4 Tiyatro , Edebiyat 4 Bizde kimler telif —Darülbedayi neden milli eser oynamıyor da derme çatma adap- teler, bizim kafanıza, bizim ya- Şayışımıza uymıyan İercümeler oynuyor? Köşede Kucakta kal- mış nice 'stidat sahipleri, batla | yetişmiş kalemler var, Bunların gönderdikleri yığın vığın milli | piyesler Darölbedayiin dolapla- rında çürüyor, kimse bunlara atıyo: muş. ene evvel Darülbeda- ilk sdapte piyes amış olan bu te- bu erifesinde b rav- o gün lör devam edeyimk:, o zamınar e kanaatim bu merkez- eydi, Gazetelerde yazdığım ti- yatro mukale erinde mülemadi- yen bunu tekrar ediyor ve Da- ibedayi heyeti idaresine acı tayordum, i bayet bir gün şehremanelir- Darülbedayi aza intihap #me dır bir tezkere m. Bu kâğıt bana hal dilile diyordu ki: “Buyurun iş başına. Şu dolaplarda çürüyen mağdur bedialara himmet elinizi uzatın da, szxde balta bizde kurtula- hn werâlbedayin k rer grmez bana üç aynı kollu": özlerdiler. Kâtibi umumi kol idâre komitesi koltuğu, omte koltuğu. i#im İdare mecisi başka mec'isler gibi paraı olmadığı için komite'erin hemen hepsinde tek başıma çalışıyordum. Düşün döklerimi meydana getirmek için bundan âlâ fırsat olur mu? He men gizli hazineler dolabını aça rak kemali ciddiyetle işe giri; tin ısından gi- inci numara yeşil kaplı bir detird: Mecmuu nihayet yirmi sayıfa Bu yirmi sayıfada dört ve ya hut beş perdelik br dram yatı yordu. Hesap eltim. Lâkırdılar ne kadar uzatılırsa uzatılsın bir perde nihayet beş dakika süre- cek.. » — e —— —— | İkinciye geçtim. Perde açılın | ca sahnede eski padişahlardan birini görüyoruz. Padişah kendi kendine sekiz on lâkırdı söyle- dikten sonra içeri bir takım s;- âhlı adamlar giriyor, padşahı vakalıyarak merdivenden aşağı bir omeydanlığa götürüyorlar. Yani sinema perdesi gibi dal kada bir değişiyor Üçüncü piyesin başında Da rülbedayi heyeti ideresine bitap ir meklup.. ğı yukan n. Den ma tülini as'teriyedenim, Başka bir iş tutmıya kudr&tim olmadığın- dan piyes'er Y. dim. Münasip seniz her on beş günde bir piyes yanp gön“ deririm.,, O zaman üşenmedea bu piyes lerden yüzlercesin: gözden ge çirdim. Bütün is'ıma rağmen sahnede ayakta odurabilcek bir tek esere rastlıyamadım. ! rın içinde güzel bir lisan'a i zılmış olanlar ve hakiki bir is tidada delâlet eden'eryoktu de- nilemez. Fakat su vorki, tiyatro eseri romana, $ enzemiyor. Bir roman, bir kusunlarla i do'u olabilir. Bu onun kitap ha- linde ortaya çıkmasına mâni de- ğildir. Fakat tiyatro bütün me ziyetleri bir arada ister. O öyle bir iştir ki, müptedi için hiç bir bale tanımaz. Sahneye ilk adı vwmı atan tiyatro muharririnin üptedilik devrini karanlıkta ge- ?u va şiir çirmiş olması ve bir gece evvel veya sonra aynı sıhneye çıkar veya çıkacak her hangi bir bü vük müellifie boy ö'çüşecek kur vette olması .âzım gelir. Hu'âsatan şunu demek isti- orum ki, adaptasyon ve terce- me bugün bizim için bir zaruret tir ve bunun daha ne kadar de vam edeceği kes'ir İsmez, | — Darü'bedayi — REŞAT NUR! lik dis'dir. A. Gali adapte edilmiştir. İçindeki şarki kıları bir genç Şairimiz tanrim etmiştir. Eser, as'ındada mus- kili komedidir, fakat Türkçesine refakat edecek o'an mus'ki as- lındaki besteler değildir Genç musikişinas'arımızdan Hasan Fe- rit B. yeni kompozisyonlar yap- mışlır. “ Yalova türküsü,, ismi verilmiştir. Esere Yalova türküsün- deiki kişilik «Duete, dört kişilik «Kuvartetr ve beş kişilik «Ken- tet» şarkılar vardır. Belediyenin Şehir orkestrası esere refakat edecektir. Orkestra tanınmış mütabassısı sapstkârlar'a takviye edilmiştir. Orkestra şefli- ğini Hasan Ferit bey yapacaktır. Darülbedayideki tiyatro mek- tebinde açılan balet kursunda yetişen banımlar muhtelif dans- larla eseri süsliyeceklerdir. Ya- lova türküsü için yeni dekorlar | ve kostümler yaptırılmıştır. Ese- rin temsiline önümüzdeki pazar- tesi akşamı başlanacaktır. Yalova Türküsünde tiyatroya yeni intisap eden bazı genç ha- nımlarla Feriha Tevfik hanım da sahneye çıkacaktır. Eserdeki şarkılardan ikisi şun- lardır; Seslerin rüyasıdır “Tango, Çalar armonikler, dinler kitar| . Musikili Komeaı Darülbedayi bu sene ilk defa | olarak bir “musiki i komedi, oy- »ıyacak. Eser, bir Fransız kome- Kaszanyetler dönen sinyoritalar. Dalar armonikler, inler kitar! İ Rüya gibi sönen sinyoritalar B. tarafından | Hasan Ferit B, Girer gibi suda yayılan uya Bırakalım kendimizi tangoya!!... EM Sesler ışık olur. rent olur gelir, Seslerin rüyasıdır Tango! Tango 11. Aydın, ılık gecelerde vükselir. Bir masal dünyasıdır Tango! Tangof Vals kun bey tesadüf etmedim doğrusu Ömrümde keğin bu kadar toşuna Mutlaka korkudan can verece'tiniz, Yatalım deseydim gel koyun koyunsl!, » » $ Şaşırur insanı, kötü şeydir telâş | Hele sevişirken sakının telâştan ! Çok defa başlamak lârimgelir baştan. Şaşırtır insanı, kötü şeydir teliş, indiriyorlar, sokağa çıkarıyorlar, ! ... İ nizleri boşalan ana yurtta | esreyan etiiö; gilin, atalar | kuraklık on ik uya karar ver- | ! mülecssir etmektedir. İ derede kurban edilecektir — Gençler| i den ikisi hiç bir iş yapamadan dön- Kıymetli bir Edebiyat eseri: “ Akın, Faruk Nafiz beyin (Akm) piyesi ramazanın son haft veya bayramı takip eden iki hafin içinde İstanbul. da Darülbedayi sanatkârları tarafın dan temsil olaracaktır. ) mm mevzuu şudur: i tarih devirlerde, T ürklerin Aaya bir fel a bir iç d ana yurdu, Orta . Muaz lardanberi, çekilmekte ve büsbütün #ktadır. İ T el; bu yağmurları dinen, desj ayrılma »| kaybol yı hatırından bile geçirmez. Vak'anın turasmen! yl sürdüğünden Ha- kan kurban edilecektir. İstemi han Hukandır ve bahtına boyun eğmekte| dir. Fi velâ leceği zamanı Hakana bildirmiye ge- len üç başbuğ, bambaşka o bir haber getiriyor: Tanrı, Hakanın kurban e» al gene an'ane mucibince ev- ş bakıcıya uğrayıp kurban edi- dilmesini istemiyormuş, onun yerine Türkelinin en güzeli ve Hakama ye» güne kızı Sut tban olacakmış. Üç İstemi han bu Üç başbuğun üç yiğit oğlu vardır Ba facia İstemi han kadar 3 genci dr Faruk Nafiz B, Bunlar, ümit -, sizliğin verdiği şaşkmlıkla, bir çare! bulmak için etrafa dağılırlar — Ha- Kanın kızı, güneş batınca kuruyan bir müştür, Bu sırada üçüncü genç De - mir, içeriye atıyor ve Sunanın kür» deliyor. Oradakiler bu inanamsyorlar.. Detmir tulduğunu mi na bir türlü anlatıyor: Kendi babası da dahil olduğu halde üç başbuğ, baş bakıcıyı tehdit ediyor-| lar, diyorlar ki: “Hakan ölürse üçü - müzden biri yerine geçeceğiz. Halbüs ki bu kuraklık daima devam edecek - tir. Nihayet içimizden Hakan olan da günün birinde kurban (edilecek. İyisi mi İstemi hanı ölümden kurtara lım.. Fakat Hakanlık da » enzip bir makamdır, bunu da birakmıya gel - mez, Bunun için Sunayı Tanrıya kur- ban ettirirsok İstemi han bu acıyu dn yanamaz, ölür, böylelikle han da; kurban da değişmiş olur!, Baş bakis er ölüm tehdidinden korkarak üçünün! de emrini yerine getiriyor. Demir bu hadiseyi, baş bakıcıya hançer çeke « rek öğrenmiş ve onu beraberinde ge - tirmiştir. İstemi han bu haberden büs bütün üzülüyor, çünkü Türkelinde| ölümden ilk defa#korkulmaktadır ve bu da fena bir başlangıçtır, “Yüz mil yon kurt içinde üç köpek, m bulun- ması bile fazladır. Demek susuzluk) Futuristlerin babası Marinetti anlatıyor :Fütürizm nedir, ne yapmak istiyor ? itatya'ı şa'r !9'asyonda Nalyan sefiriyle konuşuyor elrlinize gelen ve kendisine | » denilen italyalı şer mesleği hak zohatı vermiştir Fütürizm sadece bir san'at cereya nı değildir, aynı zamanda içtimai bir ikir, bir felsefedir. Fakat bu felsefe ün eski fikirlerden tamamen baş ka, yepyeni bir şeydir. Fütürizm: yen n, ve sü n mezhebi şekilde ifad rüşleri basitleştiren ve terkip eden bir edehi cereyan tesis etmiye çalı - şan bir erhittir. | Fütürt Tl yani a oriğilalliğin! veya başka bir) manevi o) - mıyan bilö 3 lei bir w | tanperverlik diye de ta edilet Bundan maksadım şudur: | Şimdiye kanda yerde muhufn | 'atanperverlik her) ve mürtecj olmuş biz daima yenileşmeyi| 1fan ediyoruz. Eski-! Kullanıl « —er — bünyemize de sirnyet etmistir, kanı. mız da bir tehl'ke geciriyor. Bunun önünü alamk lâzımdır. Suna ölümden kurtuluyor, ve Sı- nayı almak icin toplanan halk vak'a- yı anlayınca üç başbuğu parçalıyor. Üçüncü perdede bu knlı sergizeşti Sunanın ağzından işitiyoruz. Ölen üç başbuğun yerine oğulları geçiyor, İstemi hanı ziyarete geliyorlar. Bu ziyarette İstemi han, (Akın) ın leap! etfiğini, Türk milletinin hem medeni,| hem kâhraman olan vasfının her ta-' rafta kendisine açık memleketler bu lacağını, üç gencin kendi obalarını 2- ve | larak başka başka istikametlerde ye, gil, ağaçlık ve sulak yerler aramala -! rın: söylüyor. Üçü de buna muvafa- kat etmiştir. Fakat Suna kiminle gi decektir? İşte bu muammayı da Su- na hallediyor: Duvarda asılı bir gü- müş yayla üç altın ok var. Bunların birini doğuya, birini hatıya, birini de güne fırlatacaktır. Hangi genç ken. di okunu önce getirirse Suna onunla beraber gidecektir. Üç genç bu imti- hanı kabul ediyor, Suna okun ikisini atıyor, fakat kendisini kurtaran De-| mirin okunu kaybetmiştir. Demiz te-' Tâştadır. Sunaya bulamadığını söylüs yor ve Demirin yalvarması karşısın - da üçüncü oku göğsünden çıkararak! kendisine veriyor ve diyor ki: Uzaklarda arama. Göğsümde senin okun! Piyeste İstemi han rolünü Ertuğ- ral Muhsin bey, Suna rolünü de Ney- yire Neyyir hanım yapacaktır. Eser de İ. Galip, Emin beliğ, Hazım. H. Kemal, M, Kemal, Talât (o ve Sabih beylerin de rolleri vardır. mış, körelmiş, işitilmiş olan şey bii katiyyen ulâkadar etmez. Bunu için tarihin, tarih tedrisatının aley hindeyiz. Çünkü tarih bize eski zamanın İ lü kısımlarını o öğretmekle kalmıy€ bizde maziye karşı bir tahassür U yandırıyor. Hepimiz, ah eski dev diye esk; zamanı hüzünle anıyoru! Onun için tarihi öğretmek çok tehli e etmek lâzım gelirse EÖ yidir, Şimdiye kadar edebiyat da tesiri altında kalmıştır. Bir iki şar şairi müstesna, romantikler başta © mak üZöre Kör Şiir muziyi geçi mandaki mes'ut bir halırasını teren! nüm etmiştir. Hayatı terennüm edef yoktur. Şiddetle müdafaa ettiğimi fikirlerden biri de iradenin terbiye dir. iler şeyde azami nikbinlikle dü şünerek İradeyi kuvvetlendirmek en müşkül vazıyetlerde bile sun'i Di nikbinlik husule getirmektir. Biz fütüristler san'at sahasına * ri hayatın, makinenin o gürültüsün getirdik, Meselâ ben Halkan harbin&) Edirnenin Oo muhasarasında gaze sfatiyle bulunuyorken ( intibaları yazmıştım. Bu yazılarda harbin gi rültüsünü ve eznlılığını aynen aks tirmiye çalıştım. M. Marinetti - fütürizm . ismini intihap edilmesi sebebini anlatırköi de şöyle demiştir: — Mesleğimiz. istikbalin gel zamanım aşkı ve ihtirasi olduğu İ fütürizm ismi verildi. ZI sene €' Milanoda “Puezya,, atlı beynelm bir mecmua çıkardık. Bu mecmuğ' her milletten yanı yazılıyordu bat” Püristen (*) Alber Fua isimli Türk de güzel şiirler gönderiyord” Mecmwamız etrafta büyük bir reket uyandırdı. £ Bilhassa genc“ çok ehemmiyet vermemiz (bize taraftar celbetti, Biz yirmi şi bir gencin bir darülfünun talebesi" bir profesörden daha ziyade söz lemiye, fikir beyan elmiye haklı © duğunu iddia ediyorduk. Italyan şairi Jazband da şunları söylemiştir: — Cazbant yeni olması dolayf bizi eski musikiden daha fnzla 19” dar eder. Bilhassa cazbandım adeli hayati bir tarafı vardır. Fakat, bant tam fütürist bir musiki değil Bir musikisinasın İtalyada vücud tirdiği gürültü yapan orkestra çur rist musikinin bir nümunesidif. orkestra makinenin tabiatın vey Ü bii hayatın gürültülerini musikil& mektedir, (©) M. Fua Golatasarayda heci | lık etmiş bir Fransızdır. Tür! yi belki de Türkiyede fazla kalmış © İ masından galattır.