşünmezdi. Mehmet onu dürttü: — Lala! — Efendim.. Şahım! — Haindi o. Değil mi lala! Veziri sanki kan tutmuştu; göt lükle ve âdeta boğulur gibi bir se — Evet padişahım. Tabti.. Eğer yaneti sabit olmasaydı, zatı şah: ri böyle dehhaş bir ukubete mü buyururlar mıydı? (Bitmedi) Istanbul - Sofya telefonu bozuldu Iki gündenberi devam ede? kar Anadoluda ve Trakyada f9* la miktarda yağmıştır. Bu ei den Sofya - Istanbul ve Istan' Ankara hatları bozulmuştur. karayla yalnız bir hat üzerind” muhabere edilebilmektedir. sek yayla bu sabahı muhabere kânı bulunamamıştır. Darülbedayi Temsilleri Bugün akşam saat ül Belediy 21,30 da r Tiyatro Yan ri im NI j ilk musikili | komedi Yazan: Beste- kârı: Hasan Fe- rik, Halk, Talebe ve Zabitan i cesi, Fiyatlarda zam yoktur. ye di nız musikili komedi temsile”, de zabitan, talebe ve celeri tarifesi tatbik cektir.