27 Eylül 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

27 Eylül 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- 5 — VAKIT 27 Eylül 1931 AKIT)ın Çocuk Sayıfası Bayrak uğrunda BİR PERDE MİLLİ FACİA Yazan: Hasan Bedrettin Eşhas 27 Eylül Kıyafetin Şerefi Bir beyin konağında büyük bir ziyafet var Hoca unutulur mu? O da daveti| imiş. Pilâv, zerde oluneâ elbetyüreği hoplar, Nasrettin Hoca için hu ne hayırlı bir iş! Erkence kalkıp gitti; o fakat konakta kimse Bir buyurun demedi; Hoca aldırır mı ya? Madem ki davetlidir, bir söz bile denmese Hakkı olur sedire geçip bağdaş kurmağa Az geçti davetliler başladılar gelmeğe, Uşakları görmeli, hepsi de iğilerek Geleni etekliyor “Buyurun beyim,, diye, Az üzüntü değildi, Hocaya, bunu görmek, Ey sahibi odaya gelerek selâmverdi, Hocayı baş köşede görüp canı sıkıldı, Dedi ki: — Siz buraya geçin Hoca efendi! Kalktı hoca kenarda birmindere tıktldı. Davetliler odayı doldurunca, yeniden Duyuldü beyin sesi: — Hoca, şöyle gelsene! Daha birinci sözden zavatlı utanmışken Yine kalkıp, sokuldu kapınm ta dibine, Bu bitmez saygısızlık sanki bir sille gibi Ona pek ağır geldi; etrafını bir süzdü, Sonra kendine baktı; anlaşıldı sebebi: Herkes iyi giyinmiş; fakat o pek süssüzdü, Yavaş yavaş kalkarak çıktı, gitti, evine, Giydi samur kürkünü, birazcık da süslendi; Bir çelebi halile geldi konağa.. O ne? Bu nasıl bir hürmetle karşılanmıştı şimdi? Uşaklar yere kadar iğilip selâmladı, — Buyursunlar efendim! Dedi evin sahibi, İhtiramla dolaştı bütün dillerde adı; Dünyada neler oluyor? | nak Asırlıklar eketi — Rivayet e - dildiğine göre Amerikada (o Riyodöja- nero civarında yaşıyan Ma riçya de Amo - rim isminde bir! kadın yüzelli bir yaşında imiş Bu kadın dört defa evlenmiş! Yirmi iki oçocuğu olmuş çocuklarının hepsi yüz yaşıma kâdar geldikten © sonra ölmüşlerdir. Bu bir buçuk asırirk kadınım 197 toru- Mü ve 245 torununun çocuğu ve on ye- di de torununun torunu varmış. Bu ka. labalık © ailenin bütün efradı da sıh- hat halinde imiş. Riyo dö Jenero gazeteleri o bu bir buçuk asırlık kadından © bahsederken Brezilyada o yüz sene fazla yaşıyan- Yarm mühim miktarda olduğunu id- dia etmektedirler. & Bunların iddiası na göre hali hazırda (Biezilyada yüz Yaşını geçmiş olanların miktarı bin- den fazla imiş. Acaba bu gazetelerin (o yazdıkları doğru mu? Yoksa çıkarılan rivayetler Brezilyanm iklimini methetmek için bir reklâm mahiyetinde midir? ingiliz Hindistanı Sandık mı? Çaydan m? — Şimdiye kadar (o bilmediğimize & göre çaydan deikleri © şey çay pişirmeğe - yarar. Fakat (o şaydan i- çinde insanm sak Janabileceği © şüp- hesiz hatıra gele Nuri Bey, Necmettin Bey, Lala, Türk neferleri. Yunan neferleri, Birinci meclis (Perde açıldıkta geniş bir oda, et rafta koltuklar bir masa, © nihayettel bir kapı, bir iki pencere, Nuri dalgın dalgm düşünmektedir. & Dışardan ke- man ile taksim yapılır ve bir iki daki. ka devam eder. Kapı açılır içeriye la- Ia girer. Vak'a İzmir işgalinde geçer. Lala sevinçle:) Lala — Nuri bey, Nuri bey pede riniz geldi!., Nuri — (Sevinçle) Nerede?. Lala — İçerde şimdi gelecek, ben #l ze müjde vermiye geldim. Nuri — Doğrusu. müjdeyi hakket- tin lala, bari babam iyi mi? Lala — Fena değil Nurj bey, yalnız onu bir parça asabi gördüm, Nuri — (Hayretle) Asabi mi dedin, neden? Lala — Yok, yok Nari bey; senin korkacağın kadar değil. (Yalnız bir parça nasıl söyliyeyim. Hali (tuhaf. Yunanlılar okendisini niçin şehre ça- gırdıklarını o sorduğum zaman eeyap| vermedi. Sustu. Nuri — Muhakkak (bir şey olmal; lala. Yunanlılar onu ne diye şehre ça- gırmışlar?.. merak ediyorum Jtla, git babamın gelmesini © söyle. Lala — Peki Nuri bey, peki şimdi gidiyorum. (Çıkar) İkinci meclis Necmettin — Nuri — Dala rağı bulündurmıyacaksın, şaşkınlar heyt. Nuri — Siz ne cevap verdiniz bkaba?, Necmettin — Tuhaf, ne cevap vere- ceğim. Yunan zabiti midir, ne karm ağrısıdır bilmem?. ona dedim ki: — Bir Türk silâhmı teslim etmez. Bunu (oyapacak sizin gibi alçak Yu. İnanlılardır. Dedim, ve kapıyı yüzle rine kapıyarak çıktım geldim. Nuri — Bravo baba! Necmettin — Tebrike hacet yok oğ lum, bir Türk, bir Türk vatandaşı va- tanıma karşı olan vazifesini (gayet iyi bilir ve onun uğrunda (hayatımı vermek için bir dakika (o bile tered- İdüt etmez. Onu yabaner ellere bırak» mamak için, varını, yoğunu feda « der, canla başla çarpışır, anladın me oğlum?. Hey gıdı (Sonu var) Geçen haftaki bilmecemiz Gelibo- lu idi. Bilenlerin gelip matbaamızdan takdir varakalarını almaları, Keş tak- dir varakası toplryana bir hediye veri- lecektir, Yeni Bilmecemiz On harfli bir erkek ismiyim. Baştan beş harfim dairesinde her işi Oyap- cek iş değildir. Bu garibe (Hin -| distanda (o vukua Geçenlerde gelmişti. o Mecusilerle müslümanlar biribirine girmişler (o sopa, taş ve sair ellerine (o geçenle biribirlerini öldür. meğe başlamışlar. Müslümanlardan biri o mecusiler tarafından takip edil meğe başlanmış. Adamcağız can hav. Jile bir eve girerek evin arka kapr- sından çıkmış bu çıktığı sokakta ev eşyası satan bir adamın dükkân varmış. (o Dükkünm üzerine (reklâm makammda (tenekeden kocaman bir çaydan asılı olduğunu gören firari he- men çaydanın (kapağını açıp girmiş ve kapağını düşmanları onu araştırırken (© bir saat müddetle çaydanm içinde — ta- bit kalbi endişe ile çarparak — otur- muş nihayet arıyanlar gittikten son- Bombay civarında ALİ Jarum kasabasında bir. isyan vukua içine! tekrar kapamış! Kürkünün sayesinde o şimdi birçelebi. Sofra henüz kurulmus, başta yer gösterdiler, Yemeğe Ilk başlamak şerefini verdiler, 0. kürkünün, ucunu uzatarak yemeğe Dedi: te — Bu hürmet sana, haydi, kürküm buyur, yel bazı memleketlerinde — iki kişi smdaki davn fas Jolünamadığı O zel man garip bir usule mürücant ediliyor. o Bu usul eski zamanlar da derebeyle - rinin o koymuş al dukları usule yas kımdır. o İki yerli her hangi bir mese leden dolayı tiler ve hiçbirinin kâfi delili (Oolmadı uzlaşamıyarak dava et.) “ A.İsmet Almanya Telsiz telgraf lokantası — Berlin civarmda © cesim bİF telsiz telgraf an teni « konulacak O lan bir kule inşa edilecektir. Bu ku lenin üzerinde, , telsiz direğin - den baska bir ti yatro salonu, biri #nema salonu ve cesim bir lokanta (Necmettin bey (ihtiyar bir & damdır. Fakat halen dinç görünüyor. Oldukça temiz (giyinmiştir. £ Kendi kendine konuşarak içeriye girer.) Nuri — (Kalkarak) Buyurun, baba- buyurun, biraz geç kaldınız cığım merak etmiye başlamıştım. Necmettin — Bu adamlar galiba de- Wi olacaklar, yahut da akıllarını ka- çırmışlar oher ikisini de demek caiz. Öyle tuhaf şeyler İstiyorlar ki görsen Nuri — (Merakla) Ne gibi şeyler baba?.. i Necmettin — Ne gibi olacak; dedim ya! muhakkak akıllarını kaçırmış © İnedir bilmem. Banadediki: İ — Necmettin kaptan bugün — şehir. den sabahtaberi,; silâhları toplıyoruz. İsen de silâhmı vereceksin. Ayni za- İmanda da evinizde kat'iyyen türk bay Mazurka, polonez, vals, Iacaklar Yunan belediye reisi midir) fokstrot. | mıya çalişmiz. 1, 4, 3 harflerimi size yakıştırmam. Küçükler yapar 8, 4,5 harflerim (arttırmaktır. 6, 7 harfle rim bir gıdadır 7, 4, 5 harflerim eksik değildir. 3, 4, 5, 4, 10 M&rtterim Içide yaşadığımız andır, » “400 vw 6 5,2, 1, 6 harflerim bir kadın is midir, 4, 1, 10, 6 nize hepinizin hürme- ti vardır ben hangi İsimim bulabilir misiniz? Doğru halledenlere birer takdir va. rakası verilecektir. VAKIT Çocuk Sayıfası Müsabaka kuponu (27 Eylul 19317 portekiz fadosu, Brezilya maksiksası| ve saire dinliyebileceklerdir. Dans sölonu ( beş yüz kişilik ola. tesis edilecektir, Müşteriler bir taraf tan Yemek yerken bir taraftan da bü- fün cihandan gelen haberleri öğrene ra dışarı çıkmış. oArtık bu çaydana çaydan mı demeli, yoksa (sandık mı hâkim hemen (allah kararı) de mi, karara müracaat eder. İki nilen Bilmece halii ——— yoksa can kurtaran aleti mi, Orasını siz tayin ediniz. Siyam Garip bir hüküm — Şimalt Siyam — Kurtarmak imkânı var, eğer biri parça müvellidülhumuza burada mev- cut olsaydı. Fakat bu adamı sıhhiye! merkezine kadar taşıyacak adam yok. — Bu işi belki ben yaparım bana yardım ediniz. Sağ eli İle Oboynuma sarılan bu kocn adamı bir çocuk gibi kollarım ü- zerine aldım ve kendisine ana lisanı Ne: — Benj sek: tut! dedim. Ve hacakla- rrma sön kuvveti verdim. Ben de solu- mağa başladım. Kollarım üzerindeki Rus beni elemli gözlerle süzmeğe baş- Tadı. Benim de kuvvetim bitmek Üze- re idi ki Rusu sargı mahalline geti. rebildim. Hemen başma müvellidük humuza maskesini (geçirdiler. Yavaş yavaş yilzüne tabii rengin geldiği gö- rülüyordu. Göz aklarmdaki mavi renkler kayboldu, yerine eski beyaz renk kalm oldu. Rus O kurtarılmıştı. Yakmımızda bir Rus yüzbaşı mü- gayet soğuk suya batırılır ve davayı! davacı buna en çok tahammül eden kazanır. Bu usulün ne derece — haklı İ Tası sarı ve yeşil iken şimdi esmerleşi vellidülhumuza omaskesine karşi şid: olduğu cayı sualdir. © da kurtarılmıştı. “Niçin bu kadar mukavemet gös tererek müvellidülhumuza maskesini takmak istemediniz?,, “Zannetlim ki beni büsbütün ze- hirlemek istiyorsunuz?,, Bizim profesörü tekrar Rus siper- leri yakınında buldum: ri “Muhterem profesör İnsanlerdan maada tabiati de müşahede ettiniz mi?. Yapraklar bile bir büyük fırtı. nadan sonra olduğu gibi sararmış ve sarkmışlar. (Yeşil renkten eser kal. mamış. Ağaçlar keza ayni akibete uğramışlar. Gazın ne kadar yüksel. diğini görmek mümkün; o cünkü en| yüksekteki yapraklar henüz yeşil, aşağıdakiler kara ve hayatsız. Mayi başak çiçekleri kırmızı; çavdar tar miş, biltün hayat mahvolmuş. Bakı. nız, Üniformamın parlak sırmaları bi! Te bakır yeşili bir renk almış. Gazin mühlik tesiri ne kadar oariz — uu. Dihisima sivifi ömer ibileceklerdir, de dans salonu Dansörler sl, bir batarya kaçıp Kulenin üzerinde bir tesis olunacaktır. dans ederken er, mutakallis simalar hepsi maskesiz gazın ansızın hücumuna uğ ramışlar. Bir tümseğe çıktın, dürbi- nimle Rus cephesi Kerilerine bakiyo- rum. Sayısız insan ölüsü, beygir lâşe- kurt ken efradile hayvanlarile yin k isyeri ve ölümünden kurtulamamış» » İnsan hayvan hepsi ölü, “İşidiyor musunüz?,, Profesör '80-| ruyordu. Ben hiç bir şey. işitmemiş- tim. “Fakat biz şimdi avdet etmeliyiz! profesör.,, Bana verilen emir *hatirte| ma gelmişti, her hale rağmen pro- fesörün hayatından mes'uldüm. Si- perlerden çıktığımız zaman yanımız. da çavdar tarlasından gelen bir ho- rultu işittim. Profesörden ayrılarak © tarafa doğru gitmeğe o başladım. Önümdeki tel maniasından geçmiye uğraşıyordum. Fakat korkudan dur dam. Birrus ölüsü mânia dire Zine takılmış oturuyor gibiydi. V rinde kış elbisesi “ vardı. Halbuki simdi yazdı. Ayakları bir çukurun içerisinde, eltında da siyah yuvar: lak bir delik var. Birkaç hafta evel vurulmuş olmalıydı. Ürkek bir tarz da ilerledim. Cavdar tarlası zehili Arzulorma! göre Arjantin tangosu, Havay hulasr,ibir harika addetmektedirler. caktır. Şimdiye kadar telsizden is #ifade için bu kadar cesim bir (Obina İyapılmadığından Nevyorklular bunu © gaz kokuyordu. Bahusuz ben y dükçe başaklar sarsılıyor Ove saklı bir koku hüzmesi yükseliyordu. Tar- lann ortasında bir rus, fki eli ile başakları sıkmış ve yığılmış bir va. ziyette bulunuyordu. Bin müşkülât- la ciğerleri çalışıyordu. Yanıma yak- laştığım zaman yüzü Üzerine dönerek başını elleri arasma aldı . “Korkma! Ben sana yardıma gel- dim,, dedim. Hiç olmazsa onu yola kadar taşı- mak istiyordum. Belki yolda başka adamlarla sargı merkezine gönderebi lirdim. o Rusu kollarıma aldım çav- der tarlasından çıkarmağa çalışıyor. dum. Allah allah bu adam ne kadar â&- gır, bana da şayanı dikkat bir şey ol- mağa başlıyor... Ağzımda bir tatlılık.. Belki ben de zehirleniyorum? Fakat bu adamı burada terkedemiyeceğim. uyuşukluk üzerime geldi... Uyuşukluk. Zorla teneffüs etmiye başladığı. mı hissediyorum. Islık gibi bir ses ciğerlerimden gelmiye başladı. Kor- kudan adamı olduğu yerde bıraktım. Son bir kuvvetle çavdar tarlasrudan uzaklaşmağa, okaçmağa (başladım. — —————---- i ken üçüncü bir şahıs da başıma mas- ke taktı. “Tam zamanında yetiştiniz., dok- tor diyordu. “Nerede idiniz, birkaç saniye geç ge tirilse idiniz kurtulmak mümkün de Zildi.,, Başımdan geçenleri doktora anlattım, Hayatını kurtardığımız Rus çavu- Şu meserretle yanıma geldi. “Siz beni kurtardmız. (OHayatım müddetince size müteşekkir kalaca- ğım ve benim ailem size ilelebet dua edecekler. Ellerimi öperken mağru- rane bir resim gösteriyordu. Karst ile üç evlâdı. Benim profesör de geldi U yetişti. Ve bana müstakbel haller için izahat veriyordu. ş Ben: “Ümit ederim ki böyle bir gün daha yaşamıyacağım profesör, eğer mümkün olsa bugünkü vakayii bile hatırımdan sileceğim.,, Bu büyük âlimin şan ve şöhretine Rıpta etmeden kendisine veda (ettim ve uzaklaştım. Ben bugünün vakayi inden içimde hicap duyarak, © temiz havalr Weiehsel civarındaki orman- lıklarda teneffüse başladım.

Bu sayıdan diğer sayfalar: