—2-— VAKIT 10 Ağustos 1 itaat etmek icap ederdi. Böyle bir hü kümete karşı isyan etmek caiz (ve meşru değildi. İsanm bu sözü, onun ağzından çıktığı zaman ne onun (müritleri ve taraftarları, ne de Roma hükümetinin mamıştı. Fakat bu söz bilâhare ce- miyeti ıslaha teşebbüs etmek İstiyenle tin önüne dikilmiş ve aşılmaz, yıkıl! mat bir mania teşkil etmişti, Bütün! zalim (hükümdarlar ve zalim hükü- metler (İsanın bu sözlerine dayana-| rak her ıslah hareketini boğuyorlardı. Çünkü İsanın bu sözleri onun dünye vİ hükümetler tarafından irtikâp olu nacak her zulmü ceberutu (Omeşru 931 lar bunu bildikleri için zengin olma ğa, yahut deve, at ve sâlre sahibi ol mağa tama etmezler. En cüz'i ücret jonları memnun etmeğe kâfidir. (1) Bu beyanattan çöldeki san'at sa-' İhiplerinin, “yaptıkları iş mukabilinde casusları tarafından yanlış anlaş çeinmekle iktifa ettikleri Anlaşılı. yor. Bu san'at sahiplerinin malik ol dukları şeyler, $öon derece mahdut olduğundan kendileri rahat ve huzur! içinde yaşıyorlar. Buna mukabil be- deviler, bütün vakitlerini başka kabi- lelerin yağmasına uğramaktan korka rak geçirirler. Bu esnaflar ise iş mukabilinde aldıkları hurma ile ikti- fa ederler. Bugün bile bunlar © ayni gördüğünü ifade eden şekilde tefsir vaziyettedirler. olunmuştü. Bu tefsir (Otamamile yanlıştı ve İsânın maksadı bu değildi. İsa, parasız, pulsuz bir adam dı. Onun kayser hükümetine ödene-) tek bir borcu, verilecek hir o vergisi yoktu, Onun bütün müritleri ve taraf tatları da ayni vaziyette idiler. Bunun sebebi ne idi? Neden İsânm parası yoktu ve kendisi son de rece yoksuldu?. O.halde, “seyyar bir dülger olan Isanın, esas itibarile, parayı reddet mesinde, hâyret edilecek bir şey yök» tu. Onün nazarında bütün hizmetler, muhabbet sevkile yapılıyor, ve onun için bunlar mukabilinde karın toklu- ğu ile iktifa etmek icap ediyordu. Bunları anladıktan sonra İsanm para hakkında söyledikleri sözleri an lamak kolaylaşır. Isaya göre parayı seven, ve Al Acaba kendisi haftalarca iş bula.|lahın düşmanı olan imperatorun res mamak yüzünden elinde, avucunda kalan her şeri hartetmiş ve bundan do lâyı parasız mı kalmış bulunuyordu? Bu suallerin cevâbını vermek ko. laydır. İsanın parasız olmasının sebebi, 0- mun parasız kalmağa (âzmetmesidir. Çünkü parasız, pulsuz yaşamak, kut- 4 bir adam olmanın ilk şartı idi! O zamanin kutsi adamları, para yüzü görmemiş, ve görmemek için her şeyi yapmış adamlardı. İsa para taşımamakla ve paradan uzaklaşmakla Easenler gibi hareket et miştir. Essenler, para kullanmadık tan başka şahsi mülkiyeti de tanımaz” lardı. İsa da onlar gibi hateket et tfkten başkâ müritlerini de para kul lanmaktan meneder ve onlara bir kim- seden para almamayı tavsiye ederdi. Ona göre yapılacak her hizmet muka- bi inde almacak mükâfat, kârın do sırulmasından ibaretti. Bir işçinin yaptığı İş mukabilinde bütün istihka- kı, karnının doyurulması idi. İsa, bu nu açıkça anlatır ve “bir işçinin İstih kakı gıdasından iharettir,, der. İsanın İçinde yaşadığı ve her tara- fa telkinatta bulunduğu muhit, yani İmini -muhtevi parâları (taşıyan ve kullananlar; imperatora vergi © ver- mekle mükeMleftirler. Çünkü bu $e kilde para taşıyan ve Kullânanlâr, Allah yolundan çıkmış, ve imperate- run esaretine girmişlerdir. Fakat İsa ile müritleri gibi kay- serlerin parasını istihkar eden ve bü- tün para sistemini hor gören İasân ların kaysere zerre kadar borçları yoktu. Bunların bütün borçları, Al laha idi. Çünkü bunların “kanları, canları, fikirleri ve sözleri, işleri ve her şeyleri münhasıran Allaha aittir. O halde “kayserin hakkını kayse- re veriniz!,, demekten maksat ne idi? İsanın bu sözden muradı şu idi; “Şeytandan farksız olan kayserin pa- râsımı önün boğazma tıkayınız Opa ranm yükünden kurtulunuz, onun €- &aretinden kendinizi halâs ediniz ve kendinizi Allahın hizmetine hasrede- bilecek hale geliniz.,, ç Çünkü, İsanın dediği gibi “Bir kimse iki efendiye kulluk edömez. Ya buğz edip diğerini sevmiyecek, yahut birine mülâzemet edip diğerini tahkir edetektir. Hem Allâhâ hem de paraya kulluk edemezsiniz, Para Allaha re kip gibidir. Ve bütün < fenalıklarn çöl, buğün bile ayni şerait dairesin- de yâşıyor ve ayni telâkkileri muhafa za ediyor, Asri seyyahlar bunu şu şekilde anlatıyorlar: “Çöldeki fakirlik, ya ihtiyari, yahut ıztıraridir. Fakirliği ihtiyar & dönlir, malsiz, imülksüz (yaşarlar. Bütün san'at #ahipleri böyledirler. Bunlar, yalnız karın tokluğu paha sına her işi ve her hizmeti ifa eder- ler. Esasen bu muhkt içinde emin ya şamâk İçin en mükemmel sigorta, sız ve mülkeüz olmaktır. Bu VAKITın Tefrikası ! 56 YAZAN RESAT NURİ İki sevdalı, tepelerinden ya- ğan ateşin altında zıml zırıl dökerek ellerindeki kitaptan şiir- ler okurlar, sıra ile birbirinin di- zine yatarak bahardan, mehtaptan bahsederlerdi. Aşıkların emniyeti için hiç bir yüzünü yüzüne tedbir ihmal edilmemişti. Buradalman heyecanından eli ayağı titri-işinde arafat hacısı gibi menbaı ve dünyevi sahtânatlarımn esa sidir. İsa, kayserin —hâkkını kaysere ve riniz demekle kaysere vergi veri'me- sini, hiyser hükümetinin. tanmması- nı meşra göslermiyor. ve kayser hi kümetinin esaretini kabul etmeyi ter viç etmiyordu. Bilâkis İsanın hedefi, herkesin kayser damgasını taşıyan her malden tecerrüt, kayserin hizmet ve tabiiyetinden teberri etmesi ve o- nun tesisine (teşebbüs ettiği (İlâhi (1) W Piepper. Gülsüm bir erkeğin bir kadını öpmesini — hayatın en heyecanlı bir sırrı olarak — merak ederdi. yalnız kalırlarsa belki ümidile bazan uzaklaşı- yor gibi yapar, taşlarm ârâsına saklanarak onları ue gizli gözet- lerdi. > Fakat nafile! Genç mektep li bir kaç kere Seniye Hanımı kucaklamağa (teşebbüs etmiş fa- kat kız “yoo. bak öyle şey iste- terİmem haf, diye aksilenmişti. Gül #üm buna rağmen er geç bir gün bu fevkalâde vak'anın olacağını ümit ediyor, gençâşik bazan Seniye hanımı ellerinden bir baskına uğramak tehlikesi ol-|Yordu. Gülsüm şimdi Seniye Hanım|yor?,, dedikçe sinsi sinsi rın kırk elli sdım ötesinde gözcüsliçin en fedakâr bir arkadaş ol-/süyordu. mamasına rağmen Gülsüm onla lük ederdi. Küçük hanım de harika nevinden bir şeydi. ilelmuştu. Fakat galiba asıl tehlike Aşıkların sade mekteplinin aşkı Gülsümün gözün de bu fazla vefasındaydı. Kız â-|ğil postacılığını da Gülsüm yapı-(diyerek mektubu kızlarına uzattı. TA | SON HABERLER | Harcrahlar Maliye vekâleti mik- tarları tespit etti Ankara, 9 (Telefon) — Mali- ye vekâleti yeni harcırah kâ- nununun İzahnamesini hazırla- | miştir, Buna göre, memurlar tren | ve vapur mevkilerine tekabül etmek üzere üç dereceye ayni* mıştır. Asli maaşı 45 liradan yuka- i m olanlara birinci mevki, 45 li“ raya kadar olanlara ikinci mev- ki, koleu, mubaşir ve saireyede üçüncü mevki bilet ücreti veri- lecektir. Ücretli mevki ayrılmamış vası- talarla seyehat eden müfettişle- rin kilometre başına 30 kuruşu geçmemek şattile - masrafları takyit edilmiştir. Ayrıca beber memura kilometre başına 30 kutuş ta (o bammaliye © masrafı verilecektir. Ücretli o memurların seyahat masrafı aldıkları ücretin bareme göre tuttuğu derece Üzerinden tesviye edilecektir. Sermayesinin nışfından fazlas sı hükümete ait olan müessese ve banka memurları da bu tabi olacaklardır, Devlete sit müesseseler, vilâ- yetler, belediyeler imtiyazlı şir- ketlere ait veya bunlar tarafın- dan kiralanmış vesaitle veyahut paso İle seyahat eden memur- lara seyahat yevmiyesi verilme- Seyahatte sile masrafı, beher nüfus için memurün aldığı yol Mezarlıklar Nizamname mer'iyet mevkiine girdi Ankara 9, (Telefon)— Yeni me- zarlıklar © nizamnamesi bugün resmi cefide de neşredildiştir. Nizamnameye göre Evkafa âit tapulu, tapusuz bütün me- zarlıklar ve metrük kabtistanlar belediyelere intikal etmektedir. Mezarlıkların etrafı en aşağı iki metre duvarla çevrilmiş olacak- tır. Mezarlıklara geniş yollar açı- lacak ve gölgesi az olan ağaç- iz Çiçekte dikile- Mezarlıklarda arzü eden sile ler bedeli mukabilinde azami 13 metre murabbat yer alarak sile mezarlığı yapabileceklerdir. Ancak bunlar için lâhit mecbu- riyeti vardır. Her mezar beş söneden az olmamak üzete açılarak kemik- ler ve bakiye nakledildikten son- ra buraya yeni ceset gömülebi- lecektir. Ölülerin yıkanılması, kefenlen- mesi, nakli gömllmesi munha- #ıran belediyeye aittir, Mezarlıkları ziyaret günleride belediyece tayin edilecektir. Türk — Bulgar Bikinili Bir Bulgar gezetesi şayanı dikkat bir makale neşretti |Cümhuriyet refiki- mizhâsılaldandı? Cümhuriyet refikimiz o evelki gün Maarif vekili Esat bey ile mülâkat şek linde neşretmiş olduğu yanlış bir ha- vadisin sebebini dünkü nüshasında izah ederken arkadaşlarımızdan birini alâkadar eden bir ithamda o bulunu- yor. (Yakıt) muharrirlerinden (biri ile (Milliyet) refikimize mensup diğer bir muharririn fena bir (azizlik ile kendi arkadaşlarını aldatmış oldukla- rmı, bu suretle Cümhuriyete asılsız bir haberin girmesine sebep verdikle- rini söylüyor. Refikimizin bu neşriya- tr üzerine meseleyi tahkik ettik. Vasıl olduğumuz neticeyi buraya kaydediyo ruz: (Milliyet refikimziin bir mu harriri - ile o muharrirlerimizden bi. ri iki gün evel hususi bir me selenin tahkiki ile meşgul olmuşlar. İstanbula gelecek olan Maarif vekili Esat beyi görmek vazifesini sabahtan almış oldukları halde Haydarpaşaya gidememişler. Her ikisi de Cümhuri- yet refikimizin Celâl bey isminde bir muharririne sormuşlar. Esat beyin gözetecilere bir şey söyleyip söyleme- diğini öğrenmek istemişler. Celâl bey (Vakıt) ve (Milliyet) e mensup arkadaşlarına yardım etmiye- bilirdi. (Ben bu işle meşgul olmadım.) diyebitirdi. Fakat o öyle yapmamış. Arkadaşlarma (Maarif vekili bugün gelmedi.) demiş ve bunda ısrar etmiş. Bilâhara Vakıt ve Milliyet muharrir. leri Esat beyin geldiğini tevsik et- mişler. Ve arkadaşlarının kendilerine yalan söylediğine hükmeylemişler. Bu nt bir ağizlikle mukabelede bulun- mak istemişler. Maarif vekili (Esat beye atfen refikimizin neşrettiği ha- Sofya, $ (A.A.) — Doktor İstrogof beri yazarak telefonla Celâl beye söy- Sofyada intişar eden Minoviç gazete- e ge , m ON e sinde yüksek mahafilden mülhem olal/t* Mu Eni gelmiştir.. Şu rak Türk—Bulgar dostluğu hakkında *ÖZleri de söylemiştir. demişler. neğrettiği bir makalede Türklüğe kar.) . Görülüyor ki Celâl bey iptida arka $ gok hararetli bir lisan kullanarak)daşlarını aldatmak İstemiş, muvaf. diyor ki: -.Mak olamamış, onlar tarafından ayni “Türkler ve Bulgariur-menfaatleri|cinsten bir muhabele görüştüm. Ve İmüşterek, psikolojileri müşterek ikilkın Cümhuriyet muharririnin gördüğü kardeş millettir. Her iki millet de yek| mukabele neticesinde mutazarrır olan diğerini aramak ve hadisatım zarure-İyalnız kendisi değildir. Ayni zamanda masrafının dörtte biri ve yev- miyenin üçte biridir. saltanata girmesi idi. Isanın kendisi ve arkadaşları, parasız, pulsuz yaşamakla, kaysere bir şey vermek veya bir borç ödemek: ten uzak kalmışlardı... Fakat Alla. hın düşmanı olan kâyserin hizmetin. de kalacak, bu şeytanın parasını taşı yacak olan adamlar ona esir olmanın bedelini ödiyeceklerdi. Bu esaret ve zilleti kabul edenler, İnanın tesis et ti hürriyet âlemine giremez ve Al lahtan gayri bir efendiye kulluk etmi- yen yeni (Esrailin saltanatına kabul Genç mekteplinin vakitli va- kitsiz köşkün etrafında dolaşması dikkati celbetmişti. Diğer taraf- tan Karamusallı süt nine de Seniye! Hanımın (son zamanlardaki vazi- yetini pek (beğenemiyordu. O, bu yaşta kızları devir devir yok- lıyan azgınlığın âlâmetlerini, es- ki gayet iyi tanır, onl lardan en beceriksizinin böyle sıkı! zamanlarda etraflarında taştan a- ye yaratmağa kadir olduğunu bi- Fakat mesele nazik olduğu için hiç sesini çıkarmıyor, tutarak yük hanım arasırat “Ayol süt nine. yaklaştırdığı za Bu kıza ne oldu? 5 baldır haldır bu yokuşları neden e gülüm- delderdiniz.. hakkım yok mu imiş, gün şıkların heyecanına o kadar iştirak! yordu. Bir akşam örtalık henüz ka-İpıP yırttı ve düşünmeden ilk satıİzüne nasıl bakacağız?.. diyordu. Kız bu sahneleri kâh Ferhat ilelediyor, kalbi onların hesabına öy mülâkatına, gn kâh Şah İsma|le doluyordu ki nihayet kendini|rarmıştı. Nevnihal kalfa bahçedelrr okuyuverdi: “Enisi rubum Seni gül bahçesinde Gülizarm dizin|tutamıyacak (birini bulup bu sırlâğaçların altında unuttuğu #ecca-|yeciğim.,, de yatmasına benzetir, “Yarabbim|r: faşedecekti. Hatta ( etrafındaldesini Oaramağı çıkmıştı. Genç bü. kalfanın: “Herifin biri * Güleüme ey) lar. bu kız her haltı ti ile nihayet birbirlerine yaklaşmak'mensup olduğu gazetedir. Bu itibar çaresini bulacaklardır... ile teesetif etmemek mümkün değildir. aaa anma Yakat şunu da nazarı dikkate almak alunamazlardı. Mzımdır ki Cümhutiyet o muharriri isanın telkinatı yaptığı azizlikte muvaffak olsaydı ne- Yahya, yahudilerin kendi şeriat|ticede hem (aVkıt), hem (Mik lerine son derec sadık oldukları ve o/liyet mutazarrır olacaktı, na otamamile riayet ettikleri zaman, (Biz bu sözleri söylerken (Vakit) ve Mesihin geleceğini tebşir etmişti. İsa- (Milliyet) muharrirlerinin kendilerini nm mesihiyet İddiasile meydana çıktı. aldatmak teşebblsinde bulunan Celâl ği zaman vaziyet bu merkezde değildi, beye karşı yaptıkları mukabele tarzın: Pakat Yahyanm sözünü yerine getirlasla hoş görmüyoruz. Yalnız bu işin mek için bir sürü bid'atleri kaldırmak| içinde biraz da mazeret noktası | bu- ve halkı bu bid'atlerin yükünden kur-| lunduğuna işaret etmek İstiyoruz. tarmak lâzımdı. İsa bunu temin İçİn| Başkalarma çuvaldızı sokmak İstiyen- şu sözleri söylüyordu: ler iptida kendilerine iğneyi batırma. (Bitmedi) lıdır. mektubu al..., dedi. Nevnihal kaljlenin e peyda ettiğini gö- fa delikanlıyı görünce avazı çık.'ren amatlar, hizmetçiler ço- tığı kadar: Me yetişin,, diye|cukları ellerinden Oo tutarak ses siz sedasız dağıldılar. Ortada bağırdı. Çocuk bu feryadı işitince İns bina . bana kaçtı. Fakat yalnız büyük hanımla Dürdane oral "Nevldr. Genç kadın, elinde la re ki mektup bahçeye atılmış, Nev| di. nç kadın, e nihal kalfanın eline düşmüş bulu-|!3$ ii, gibiydi. Nadide ha- nuyordu. parma siğnmieş Kalfanın sesine koşanların ba: — Ayol kızım.. Niçin yaptın z 29“ bunu? dedi. şında hanımefendi vardı. İhtiyar Dürdane hiddet ve hayretle: — Bilmiyorum vi i anne... ra tabiin mit buluneeydı dedi boş bulundum işte., ağzımdan akat çikıverdi.. Ana kız bahçede kâh kavga, kâh biribirini teselli ederek uzu” mektup attı.,, esi ohu şaşırttı. Muzaffer bir tavırla: “Nasıl ör bir müzakere yaptılar. yiyecel : ü insandır,, am zaman “Ânnelş Den e a Ni senin için kötü.. parmak kadar ço -- Kahak Silkninezdiir cuktan böyle şey beklenir mi7, İralık etti... Biz de kız olduk. Bir bir gezme yerinde peşimiz€ birini zı gördün mü? Haj Dürdane hanım (hemen zarfı ka-İdi biz ne 146... Ya damatlarin yö” Büyük hanım (nedense niyenin tarafını tutuyor fakat oni Dünya o dakika dönüp dönüplaçıktan açığa müdafaa edemediği Ya Resulallah sen onları ayrırİböyle emniyet edilecek bir insan|mekteplinin miyop gözleri ak-ide büyük hanımın başına geçiver-liçin: ma, Büyük hanım Ciğer Ezrekalbile aramağa başlamıştı. çocuğu Fakat buna zaman kalmadan)landığından kafayı Gülsüm sandı,levvel parmaklığın önünden kağan|de koskocaman kadın öyle (Sen Câzu gibi aralarına girmesin İnşal- Ve gözleri şam karanlığı içinde büsbütün bu-İdi. Bu “Seniyeciğim,, sözü biraz yaşararak du-İmesele bir başka taraftari patlak parmaklığın ötesinden: i verdi. e “Pist Gülsüm... buraya bak..yan —A yum... ne vardı #8” karaltının kimin nesi olduğunu a-İye) diye okuyuverecek. Diyord” aşikâr gösteriyordu. Mese-| | (Bitmedi)