- Hindistandaki akalliyetler Yetmiş seksen milyona varan Türk ve müslüman akalliyetler, varlıklarını siya- net için teminat istiyorlar Hindistanda, yetmiş milyondan faz) Ta olduğu (muhakkak, mUazzam| bir ekalliyet bir islâm ekalliyeti var- dır. o Bu ekalliyetin hukukunu ta- yin etmek meselesi, Hindistan bü- tün mukadderatına hâkim en büyük meselelerden biridir. Onun için Lon- drada toplanmakta olan (yuvarlak masa konferansının en mühim komi- telerinden biri olan (Ekalliyetler ko. mitesi) bu işle meşgul olmaktadır. Bu komite, İngiltere başvekili ter Makdonaldm riyaseti altında iç- tmalarma başlamış bulunuyor. Mister Makdonald bu içtima: açarken bu komite tarafmdan hallo- lunacak (meselelerin ehemmiyetini izah ederken (bunların çok müşkül ve| karışık) mesele olduklarını söylemiş- ti. Bu meseleler, müşkül ve karışık olduktan başka bütün Hindistan me- selesine ve mukadderatına hâkimdir. Hindistandaki o Türkler ve müs. limanlar, bu memlekette yaşıyan ekalilyetlerin oOen büyüğü, en kuv- vetlisi ve en mütecanisidir. Bu iti bar fe omesöle, Türk ve müslüman Hindistan ile Hindu Hindistan mesele- si ol: e Rİ taraf da vatandaş “oldukları halde Türk ve müslümanlarla Hin- dular arasmda o mühim farklar var. » Bunlar, #det, an'nne, Yaşa b hars ve medeniyet farklarıdır. Iki tarafm (ayrıldıkları noktalar sâ- yılmakla tükenmiyecek — derecede çok tor. Hindulük, © kast sistemine istinat; eder, ve hindular cemiyeti emi kastlara ayırır. Türkler ve müs manlar (arasında böyle değildir. Onlara göre insanların müsavatmı! ihlâl eden (bir sey yoktur. o Sonra Hindularla o Türk ve müslümanların marsi hayatı biribirinden (ayrıdır. Bune rağmen Hindistanda ekseri yet hindulardadır. Onların ekse- monta) *riyet teşkil edecekleri bir parlâ Türk ve müslüman ekalliyeti eğ ahrum ederek kanu» , Onun İçin Hindis- ale müslüman ekalliyeti, böyle bir vaziyete düşmemek için * minat istemekte ısrar ediyorlar. Geçen yuvarlak masa konferan»! #mda hindularla türk ve müslüman:| Jar arasmda bir takım müzakere bu mühim meselenin (halli istihdaf ler o vukubulmuş, bu müzakerelerle edilmişti. Bu müzakereler bir netice vermedi. Geçen yuvarlak masa konferansın) dağılmasından sonra Kavunpurda İ- ki taraf arasında kanlı müsademeler vukubuldu. Ve bunu Kişmir ihtilâli takip etti. Kişmirde Türk ve islâm ekseriyeti vardır. Buna rağmen bu memleket brehmenlerin ( tahakkümü altında © yaşıyor. Kişmir helkınm bu ömden (kurtulmak için vuku- bulan hareketleri, (oradaki hind) lar tarafından (İttihadı islim) teşeb- haklarından m İ müslümanları, kendileri gibi büsleri o şeklinde fefsir olunmuş ve bu hatt hareket Hindistandaki Türk ve müslümanların teminat İs. temekte ısrar etmelerine sik olmuş” tur, Hali hazırda o Hindularım namı na Mahatma Gandi ve konferansa iş tirak eden o müslüman murahhaslar, biribirlerile © görüşmekte ve bir çarel hal bulmağa çalışmaktadırlar. Gan di ile Ağahan ve sair zeval bir çarei hal buldukları takdirde, Gandi bu nu temsil ettiği (milli kongreye X2- bul ettirmek mecburiyetini hissedesi cektir. Bunun için zaman lâzımdır. Gandinin Türk ve müslümanlara karşı vaziyeti henüz belli dir. Gandinin omüttehitbir (cephe temin ötmek için Türk ve müslüman- ları memnun etmelc istediği muhak- kaktır. Fakat milli kongrenin onun kabul edeceği Otesviyeyi (tasvip et mesi çok şüphelidir. £ Bunun sebebi milli kongrede > (Mahasabha) cların, İ yani Hindistan klerikallerinin çok Bu müfrit kle. Türk ve hint Ni vatandaş saymazlar. Onlara göre Hindistandaki Türkler ve müslüman- lar yabancıdırlar. Bunları ya hindu. laştırmak, yahut imha etmek lâzım. dır. Böyle yapılmazsa onlarm tek- rar Hindistan mukadderatına hükim olmaları muhtemeldir. Bu itibar ile bu snifin OTürk ve müslümanları #atmin (ve hoşmüt edecek bir tesviye; aleyhinde © bulunacağı muhakkaktır. Mahatma Gandinin bu müşkülle re nasıl galebe (çalacağını ve milli kongreyi nasıl idare (edeceğini gör. mek çok meraklı bir iş olacaktır. İngiltere o hükümetinin bu mühim meseleyi halletmeyi, oHintlilere bı rakmâyı (daha muvafık gördüğü mister (Makdonaldın nutkundan an. laşılmr dır. (Makdonald) bu mü- asebetir şu sözler; söylemiştir: Ark dil” Yİ “kasını, geçen “* sefer, bir tesviyeye varılmadığı o takdirde, İngilterenin hakem olması: istemiş. t. Bu hattı hareket, o müşkülü hal için tutulacak' yolların en © yanlışı. dır. Siz, kendi işinizi, kendi görünüz! nüfuzlu olmalarıdır. rikaller o Hindistandaki İ ve kendiniz bir tesviye bulunuz. Çün-| kü bulduğunuz o tesviyeyi bildiğiniz. gibi işler ve memleketinize (döndü. ğünüz zaman onu tatbik edersiniz. Si- zin halledeceğiniz mesele şudur: Muh. telif o ekseriyetler ve ekalliyetler, her hirinin mazisi ve an'anesi olan muh- telif cemaatlar, 'nasrl bir o hükümet teşkil ederek © o hükümetin kuvveti ni bir mezhep, bir cemaat veya bir sinef Tehinde değil, Hindistanı teşkil eden bütün kütleler (lehinde nasıl kullanabilir? Mesele bundan ibaret- tir. Bakalım, Hindistan o ekseriyet ve) ekalliyetleri bu mühim meseleyi nasıl halledecekler? ize zl Kavetler içind O sıralarda “A. 0. K.” bu gibi tesi satın berhava edilmesine ehenimiyeti veriyordu. Bunlardan en mühimmi Molodeçno civarındaki köprü idi. 0119 numara bu vazifeyi Ha edecekti. Bu adamın düşman gerisinde tanıdıkları; dostları vardı. Ayni zamanda çok da korkaktı. Gecenin saat beşinde onu geçitlen geçirecektim. Akşamdan ta son saate kadar dua kitabını elinden bırakmamıştı. Bir çayırlıktan ilerinden Bea harap köprü civarma git tik. Buradan itibaren bir yol bir tepe ciğe tırmandıktan sonra ileri e du. Bu gece Ruslar müthiş fasiiyekie idiler, mermilerin gürültüsü bi ri. ni takip ediyordu. Gecenin Karan ığıi na ve düşman ateşinin şiddetine rağ) men bir ekin tarlasmdan ilerilerken ayağıma £ bir cisim takıldı. Rus ek Bombası; daha bir kaç boniba bir yı geçtikten sonra) 1800 metre uzakta; ğın teşkil ediyordu. Şu halde Rus mü) beiçileri burada bir müddet kalmış olmalı idiler. Şimdi yolumuzun sağı- nı solunu söğüt ağaçları ihata edi. yordu. Söğütlerin yerlere kadar sar- kan dalları arasında bir müddet giz. lendik. Evvelâ sağımızdan süküneti ihlâl eden keskin bir düdük sesi mü- teakiben solumuzdan yine bir düdük sesi, galiba Rus ileri karakolları âra- sındâ kalmıştık. 0119 korkudan kolu-! mu sikiyor ve bütün vücudu kasırga- ya tutulmuş mısır sapı gibi sarsılıyor! du. Ben de biraz korkmuştum. Gerisin geri srvışmak lâzımdı. Bir; kaç adım sürünerek gerilemiştik bu defada düdük sesi gerilemek istediği- miz taraftan gelmeğe başladı. Tam manasile suzağa düşmüştük. Rövelverimi 0119 numaralıya ver»! dim. Ben de filintemi doldurdum, ok| duğumuz yerde çukura yerleştik bek! liyoruz. Biraz sonra yanımdaki ada- ma parmağımla ilerideki çayırlığı işa ret ettim, ikimiz bir hareketle o nokta değil! Bir ilânı aşk ! — Peki, hikâyenin arkasını anlat, 5 genç dokter hanima ilânı aşk et tin, sonra 0 ne yaptı! — Hiçbir şey, omuzlarım — silkti, İ mabzımı muayene etti ve bir reçete yazdı. Sinir mi değil mi? Hanım — Çok tuhaf bir vaziyet! Kendi doktorum sinirlerimin bozuk uldağunu, sahilde £ bir şehre gitme mi; bir mütehassıs iie (o küraciğerim| hasta olduğu için Karlsbatta bir kür yapmamı tavsive ediyor. Şaşırdım, batdim, o bilmiyorum. o şimdi sinir. den mi hasta olmalı, yoksa karaciğer hastalığını mi kabuj etmeli? Büyük babalık Macit — Dedeciğim, sen ne zaman büyük baba oldun? | B.B, — Sen doğduğun zaman, M.— Demek, ben doğmamış ol saydım, sen büyü, paba olmıyacak- tm değil mi? B. B. — Hayır, yayrum. M. — O halde seni büyük baba yaptığım için bayı n; vereceksin bar kalım?, izmir amelesi C. H. Fırkasına aza oluyorlar İzmir muhabirimizden: Cümhuriyet halk frrkasmda ciddi bir faaliyet devam eylemektedir. Ye ni fırka reisi Balıkesir meb'usu Ha. “im Muhittin bey şimdiye kadar İz- mir ve mülhakatmda £ muhtelif sr nıflar ve zümrelerle mütemadi temas lar yapmış ve fırkanın teşkilâtmmı tevsi eylemiştir, Halk fırkası teşkilâtına girmek! için izhar olunan arzular umumi hir mahiyet âlmaktadır. o Bu meyanda İzmirde mütekâsif kütleler teşkil ©- den ve muhtelif © sınıflara ayrılan binlerce amele fırkaya wiracaat &- derek U fırkaya intisap etmek arzusu- nu İzhar eylemişlerdir. Fırka, bu çalışkan vatandaşları mızın müracaatını ehemiyetle ve mu- habbetle karşılamış. şimdiye © kadar binlerce ameleyi kaydeylemiştir. Amelenin kayit muamelesi devam etmektedir. İzmirde simendifer, İk man, İncir, üzüm tütün gümrük & meleleri on beş binden fazladır. Libnanda bir facia (Yeni Mersin güzetesi yarıyor: Libnanda Cebeliebyaz civarında 8 kişilik bir kervan kurtların hücumuna uğramış ve hepside vahşi hayvanların dişleri altında m vermişlerdir. sıçrıyarak kaçmağa başladık. Ça lılar arasından bir kaç baykuş çıktı ıslıklar ve gürütülerle hiz! korkutan meğerse bu hayvancıklarmış, ne ka dar da acayip sesleri var, Sabahın alaca karanlığına doğru yanımdaki casus ile bir çukura girdik dürbinimle etrafı yoklarken önümüz- deki bir çukurdan birihiri arkasma üç şahis yükseldi. Bunlar hakiki Ras nöbetçileri idi, Onlar da bizi görmüş olmalı idiler ki bunlardan birincisi tüfenği bana çevirdiği — esnada yere yuvarlandı. Ben ondan daha çabuk silâhr kayramıştım. İkinci nöbetçi del birineinin akibetine uğradı üçüncüsü ise tahana kuvvet, çoktan uraklaşmış! tı. Casusum el'ain titriyordu. Vaka- sından yapışarak çektim ilerilemeğe! başladık. Bir çayırlıktan sonra geçit mahalline vasıl olmuştuk. Top ate sinden harap olmus bir eyi. dıvarla- rmın bakiyesi arasmdan casusumu ileri sevkettim. Ben de on dakika beki ledikten sonra avdet etim. Avdette vurulan nöbetçilerin ceset lerine ayağım takıldı. Silâhlarmı, kâ ğıtlarını, apuletlerini birlikte aldım. Bu askerler ikinci bomba taburuna, ew —5— VAKIT 9 Teşrinevvel 1931 — cığım bu muazzam kâinat için- de biz mini mini bir zerre gibi kalıyoruz. Fotoğrafçının sadakası Sokakta dilenen bir dilenci seyyar bir dilenciye tesadüf etti ve şu su- retle dilendi; — Bana birkaç para verir misiniz! evde hasta bir karımla âltı çocuğum var, Fotografçı şu cevabı verdi: — Vallahi, sana beş para vere. mem, fakat yarm karınla çocukla. rm: gönder, parasız resimlerini çıka. rayım. ilâçlık konyak Kadın, kocasina sordu: — Kuzum, ben şu dolapta bir şişe konyak saklıyordum; şimdi o ortada yok. Gördün mü? — Evet, ben içtim. — Fakat, onu ben ilâç olarak sak- İrordum. —İyi ya ben de hastalandığım için içtim. — Madem ki hastalandın, niçin be- mi Ohaberdar etmedin: — Seni telâişa vermiyeyim diye dü şündüm karıcığım. Ya üç gün! Müşteri (kitapçıya) İtalyada on gün seyahat edeceğim, sana muvafık bir rehber kitabı verir misiniz? Kitapçı — Buyurun “İtalyada bir hafta, isimli eser bu iş için çok fay- dalıdır. Müşteri — Ne diyorsun yahu, ge- riye kalan üç günde ne yapacağım? Bir şaheser Ressam — İşte beni son şahese- rim: “Dünyan mahyolması,, Münekkit — HaWkaten feci bir e ser olmuş. Büyük bir felâket man. «sşs1 gösleriyor. mensuptu. Bugünler zarfında istirahate Fas ret kalmıştım. Yerime avde: ettiğim zaman A. O. K. nun bir em”'pi odam. da büldum. Bu emirle on Rus kıtası. nın âni surette cepheden kaybolduğu bildiriliyordu. Bu kıtaların © nereye gittiklerinin tesbiti lâzım geliyordu. On kıta demek bir ordu demekti. Aksi gibi elimde hiç bir ensus kal mamıştı. Son casusumu dün gece Rus lar tarafından sevketmiştim. Bir gece sonra 0104 ve 01397 numa-| ralı etsuslarım avdet etmişlerdi, 0104 hiç korku bilmez bir adamdr. Verdi. ği malümat pek müfit idi. İfadesine göre cenüp istikametine trenler aza. m faaliyetle süvari ve topet kıtaatını naklediyormuş. Piyade btat yürü. yüşle ayni istikameti takip ediyarlar mış. Bu habere İnanmak istemiyordum. Dünyanm her tarafında piyade tren lerle sevkolumur topcu ve #üvari hay vanlarile şoseyi takip ederler, Fa. kat Ruslarm bu aksi surette hareket! Teri muhakkak bir maksnda mebni olmalı İdi. 0104 katiyetle temin edi. yor ve Ruslar muhakkak cenüp ta G.eLisi Güzel Açık sözlü nişanlı Iki Kız konuşuyorlardı, biri öteki. me sordu: — Nişanlmı nâsil buluyorsun, kendisinden hoşlanıyor musun? — Açık sözlülüğüne, her şeyi oldu- ğu gibi söylemesine bayılıyorum. — Meselâ ne gibi? — Daha nişanımızdan bir hafta Ba benden 5 lira borç iste i Ahçının saçı Adamım biri her vakit yemek yedi. ği bir lokantada (o bir gün gursonu çağırarak dedi ki; — Birkaç defadır, yemeğin içinde ahçı kadrmin kırmızı saçımı buluyo- ram. Bugün de çıktı, ümit Oederim Kİ bu sonuncusu olur, kendisine dik. katli davranması için tenbih eder. sin. Bu ihtara garson şu esvabı ver » di: — Zannetmem, efendim, çünkü, ah. çı kadınm o gayet güzel saçları var. dır, onları ne diye yemeklere feda etsin! inflüenza Doktor — Inflüenza hastalığı had dizatında (o tehlikeli bir hastalık de. ğildir. Fakat, O birçok defalar neti celeri vahim olabilir. Hasta — Evet, bunu verdiğiniz he sap puslasindan anlanırtım. Otelciye tavsiye Adamın biri ilk defa seyahate çi kiyordu.. Bütün hazırlıklarını ta- mamladıktan sonra (Avrupada çok gezmiş, bilhassa (Almanyada çok bulunmuş bir tanıdığını bulup sor du: — Sen Berlinde çok bulunmuşsun- dur, değil mi? — Evet, — O halde bana bir otel tavsiye etsene! — Hiçbir yer töbeliyim. — Neden! — Çünkü, bir defa böyle bir tavsi- yede bulunmuştum, sonra gayet a ğir ve fena bir mektup aldım. — Kimden, arkadaşınızdan mı? — Hayır, otel müdüründen, Hırsız korkusu — Ne o, azizim, pek yorzun görü- nüyorsun? — Sorma, birader, geceleri uyü- yup dinlenmek < nasip olmiyor. — Malüm ya son zamanlarda bi zim taraflarda — hırsızlar arttı, şim- d; bizim hanım bir çıt duysa hemen dürtüp uyandır.yor. — Ayol, kendisine eve giren hir- sızların hiç ses çıkarmadıklarını söy Tesene! — Sus, söyledim, söyledim; şim- di de hiç ses duymadığı zaman be ni uyandırmağa başladı. tavsiye edemem, rafından taaruz edeceklerini söyliyor du. Ben; j “Lâkin böyle bir taruz için evvelâ piyadeye ihtiyaç vardır.” dedim. “Ihtimal ki kâfi derecede taaruz mıntakasında piyadeleri vardır.” di. ye cevap verdi. Ben bu malümatı A. 0. K, ya bil- dirdiğim zaman benimle istihza et tiler. 0104 numaranın bu haberini & hemmiyetsiz talâkki eden A. 0. K. heyeti çok asgari; ancak İki yüz rab le bu ndama para verdiler, 01 — Müzorun avdefini bâhna ha ber verdikleri zaman halâş melâike. sini görmüş gibi. içime © nur doğdu. Mer zaman gibi bu defada Mazor dar zamanımda yetişmişti.. Bu meseleyi Mazorla görüşmeğe başladım. Mazor izah etmeğe başladı; “Bütün kıtaat cenâba cekiliyor, Asgari on kıta tahmin ediyorum, Rus lar bu kuvvetle... mevkiinde bü yük taaruz yapmak istiyorlar, Piyade yürüyüşte, topçu ve süvari (o krtaatı trenle sevkolunuyorlar.” £Bitmedi