Bir telefon muha- velesi Ankarada bir işini takibe giden Hüsnü Bey, orada uzunca bir müd. det kalmağa mecbur olduğu için elin-! İde, avucunda ne var,ne yoksa yes İmiş, bitirmişti. Halbuki işlerini bitir İmek için biraz daha kalmağa mecbür- du. Bir parça daha kalmak için de para lâzımdı. Düşündü, taşındı. Ni. ayet İstanbuldaki O tanıdıklarından üccar Barzilay efendiye telefone edip kendisinden borç para istemeğe karar verdi. Telefonla şöyle konuştular: — Alo, ben Hüsnü; siz Berzilay efendi değil misiniz? — Evet, — Ben burada srkıntı içindeyim. Bana telgrafla elli, altmışlira ödünç İpara gönderirsen çok minnettar olaca- Mnhalife ve muva- fığa öğüt o * Bana bak iki gözüm Doğrudur benim sözüm, Birdir sözümle özüm, Çatma öyle herkese. Bin düşün, iki Değişme şehri Sakın ha koşma öyle Kızıp nefes nefese. Maddeler epey ağır, Yazın olsun tam takır, Bağırma bangır bangır Dikkat et teze, pese. Diken sanma her gülü, Halka yutturma külü; İki akşam bülbülü, Tıkıldılar kodese. — Allo, Hüsnü Bey; ne söylediği. İni duyamıyorum. — Ben — burada — beş parasız — aldım. Bana — telgrafla — elli — li- ra — gönder. Kred — Duyümiyorum. Muhakkak hat K ta bir bozukluk olmalı, bir türlü ne Muharrir (G.) Bey arada bir tuhaf dediğini, ne demek istediğini anlıya.- tuleaf lâkırdılar sarfeder. mıyorum. Bir gün diyordu ki: Konuşma buraya gelince, merkez. Firkete iel m em en o ziyade m Da a kya memür ara il Neden? dedik. — Hayır efendim, dedi, hatlarda — Çünkü dedi, çarşambaların fran katiyyen bozukluk yoktur, Ben hem si- #icasi (mereredi) dir; sonunda kre- zin dediklerinizi hem karşı taraftaki zatın söylediklerini güzelce duyup an- Mg var yorum. Parzilay efendinin bu müdahaleye Kömür madeni canı sıkıldı ve: — Demek duyuyor ve o anlıyorsu- Hüsnü Bey bahçe bitişik komşu) nuz diye bağırdı, mademki öyledir, o sanun kapısını çaldı ve: halde ne duruyorsunuz kendisine iste — Azizim, affedersiniz ama, de-|diği elli lirayı göndersenize. di, üç gündür bahçenizden bizim kö- düetüğe bir tünel misin Ev- Çok güzel velâ sesimi çıkarmak İstemedim, ama) mMunilim (talebeye) yazdığın vaz. olmadı. fe çok güzel. Fakat, yanında oturan Komşusu hayretle: arkadaşının da vazifesi seninkinin ay- — Ya, öyle mi, dedi, ben (o delni. Buna ne diyeyim?. bir kömür madeni buldum diye hafri- Talebe — Ona da çok güzel deyiniz! yata devam ediyordum. efendim. — Efendi, biran evvci gölden çık, itfaiye tali- şu — Gi gölün suyu kalmıyacak! Itfaiye ç- mi yapıyoruz. Yakında Tı Yarışları encümeni azasından Atıf —5s— Yazan : Yarış ve islâh m (Betty Leeds) ismindeki bir okıs- rakla izdiyacından ((Fiying (OChil. ders) isimli bir oğlu olmuş idi. Yüksek boylu, ayakları uzun sekili ve fevka-| Godolphin Arablan) 1753 tarihin de 19 yaşında olduğu halde öldü. Ve (Gog Magog) un yeşil erman rette e id ilkel örn öneli ve lâde mütenasip endamlı al bir attı, (Godolphin) den sonra Beyerley isl © Altı yaşma kadaravatı olarak minde bir ingilizin (Türkiyeden satın kullanıldı. Ancak bu yaştan itbaren aldığı (Beyerley Türk) ismindeki at/koşu hayatıma girebildi. Bu at öyle gelir. Bu atın da İngiliz yetiştirici-| bir cabukluğa malik idi ki, az zaman liğine hilyük faydaları dokunmuş-zarfında rakipsiz kaldı (Newmarket) tur. (Goğolphin Arabian) dan sonra,jte iştirak ettiği bir koşuda 6.764 metre- İngiliz safkan yetiştiriciliği, şark Ka-İyi tam yedi dakikada bitirdiği o z8- nmdan büsbütün vareste olmuş Ve OT-İmanın koşu neticelerini gösteren kitap tık aygırlarını mükemmel bir seleksi-| arda yazılıdır. ei | Doğrulan tarihler Vapurda iki yeni mat- buat kakma im ei konu» rlardi, irisi dedi ki; era i azete! il iyata arr. ri ki neşriyat aş“ — Ne gibi? — Eskiden b kıyorlar, | yarının tarihini ab or dr. Artık ne gün çıkıyorlarsa o günkü tarihi yazıyorlar, ... iki yasak Büyük Britanya © adalarında humma hastalığının günden güne arttığını gören ingiliz sıhhiye nazırı, halka yaptığı birçok ko- runma çareleri arasında: “ Çocukları Öpmeyiniz!,, Öğüdünü de vermiş. Bu kararı okuyan bir adam: — Oh, demiş, bu ihtardan anlaşılıyor ki büyükleri öpmekte tehlike yok. Fakat zavallı iş ki eyaklerin öpülmesini liye velinden ve kanun yasak etmiştir. Geçenlerde Pavli adasına düşmüştü, Orada bir lâvba gördük ki “Adada hayvan- lara dokunulmamasımı,, rica edi- yordu. Orada da iki kişi arasında şöyle bir konuşma olmuştu : - — Burada hayvanlara doku- nulmaması rica olunuyor. Demek insanlara dokunulabilir. — Onlara güneş ve rakı do- | kunacağı kadar dokunuyor. «iki tefsir biribirini andırıyor. .,.. Yıldızlar ve gazeteler Bazı gazetelerin sinema sayi- fa a çıkan ısmarlama fotoğ- raflar sinirime dokunuyor mu, dokunuyor ; Bir sinema yıldızı elinde o gazetenin bir nüshası, altında “ Meşhur yıldız filân gazetemizi bok at adi angi dille, hangi ani a. Yazlik Türkçe; bilen” yıldız » benim bildiğim - Mari Beldir. O'da galiba iki kelimecik: “ Ara- bacı çek!,, Zira irlandalı dilber istanbulda m e iştiyal yüzünden rk sarfını öğrenmi bulamadı idi. etim Toplu İğne Uzayan suratlar rin birisi tıraş fiat, tığından şikâyet, eden bir müpterisine çoğunun Suratı-iki karış. Onları kazıymerya Ka idar başımıza hal geliyor, 14 saniye daha geç bitirmişti. (Piying Childers) in bir harika oldu- ğu muhakkaktı. İşte bütün manasile büyük bir at. Denebilir ki, şimdiye kadar © gel- miş ve halâ mevcut olanların hepsine! faik. Hiçbir at (Eclipse) in şan ve şöh Yona tâbi tutarak ırkı tesbit etmiştir. çrlambletönlan) ile © (Diamond) e — a. (Fiyying | 1709 senesinde o ayni mesafeyi kat'et- ilders Godolphin Arabiandan yirmi beşi sene daha eski olan (Darley Arabian) mişlerdi. retine vasıl olamamıştır, İskeleti ha mek için 45 saniye fazla zaman sarfetili İngiltere müzesinde mahfuzdur.) günde hir koşu daha yapılır. 1892 de (Alonzo) bile aynilFen erbabı hs karikulâda wahlâku'değişmezse birinci 5 — VAKIT 19 Ağustos 1931 —— — Demek hâlâ şiir yazmaktan vaz geçmedin öyle mi? Şair — Evet ama artık mecm bir kâğıt sepeti aldım. Hulyalı vals Genç kız, bir baloda (o ağübeyine dedi ki: — Ağabey, şu köşede oturan ha- nım benim mektep o arkadaşımdır. Kendisile mutlaka danset!, Delikanlı şu cevabı verdi: Evet edeceğim kardeşim, fakat şöy le hulyalı bir vals çalmmasını bekliyo rum. Zira o zaman ferah ferah göz- lerimi kapatırım. Tevkif mi, tahlis mi? Polis hâkimin huzurunda maznun hakkında Ifade veriyordu: — Efendim, ben vak'a mahalline geldiğim: zaman bu efendi karısı ile döğüşüyordu.. Hemen kendisini tev. kif ettim. Maznun, zavallı bir çehre ile dedi tevkif ettim diyeceğine tahlis et Um desene! Saatin parası Uçarınm birine omuzdaşı: — Aferin be, dedi, nihayet bir sa at sahibi olmuşsun! Kaça aldın? — Bilmem! — Bilmem olur mu, insan aldığı saatin kaç para ettiğini bilmez mi?) — Aldığım zaman ne dükkânda a/ dam vardı, ne üzerinde etiket; ner den anlıyayım? Tehlike! Adamcağız doktora sordu: — Allahını seversen, dedi, karı tehlikede miydi? — Tehlikede olmaz mı hiç? bei kendisini günde iki defa ziyaret ed yordum. Çocuğa meslek Bir adam arkadaşına dert yandı — Şu bizim çocuğu hangi mesl disi ise tayyareci olacağım diyor. — Çotuğunuz kaç yaşında 7 — Eylülde dördüne basacak | hayretle tetkik ederler, (Comte de Mirabel), bir eserinde (Eclipse) i :“At neslinde tahayyül e- dilebilen (o tekemmülün en güzel bir timsali ve-safkan atım en mükemmel bir tipi,, olarak tasvir eder, (Godolphin : Arabian) m oğlu (Regulus) un (Spiletta) ismindeki bir kızı, (Marske) ismindeki attan gebe olduğu halde (Duc de Chumberland) ın hârasina gelmiş idi. 5 nisan 1764 senesinde ( (Eclipse) ismini alan bir tay doğurdu. Biraz sonra o(Due de Chumberland) vefat etmiş ve (Eelip- se) i Yildman isminde bir tüccar 75, liraya satın almıştı. Birkaç ay sonra, (Capitaine O'Kelly) otaym yarısını Vildmandan satın aldı. O zamanlar, bir koşuyu kazana. bilmek için, ayni müsabakayı iki ve bazan üç defa tekrar etmek lâzımdı. Meselâ: Birinci gelen at ile dördüncü. | “İye kadar olan atlar arasında ve ayni!sahibi, Netice gelen hayvan ko- walara göndermiyorum. Kendim Bedbinlik-Nikbinlik Iki ahbap vardı. Bunlardan biri her şeyden şikâyet eden, ber hadise nin şikâyet edilecek bir tarafını bu- lan bir bedbin; öteki ise en fena hadi- selerin bile iyi tarafını görebilen bir nikbindi. Bir gün bu iki ahbap konuşurlar ken bedbin olan bermütat suratını ek şiterek dedi ki: — Bu karımın elinden de dat bir, feryat iki, Her gün eve girerken beni ayaklarımı silmeğe mecbur ediyor. Nikbin arkadaş cevap verdi: — Haline şükret be yahu, ya kırk ayak cinsinden olsaydın ne yapardın? Asri Şiir Süzanın tasası üç Otomobilve plâj — Kafiyesi biraz güç — Bir de her gün makiyaj. Şoföre çabuk kızar, Ahbaplığını bozar, Aşıkı da her pazar Dolaşır garaj garaj Sinemaya meraklı Holivuttadır aklı Gözlerine pek haklı İmrenir Anita Paj. İstanbulu tanıyor, Sevgide kazanıyor, Oyunda aldanıyor, Her zaman veriyor gaj. Bir gören unutamaz, Aşkımı uyutamaz, Sayısmı tutamaz Gazetelerde tiraj. Yanakları al gibi, Dudakları bal gibi, Çalarım bir mal gibi Yapabilsem ambalaj. şuyu kazanır. Nellee başka türlü olur. sa üçüncü bir koşu daha yapılır ve bu son tecrübede galip olan, kat'i su- rette tefrik edilirdi. (Eclipse) girdiği bu türlü koşula- rın hepsinde, çok kiymetli olan ha. sımlarımı büyük farklarla geçerdi. Şöhreti her tarafa yayılmıştı. New. markette, dahil olacağı bir koşuyu ka zanmak için güçlük çekeceği zannolu- nuyordu. Çünkü, karşısında, o zama na kadar omağlüp olmıyan (Büce- phalus) ismindeki at vardı. (Capitâine O'Keliy( Eclipse) e kar- gı konulan bütün bahisleri tuttu, Be- lipse, koşuyu eziel bir tefevvukla ka- zandı, Rahisçiler, (Eclipse) in lehine bis Ye otuz veriyorlardı. Eclipse bundan sonra kendine rakip bulamaz oldu. Baş ka ât sahipleri tarafından, (Belip- 80) e suikast yapılacağını haber alan atını daimi bir emniyet altım- da bulundurmağı mecbur © kalmıştı. (Bitmedi)