va — 6— VAKIT 11 Teşrinsani 1931 PETROL Günün Muhtırası Takvim — Çarşamba!1 Teştinisani İl inci ay 1934 Cemaziyülâhır 1350 ele geçen günleri: 314 kalan günler Güneş — Doğüşu 621. Patışı 17,17 Namaz vakitleri — Sabah 459 Öğle 11.58 ikindi (455; Akşam 17.17 Yeter 1849 imsak 441 Hava — Azami 21, asgari 11 Rüz- gör keşişlemeden mutedil hava az bu- Tuthu, Radyo Ankara radyosu Saat 18 den 1890 a k Mozart Uvertür Laflür de üren Dans Arap, G. Peme Süit « Ramunçe. Nov 1-2, sant 1890-19 Violonsel Kon. ser.Edip B. taral On, saat 19:1930 orkestra, Fıçik marş Fiorantin, Şlezinger Ftüd de diyez minör, Straus Vals Do nav Veibehen, *Ş. Zinger Potpori Parad Dmur, saat 1930-20 Harp konser Meli, 20-2040 Roza Mois taralından Saat konferans Vakıtı Abone şartları: ı 3 b 12 Aylık Gahilde 150 400 750 1400 Kuruş Hariçte — (80014502700 aaa Nân şartlarımız: Resmi Hususi » Satırı 10 Kş, o 1950Kş Sahtimi v0. SE» Küçük ilân şartlarımız: 1 2 5 4 1-10 Defslik s0 50 65 75 100 Kuruş A — Abönelerimizin her üç aylı. Bi için bir dela meccanendir. 2 — 4 satırı geçen İlanların fazla #atırı için 5 kuruş zammolunur | İZ. Müsk İrat umum müdürü— A- sım bey Man gr On gün ka dar orada ve ihtimal 932 büt- çeri üzerinde edecektir. Sür Mapliye vekaletile temas it e en Saç dökülmesinin ve kepeklerin en müessir ilâcıdır. Saçları uzatır, kuvvetlendirir, parlatır ve mikropları imha eder. Fezane ve Parfiimeri mağazalarında arayınız. 8 AANAMA 5 NM AAAAAAA4 7 20 AATIHAAA 3 2 AASATAAAA * 4 VLiCYLYY 10 m VYSYANV II 2 YURYIY 2. 21 YMCYŞ 13 v VELP 14 9 VEV 15 8 YY 16 — 17 Yukarıki şeklin çerçevesindeki harflere bakınız. 1 den 9 a kadar: havayı bildiren bir adet. 9 dan 17 ye kadar: Aydınlatır. e ten 17 ye kadar: Ölmüşlere de- nir, 1 den 15 e kadar: Bir rilâyetimiz. Çerçevedeki kelimelerin harflerini müsellesler yerine koyduktan son- ra, şeklin içindeki o müselleslere de birer harf koyacaksınız, sağdan sola doğru her satır bir manalı kelime ola- caktır. Kısa Haberler Barem dereceleri — Bütçe en- cümeni yarından İtibaren toplanmalarına başlıyacak ve ilk Iş olarak baremlerin maaş bütçelerine intikal etmemek şartile sınıf ve mertebeleri üzerinde terkikât yapmıya karar verecektir. Ankara hukuk mektebinde— Ağaoğlu Ahmer beyden İnhilâi eden bü- kuku esasiye müderrisliğine Yasuf Ziya, Tevfik Kâmil beyden açılan Roma hu- kuku dersine de muallim muavini doktor Ali Fuat beyin tayinleri kararlaştın- mıştır. Bundan mada profesörler meclisi ri- yasetine adliye vekili Yusni Kemal, reis vekilliğine de hukuka düvel müderrisi Cemil beyler seçilmişlerdir. BiRiNCi Madam Destol evine, tabmi- ninden daha evvel dönebilmişti. Apartımana girerken kapıcıdan KISIM kendi namına gelen bir kaç mek-! çıkmaya! tubu aldı, merdivenleri başladı. Birinci kata gelince, ade- ti veçhile duvardaki büyük ayna nın karşısında nefes almak için durdu. Boyasımm bolluğuna rağ- men bozuk renkli, iri yarı, fazla çığırtkan bir surette süslü olan bu! kadında, Reisicümhur Felix Fau- re zamanında mühim ve kuvvetli bankacılardan Mösyö Destrol'ün nazarı dikkatini celbedip te ken- disile evlenmeye #evketmiş olan güzellikten müphem bir eser kal- mıştı, Fakat Madam Destol lütufkâr aynada renginin bozukluğunu, göz kapaklarının şişkinliğini gör- medi, bilâkis zarafetine hayran oldu ve kendi kendine tebessüm etti. Ve bu suretle tebessümünün letafetine, bir kere daha kendisi- ni inandırmış ve hayran etmiş o- luyordu. Aman yarabbi çehre ve biçi- min muhafaza edilmesi mecburi olan bu zamanlarda yaşamak için ne cehit sarfetmek lâzımdı. De- min, bir lokantada dört dostu ile yemek yemişti. Bu dostlara kızı Melli Roz âhşorlar,, diyordu. Bunlardan üçü, kocasının sağlr- ğında kendisile sıkı fıkı münass- bette bulunduklarını iddia ederek dedikodu yapıyorlardı. Bununla beraber, yemekte zarif, hos soh- bet davranmıştı. Haydi canım, bütün bunlara rağmen hayatın tatlı tarafları da vardı. | Fakat ikinci kata gelince, Ma-| dam Destol'un keyfi kaçtı. Apar- Uumanından piyano ve keman 8€s- leri geliyordu. ÖF... diye hörmurdandı, © he Dominik ile Vikterin çalgı çalı- yorlar. . Bu, hizmetçilerde bir hastalık haline gelmişti. Evin hanımları çıkar çıkmaz, oda hizmetçisi pis yanoya geçiyor, kocası. sofra hiz- metçisi de kemanını &larak, evin efendileri gibi çalmaya başlıyor- du. | Madam Destol hiddetle Kapıyı çaldı. İçerde çalgı devam ediyor- du. Kimse cevap vermedi. Belki kızı evdedir diye düşünerek. mer- divenin başında olan ve Nelli'nin ekseriya girdiği küçük kapıyı çal- dı. Bu sefer de açan olmayınca, anahtarların çantasında olduğu- nu hatırladı, açtı, girdi. Fakat sa- lona girmeden, duran masanın ü- zerinde bir mektup görerek dur- du. Mektup başkasından geliyor- du. Sinirli bir hareketle zarfı yırt tı ve okudu: “Bu sabah göndermiş olduğumuz taahhütlü mektup metni ile telefonla olan muhaveremizi le'kit etmekle mil. şerefim. Son aylarda duçar olduğr- nuz sararlar; nakli kefaletinizle ke patılmadığı için karşılık olarak gös- termiş olduğunuz eshamı bugünkü borsa mucibince satmaya be vaziyeti nizi tasfiye elmiye mecbur n'duk. Ay sonuna kadar, zimnetü 0 lan hesabumızı tesviye etmenizi, aksi takdirde.... İ Bu mektubun madam Destol öl zerinde yaplığı tesir o kadar şid- detli oldu ki, hizmetçileri payla- mayı unutarak sadece: — Matmazel burada mı? Diye mırıldandı. — Zannetmiyorum madam. Madam Destol elindeki mek- tuplara bön bön bakıyordu, Bun- lar terzi, şapkacı faturaları idi. Sinirli sinirli buruşturdu, salona girdi. Burası, pencereleri Troka- dero meydanma bakan geniş bir yerdi. Hizmetçiye: — Briç masasını hazırlaymız, dedi, misafirler nerdeyse gelir- ler.. Ben de şimdi gelirim. Düşünceli düşünceli, salondan! çıktı, oradan bir koridordan ge- çerek bir kapı açtı, kızının daire- sine girdi, Mauris Löblar'dan : fa. Madam Destol'un dairesi ne ka- dar karışık ve derbeder ise, kızı nım iki oda ve sade mobilyelerden ibaret olan dairesi o kadar mun- tazamdı. Madam Destol içeri girerken öteden bir kapı açıldı ve kızı Mel- li Roz geldi. İri, narin, esmer olan bu kızm parlak, ateşin hemen hemen şehe- vi bir güzelliği vardı. Sade fakat emin bir zarafetle giyinmişti. Nelli'nin “fevkalâde güzelliğinin çekici olmasına rağmen, saf ve temiz genç kız hali, mavi gözleri- nin temiz ve açıklığı aynı zaman-| (4 da hörmet de telkin ediyordu. As-| ! ri, sporcu, çalışkan olan Nelli'de, safiyetine rağmen eski zaman kızlarının çekingenliği ve cahilli- ğinden eser yoktu. Ana, kız, biri- birlerine zıt düşüncelerinin bir zerresini bile eksiltemediği muhabbet ve şefkatle kucaklaştı» lar. -—Anneciğim, seni söyle bir gö- rüp gitmek mecburiyetindeyim. Düşün ki meclis saat 3 te topla- nıyor ve muhakkak senin gelmen lâzım. — Yavrum Nelli, sahi benim gelmem bu kadar lâzım mı? Genç kız kollarını bağladı ve şakadan paylar gibi bir tavurla: — Anne, anne, dedi, meclis a- zasından olasm ve ben de lâbora- tvar müesseselerinde kâtip ola- rak işe başlıyayım, ve sen de gel- miyesin? Olur mu hiç? — Ne tuhaf kızsm Nelli? Bü- tün vaktini fenni işlere verip ka- fanı patlatmandaki zevki bir tür- Tü anlıyamıyorum... Kimya... Tıp... İnsan senin gibi güzel ve yirmi yaşında olursa. .: — Peki amma anne, bunlar o kadar meraklı şeyler ki.. a0? — Garip kıztın dedim ya. Ben senin yaşında iken... Maamafih orada bir çok ta arkadaş buluyor sun ya... — O kadar neşeli, samimi ar- kadaşlar ki. . Bilhassa bana kar- N.. — Herhalde onların arasından kendine bir koca bulacak değil- sin... Nelli bir kahkaha attı: — Ama anne, dedi, daha ev- lenmevi düşünmüyorum... — Ben de bir şey demiyorum. . Fakat bana, oradaki çocuklardan hiç birisinin sana kur yapmadığı" nı söyliyemezsin ya. . — Anneciğim, o kadar geç ka- kyorsun ki... Haydi, bana kur yapan filân yok.. Bana kur ya- pan ve eli kalbinin üstünde mırıl- danan birisi de varsa silâhsorla- rın dördüncüsü ve senin dostun Valne'dir... Şu sadık Dartanyan ım, borsacı, boriuva ve beyaz #e- tirli Valne.. Bizim oradakiler hep iş arkadaşları. . O kadar. - Yavrum, ben genç kızlarla| erkekler arasındaki arkadaşlığa inananlardan değilim.. Günün bi- rinde fena olur. Nelli hayretle gözlerini açtı: — İnsan kendi isterse fena o- lur. Ben herkesin haddini bildir- meyi bilirim. Benim için korku- lacak bir şey yok, anne. . — Nelli, sen asıl hayftın ne ol- duğunu anlamıyorsun. Sen bazan çok acı ve ağır olan hakikatlerin haricinde kalıyorsun. . Şuh Madam Destol'un bu ka- dar ciddi kelimeleri bilhassa bu kadar ağır başla sövlediği vaki değildi. Kızı ona baktı ve tebes- süm ederek sordu: — Ne o anneciğim, bir şey mi var? Kederli misin, ne oluyor? 2 Annesi acele acele cevap ver- İH — Bir şey yok.. Hiç bir şey yok. . — O halde? bir) ! Voronof » ! Kanseri maymunâ aşılayabildi .. Acaba kansere bir aş - yapılabilecek mi? Modern insan— Maymun -4- Kaplumbağ* > Pariste beynelmilel bir hakim” ler kongresi toplandığı malü“ dur. Bu kongrede münakaşa ed” lecek esas mevzu, mukayeseli maraziyetti Gelen haberlerdef anlaşılıyor ki, müzakeratın seyfi esnasında, bilhassa şu iki nokt nazarı dikkati celbetmiş ve bim bir alâka uyandırmıştır. 1— Gençlik aşısının meşbuf kâşifi | profesör ve bir | maymuna kanser aşılamağa mü” | vaffak olduğunu bildirmiştir. old ve sizi yağın Siebelekineren ii Fransıs doktoru, Lübek şehrinde cereyan eden mukakeme es” sında uğradığı ittihamlara cevaf vermiştir. Karilerimiz hatırlar ki, Almam yanm Lübek şehrinde, Kalmet aşısıyle aşılanan 244 çocuğu" 76 sı ölmüştü. Herkes bu fed neticeyi “Evvelâ aşıyı tatbik edef Dr. Dayke paşanın caniyanö cehline atfetmiş, fakat sonradaf anlaşılmıştı ki Dayke paşan bu işte hiçbir sun'utaksiri yok” | tur. Alman dokturu mahkeme hu” | zurunda aşının kâşifi olan Fram sız profesörü Kalmeli o derec? öldürücü ittihamlar altında br rakmıştı ki, — doğrusunu "9 | lemek iâzım gelirse — bu zatt8 ilmi baysiyet namına bir zer” recik olsun kalmamıştı. Ölen çocukların velileri de hareket geçmişler, Kalmetten maddi, mâ* nevi zarar ziyan talebine kal | kışmışlardı. işte 20 teşrinevvel salı günkü müdafaalariyle Kal met yakasını bu belâdan kurtar” i mağa çalışmıştır. Profesör Voronof tecrübesi İ etrafında izahat verirken de“ miştir kiz — Üzerinde çalıştığım maymun insana en yakın olan cinstendir. Bu itibarla iddia edebilirim ki, şu anda herhangi bir kanserli in” sandan farksız bir halde bulu” nan bir maymuna tatbik edile cek tedavi tarzları, muvaffak olursa, elde edilecek ni 'ic& derhal kanserli insanlara da tam | bir emniyet ve katiyetle tatbik edilebilecektir. Ümit ediyorum ki bu may” mundan alınacak serum, şimdiy€ | kadar elde edilmiş (neticeleri | gölgede ( bırakacak dereced8 mühim olacaktır. Acaba kansef gibi bir mel'un illetin de, çiçek ha” — Bazan istikbali daha ciddi) talığında olduğu gibi, basit bif bir surette alman lâzım geldiğini) aşı ile önüne geçmek mümkün düşünüyorum. olabilecek mi? Şimdilik bir şef —Bitiedi—. | söylenemez.