| Atin . dj 5 gibi çok kısa bir ki, #t sonrn Atinaya giderek ag im maç yapmak zarure- ta bulunan G. F muhteliti Öğ ünü yapmıya karar ver- Kgici saha talimini Kadıköy / berbat ve çamurlu ol- Niş olayısile yapamadı. Şayet a Müsgit olsaydı bile maça yp orcu gelecek ve takım | tasavvur edilen bir şe- e. Sahaya çıkabilecek midi , İ meçhuldür. imiz kıştır. Güzel havalar» yg ziyade yağmurlu, ça- Siz belki karlı günler önün- 45 Sahalar çamurlu, berbat Na Ve muhta'it takım da bu altında çalışmaya imkân mm ktır. O halde ne ola- kaz see be İŞ e 4 Bunların cevabını ktir? 6. mubteliti esasen o ka- nit ve gayri mütesanit bir hı * ki havalar mucize ka- ilkbahar olsa ve takım- azası tamam olarak m akşama kadar çalışsa İvi ve güvenilir bir hale *cektir. Yunanlılara gelince #on İstanbul maçlarında cihetleri olan manevi hislerini de doldurmuş Yorlar ve boyuna çalışı- teşekkür olunur ki bu koşa gitmiyecek (vaziyeti » takım kaptanı da hisset başlamış ve hatta çok bir teklifte bulunmuştur. n “Ölimpiyat,, mecmu- k hulâsatan diyor ki: da böyle gider, arkadaş- ami çalışmazlarsa bu se- n K bahara, iyi havalı gün- ii akmak iyi olur, idare- > bu hususta meşgul ol- Keş Rıza beyin bu tam za- ,, Ortaya altığı bu ma- ekli iştirak ediyoruz. Yu- da böyle yapmışlar, ba- olduklarına kanaat et- Yakit seyahatlerini tebir >” bunu biz niçin yap- 9, idarecilerimizin bir kış Nk Atinada maç yapmayı ul ettiklerine hayret mümkün değildir. R A.S, “ye günkü maç Ni Yat mecmuası tarafından “dilen pazar maçlarına x , A$lanacaktır. İtalyanların m amlar dolayısile mın- Yanların maça girme- Ne “Saade etmiyeceğinden i 3 Bu müsabakaları Aİ Olimpiyat mecmuası 9 İtalyanlarla Pera ta- karşılaşacaklarını haber r. Bu vaziyet karşı Öğ ne suretle hal- di İ tahmin edemiyoruz. , Peralılar da son ay- & ili surette. küvvetlen- VE maçın hayli ha- ğ e. muhakkaktır. “4 ın gelişi takımının Kânunuevvel İ aya gitmiyelim ! & F. muhteliti maçları tehir ettirmelidir mpiyat turnuvası bugün başlıyor ! İ | Muhtelit takım kaptanı Zeki &, sonunda, 25 ve 27 tarihlerinde G. F. muhtelitile iki maç yap- mak özre şehrimize (geleceği tahakkuk etmektedir. Şeraitte uyuşulursa Slâvya pazar likine giren kulüplerin çıkaracağı bir muhtelitle de üçüncü maçını ya- caktır. Balkan kupası maçlarına dair yeni haberler Atina , | (Hususi) — Yunan- Romanya maçından sonra Atina- da Romanya, Yunanistan ve Bul- garistan futbol (o federasyonları mümessillerinin iştirakile Balkan kupası kongresi (o #oplanmıştır. kocginlz 1939 pi in itibaren Balkan kupası maçi nın ne suretle yapılacağı karar altına alınmıştır. Bulgar federasyonu murahhası M. Ivanof, kongreye yetişeme- diği cihetle, reyini Yunan fede- rasyonuna Melt telgrafla bil- dirmişse de bu cihet, Balkan ku- pası onizamnamesi O ahkâmına mubatif olduğu cihetle kabul edilmemiştir. Konferansın ver- diği kararlar çok mühimdir. Balkan kupası maçlarının ebem- miyetten düşmemesi için her hangi bir Balkan devletini, Bal- kan devletlerinin ikisinden fazla- sının iştirak edeceği her hangi futbol müsabakası tertip etme- sinin men'ine ittifakla karar ve- rilmiştir. Bu karar Sofyadaki Balkanyat maçlarını misal olarak ileri sü- ren Romen federasyonu mümes- silinin teklifi üzerine alınmıştır. Bundan başka Balkan kupası maçlarının icra tarzı da değiş- tirilmiştir. lik Balkan kupası maçlarında olduğu veçhile, Balkan kupası maçlarının iki sene devam ede- ceğine (o mütemadiyen Balkan memleketlerinin birinde on beş gün zarfında icra ve ikmal edil- mesine karar verilmiştir. Kongrede müzakere edilen ve kölaylıkle halledilen mühim meselelerden biri de Balkan ku- pası maçlarına iştirak edecek milli takımlarda profesyonel o- yuncu bulunup bulunmaması me- selesidir. Uzun bir münakaşadan sonra Romanya muhtelitinin tek- lifi üzerine “ Her memleket fut- bolunun bihakkın temsili için ,, Balkan kupası maçlarına profes- yonellerin de iştiraki kabul edil miştir. Bir memleketten diğerine giden milli takımların bütün me- sarifi davet eden memleket fede- rasyonuna ait olacaktır. vi» i Günün Muhtırası Takvim — PAZAR 6 Kinvnüöevvel | 12 inci ay 1931. 24 Recep 1350 Senenin geçen günleri: 305 kalan günler 25 Güneş — Doğuşu. 6.50. Patışı 16,16 Namaz vakitleri — Sabah. 493 Oğle; 125: ikindi 1430: Akşam; 1640, Yatsı: 18,19; İmsak: 4,41 Hava — Dün hararet deercesi azami 5, asgari & Bugün rüzgir poyraz esecek ve hava kısmen bulutlu olacaktır. | Radyo Istanbul radyosu G6 dan 7 ye kadar gramafon, 7,30 dan 8,30 4 kadir Makbule hanımı iştirakile alarırka saz, 830 dan On kadar grams- fon vasıtasile opefa parçaları 9 dan 10a kadar Kemal Niyazi bey ve arkadaşları nın iştralöle alâturka 92 10 dan 10303 kadar Tango orkestrası BORSA SK. evvel 931 | Kambiyo Fransız Frangı *T.L mukabili Do'aji merit Liret Bega Hrahmt is, Fiank Leri Florin Kuron Siliaz Pezetk Mark Ziori Pesgü w Lev 1 Türk firası Dinar Çervomeç » Kuruş wv ak 3 eke ...a Nukut 90 Frask (Fransız 1isterlis Cİnygilteb 1Do'ar (Amerika? s0 lirer (italya Alun Mecidiye Bankonot | BULMACA | 1 23456 7891011 Yeni bulmacamız Soldan sağa ve yukardan aşağı : 1 — Tanınmış bir romancının bi- rinci ismidir (10). 2 — Ceset (3), nef edatı (2). 4— Bir nevi şarkı (5), dünya (3) 4 — Sem (5), nota (2). 5 — Kabile (6), kalın sicim (2). 6 — Tesbit (6. 7 — Sorgu (4). 8 — Tertibat (8), nota (2), 9 — Elektriğe ait bir şey (3), pis lik (3). 10 — Cin değil (2), Yüz kuruş (4). 11 — Temiz (5), içkilerin kevseri (5. Doktor Hafız Cemal Dahili hastalıklar mutahassısı Sıra numarası beklememek isti. yenler, kabineye müracaatla veya telefonla randevu saati almalıdırlar. Cumadan maada her gün öğleden sonra saat 200 dan 5 e) kadar İstan. bulda Divanyolunda 118 numaralı hu- susf kabinesinde dahili hastalıkları muayene ve tedavi eder. Telelon* İs tabul 2 298. di dn Gala, İĞ eb 9—VAKIT 6 Kânanuevvel 1931 —— re eşe ALi 1 Senin için Sirt yy yg yy yy yy yy ya imama oa, Kucak kucağa, ağlıyorlardı. İlk evvelâ kendini Mediha toparla- Kardeşine: | — Ayol Refik, dedi, böyle çocuk - lar gibi ne ağlıyoruz. Bilâkis sevin meliyiz. Nahif ve sarışın bir genç olan Re- fik, kız kardeşine baktı ve bir aksi seda gibi tekrar etti: — Sevinmeliyiz! — Öyleya, tıbbiyeyi bitireli iki ayl oldu, olmadı, Sivas hastanesine dok- tor tayin edildin. Her halde beş alt seneye kadar da sertabip olursun. — Öyle ama Medihacığım, ayrılas| cağır. Mediha, Refikin ablasıydı. Büyük olmak münasebetile teselli de ona dür! şüyordu. Esasen Mediha akıl ve cid- di bir kızdı. Kimin başı sıkışsa ona koşar: — Mediha hanım, derdi, bana bir akıl versene. İ Ve sonra, herkes ona derdini dö-! ker yaralarını açardı. o Erkekler de! kendisini bir kadın gibi tutmazlardı. Medihanm birçok erkek arkadaşı var- dı fakat hiç âşıkı yoktu. On beş senedir öksüz ve yetim kal mışlardı. Refiki bir anne gibi o bü - yütmüştü. Sonra o çalışmış, kardeşi ni mektebe koymuş ve (o okutmuştu. Mediha bir kız mektebinde hocaydı. Refik kız kardeşini bir anne gibi se- verdi. Fakat nereden bu annelerinin eski arkadaşı Semiha hanım ortaya çıkmıştı. Semiha hanımın kocası Sıh- hiye vekiliydi ve onu, Sıvas hastane. sine kayırmıstı. Kapı calındı. Mediha kalktı, aç - tr. Bu Refikin arkadaşlarından Şük- rüydü. Tıbbiyede beraber okumus - lardı. dı. | Şükrü Sivaslıydı. Refikin şark vi.) Miyetlerinden birisini intihap etmesi söylenince, Sivasi İstemesinde Sük- rünün pek dahli vardı. Şükrü sivil doktordu. Refik arkadaşını karşıladı. Medi. ha gidip kahve pişirdi getirdi ve: — Siz, dedi, otururken ben de ca» mâşırlarını hazırlayım. Bakalrm ek. sik gedik bir şey kalmasın. Şükrü anlatıyordu: — Refik, evet... Sıvas pek tabii İs- tanbula benzemez ama, akşam üstü ufuktaki dağların arkasından güneş batarken, manzaraya doyum olmaz. Kavak ağaçlarının dantelâlardan ya- pılmış minareler gibi yükselen gölge- si, sahici minarelerle karışır. Sessiz« likte, bir kanat hareketi bile yapma- dan telsiz telgraf yayları gibi hat ve noktalardan müteşekkil bir çizgi ha- linde uçan kuşlar süzülürlerken, u - fukta bir deve kervanı tersim eder, tek ahenkli çan sesleri, gittikçe bir birini doğurarak duyulur. İşte o za- man İstanbulun tramvaylarının dan danlarmı, vapur düdüklerini, şehrin gürültülerin; ve hülyalarını hem unu»! tur, şarkm bütün sırrına erersin! Mediha, Şükrüyü kıskanç bir his- le dinliyordu: — Refik, dedi, orada üzüleceksin ama, merak etme, düşün ki mektep tatili geliyor, şurada dört ay var. He-i men gelip sen; göreceğim. Şükrü devam ediyordu: — Sen trenle gideceksin değil mi? Ben senin yerinde olsam, “Havza, dan sonra otomobille ( giderdim. “Çamlı! bel, i tırmanmak, sonra tepedeki met rak hanın ve çamların altında nefes almak one tatlıdır. Bilsen.. Hem Sivasın bağlarını da girerken görür-, dün.. . : Şükrü gülüyordu: — Ne gülüyorsun? — Sivasın bağlarınm ne olduğunu bilsen sen de gülerdin. — Nedir? — Söylemem, gelince görürsün. Mediha bir kâğıda çamaşır eksik- lerini yazıyordu: — Üç çift çorap daha lâzım Refik, yarım düzine de mendil alırsan iyj © lur. Gömleklerini daha geçen ay ak muştık, yetişir, i Şükrü Medihaya dikkatle bakıyor- du. Refikin evine sik sik (o gelişinde i gibi değil Yazan: fa, Medihanın da bir hissesi vardı. Medi- ha her zaman kendisini iyi karşılardı. Niçin bugün hep sözünü kesiyor ve hiç münasebeti olmıyan şeyler söylüs yardu. Evin yabanesı (oOolmamakla beraber nihayet hir misafirdi, Orada kendisinin fazla olduğunu hissetmiye başlamıştı. Fena halde sıkıldı. Medihanın bu hareketi, birdenbire birbirlerine ne kadar uzak olduklarını o anlatmıştı. Halbuki o, hiç bunu hesap etmemiş- ti. Mediha da Sükrüye o gün kızıyor. Refik yarın gidecekti. Knurdeş yavrusu gibi sevdiği Refi- kin son gününün tamamen kendisinin olmasmı istiyordu. Halbuki buna ükrü, her zaman (Omemnüniyetle karşıladığı Şükrü manj oluyordu. Şükrü sözü değiştirmek, Medihayı da müküâleme içine sokmak için: — Mediha hanım, dedi, siz de nk çin Sivasa gelmiyorsunuz? Orada da kız mektepleri var? Bu sual, bir bomba tesirile Medi» hanın zihninde (patladı. Niçin mi? Pek basit, Refiki, ilk fırsatta İstan bula aldırmak istiyordu. Hem, İstan bulda, babalarından kalma bu evde birleşmişler, bir ocak kurmuşlardı. Bunu bozacak mıydı? — Evi kime bırakırım? du. — Kiraya verirsiniz? — Eşyaları beraber götüremem kf. Çok masraf olur. Halbuki hepsi be nim için ayrı ayrı hatıralar olan şey ler.. Bu ev benim ocağım, yuvam, her şeyim!.. Oraya gidince yeniden bir ev kurmak, ne uzun. Ve ne im kânsız iş! Şükrü atıldı: — Neden imkânsız olsun Mediha hanım, siz isterseniz? — Ben mi? Mediha birdenbire (o şaşırmıştı. © | ana kadar, 28 yaşını rağmen hiç duy- madığı bir his, sıcak, kanı kıvıl cımlandıran bir his duymuştu. Göz. i lerini şimdi eskisi gibi Şükrüye kaldı- rip bakıyordu. Refik, bir tarafta küs küs gülüyordu. Nihayet, ona yak- taştı: — Abla, dedi, Şükrü doğru söy ' Tedi, sen istersen ne olmaz? Hem ben sana yalvarıyorum, bunu yap, benim içini. — Senin için? . Üç gün sonra Medihaların evinin üstünde şu lâvha okunuyordu: “Kiralık veya satılık ev, Görüşmek için mahalle muhtarına müracaat oluna... Hey gidi medeniyet! Linç kanunu Ame- rikada halâ mer'iyette.. Salisbury “Maryland,, SA.A.)— 200 kişiden mürekkep çılgın bir halk kitlesi, bir hastaneye gire- rek yatağında (yatmakta olan bir zenciyi alarak bir ağaca as- mıştır. Biçare orada yavaş ya- vaş boğularak ölmüştür. Müteakiben naşını, bir odun yığını üzerine koyarak ve odu- na ateş vererek (| yakmışlardır. Zenci, ücretinden memnun ol- madığından dolayı beyaz insan- lardan olan patronunu öldürmüş ve intihara teşebbüs etmişti. Clara Bow Evlendi Las Vagas “ Nevada , 5 — Maruf Amerikan sinema (artisti Clara Bov dün #inema artistle- rinden Rex Bel ile evlenmiştir. Yeni evlilerin her ikisi de ilk defa olarak izdivaç hayatına gir. mektedirler. di ak ği işi