Gilar, Darülfünun (tensik ve ıslah) mi, Ben ne yaptım ? Darülfünuna baremin tatbiki mü nasebetile meydana bir (Darülfünun meselesi) çıkmıştı. Muhtelif muhar- zörler darülfünun hakkında yazı yaz yoksa (Tekâmül) mü mevzuu bahsol ması lâzım geldiği düşünüldü. Bizim darülfünunla Avrupa dariMünunları mukayese edildi. Bizim ilim seviye- mizin ne olâcağı araştırıldı. Darülfü- munda memleketin bir müessesesi ol- mak itibarile diğer devlet müessesele- rile olan münasebeti tetkik edildi Vel sahil darülfünun hakkında hatıra ge len her türlü mülâhazalar ortaya kon du, Bütün bunlar gözden geçirilirse Şu neticeye varılır ki darülfünunun ma- neyi şahsiyeti efkârı umumiye karşı. sında alması lâzım gelen mevkii he « nüz daha alammıştır. Ve efkârı umu. miye darülfünundan hesap soruyor demektir. Zaten şimdiye kadar ken disinin efkârı umumiyeye karşı kapalı gibi kalmasından, kendisini tanıtmı- ya lrüm görmemesinden, yalnız kendi vazifesile meşgul (olmasından dolayıdır ki arasıra hakkında yazılar yazılmış oluyor. Binaenaleyh mesele bu kadar aleni olarak meydana ko- nunca, ve hesab: bu kadar aleni ola- xak sorulunca artık bu hesabı vermes| mek, darülfünundan istenilen yazi $enin ifa edilip edilmediğini göster - memek biraz da müttehem mevkiinde kalınmış gibi oluyor. Halbuki darülünun, fakültelerile, profesörlerile muazzam bir küldür, müterekkip bir camindır. Bu külü teşkil eden cüzülerin, uzuvların her biri kendi vazifesini yapmış olmak suretiledir ki (odarüllünün vazifesini yapmış olur. Ve bu vazifenin yapılıp yapılmadığına efkârı umumiye hü - küm verebilmek için meseleyi meyda- na koyacak, izah edecek gene darül! fümunun kendisidir. Çünkü darül”ü- mum bir (İlim ocağı) olmak itibarile akâdemik bir mahiyeti haizdir. Ve binnenaleyh meselenin ancak kendis' tarafından mümkün olduğu Okadar (Iaah) edilmesiledir ki efkâri umumi ye tenvir edilebilir. Fakat yukarda arzettiğim gibi böy- Je müterekkip bir camlanın bir kül darak vanifesini görüp görmediği — İtisas şubeleri pek mütenevvi oldu- ğu için — hakkında (kimse bir şey Mörliyemez. Ancak her fakülte, hatta takülle de değil her profesör (Ne yap- ağını) meydana koymukin darülfü - Bunun memlekete karşı ifa etmesi lâ“ ım gelen vazifeyi görüp görmediği vr umumiye nazarında tecelli e 1 — seviyesi ne kadar yüksek olursa gene © aynı mevzuları tedris etmekle mü- kelleftir. Kendi noktai nazarını ya- hut (Görüş lara) m tedris edemez, ve maayyen çerçeve haricine çıkamaz. Demek ki Lisede (Alim) yok (İlim) vardır. (Hoca) yok (Ders) vardır. (Nazariye) yok, (Kitap) vardır, ders ler (Dinamik) değil (Statik) tir. Şu halde hocanın — seviyesi ne okadar yüksek olursa olsun — muayyen kad- ro dahilindeki mevzuları göstermekle mükelleftir, Ve eğer kendi mesaisi neticesinde o mensup olduğu İlimde (Orijinal) bir etüt, yeni bir noktaj na- zâr bulmuş olursa o nazariyesini li- senin haricinde tebliğ etmek, neşret. mek mecburiyeti altındadır. Darülfünuna gelince: Darülfünun- da tedris olunan ilimlerse bilâkis mu- ayyen çerçeve dahilindeki (o (Klâsik) mevzular değil, en son o nazariyeleri ibtiva eden (Modem) mevzulardır. Binaenaleyh muayyen kadrolar dahilin de ilmi mevzular tedris edilmez. bel- ki mütemadiyen değişen, oyeni yeni nazariyelere göre mevzuları (Oduima tahavvüllere uğrıyan ilmi mevzular tedris edilir. Ders sahibi olan hoca (Yaratıcı bir düşünüş) le kendisinin bulduğu, yahut #lim âleminin orta» ya attığı en son nazariyeler dahilinde (Yeni bir görüş) Je dersinin mevzut- nu tayin eder, ve o çörçeve dahilin de dersini tedris eder. Bundan do - layıdır ki darülfünunların ilmi muh- tariyeti vardır, yani darülfünun ho- cası kendi dersinin mevzuunu kendisi tayin eder, o çiinkü en son nazariy. yeleri — kendi ietisası dahilinde — Şu halde darülfünunda (İlim) yok, (Âlim) vardır, (Ders) yek, (Hoca) vardır, (Kitap) yok, (Nazariye) var- kıymetile ölçülür. sının İaymetiyse Bimdeki (o (Yaratıcı görüşü) ne göredir, Darülfimen he- cası kendi ihtisası dahilinde yarattığı, yahut intihap ettiği her hang; bir (Gö- riş tarzı) na sahip olan bir şahsiyet. tir. Ve bu şahsiyetini fikirlerile, ya- zdarile meydana koymuştur. Darülfünun müderrislerinden Hali Nimetullah (©)Yalnış anlaşılmamak için ders hal tasrih ederim ki darülfünunda ki. tap yok demek, hoca her hangi bir ki- tapla mukayyet değil demektir. Yoksa en modern bir nazariyenin kitabile, ya- hut kendisinin yeni Öir nazariyesini amaaa aa —— —— — ühtişa eden kitabile her vakit alâko.| Kırklareli satın alma o kowisyonuna| dardır. İşte bin bu mülihazalara binaen kendi ihtismsı Şubem dahilinde darül- İnan hocası olmak itibarile memle- kete karşı vazifemi nasil yaptığımı kârı umumiyeye arretmek İstiyo- ram, Lise ve darüllünun Fakat şüpheyi tamamile (Tavzih) etmiş olmak için evveli derilinün denilen müessesenin mahiyeti ne ol- mak lâzım geldiğini tetkik etmek icap eder, Her hangi mevzu olursa olsun ev- velâ mevzuu en açık bir surette, ve hu susile meydana koyacak usul (Muka- yese usulü) dür. Darülfünen mevzu- unu tetkik etmek için de onu kendisi- ne en yakm bulunan bir mevzula mu- Kayese edersek darülfününün ne ola- mak lâzrm geldiğini vukuile meydana! koymuş oluruz. | Darülfünun bir im mücssesesi ol- mak itibarile kendisine en yakın hulu-! nan bir ifim müessesesile (tetkik et- mek lâzım (gelir. İlim müesseseleri içinde deriiMünuna en yakın olan mü- emeseyse (Lise) dir. Lisede tedris o- Jünan ilimler aynı kadrolar dahilin - de müfredat evvelce çizilmiş, ve © çerçeve dahilinde talebeye tedris & dülmesi yüksek bir idare, meselâ orta tedrisat umum müdüriyeti tarafından ders olürak gösterilmiş bazı (Klâsik mevaylardır. Ve o mevzuları © ders) senesi; dahilinde tamamile tödris et -| mek mecburiyeti vardır. Hoca o kade! ra dahilindeki müfredat programının! haricine çıkamaz. Talebenin görece-, İÜ bahleler o ders çerçevesi dahilinde kş #imi mevzulardır, Hocann ilmi Ja. K.O. 5a. Al Ko. dan| K. 0, ve Tp. Tp, ihtiyacı için pazari lıkla kuru ot alınacaktır. İhalesi 21 —12 — SI pazartes; günü saat 16 da komisyonumuzda yapılacaktır. Ta - iplerin şartnamesini almak üzere her gün ve pazarlığa iştirak etmek isti » yenlerin de vermi muayyeninde komis! yonumuza müracaatları, (649) (4471) rini Tophane fırınında mevcut 1000 kis Jo ekmek kırpıntısı pazarlıkla satıla - caktır. İhalesi 19 — 12 — 931 camar- tesi günü saat 16 da komisyonumuz - da yapılacaktır. Taliplerin yermi mu ayyeninde komisyonumuza müracaat. Yarı. (661) (4475) ... #ZUl giyim beygir ve ester nalı kapalı zarfla münakassya (Okonmuş- tur. İhalesi 21 — 12 — 931 tarihine müsadif pazartesi günü saat 15 te ya- pılacaktır. Taliplerin şartname ve nümunesini görmek Üzere oher giln Ankara merkez satın alma komisyo. nuna müracaatleri oOve münakasaya iştirak edeceklerin © gün saatinden evvel teklif ve teminat mektupları nın makbuz mukabilinde merkür ko- misyon riynsetine tevdi eylemeleri. (589) (5776) n016 Babaeskideki krtaat hayvanatınm ihtiyacı (Oiçm kapalı zarf © usulile! 369,000 kilo arpa münakasaya kon - muştur. İhalesi tarihi 22 —12-—931 salı günü saat I5te taliplerin şeraiti anlamak için her gön münakasaya is tirak edeceklerin de ihale tarfhinde| Günün Muhtırası Takvim — Cumartesi 19 Kânunuevvel 12 inci ay 1931. 8 Şaban 1950 Senenin geçen günleri: 341 kalan günler 19 Güneş — Doğuşu: 7,18 Batışı. 16,41 Namaz vakitleri — Sabah; 545 Öğle: 12.8: ikindi 14.29: Akşam: 16551 Yatsı: 1820 imsak: 5,30 Hava — Kandilli rasathanesinden verilen omalömata nazaran: dün azami hararet yarım, asgari sıfır derece. Bugün tüzgir poytazdan esecek, hava kupalı olacak ve hafif kar yağacaktır Radyo Istanbul radyosu 6 dan 7 ye kadar gıamalon, 7,30 dan 830 a kadar birinci kısım alaturka saz, B.30 dan 950 a kadar cazbant 930 dan 10,30 a kadar ikinci kısım alaturka saz Fırtınalar arasında Bir yelkenli Londra, 17( A.A. ) — Rioyel- kenlisinin mürettebatını kurtar- miş olan Aztec vapuru dün Southamton'a gelmiştir. Vapur mürettebatı Rio'nun kurtarılma- sını şöyle tasvir ediyorlar: Kaptan Etsuvdla Rio yelken- lisimin mürettebatı (o Terrnev'ün Saint Jean şehrinde Atlas de- nizine açılmışlardır. Vapurumuz kendilerine tesadüf ettiği zaman kazazede mürettebatın yiyecek olarak yalnız bir çuval soğanla” ri vardı. Içme suyu için yağmur bek- lemiye (o mecburdular. Yelkenli fırtınadan harap bir balede su almakta ve direkleri kırılmış olduğu halde rüzgârın sevkine tabi bulunmaktaydı. Mürettebat o civardan geçen gemilere işaret etmekte ve kendilerini göstere- | bilmek için en lüzumlu çamaşır. larından yelkenler yapmak dere- cesinde fedrkârlıklar göstermiş- lerdir. Aztec vapuru tahlisiye sandalı Rio yelkenlisinin mürettebatın kurtardığı vakit bunlar adeta yarı ölü bir halde bulunuyorlardı. Mürettebat vapurun Hondurast'ta uğramış bulunduğu Tela limanın- da karaya çıkarılmış ve Rio yel- kenlisi de vapurların seyrü seferi için bir tehlike teşkil ettiğiden | yakılmıştır. müracaatleri, (596) (4076) ... Bergamada bulunan kıtaat hay“! vanatının . ihtiyacı için 100.000! kilo arpa kapalı zarf usulile mü -| nakasaya konmuştur. İhalesi 24 — 12 — 931 tarih perşembe günü saat 16 da talipler şersiti anla - mak üzere İstanbul ve Bergama satın alma komisyonlarma her gün, münakaşaya iştirak » 'scek- lerin de ihale tarihinden evvel te- minat ve teklif mektuplarile bir - likte Bergama satın alma komüs - yonuna müracsatleri. (589) (4024) Çataler müstahkem mevkiin ihti yacı olan kuru üzüm aleni münakâ- sa ile satın alınacaktır. İhalesi 19 - 12) $51 tarih cimartesi günü saat 15 de komisyonumuzda yapılacaktır, Talip- lerin şartnameyi görmek üzere her gün ve münakasaya iştirak edecekle- rin de vakti muayyende komisyonu- muza müracaatları. (612) (4165) ... K. 0. yiyecek ambarmda İstih » dam edilmek üzere iki hammala ihti- yaç vardır. Taliplerin 19 — 12 — 931 tarih cumartesi günü saat 15 te K. 0. yoklama komisyonuna müracaat - Tarı. (639) (4404) ... Selimiye kışlasında mevcut gübre-| ler pazarirkia © satılacaktır. İhalesi! 2112931 tarih pazartesi günü sa at 15 te komisyonumuzda yapılacak tir. Taliplerim yermi muayyende ko-, —39-— - Yanınızda kırmızılı bir piliç varmış 1. — Vesaat 12 den ikiye kadar. Milmem.. Gece yarısına doğru. yü-| rüye yürüye gittim. Sakinleşmek için, Müstantik Nantas'a dödü: — Bu hususta malümat (aldınız! mı? Dedi, Nantas (okalktı, telefona gitti. İ — Müsaade ederseniz, dedi, telefon! edeceğim. Biraz dinledi ve görüşmiye başla- dı: — Ruz pansiyonu mu?.., Allo... po lis müfettişlerinden Mösyö Viktor © rada mı? Çağırınız lütfen. Bir dakika sonra tekrar yörüşmiye başladi: N — misin Viktor? Mösyö Jerar saat kaçta pansiyona gelmiş. Dün akşam? Nantas bir iki dakika kadar dinle- di, sonra telefonu kapatarak: — Müsyö Jerar, dedi, pansiyona saat ikiye doğru gelmiş, bir balo var- mış, ve beraberinde de beyazlı kırmı- zılt bir piliç varmış. Hatta bir çift kumru gibi koklaşıyorlarmış... Müstantik Jerar'a sordu: — Kırmızı ve beyaz giyinmiş olân bu kadın kim? Jerar azimkâr bir sesle: — Söylüyemem, dedi Namtas alay ederek söze karıştı: — Öyle ya... .Her zaman böyledir, ismi söylenmek istenilmiyen bir ka- dım. Doğrusu Fransız an'anesine pek riayet ediyorsunuz. Müstantik tekrar sordu: — Buradan çıklağınız saatten, yani 11 buçuktan pansiyona giltiğiniz saa te, yani ikiye kadar ne yaptınız? Jerar aynı azimle cevap verdi: — Söyliyemem. — Müstamtik bir müddet o sustu. Nihayet: — Demek, dedi, kat'i bir (cevap vermiyorsunuz. Size şunu söylemek mecburiyetindeyim ki, siz, garsonlar rın şehadetine göre, Baratof'u en son gören sizsiniz. Garson, o büulundu - ğu yerden apartman kapısını görüyor- du. Sizden sonra kimse (girmemiş. Sise orada şiddeti bir münakasaya giriştiğiniz Baratof'u bırakarak çık» Nuşmiz. Jerar bir saniye durdu. Sonra 83- kin bir sele: — Binaenaleyh, dedi, oaniryorum müstantik bey, buradan ayrılmadan evvel Baratof'u öldürdüm. Fikriniz bu merkezde değil mi? Mülstantik de gayet sakin cevap verdi: — Hiç bir fikrim yok. Ben haki « kati arıyorum. Ve ayrılmazdan evvel Baratofla arasınızda kavga olduğunu görüyorum. Bundan başka Barafof« un odasına sizden sonra kimsenin gir- mediğini görüyorum, ve birkaç saat sonra da Baratof'un katledildiği mey- dana çıkıyor. Aynı zamanda, bura - dan çıktığımız saatla pansiyona dön - düğünüz saat arasında ne yaptığınızı söylemekten istirkâf ettiğiniz; de gü. rüyorum. Halbuki buradan Otöy'e ancak on beş dakika sürer. Bu müd- det esnasında ne yâptınız, söylemek istemiyorsunuz? — Söylemek istemiyorum. misyonumuza müracaatları. (648) (4455) ... Maa teferruat hir adet üniversal! mukavemeti ecsam tecrlibe makinesi! mübayaası kapalı zarfla münnkasa « ya konmuştur. İhalesi 10 — 2. Kin — 931 tarihine müsadif pazar günü sant on beşte yapılacaktır. Tahiplerin şartnamesin;j görmek ts zere her gün Ankarada merkez satın! alma komisyonuna (omüracaatları ve münakasaya iştirak edeceklerin o gün ve saatinden evvel teminat ve teklif mektuplara makbuz mukabilinde! mezkür komisyon riyasetine tevdi ey- lemeleri, (526) (8732) İ bunları sakladın değil mi? Moris Löblandani İf Bir süküt. — Nantas kalktı, Jerara yak! muzuna elini koyarak eğildi v€ rinin içine bakarak: — Hadi canım, dedi, ya yeleği cebinden aldığın nüsha, aldığın banknotlar, bavuldaki cevherler? Bunları nereye nı söylemiyecek misin? Öyle YW ları odana götürecek kadar aptal p güsin, işte bu iki saat Omuzuna konulan bu ele, senli Vi, tepki adi bir hırsıza hitap <r bi bir lisanla sorulan saglar gi nü tokatlar gibi sorulan bu Jerar isyan eti, Kendisini, g maksadile adam öldüren bir cani Jerar kuvvetli bir sesle mi deri — Müstantik bey, dedi, rica © bu adamın bana dı g' bana senli benli hitap etmesini nedimiz. Nantas doğrulmuştu : — O, dedi, ben sizin gi için söylüyorum. Zira, İtirafları Miraflar, heyeti hâkimenin mss” tı: — Ben, dedi, gidip yemek e ceğim. Saat iki buçukta eme ceğim ve size bir kaç sual daha cağım. O zamana kadar da düşün” sömüz. pd | Jerar susuyordu. Nantas dostane bir tavurla: " — Biz de beraber ve ahbap$* mek yeriz, dedi, # Sonra kapıya giderek lis ye seslendi. Rus pansiyonunda ii meş olan polis hafiyesi içeri Nantas: — Üç kişilik yemek söyle, gi biraz da içki unutma emi? Pi Jerar, uzun bir polis hayatının miş olduğu mesleki itiyatla ken, ne cinayetini itiraf ettirmek için w bir hile kullanan, kâh dost, kâh man kesilen Nantaslu beraber Y© bu yemeği asla unutmıyacaktı.. (. Nantas onu #rkıştırmyor, ber dan bir lâf almak isliyor, sene müddet havaiyattan ahmet ra Jerarı boş bulunuyor zannile bir sual soruyordu. Fakat ne yapti sa, Jerardan bir şey alamadı. y tas yemeğini bitirdi ve elin; bir sürmemiş olan Jerara dönerek: — Demek, dedi, iştihanız yok” # leya, vicdan azabı duyuyorsunu” sıl yiyebilirsiniz. Jerar omuzlarını sülkmekle yg? etti. Nantas: — Mademki yemek yemiyorsntl dedi, konuşalım. Doğrusu si?e bir muhabbet duyuyorum, Onu size bir tavsiyede bulunacağını olsa meydana çıkacak bir ye böyle boşuna saklamanıza lüzum g Beni dinleyiniz. Sonra İsi gi rar olmadığı de belli Bunu vasi sa öğreneceğiz. Her halde dere yan bulunacak Fakat bu ikinci dediği de bir şey. Asıl öğrenmek İs indi” şey Baratofu niçin öldürdüğü Jerar kısaca: — Ben öldürmedim, dedi, “€ vyf kat'i zannetmekle hata - Bu müddet zarfında asil ka bilir, ge Fakat polis hafiyesi bunu miş gibi: # İnsanlık bu, diye devam ei” gmlik esnasmda' bir kazâ “. Hem bilhassa ortada da beyazit zılı bir kadm olursa... 4 Jerar corap vermedi, Nanis$ ni” — Doğru hareket bakınız size iyi muamele ediyo” Manvin Viktor iâve etti: y — Yoksa, birimle şaka, ole” adamı söyletmesini de bilirif