— 4 — VAKTI 25 Ağustos 1931 Lil ER TRİM iki gençlik Yaşlıları dinledim; (onların dü. şüncelerine inanmak istemiyorum. Çünkü onların ağızlarında gevele- dikleri söz şudur: Gençlik çalışmıyor, rma hazırlanmıyor. Bu sözü yeni diye o söyliyenler var me bilmem? Fakat kırk, kırk beş senedir, yaşlılar, daha gençleri için hep ayni sözü söylediler, Senelerdir ayni kara sakız bir neslin ağzından ei Kararın icrasına teşebbü Tesadüfün müdahalesi — okumuyor, ya ri ei Ben karar verdim, o 4jâ, pek âlâ, Fakat elbette bu kâfi de gil. İzdivaç etmek için iki olmak za- ruridir. Bu Kararın tatbik o kabiliyeti ancak bir mukabil tarafı bulmakla ve | Evlenme kararı verildi, fakat nutku — Bir arıza — Nihayet saadete vusul, fakat taliin kıskançlıkları. hatta'daha ziyade takrip ederek tam tuza öbürküne geçe, geçe cıvımakta ve kn- rarmakta devam ediyor, Yaşlılara diyorum ki: «— Bugünkü gençlik dünkü genç likten çok, amma, pek çok (okuyor, çalışıyor. Gençlere diyorum ki Her yerde olduğu gibi (o bizde de, iki türlü genç var. İki türlü genelik var, Birinci gençlik müspete, hakikate,| ilim kafasına koşan gençlik. Bu genç- lik sayı ve keyfiyet itibarile idadi ve rüştiye gençliğine faiktir. Umumi harbin gübreliğinde yeti. şen bu neslin tecrübeleri kısa ömürles o tarafın da ayni neviden bir karar almasile mümkün olabilir. Ninemin, halaların, o yengelerm hep birer o namzetleri vardı, batta bazan birinci namzet hoşa o gitmiye- cek olürsa o meydana çıkarılmak üze re müteaddit yedek o namzetleri var. dı. İzmirde ne kadar da evlendirilecek kız varmış! Bunlardan bazılarını 19. nıyordum, bazılarını tahmin ediyor. dum; hepsini hakikaten güzel ve gü- zide buluyordum, o hepsi için kalben ölçüsüz, (o hesapsız saadet temennile. rinde bulunuyordum; fakat hiçbiri için iher gencin izdivaç lasavvuruna esax o- larak kabul etmekte hakkı olan aşk his re giremiyecek kadar boldur. Bunun tabii neticesi şudur. Bugünkü geneli ğin görüş hududu geniştir. Bu genç. liğe bugün her yerde rasgelebilirsin Liselerin son sınıflarında, darülfü da, serbest hayatta. Harpten sonraki gençlik ufuk za- viyesile harpten evvelki gencin ufuk za| viyesi arasındaki (o fark kuyunun di- binde ancak hayalata dalabilen adam. la tayyare ile hava tabakalarmdar ar zı gören adam arasmdaki farktır, Gençlik neşriyatmı yakından takip ediyorum. Anadolunun el makineleri ile işti- yen talebe mecmualarından, İstanbu- Tun entertaypta basılan kitaplarına, mecmualarına kadar hepsini yeşeren güzel bir bahçeyi seyreder gibi seyre. diyorum. İşte Kastamonuda çıkan bir Jise mecmuasi, tab o fena, kâğıt iyi değil, kılişeler çarpık, fakat içinde öğle canlı, “öyle ateşli insanların yu- Yu kaymıyor ki. görseniz henüz asker- Tik çağına girmeyen delikanlılar. Müs. pet ilim ve kültür yolunda nasıl çalı meselesi gayet kolaydı. Bana akşam gireli yemekleri âile evlerinden biri tarafın instamonu lise gençliğinde bir $€Y'dan, terelhen pederimin evinden gön- çok vüzühla görüyorum: derilecekti. Müspet ilim kafasile tetebbile ha. Bütün bu şeraiti memnuniyetle ka yi bul ettim, zaten Tevfik Nevzatla Ali u usul, bu çalışma senelerce bi- Galipten sonra (Orada yalnız kal zim darülfünunlarımıza giremedi. maktan, başkalarına karşı itiraftan Haydi sizinle bir başka gençlik utandığım (fakat kendi kendime mev mecmuasını teftiş edelim: cudiyetini bütün kuvvetile hissetti- Elinize almız istiklâl postasını, #im bir tehaşi vardı. Dördüncü sahifede okuyorum, (Yu Müşkülütı bir tesadüf halletti; za- man tiyatrosunun menşei ve tekâmülü) | ten hayatta ön çapraşık, her türlü ter Bu tetkiki yapan bir gençtir, Ma. tibat ve tasavvurata karşı en muamnit Kaleyi O herhangi memleketin bir ilim müşkülleri o halleden tesadüfler değil mecmuasında neşredebilirsiniz. » Dünİ midir? Bu bir tesadiif müydü? Yoksa yanm en medeni memleketlerinde bu Göztepe köşkünün beni yandan bir ha- tetkikle bir gencin Başöliye (olması) eketle çevirmeğe matuf bir O hud'ai mümkündür. harbiyesi miydi? Onu pek bilmeğe lü- Fransızca ve İngilizce On be XEİzum yok, her halde bu bir hud'ai haza müracaat ederek ciddi bir çalış ma usulü gösteren genç, harpten son tan pek e memnun çıktım. raki devreye mensup bir gençtir. (Gar © Orada misafirdim. O gün benden bi Anadolu) hakkında müspet ilim kar başka kadın misafirleri de gelmiş bu- fasfle düşünebilen delikanlı da bu cemi- lundular, bahçede bir genç kızım do- yete mensuptur. l laştığına ; pencereden opancurların & Sonra, muasır alman cemiyetinin) yasından (dikkat ettim, öyle bir 2 edebiyat telâkkilerini yine bir gencin man ki genç kızlara böyle pancurlü- kaleminden < okuyorsunuz. Yirmi O-İ yn müsaadesi nispetinde bakılabilir- tuz kişilik bir smıf tan bu kadar can) gi, yahut kapı aralarından. Galiba bu h. mevzulara, müspet ve olgun kafa) inci U çareden de istifade ettim, hat ile temas eden gençler gençlik okumu.) |, etrafımda gülüşen ( dadıların, kal yor diyenlere müspet bir cevaptır. falarım © bu gözetleyiciliğe karsı eeh- Bu misaller daha çoğaltılabilir. — | çi yatifelerini de aldırmıyarak bir de Fakat fa ile de iktifa etmedim. Fakat işbu kadarla (O kalmiyor. Buğa şairler saika isabeti demişler, Bu güzel, yeğermekte devam eden bıhlonlar ne derse desinler, ben misafir- çede elbette *ki muzır otlar da var-İler gittikten sonru ev halkına denecek dır, olacaktır. şeye artık karar vermiştim. Elbette ki şarlatan genç göreceğiz, Mahirane olmağa çalışan snallerle mağrur, mütecaviz dikenler gibi kof/kararın tefhimi dakikasını sanki ihza- olanlar da bulunacak. ira çalıştım. Onlar beni (Oo dakikaya Bunlar, itiraf etmeli ki daha s&|Yeu Bir dostum elinde dört sahielik ze başlarken söylediğim — ikinci ki hir mecmua İle yanıma geldi: sım gençliği teşkil ediyorlar. “ Yahu, dedi, çocukları böyle Hatta daha kuvvetle iddia edebilir) ji yetiştiriyorlar. Bak şu (Feyziati rim ki, bunlar, sadece yaş itibarile| gazetesine) bir sütunda kaç tane imlâ genç olanlardır. Bunların içinde ya- yanlışı türkçe yanlışı, şive (o yanlışı şıyan köhne mazidir. Bu cins genci|yar, sonra da bu ne cahilâne cüretle bu halde brrakmak çok, pek çok hi- öteye beriye saldırış... zim günahımızdır. Yazıyı oküdem, ben de utenlım Çocuk velisi diyorki: | cevap bulamadım. Ben bu satırları yazarken, çocuk sine müşabih bir temayül duymıyor. düm. Uzun mübahaselerle, müzükere- lerle geçen aylardan sonra bütün akra- ba artık benim kararımın itirazatı is kât için icat olunmuş bir sania dan ibaret olduğunda ittifak etmiş gibidirler. Diğer bir noktada daha it tifak ettiler. İzdivaç fikrinin mukabil tarafça hüsnü kabule mazhar olması Vâzimdi. Etrafında orivayat — evet, bunların rivayattan ibaret olduklarını birer lütufkâr tebessümle kabul ediyor lardı — tahaşşüt etmiş olan Karataş evini dağıtmak, aile yurtlarına gel memekte musır isem hiç olmazsa aile- nin gözü önünde o mahallede kutu gibi bir eve yerleşmek Jâzımdı. Ka- demhayır (o Aydına hemşireye verile- cekti, çavuş yine sabah akşam evin harici o hizmetine bakacaktı; fakat e ve ve her türlü ihtiyacatıma o nezsrel için'zaten (o pederimin işleri için de müfit oolan Resmi Efendi tekrar İs tanbuldan © celbolunacaktı; o yemek SADRİ ETEM harbiye idiyse bile ona mağlüp olmak: i Mukabil tarafın taharrisi — Bir dakikanın mufassal bir Yazan : Halit Ziya ğın içine girdikten sonra yakalamak i- çin bu ihzaratı anlamıyorcasına safde runahe cevap veriyorlardı; “Vergi müdürününküler, Emin Âli | Bfendinin kızı, Köse Raif paşanın ye Zeni, validesi de ne iyi, ne ciddi hai nımdır; elbette kızı da validesine çek İmiştir. Lâlifer bacı ilâve etti: (Kena- rına bak bezini anasına bak kızmı al) derler, İsmi de Memnune Hanım de- gil miydi?,, Ve parça parça bu cümlele- İri bana bukmıyarak sarfederken biri: İbirlerine bakarak gülümsüyorlardı. Nihayet ayağa kalktım ve malikeme nin kararını tebliğ eden bir reis ciddi yetile; — Bu hanım kızı istersiniz; de dim. Bu dakika hayatımın en mühim bir dakikasmı çalıyordu ve onun tan- nan ihtizazları Arasında şu mev'ize işi tilebilirdi: “Yirmi yaşmda bir gençsin, fakat! bugüne kadar hâlâ çocuksun. Bundan isonradır ki cocukluklardan, taşkınlık! lardan, kanının, hissiyatının, amali- nin tuğyanlarile - oradan oraya sar: kan çırpımmalardan feragat. edecek: sin, Bütün mevcudiyetini (ve onu İ- hata eden bütün tahassüslerini, tehey- yüçlerini dar ve küçük, fakat sıcak ve sakin bİr Yüvaya (hapsedecel:sin. O yuvanın » *trafında o münharif yol lar olmıyucak, hayatım ufuklarında! her pervaz hamlen — senin ona bir hu- zur ve refah “hediyesi ( getirmek için bir ehetini teşkil edecek. Ondan ne kadar (o uzaklaşırsan kalbinde o yu- vanm — saadetini temin maksadına ol nispette (o yakınlaşmış olacaksın; ka-' natlarımın (oÜstünde (yegâne yük o- nu, orada UYünacak yeni hayatları, yavruları" “bahtiyar etmek” vağifesin: den ibaret olacak, . Seni kazaya uğra- tabilecek, neticede o o yuvayı baba: dan mahrum (bırakacak yüksek & ranlardan, uzun (oPervaslardan ha- zer edeceksin. tahdit edersen, vâSİ olunabilecek ne ticeleri one kadar ©l ulaşabilecek çiz- giler dairesinde atarsan bahtiyar ol mak ve bahtiyar etmek gayesini istih- sale o kadar imkân o vereceğine ka- naat edeceksin, ÜYle perhizkür ve iti- dalperver o bir felsefe O içinde hapsi vicdan edeceksin bi dnirei bir küçük mumla tenvir edilebilsin. Küçük (fükat mütebessim, küçük (fakat sönmiyen, bilmiyen — bir şule ile senin ve onun gözlerinizde da- ima halden memnuniyet o itminanile İparlasın. İşte bak, o İsmi fe Memnu- ne imiş, senin onâ YApacağın (hayat İne kadar sade, ne kadar sakin, ne kâ-i dar mütevazı olursa olsun memnun olacak demektir. O senden, sen on- an, ikiniz de hayattan memnun ol mak; izdivaç bundan başka Obir şey midir?.... ,. * Vukunt, süratle teakup etti, talep vukua geldi, muvafakat cevabı alındı, şörait takarrür etti, artık bütün mu- kaddemat bitmişti, mikâh O tezkere leri yazılmak üzere idi; fakat heyhni!.. Neticenin O kıymetini lâyıkı ile takdir ettirmek ( için bir naz cilve- sine lüzum görüyormuşçasına talih bir tevkif işaretile parmağını uzattı, Bir akşam». iki aile arasında mu- (habere vesatetini gören bir hanımın bana geldiğini haber alınca derhal kalbimde bir his: — Fena bir haborl, dedi. Bu haber şu suretle icmal oluva- bilir; Onun sıhhati hemen teehhüle mü sait değil, hiç olmazsa bu yazı Istan-| bulda dayısının yanında geçirmesine lüzum görülüyor, hatta belki o kışı; da.. o Altı ay, yahut, bir sene, me hükmü var? Göz yumup açımcaya ka (Vahap ın seirikası No.: 25 Güzelmiydi çirkin miydi? Bu en çok münakaşa olunan meselelerden: biridir İsanın son dakikalarında okuduğulhülâ — beni © görmedin mi7. (1) mezmur şu idi; İsayı görmek için gözlerin O temizlen- Ben bir adam değil, bir böce-| mesi, lüztmdir. Bunlar nur İle para Zim.. Halkın rüvasıyım, Beni görenle rin hepsi benimle alay ediyor ve gülü- yorlar.,, Tertulyen, Isanın yüzünde sema-| vi biraşık bulunmadığını söyledikten! başka bu yüzde beşeri bir güzellik bi- le bulunmadığını anlatır. Tertulyenin eserlerini © on yedinci (asırda meşreden © pa 1 pas Rigault İsanm © sai te - şekküle uğramış bir adam olduğunu kabul eder, Sonra İsaya inanmak için onun mutlaka güzel ve yakışıklı bir! adam olmasını “istiyen kilisecilere hü. İs dıktan başka aşk ateşile yanmalı ki şi- fayap olsun ve aydınlansın. Onun £ çin İsa sevildiği zaman güzeldir. Ve eski peygamberin dediği gibi, güzelik moktai mazarından bütün âdem evlât. larma faiktir.,, (2) Yine Origenin anlatışına göre İsa herkese kabiliyet ve istifadelerine göre görünürdü. Bunda hiçbir garip şey yoktu. Çünkü Allahım yaratıcı kelime , istenilen her şekli alabilir. Tertulyen ile Sen Ogüstin, İsanm düşmanlarına çirikn suratlı, © çirkin cum eder, Fransız hatibi Louis Tho.|kalıplı görünmesinden hayret etmemiş mas, İsanın güzelliğini şeklinde değil,İlerdi. Çünkü bunlara göre İsa, bün- fakat huyunda ve takyasında görmekilara o ancak bu şekilde görünebilirdi. Emellerini ne kadar! rüyetin. icap ettiğini anlatır, İsanm şeklen güzel bir adam olma! dığı hakkımda kiliseciler tarafmdan söylenecek bir söz yoktur. Odeseyde şu menkibe vardır: Te: lemakos, Atenanm lâtfu O sayesinde, babasını bütün erkekçe güzelliği ve ih tişamı ile görüp tanıyordu. Halbuki! başkaları onu yine bir zavallı, bir yok! sul, bir dilenci şeklinde görmekte idi- er, İsanın tilmizleri de onu dağ başın- da ilâhi bir ihtişamın şaşaaları içinde! görüyor, fakat ötekiler ve bütün bari- ciler onu öyle görmüyor ve onun Sır- rına nüfuz edemiyorlardı. O halde biz şu eski akide karşisın-| dayız. Yahudi Filo diyor ki: “Beni İs railin beklenen Musası, yani yeni do- ğacak mesih, herkese değil, ancak e- renlere görünür... Kilisenin Âbaltindan ölân Origen de İsanın iki şekilde göründüğünü söy, er. Bu sözde, ve bu sözün ifade et- tiği an'anede kelâmi bir incelik (veya bir felsefe yoktur, Çünkü bu iki şek: Tin biri , herkesin gördüğü zavalir, men küp adamcağızdı. Ötekisi, birkaç til mizin dağ başmda gördüğü, kilisenin yine öylece geri dönmesini (beklediği adamdı. Lüka, incilinin o anlatışma göre İsanm tilmizleri, . onu < salbinden sonra > dirildiği zaman (görmüşler, onu zerre kadar tanımamışlar, ancak onu ekmeği koparışından, ve onun du- asından tanımışlardı. (Lüka, 16 - 24). Bundan, İsayı hayatta gören den ancak birkaç kişinin onu celil ve ihtişam içinde gördüklerini, ötekilerin onu böyle görmedikleri için kendisini yeniden dirildiği zaman tanıyamadıkla! rı çok vazıhtır. Bunun için (Ogüstin), Tertulyen ile birleşerek “bundan dola- yı İsa, aleyhtarlarma çirkin görünü. İyordu,, der ve şunu ilâve eder: “Bunlarda İsanın güzelliğini göre Fakat © Isanm herkese niyetlerine ve isteklerine göre görünmesi, Pol Hear kadaşlarımın onu şekil ve suret itibari- le değil, “ Yuh itibarile tanımak isteme lerinin sebebini izah ediyor. Kilise, bütün san'atkârlarn İsa- yı ancak ihtişam İçinde (o görmelerini ve onu o şekilde tasvir etmelerini sırf enfüsi bir tesir ile Yapılmış bir iş sa- yar ve bunu.feyit etmez. Onun için Sen Ogüstin şu sözleri söyler: “Okunan veya duyulan fakat gö rülmiyen vak'alar insan kafasmda bir şekil alabilir. Bu şekil ya (hakikate mutabık, yahut değildir. Mutabık se, ki nadiren mutabık olur, bizim bu mutabâkati yüzünden ona itikat et- memiz doğru olmaz. Bununla bera ber bunun başka bir maksat için mü fit olması mümkündür. İsanm harici görünüşü, yani sureti dalma (değiş mektedir. Çünkü bu süret-saytsız ka Taların kavrayışma göre yapılıyor” Bu suretlerin biri de hakikate tetabuk e miyebilir. Çünkü bizim insan İsa hak kımdaki bütün itikadrmiz onun o nev'i beşere mensup olduğundan ibarettir. Isanın müritlerile birlikte dağ ba- şında değiştiklerine inanmaları, bu İ- tikadın.. ne kadar kuvvetli olduğunu göstermeğe kifayet eder. Markos ban dan bahsederken İsanım tilmizleri önün de “suretinin tebeddül ettiğini, 'söy- Ter. (Markos 2 - 9) Lüka incili bun. Idan bahsederken bü hârikulâde hadise nin mahiyetini biraz hafifleterek der : “İsa dua ederken yüzünün heyeti tebeddül etti, (9 - 29) Mettada ise hâdise şu şekilde ifade olunuyor: “İsa İnın sureti tebeddül edip yüzü güneş gi bi ziyadar ve elbisesi nur gibi beyaz ol a Tatyan, (Dintiassaror) nda şu söz- leri söyler: “İsa tilmizlerinin önünde değişmiş ve yüzü güneş gibi ışıldamış- cek göz yoklu. “Isa hangi gözlere 'gü-|te» zel görünürdü?. İsânm hangi gözleri aradığı onun Filipse söylediği sözler- den anlaşılır. “ Ey, Filipe, bunca müd. sizinle ( beraberim. O Sen bakıyordu — yaşlılar... .*” Bir sene, tam bir sene bir eza ve intizar devresini dudakları bükük, al nı buruşuk (yaşadım; bunu tas vir edecek değilim, o Herkesin hayu- tında buna nz çok müşabih eza ve intizar devreleri vardır. Nihayet bir sene sonra düğün . olunca bu — elim devreyi . mükâfala ulaştıran saadeti devresini de tasvir etmeğe lüzum yok, yine herkesin hayâtında bu kabil sermesti zamanları vardır. Fakat, heyhat! (Bizim hayatı mızı zehirliyen ve bu sermestinin 'çi- ne ağı katrelerini : karıştıran . fecia. lar zuhur etti, ve bunlar adeta bir silsile teşkil ederek uzun bir ozaman dar geçecek bir zaman. O henüz gocuk, ben daha kur'a tarihini yeni geçirmiş bir gene, Bü zamanın o bizce ülkeni! olabilir? “Seneleri düşünecek olanlar benim gibi — hanım gözlerini süzerek kendisini gösteren bir eda ile göğsüne bizi tamamen mes'ut olmaktan alıkoy- du. Bu vukuatı pek seri (satırlarla icmal etmeliyim. Halit Ziyâ: Uşşakizade Bütün bunlardan değişmenin zi- ya tesirile olduğunu, yüzün nur ile parladığını anlıyoruz. Bunlar, san'at eserlerinin İsa ile azizler etrafında çiz dikleri halelerden farksızdır. Fakat diğer taraftan Markos, İsa- nın kâmllen değiştiğini ifade eden ke- limeler . kullanmaktadır. Onun ifa - desinden — anlaşılacak mana, İsrail © gullarile bütün dünyanın hükümdar olan mesih, ortaya çıkmak lzere ol duğu için (tepesinden tırnağına kadar değişmişti. (Bitmedi) (1) Yuhanna incili (9 - 14, (2) Mezamir (2. 45) Celâl Sahir 8. Zonguldak meb'usu Celâl Sa- hir bey intihap dairesini gezmek ve müntehiplerile temasta bulun- mak üzere Bursa vapurile yarın Ereğliye müteveccihen hareket edecektir. Celâl Sahir bey bütün mülha- katı dolaşacak ve orada bir bu- çuk ay kadar kalacaktır.