31 Temmuz 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2

31 Temmuz 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YY YY A NE İY A — 2 VAKIT 31 Temmuz | Amerikan tayyarecilerinin o şehri-) mize gelecekleri haber alınınca karşı lama merasiminde bulunmak üzere va- li Muhittin, polis müdürü Ali Rıza, H. Fırkası idare heyeti reisi Cevdet Ke- rim Beylerle tayyare cemiyeti erkânı, Amerikan sefiri Mr. Grew ve Ameri- k asefareti erkânile kalabalık bir halk kütlesi Yeşilköy tayyare meydanma gitmişlerdi. Tayyarecilerin Londra üzerinden geçtikleri telgrafla bildirilmekle bera) ber ondan sonra hiç bir haber alınma dığından hemen hiç bir kimse Yeşilkö-i ye kadar gelmeğe muvaffak olacaklar! rını ümit etmiyordu. Bir motör gürültüsü | Fakat saat tam on üçle bir motör! gürültüsü işitildi. Ve çok yüksekten uçan bir tayyarenin Yeşilköye doğru ilerlediği görüldü, Gelen tayyarenin beklenilen tayyare olup olmadığı hazır bulunanlar arasında münakaşa edilir. ken tayyare yavaş yavaş alçaldı ve ka- 931 n diktan sonra Tayyare cemiyeti tara-Jzi muvaffakıyetle başardığımızdan çök| fından misafir edildikleri Pera Palasİmemnun olduğumuzu £ söylemeğe lü- oteline geçtiler. İstirahat etmek üze-İzum görmüyoruz. re odalara çekildiler, Amerikan tayyarecileri Pera Palas Amerikan tayyarecileri çok yorgunloteline geldiklerinde, Fransız hava filo oldukları için seyahatleri hakkında gaİsu ile şehrimize gelen Fransız tayyare- zetecilere mufassal malâmat veremkİcileri de orada (o bulunuyorlardı. Bu! yeceklerdi. Fakat kendileri ile bir a-İmeyanda cihan uzun mesafe rökörudü| ralık görüştük diyorlar ki: şimdiye kadar muhafaza eden Cast da — Amerikadan Türkiyeye hiç bir |)bulunuyordu. Cost Amerikali tayyare yere İnmeden uçmağa uzun Zamandan)cileri hararetle tebrik etti, beri istiyorduk. Fakat geçen (hafta Tayyareci Kost ne diyor? içinde yaptığımız ilk teşebbüsümüzde| (o Kost diyor ki: muvaffak olamadık. Nevyorktan hâ.| o— Fevkalâde bir muvaffakiyet ve reketimizden bir müddet sonra aldığıİşeref kazanmiş olan kıymetli Ameri- mız benzinin fazla oolduğunu, ve bülkalı meslektaşlarımla görüşmüş oldu ağırlıkla tayyarenin yükselmesi kabilİğumdan kendimi çok mes'ut ve bahti. olmadığını anladık. Ve geri dönmeğe yar buluyorum. mecbur kaldk, Şimdiye kadar benim tarafımdan Fakat ümidimiz kesilmemiş, azmilmuhafaza edilmekte olan dünya mesa miz kırılmamıştı, Uzun hesaplardan|fe rökorunu kıran bu kıymetli genç sonra tayyaremize daha ax benzin alaljerle İstanbulda görüşmekliğim taliin rak ikinci defa hareket etmiye karar|çok güzel bir tecellisidir. verdik, Ve 28 temmuz salı günü #aba-| © Kendilerini en büyük samimiyet ve vis çizerek saat on üçü beş geçe vere! imdi. Tayyarenin üzerindeki işaretlerden Amerikalı tayyarecilere ait olduğu an-| Taşılmıştı. | Hazır bulunanlar heyecanla koşa-| yak tayyarenin yanma gittikleri vakit tayyareciler de yere iniyorlardı. Yerde Yere ilk ayak hasan John Polando oldu, Onu müteakiben de Russel Board man yere indi. Tayyarecilerin o yanı- na yaklaşan Amerika sefiri onların €- Yini sıktı, Ve tebrik ettikten (o sonra Yeşilköy hava kumandanı Zekeriyya Beyle hazır bulunan diğer zevata tak- dim etti, Bu sirada meydandaki halk ces'ur ve cür'etkâr tayyarecileri heyecan ve hararetle alkışlıyorlardı. o Amerikah- ların tayyaresi arı şeklinde, tek se tıhlı ve tek pervânelidir. Kanatları sa» m ve göğdesi siyah renge boyanmıstır. Tayyareciler çok yorgun O görünü- yorlardı. Yere indikleri zaman bacak larının titredikleri ve sendeledikleri farkağiliyordu. o Motör gürültüsün- den kulakları da sağırlaşmıştı.. Soru) lan sualleri güçlükle anlıyabiliyorlar- a M. John Polando arkadaşından da-, ha zayıf olmasına rağmen daha dinç; ve daha az yorgundu. Amerika sefiri Mr. Grew tayyare cilere: — Yorgün musunuz? Diye sorduğu zaman onlari — Biraz yorgunuz. Uzun müddet ayni vaziyette kaldığımız için bacakla- rımız çok ağırıyor.. diye cevap yerdir Hava kumandanlığında Bundan sonra tayyareciler (hava kumandanlığı binasına o götürüldüler. Burada tayyare cemiyeti o mükemmel bilirdik, Fakat hakkında dalma yeni)mütehaasisiz. bir bilfe hazırlamıştı. Burada tayyarecilere bir şey yemek isteyip istemedikleri sorulduğu vakit:İkiyeye gelmekle ayni zamanda merak) mış olan Amerikalı tayyarecilerle bir — Evet, çok açır. Cevabını verdi-hissimizi de tatmin edeceğimizi düşü-|tesadüf eseri olarak burada bulanma. ler. Ve biraz viski ve sandviç aldılar. yerek burada yere inmeğe karar ver-İmiz bizi memnun ettiği kadar arkada. Bundan sonra otomobillerle Beyoğlu-'ğik, Hatta Ankaraya kadar gitmeği|şrmız Costu da memnun etmiştir... na geçildi. Tayyareciler Amerika t faretine giderek bir müddet orada kal- VAKTın 147 YAZAN REŞAT NURİ Şu vardı ki bu bolluk kızın gö- zünü Bir türlü (O doyuramıyordu. (Gık) deyinceye kadar yediği hal- li mi yine da» hı Granoviç saatile altıda (bizim 52-| takdirle tebrik ederim... atle 13) ayrıldık. Amerikan tayyarecileri Istanbulda Bahrimuhit üzerinde üç veya dört gün kalacaklardır. Bi Bahrimuhiti muvaffakıyetle ve hiçİradan nereye gidecekleri henüz ma'âm bir arizasız geçtik. OÇarşamba günü değildir. 15 te Irlanda üzerinde uçuyorduk. Londra ve Paris üzerinden geçtik, ve Fransız tayyarecileri bu iki şehre Amerikadan getirdiğimiz Şehrimizde bulunan Fransız tayya- gazeteleri attık. Bundan sonra müsait|recileri dün sabah saat onda Fatih par hava cereyanlarından istifade edebil.|kındaki tayyare şehitleri abidesine me, mek için yükseldik. Hattı mustakim|rasimle güzel ve büyük bir çelenk koy-| irakkisi de buüdadır. istikametini takip ediyor. Ve uçtuğu. muz yerleri harita ile istikametimizi tayin ediyorduk. Şiddetli yağmur Balkanlarda şiddetli bir yağmura tatulduk. Tayyaremizin üstü açıktı. Amerikadan hareketimizde ağırlık olmaması için yanımızda en lüzumlu aletlerden başka bir şey almamıştık. Hatta yanımızda sırtımızdakinden baş- kâ elbise bile yoktu. Bunün için yağ murdan sonra elbisemizi değiştireme- dik, Ve ıslak elbisemizle seyahate de- vama mecbur kaldığımız için üşüdük. Ve ıstırap çektik. Nihayet Istanbala yaklaşmıştık. Yorgun olmamıza rağ» men seyahate daha devam “etmek ve Ankaraya kadar gitmek kudretini ken- dimizde hisediyorduk. Fakat benzi. nimiz çok az kalmıştı. Yeşilköyde ye re inmeğe mecbur olduk» Cihan mesafe rekoku Nevyorkta'tayyaremize 720 galon yani 2880 litre benzin o almıştık. Bu benzin ile 49 saat 5 dakikada 4984 mil yani 9200 kilometre mesafe alarak Fransız tayyarecileri Bellonte ve Cos- teste olan cihan uzun mesafe rökorunu kazandık. Yere inmek için Türkiyeyi intihap etmekteki düşüncemizi soruyorsunuz. Evet, Nevyorktan meselâ İrana uçu- 1 şeyler işittiğimiz Türkiyeyi aa, Binaenaleyh Tür. bile istiyorduk. iğ Fakat imkân olmadı. Seyahâtimi-İnel Saru da tayyarecilerin gördüğü, meli, bunun affediniz bir olduğunu idrak etmelidir. Kız | Bülendin bu basit tarifi yapabilse dava | detli bir ishal D | kökünden halledilmiş olacaktır. / Karamusallı sütnine üç gün Hin- | allar : siz köylü kafasına bir türlü sok- | kızılcık çörubu ile hastalığın ö- | Faket yazıkki bunu onun idrak- mak kabil olmayor. rü Yaz sonunda Bülent ağır bir hastalık geçirdi. Konakta çocuklardan biri has- | lığın ağarmasını zor bekliyerek talandığı vakit onu evvelâ bir | bir doktor getirdiler. Bunu daha müddet Karamusallı sütnine te- içinden kedi gibi kemik çalıyordu. | davi eder ve ancak hastalık Büyük hanım su içerken dai- ra durur, bir bardağa bir Gül- sümün yüzüne bakarak sitemle: — Gülsüm elinden Oiçim iİnana inana bir bardak su içeceğim? Diye gülümserdi. Bu galiba hiç bir zaman nasip olmayacaktı. Halbuki ondan pek olmayacak bir şey de istemiyor- lardı: Meselâ kendisi başkalarının artığını yemekten iğrenmemeli fakat kendi artığını başkalarına yedirmekten son derece çekin- ehemmiyetli bir şekil aldığı xa- man daktora baş vurulurdu. Bunun iki sebebi vardı; Ço- | dığı zaman küçülmüş ve sarar- | ne vakit senin | cuklardoktordan korkarlar. Ko- | D!$ yüzile etrafındakilere gülü- muşlardır. Tayyareciler bundan sonra beledi. yeye, Tayyare cemiyetine, o vilâyete ve üçüneü kolordu kumandanlığına gi- derek mutat riyaretlerde — bulunmuş | lardır. Fransa sefiri Kont dö Şambrön dün Fransız sefaretinde hususi bir öğ- le ziyafeti vermiştir. Akşam saat dokuzda dü Tayyare ce; miyeti tarafından Pera Palasta büyük, bir ziyafet verilmiştir. Fransız filosu bugün Eskişehire gi-| decek ve aksam üstü Yeşilköye döne| cektir, Filo yarın seyahatine devam etmek üzere Atimaya hareket edecek- Filo kumandanı (o jeneral dö Gays dün bir muharririmize demiştir ki: Ceneralin ihtisasları — Uzun zaman bulunduğu mfürki- yeden teessür ve teessüfle ayrılmıstım. Bana çok uzun gelen bir (ayrılıktan sonra resmen buraya gelmek (ve çok büyük ve samimi surette istikbal edil mekle mes'udum. Muhtelif vesilelerle İstanbulu tanı mış olan arkadaşlarım da - bu güzel şehri tekrar gördüklerinden çok mem- nundurlar. Gördüğümüz samimi hüs- nü kabul ve misafirperverlikten © çok Büyük bir muvaffakıyet göstermiş v6 ihtimal ki Costun Tökorunu da kır. Fransız sefareti ateşemilteri Kolo tan ölüm * bu nüne geçmeğe çalıştı. Ancak | üçüncü gece sabaha karşı ço- cuktan kan gelmeğe başlayınca hepsinin eli ayağı şaşırdı. Orta- başka doktorlar takip etti, Hastalık iki haftadan ziyade sürdü. Çocuk bazan iyileşir gibi oluyor; sökün ile uyumıya, uyan- . Havadis Ve Yazı | . . Mülkiyeti (Baş makalemizden mabaat) bir husüsiyet umumiyesi İle mümkün olabilir, Meslektaşların san'at zevki burada! olduğu gibi gazetecilik mesleğinin te Eğer bir gazete ci kendisinin emek ve fedakârlık sar- federek gazetesinde neşrettiği hususi bir haberin iki saat sonra neşrolunan diğer arkadaşı veya arkadaşları tara» fından bir makas darbesile kesilerek alındığını görürse ve bu tarzı hareket gazetecilik mesleğinde bir teamül ha- line gelirse bunu mazur ve (makbul göstermeğe İmkân yoktur. | Bundan başka şayanı dikkat bir ci het daha vardır. Fargedelim ki bugün- kü sabah gazetelerinden biri — yanlış, yahut yalan bir havadis neşretti, Ha- vağit nakil ve iktibas serbest olunca iki saat sonra çıkan akşam gazeteleri bunu aynen alıp neşredeceklerdir. Bu takdirde bir sabah gazetesinin neşretti. ği yanlış, yahut yalan bir (haberin diğer üç gazete tarafından aradan ta hakkuk edecek kadar vakit geçmeksi- zin iktibas edilmesi ile intişar sahası tevessü etmiş olacaktır. Tabii bu suretle memleketin her tarafa dağılan yanlış veya yalan haberin tashihi, ve tekzibi deo kadar güçleşmiş olacaktır. Bugün kü vaziyette hemen her gün tekerrür etmesi mümkün olan bu ihtimal yeni; kanunun kabul ettiği şartlar ile bir de) receye kadar bertaraf edilmiş olacak-| tr. Çünkü bir gazeteden,havadis al! mak aradan yirmi dört saat geçmeğe bağlı olduğu için bu müddet zarfında ekseriya yanlış veya yalan haberlerin tahakkuku imkân dahiline girecektir. Hulâsa yeni matbuat. kanununun havadis mülkiyeti hakkında kabul et tiği kayitler ve şartlar yalnız gazete cilik mesleğinin haysiyet ve şerefi ve terakkisi için faydalı değildir. e Ayni zamanda yalan veya yanlış ve binsen- «İeyh zararlı haberlerin intişar saha. «mı tahdit etmekle beraber tashih ve tekgibini-de: kolaylaştıracağı.. cihetle hayırlı olmuştur. Mehmet Asu e a a hüsnü kabulden çok memnun kaldıkla- rını söylemiş ve: “Türk matbuatınm Fransiz tayyarecileri hakkındaki dos- tane ve samimi neşriyatına çok müte- şekkiriz.., demiştir. a Pariste atılan gazeteler Te Boürget, 30 (A.A.) — Tayyare hangarı civarında Nevyork — İstabul seferini yapan tayyare pilotları tara. ından atılmış ve İçerisinde Nevyork is gazetesinden birkaç parça bu- lunan büyük bir zarf o bulunmuştur. Zarfın üzeri Paris belediye reisine hi- taben yazılmıştır. Manhaza üzerinde rütübet eseri olmadığı için yerde çok kalmadığı anlaşılıyor. nöbet bekleyor, çocuğun annesi teyzelerini o odalarında bir az uyumağa göndermek için akla karayı seçiyordu. Nadide hanım Gülsümü odaya bile sokmıyordu. içinde ona kar- şı garip garip hisler vardı. Has- Acaba bu kız, çocuğa Zararlı bir şey mi yedirmişti, onu mu çekiyordu? Sonra bu ne anlaşılmaz işti yarabbi ? Ya- banın yangın yerlerinde yatan aç çıplak çocuklarının yanağından nağa gelen misafir doktorlardan cükler yapmıya başlıyor; sevini- bile bucak bucak kaçarlardı. ikinci sebep Karamusallı sütni- nenin çocuk hastalıklarını dok- torlardan daha anlamasıydı. Bü- yük Hanımın fikrince doktorlar yorlar, evliyalara mumlar gön- eriyorlar. Çok geçmeden ve sebebi bir dürlü anlaşılamadan ateş ve sancılar tekrar başlayor; yav- rucak kendini kayıp ediyordu. büyük insanları bazan muvaffaki- | Bu iki bafta içinde Bülent bir yetle tedavi ederlerdi, Fakat ilâç larını daima büyük insanlara göre tertip ettiklerinden onlarçocuklara ağır gelir ve biçareleri hiç yok- kaç defa öldü, öldü yeniden Büyük hanım sabaha kadar kan damlıyor, üstlerine titrenilen, gözlerinin içine bakılan kendi çocukları, hiç sebepsiz sararup soluyorlardı. Fena yemeden de. sek değil, Meselâ şu aç gözlü Gülsüm afı küfü yediği halde karnı bile ağrımıyor. iyi bakıl- masından desek oda değil, Ge- ne meselâ Gülsüm serserisi za- man oluyor ki gömleğini yıkayıp ıslak ıslak arkasına giydiği halde bir kere öksürüp aksırmıyor. Hastalığın ilk zamanlarında Gülsümün sıhhatini kıskanır, ço- talığın ilk sebebi anlaşılamamıştı, | geçti. Fakat çocuk altı ay dö- Yoksa kardeşinden ayırdık. | iyiye bozulmuştu. Doktorlar ona ları için ah etmişti de yavrucuk | *9 hafif gıdaları hazmeltirmenin Eminönü kayma- kamı Hakkındaki dava istidasi adliyeden vilâyete gönderildi Eminönü kaymakamının bir biletçinin yanlış bilet vermesi üzerine tramvayı durduduğu ve al- tı poliste birlikte Aksaray depo- suna gidip biletçiyi hesap verdir- meden alıp Beyüzit * karakoluna getirdiği ve orada dövdüğü ya- zılmıştı. Tahkik ettik. Eminönü kay- makaminin pasosu vardır. Ya- nındaki iki arkadaşının biletini kendisi almış, birisini Sirkeci diğerini Eminönü için istemiştir. Biletçinin yanlış. bilet kestiği görülünce kendisine ihtar edil miş fakat biletçi aldırmamıştır. Keyfiyet o sırada tramvaya bi- nen 117 No. kontrolöre anlatıl- mışsada mumaileyh benim vazi- fem yalnız bilet serisine bakmak» tır. Demiş. iş münakaşaya bin- miş, biletçi ağır sözler söylemiy« başlayınca kaymakam bey ken disini terbiyeye davet etmiş ve baddini — bilmesini söylemiştir. Biletçi süküt edeceğine elindeki bilet kutusu ile kaymakamın üzerine yürümüş ve kaymakam itidalini bozmıyarak tramvayın son İstasyonu olan Aksaray de- posunâ kadar gitmiştir. Orada tramvay müfettişine haber ver- miş ve biletçinin hesap vermesi için üç saat bekledikten #onra müfettişle birlikte Beyazıt na hiyesine gitmişlerdir. Tramvayın durdurulduğu ve 6 polis çağrıldığı doğru değil dir. Biletçi döğülmemiştir. fade. yi alan komiserdir. Biletçi bu esnada bir çahillik i söy- liyerek mükerreren affını rica etmiştir. Hadise böyle geçmiş olmakla beraber 900 numaralı biletçi Nurettin Ef. kendisini karakolda 6 saat tokatla ve kayışla döğdüğü id- diasile Halük Nihat B. aleyhine dava açmıştır. Nureldin efendi, kulağından yaralandığını ileri sürerek, © mu- aâyenesini istemiş, wuayene İçin tıbbı adliye gönderilmiştir. Diğer taraftan, Haluk Nihat bey memur olduğundan, memu- rin mubakemat kanunu mucibin- ce hakkında alakadar makamca tahkikat yapılmak üzere, dava istidasını, müddei umumilikçe vilâyete havale olunmuştur. Hasılı bu Allahın işleri o anlaşı maz bir şeyler vesselâm! Kendine bile açıkca itiraf et- memekle beraber büyük banım cuklardan biri hastalandığı za- man adeta kıza garez olurdu. Üçüncü hafta İçinde hastalık zelemedi. Biçarenin Obarsaklari © iyiden çaresini bulamayorlardı. Çocuk yaşayacak mi ölecek mi? Bunu anlamak bir türlü mümkün ol- mayor ve bu hal hanımların si- nirlerini bozuyordu. Didinmek, ağlamak, müteessir olmak kabiliyetleri zaman ile aşınmıştı, Bazen her şeyi unuta- rak gülüyorlar, konuşuyorlar, şar- kı söyliyorlar fakat hasta akıl- larına gelince birden bire yürek” leri yanıyor, bir birlerinden fena halde utanıyorlardı. Dürdane hanım yeni yaptırıl- mış şık bir elbise ile ortaya çıktığı zaman : (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: