Asri Şiirler Geçen sene şişmandı, Bu sene Ea kür; : Plâja gidip yandı, İşi gücü manükür. Z piyano, Akşamları çalan 0, Ne çalış o, neşano Hele dünkü uvertür. Bastı öyle bir çağa ÜZ ay Yaptırıyor pedikür. Yaşamak onunla Zor, de kor Fitne eker, ah biçer, Herkesi kırıp gecer; Süt ile viski içer; Bunlardır onca kültür. Gördüğüm gündenberi, Sizi, oldum serseri, | O ma şarmant şer şeri Aşkıma suvayye sür! Firkete Ebediyet! Ticaretle uğraşan bir adam bir ah pabına dedi ki: — Şu ebediyet mefhumüna bir tür Tü akıl erdiremiyorum; bir türlü ebe- diyeti tasavvur edemiyorum. Ahpabı cevap verdi: — O halde sen hiç taksitle piyano almamış olacaksın. Almış olsaydın, 0 zaman, onun bir türlü bitip tükenmedi ğini görür, ebediyetin ne olduğunu an Jarsin. At Yazan (Derby) nin, » dar emin neticeler vermesinin sebebi nedir? Her şeyden evvel, (Derby) ye girebilmek için (o tayların daha bir ya $ında iken kaydolunmak mecburiyeti vardir, diye ücreti bir yeküna baliğ olur. Taylar, o vakte Kadar iki yasm-etmelidir. Basit, batia o mutavassıt da ve üç yaşlarının başlarında birçok) orijine koşulara girerler. Işte rl eri (Derby) (Derby) ye #İCer) yecek kadar nadirdir. (Derby) min di kudret gösterenler ler, Mütebakisi kazanmak gösterdikleri mini geri alırlar. Görülüyor ki, (Derby) Ye girebil- mek, haddi zatında sıkı bir seleksi Yon demektir. Bundan maada, her sr Yarışları mekanik denecek ka-jnıftan at sahibi, tayını, (Derby) nin Koğulacağı güne ka-| Bu isimlerin yalnız mevcudiyeti de dar, yani, iki sene muayyen bir kay-İkâfi gelmez. Meşhur (Chef de race - verilir. Bu ücret mühim) eölüle reisleri) Bin İsimleri ihtimalini! bu koşudan feragat & derler ve o zamana kadar tediye e. tikleri kaydiye ücretlerinden bir kıs Müsavi hisse... Jikmekteplerden birisinde muak İlim talebeye şöyle bir sual sordu? — Bir annenin elinde dört patates var, evde de beş çocuk var, Bu dört patatesi, hepsine müsavi hisse düşmek üzere oo beş çocuğa nasıl taksim eder? Çocuğun birisi parmağımı kaldır. dı. — Söyle bakalım yavrum? — Efendim, evvelâ patatesleri © İzer, sonra kaşık kaşık tabaklarına da- itler, (A) harfinden sonra Babası, en küçük çocuğu Turgu- un malümatını tecrübe etmek için sor! du: — Turgut, sen alfabeyi iyi bildiği İni söylüyorsun değil mi? — Evet! — O halde (A) harfinden sonra ae İzelir? — Onu bilmiyecek ne var bütün harfler. Müsamerede Bir hayır cemiyeti (o menfaatine baha,| rilen bir müsamerede bir hanım pi ranonun başma geçerek bir iki parça almıştı. Üçüncü parçayı çalacağı xa- İman orada bulunan ve sesinin güzel olduğunu bildiği küçük bir kız çocu- — Yavram, dedi, şimdi çalacağım havayı sende bilirsin. Gel ben ça. larken sen de söyle. Kızcağız suratmı buruşturdü: — Olmaz söylemem, dedi, sonra ibenim hakkımda da fena sözler söyler. iler. Tevazu Bir tüccar, kendisine müracaat e-| den bir genci atlatmak ve (başından savmak maksadile dedi ki: — Olsa olsa sizi.ben cüz'i bir ma- aşla kâtip olarak alırım. Ondan son râ liyakat ve ehliyet gösterirseniz ma- aşımızı ye mevkilnizi yükseltiriz. Ondan ötesi size racidir, Genç, memnuniyetle cevap verdi: — Pek iyi, teşekkür ederim; fakat şirketinizin parası bu yolda mütemadi terfilere yetişecek mi? Hizmetçi ve polis Evin hanımı, yeni tuttuğu hizmet çiyi karşısına aldı ve: — Kızım bana bak, sözlerimi iyice dinle, dedi, senden evvelki hizmetçi. nin fena bir huyu vardı. Polislerden! pek hoylanırdı. Ne zaman bir polis bil ze gelse, yahut sokaktan bir polis| geçse ya durup uzun uzun onâ bakar, yahut uzun uzadıya lâkırdıya tutulur. du. Ümit ederim ki sen öyle yapmaz- sm, Hizmetçi bu ihtar üzerine hanrma teminat verdi: — Hayır MH. efendi, ben polislerden hiç hoşlanmam, çünkü babam hırsız dı. (Derby) ye yazdırmağa (o cür'et edemez. Bu cür'e; ti gösterebilmek (için tayın mutlaka| en iyi bir orijine malik olması iktıza İeder. Pedigrisinde çok meşhur ana ve bübaların isimleri mevcut (olmalıdır. oldukça yakın batınlarda birkaç defa tekerrür bir yok atm deni - mâlik o olan kazanması içinde, (Derby) Hafızasızlık! Hırsızın birisi tenha bir o sokakta üstü başı temiz, kendi halinde, bir e fendiye rasgeldi ve sordu: — Efendi, sant kaç. Lütfen söy- ler misiniz? Adamcağız altın saatini cebinden çıkarıp baktı ve saatin kaç olduğunu söyledi. Bunun üzerine hırsız: — Bana bak efendi, dedi, bizde ha- fıza ne gezer. Şimdi duydum ya. ben; bunu birazdan unuturum. Onun için sen © saati bize uçlan bakalım da vak-! ti merak ettikçe bakıyeririz. ödünç Erkek, kızm habastile konuşa cak, izdivaç meselesi hakkında kati bir cevap alacakiz. Kız da bu ehemmi yetli mülâkatım neticesini dışarda me- rak ve heyecanla bekliyordu: Delikanli çıktı, Ve izahat verdi: — Baban bana ne kadar birikmiş param olduğu hakkında bir sual sor-i du. Bankada 400 Jiram var dedim. — EYYY? sönra? — Sonra ne olacak? bu 40) lirayı benden ödünç aldı, Neden okumiyormuş! Adamım birisi muganni idi, Her pa zar gidip kilisede ilâhi okurdu. Fa- kat birkaç pazardır, kendisi mabette görülmüyor, sesi işitilmiyordu. Bir tanıdığı sordu: — Neye kilise: lip taganni et- miyorsun? 2 Ve Şu cevabı aldı; Aİ Ben hastalanarak bir pazar ki- liseye gidememiş, teganni edememiş tim. O gün birkaç kişi (org tamir mii edildi?) diye sormuşlar. O gün bugündür artık uğramıyo- rum, Küçük ayaklar... Genç bir mağaza 'çırâğı sevdiği kı malze tg ve izdivaç teklif ediyordu. — Bütün seryetimi senin ayağram altma sereceğim, İlan çocuğu misafirlere — 5 — VAKIT 25 Ağslos 1951 — — Baban nerede? ortadan kaybolmuş! Vitrindeki şapka Karı koca Beyoğlu o caddesinden geçiyorlardı. Birçok kadınlarda, he- men hepsinde olduğu gibi o Senihada da vitrinlerin önünde durup oradaki! cicili bicili eşyaya bakmak itiyadı vardı. Bir aralık gene durdu ve kocâsı- nın kolunu dürterek: — Macit, dedi, şu şapka çok ho şma gidiyor. Ne zaman (buradan geçsem, bunu durup O seyretmeklen kendimi alamıyorum Macit Bey durmadı ve karısınr ko- lundan çekerek: — Karıcığım, dedi, öyleyse, yarın gelir, gene seyredersin. Çocuğa bühtan Ailenin henüz hir yaşma basmış 0-) gösteriliyor- du: Herkes, mini miniyi, çeşit çeşit söz lerle takdir ediyor, mini mini elleri ni, tombul ve yumuk çenesini okşıyor-| lardu. Misafirlerden bir kadın: — Maşallah, tıpkı babasına ben- ziyor, diye bir söz sarfetti. Bu söz, çocuğun annesinin hiç hoşuna gitme Kız dudaklarmı burüşturdu: — Fakat, senin büyük bir serve tin yok kil dedi. Bunun üzerine Zavallı gencin c€ vabı şu oldu: — Evet, servetim büyük değil, fa kat senin o mini mini ayaklarının ya- nmda o kadar büyük görünecek ki, Sersem âşık Bir genç kıza arkadaşı olan di- ğer bir genç kız sordu: — Yeni âşıkınla nasılsın, kendi- sinden memnun musun? Kız şu cevabı verdi: — Bırak sen de şa serzemi dün! gece bize gelmeden evvel mahsus elek triği bozdum, tamir edeyim diye uğ- raştı durdu, kazanan atın $: nin en iyi atı olduğunda şiiphe edil- memelidir. Bir taraftan ikramiyenin adeta bir servet denecek derecede büyük ok ması, diğer taraftan O memleketin en iyi atına malik olmanın © şerefi, (Derby) yi, yalnız her İngilizin değil, bütün dünya atçılarınm mukaddes bir gayesi haline getirmiştir. Bitmez tü- kenmez servetlerini bu uğurda fe da ettikleri halde, muvaffak olmadan mahvolmuş birçok atçılar © gelmiştir. (Derby) kazanmak hirs, İngilizlerde o dereceyi bulmuştü ki, (Lord Ber tinek) isminde bir Zat, bu koşuyu k& zanmamaktan mütevellit yeisle intihar etmiştir. Zamanının en büyük at sahiplerin den birisi olan (Lord Bentinek), (Go- odwood) yarışlarını ; himayesine al ğer bir ehemmiyeti de, koşu sahasi- nm arzettiği omüşkülüâtür. Hareket (start), noktası yoküşn tesadüf (eder. tamamen İniş üzerinde bulunan meş "hur (Tattenham) virajr gelir. Bu iniş mıştı. İSİL senesinde (o muhtelif Oko şu sahalarında 69 al koşuyordu. Bu zatm ata olan (Aşkının derecesi hatsız olmamak ve koşu sahasımm e- Tâstikiyetini arttırmak — için, bir gün, ten sonra, ta muvasalat noktasma ka) (Goodwood) pistinin üzerine kemik tolmuvaffak dar yokuş çilalir. Bütün bu müşkülüt|zu döktürmüştü. Bütün o mezbahalarlnacak at elimde olduğu halde, buraya di ve: —Amma da yaptınız hanımefendi di, hiç de değil, sıcak çok, yü baruşturuyor da ondan. Yoksa yav- rum çok güzeldir. Boyacının cevabı Bir kadın, evini boyatıyordu. Bir gün bir odanın içersi boyanirken, dı. şardan gelen ev sahibi, boyacınmn içer de dalga geçtiğini, çalışmadığını zan nederek seslendi: — Boyacı, çalışıyor musun? — Evet hanımefendi. — Fakat ben hiç ses duymuyorum. Boyacı bu ihtara şu suretle mu- kabelede bulundu: — Efendim, ben boyayı fırça ile boyu keserle mıhlamam. daki kemikleri toplatmış toz haline ge) tirtmiş ve bunun için 5000 ingiliz li. rası sarfetmişti, (Lord Bentinek) 1848 senesinde si- yasi hayata girmiş, ve parlâmentoya aza olmuştu. Bunun üzerine, yarış- çılıktan (o çekilerek Obütün O ahırmı 30,000 liraya sattı. Lordun, alırım İsatmasının hakiki sebebini, senelerden beri istihdaf ettiği (Derby) koşusunu kazanamamış olmaktan mütevellit ye- iste aramak lâzrmgelir, Filhakika, (Lord Bentinck) bütün klâsik koşnin. rı kazandığı halde yalniz (Derby) yi kazanamamıştı. Satılan atların #- rasında (— (Surplince) (ismindeki bir hayvanı (Lord Cilfden) almıştı. Bu at yeni sahibinin elinde (Derby) yi kazan dı. Koşunun ertesi günü, meşhur İn. giliz siyasisi, (Disrneli), Lord Bentin- cke parlâmentonun (o kütüphanesinde; tesadüf eder, Lordun halinde, derin hir ıstırabın eserini görür ve sebebini s0 Biraz sonra dönmesi çok zor olan ve ne bakınız ki, atlarınm ayakları x9-)rar: Tord — Derbiyi kazanmak için, bü. tün ömrümce beyhude © uğraşlım ve| olamadım. Koşuyu kaza - bu iş için belediyeye satacak — Bana dalma öğretti. Daldım, çıktım. Birde baktım Bebek ve köpek Dört yaşında bir çocuk babasın. dan ısrarla bir köpek istiyordu. . Babası: — Yavrum, dedi, sen şimdi bu kö pekten vazgeç! bir hafta sonra bir kar deş gelecek onunla oynarsın, dedi. Aradan bir hafta geçtikten sonra babası çocuğunu çağırdı ve yukarı ka. ta götürerek yeni doğan (kardeşini gösterdi. Bu yeni kardeş fanilâlara sarıl- mış, kıpkırmızı bir et oparçası idi. Ağabey bundan hiç hoşlanmıyarak su ratıni buruşturdu ve babasma: — Babacığım, sen gene bana köpe gi al! dedi. Sevincin sebebi Iki arkadaş, Kadıköy vapurunda konuşuyorlardı; — İstanbul belediyesi yeni bir ti yatro ve müzikhol yaptıracak diye doktor Celâl Muhtar bey (o seviniyor- muş. Geçenlerde bu sevincini şehir meclisi azasından avukat Avni Beye anlatmış. Öteki cevap verdi: — Fakat ben zannederim ki, Dok tor musikiden ve tiyatrodan o kadar hoşlanmaz. — Evet, yene hoşlanmıyor. Fakat arsası Polis — motörü işletme, birtürlü numaranı ig adını yazamıyorum. girmek için onu sattım. Siz (Derby. nin ne demek olduğunu bilir misiniz?, Disraeli — Evet bilirim. Koşul gayesidir. : Lord — Hayır bilemediniz. Der- ibi; koşuların değil, hayatın gayesidır. Bu mükâlemeden bir hafta sonra, Lord Rentinek ortadan kaybolmuş ve cesedi, şatosunun civarındaki gölde bulunmuştu. Il senedenheri koşulan Derbileri kazanan atlarla (sahiplerinin isimleri /ve koşunun sureti o cereyanı, en meş- hur tarihi vak'alar gibi mazbut ve mukayyettir. Eserimizin hacmi, bun- larım her birini ayrt ayrı yazmağa mi sait olmadığından en başlıcalarmdan bahsetmekle iktifa edeceğiz, İlk (Derby) yi (Diomed) ismindeki atın kazandığını yukarda söylemiştik, 1816 senesine gelinceye o kadar (Der- by) kazanan atların içinde pek iyileri çıkmış olmakla beraber, hara hayatı na İntikal ettikten sonra (hakiki sil. lâle reisi denecek atlar pek az zuhur etmiştir. Bu tarihten sonradır ki, hem koşuda, hem de harada muvaffak olan atlar çoğalmağa başladı, (Bitmedi) #