| A ÇE EN EE KEM PE bg AAA — 2 -- VAKIT 27 Temmuz 1951 AŞ ARA MR ERA Haliç şirketinde | Dalgalar arasındaki macera Bir tesadüfle ölümden kurtulan macera Mehmet Emin B. müdürlükten | istifa etti Haliç şirketi müdürü Mehmet Emin bey dün istifasını vermiş- tir, Öğrendiğimize göre Mehmet Emin bey Ergani madenlerinde yeni bir vazifeye tayin edilmiş- tir. Mehmet Emin beyin yerine işletme müdürü Celâl bey vekâ- let edecektir. yada hiçbir küvvet ona bundan dolayı bir şey soramaz. Kendisi, bu noktai nazardan yer yüzünün en satvetli hü- kümdarına ait bütün sıfatları ve salâ- hiyetleri haizdir., Fakat sinyör Musolini daha sonra bu sözlere şu manidar ihtarı ilâve et- “Bununla beraber papa, milletin dahili işlerine karışamaz ve karışmıya» caktır.,, Meselenin can damarı da budur. Çünkü papa, gençleri terbiye İşi- kahramanı başından geçenleri anlatıyor Sağdan itibaren: Nuri, Hayri, “ Mahmut Beyler Devlet Demiryolları gardfirenlerin- |etraftan imdat istemek hatırımıza gel- ne karışmakla hududunu tecavüz edi. den Mahmut Beyle zevcesi Samiye, kı- yor ve devletin hukukunu eline geçir-İzı Sevim, misafirlerinden İkbal hanım. istiyor. © Papa, faşistler tarafından yapı. “lan yeminin gayri meşru olduğunu söylemekle, aradaki ihtilâfı şiddetlen dirmiştir. Bundan başka papa ihtilâfı dahili bir halde bırakmıyarak harici Aleme müracaat etmek ve yardım dilemekle ihtilâfa beynelmilel bir mahiyet ver. İhan ne olacak? © ltalyada kilisenin itibarı ve halk üzerindeki tesiri ona bu mücadelede muvaffakıyet temin edecek mahiyette midir? Buna bir kimse ihtimal vermiyor. İtalyada katolikliğin fazla nüfuzu olduğunu zannetmek katiyyen doğru değildir. Kiliselerin boşluğu (bunun en kat'i delilidir. O halde aradaki ihtilâf daha had bir safhaya girdiği takdirde papalık ile İtalya devleti arasında aktolunan muahedenin feshi beklenir. Bu muahe de fesholunduğu takdirde papanm Romada ve, Vatikanda kalmasına im- kân görülemiyor. Papa bu tâkdirde İtalyadan çıkıp gitmeğe mecbür Oola- caktır. Ispanyada cümhuriyet ilân edilmemiş olsaydı, papalık makamının oMatride geçmesi ve oraya iltica etmesi çok muhtemeldi. Fakat İspanyada cümhu riyetin ilânı buna imkân bırakmamış. ur. O halde Avrupada papalığın iti.) «a cdekileceği yegâne yer, “Kilisenin tohumu, ve “katolik memleketlerin en sadıki,, sayılan İrlandadır. Papalığın oraya göçmesi ve (Dublin) (şehrinde Vatikanm teessils etmesi beklenebilir. Bugün vaziyet bu merkezdedir. Ve papalık bu tehlikeyi geçirmektedir. O nun için mesele derin bir merakla ta. kip olunmağa değer, VAKTın Tefrikası 143 Kızılcık YAZAN REŞAT NUR! Diye gülerken nükte ağızdan ağıza yayılıyor, sofada bir kahkal ha, bir kıyamettir gidiyordu. Aktörler bu gülmeyi kendile- larla kayin biraderi Nuri ve Seyfi Bey ler geçen çarşamba günü Sundiyeden bir motöre binip denize açılmışlar, yar! rı yolda motör bozulmuş, kadmlar bir sandalla sahile dönmüşler, fakat mo- törde bulunan üç erkek o günden beri ortadan kaybolmuştu. Aradan geçen dört ogünden sonra motör Armutlu sahillerinde diğer bir motör tarafından yedeğe alınmış ve içindekiler bu suretle (kurtulmuşlar. İdır. Bir muharririmiz hadise kahraman- larından Mahmut Beyle görüşmüştür. Mahmut Bey, ölüm tehlikeleri ile do- Tu olan bu macerayı şöyle anlatmakta e “ Fenerbahçe açıklarına geldiğimiz zaman birdenbire motör bozuldu. Bu arızayı tamir etmek için çok uğraştım. di. Ne yazık ki bü da para Deniz üstünde sabahın üçüne (kadar çalkalandık. Nihayet Kmalr adaya doğru giden motörü sahile yanaştıra. bildik. Orada bir kulübe vardı. Bir par- ça ekmek aldık. Bir yandan da motörü tamire uğ- raştım ve muvaffak oldum. Bunun i- zerine tekrar motöre bindik. Burgaz adasının ilerisinde tekrar bo- zülmüz mı? Bu vaziyet karşısında iti dalimi kaybedecek oldum. Birdenbire karşıdan yelkenli (o bir sandal göründü. “İşaret verdik. Bize yaklaşınca vaziyetimizi anlattık ve güç! hal ile kadınlarla çocuklara oraya g€ çirebildik. Onlar uzaklaştılar. Hal buki akıntı bizi tekrar adaların arkası» na doğru sürüklemeğe (başladı. Bir yandan yelken yapmağa çalışıyor, di. ger taraftan da tahta parçaları ile mo- törün yolunu kesmeğe — çalışıyorduk. etmedi. Lâkin bir türlü tamir imkânını bulâma- Bozuk frenler Muayene neticesinde 17 otobüsten 14 dü seyrü " menedildi Belediye mühendislerinden Ra- fet ve Fetbi beyler, dün Bey- oğlundaki Otobüslerin fenni mua- enelerini ya) lardır. 17 oto- Düsten 14 “dün frenlerinin ve makinalarnın bozuk olduğu an- laşılmış, bunların plâkaları alı- narak seyrü seferden men edilmişlerdir. Plâkaları alınanlar oarasında Tramvay şirketinin Beşiktaş ile Taksim arasında işlettiği oto- büsler de vardır. Dün Taksimden Büyükdereye gitmek isteyen bir çok kimseler bu vaziyet karşı- sında tramvaya binerek Kara köye inmişler ve vapurla Boğaziçine gitmişlerdir. İkinci perde kanto idi. Birinci perdede Kel Hasan rolüne (o çıkan Gülsüm bu defa Peruz hanım ol- muştu. Kıza sarı soğuk bezinden dekol te bir kanto elbisesi giydirmişler, ayaklarına Seniye hanımın atılmış bir lâma pabucunu takmışlardı. Bu perde evvelki bıyıklardan kalma mürekkep lekeleri yüzünden çıkmamıştı. Bunun üstüne düzgün ler, allarklar sürmüşler, yanak- larıma, çenesine, alnına, burnu- na lâdenden mercümek büyüklü- dım. Nihayet benzinli bezler yakarak! rine sanarak daha ziyade iştahlan-| ğünde benler kondurmuşlardı. Ar- mışlardı. tık olan olmuş, Gülsüm işi bütün Bir az sonra Gülsümün yine /rezalete dökmüştü. Nihayet karşıki o sahile kavuşabildik, Burası Armutlu imiş.,, em eye —— Sarım Hanıma son cevabını veriyor Daktiloda 1951 birinciliğimizi kas| zanan Münevver Hanımın geçen gün çıkan itirazma hakem heyetinin verdiği cevabı neşrediyoruz: Gazetenizin 19 temmuz tarihli nüös hasında daktilo müsabakası hakkında- ki yazıyı okuduk. Muteriz “..(A) harfine basacağına bir virgüle, bir noktaya vurur bunun büyük bir kıymeti yoktur., diyor. Harflere vurmakla işaretlere vur- mak arasında mühim fark vardır. Çün kü, bu işaretlerde evvel veya sonra verilecek mesafe mktarı, ayrı bir kaide ye tabidir. Bir daktilonun bunları iyi- ce bilip öyle yazması lâzımdır. Hatta bunları bilmediğinden dolayıdır ki mu! teriz müsübaka evrakında bu şekilde birçok hatalar yapmıştır. Fakat| | SON HABERLER | Manisada Kanlı Bir Kavga Bir mevkuf öldü, birinin | de gözü çıkarıldı Manisa, 26 (Vakıt) — Hapisanede kanlı bir hadise oldu. Tam saat beş buçukta hapisanedeki mevkuflar arasında bir kavga çıktı, feci müsademeler oldu. Neticede mevkuflardan birisi öldü, birinin bir gözü çıktı, biride ağır surette yaralandı. Kavga edenlerden üçüde hafif surette yaralandılar. Müddeiumumilik derhal tahkikata başladı. icra kanunu Avukatlarla noterlâörin ve tacir- lerin mütaleaları alınacak Ankara, 26 (Telefon) — icra ve iflâs kanununun tadil edilen şekili barolarla ticaret odalarına ve noterlere gönderilecek, müta- leaları istenecektir. Ankarada iki düğün Ankara, 26 (Telefon) — Per- şembe akşamı şehrimize Karpiçte Ağa oğlu Ahmet beyin kızı Tezer hanımla doktor Şevket beyin ve Halk evinde de Gümüşane mebusu beyle Sivas Meb'usu Rahmi beyin kızı Talia hanımın düğün- leri yapılacaktır. Konya izcileri Çankır, 26 (A.A) — Konya lisesinin As'an oymağından 25 izci şehrim'ze gelmiştir. Çankırı sporcuları klübünde misafirlere bir çay r'yafeti verilmiştir. Alman bankaları, merkezden cevap bekliyorlar Hükümetimizin yardımı sayesinde şehrimizdeki Alman bankaları tediye vaziyetlerini düzelttiler. Fakat bu bankaların ticari vaziyetleri o durmuş gibidir. Bu vaziyetin bir müddet de- vam edeceği tahmin edilmektedir. Bankalar bugünkü vaziyetlerini mer kezlerine bildirmişlerdir. Gelecek ce- vap üzerine muamelelerine bir şekil ve- receklerdir. — aaa a — Ancak, değil yedi kişinin iştirak ede- bildiği bir omüsabakada, hatta iki müptedi arasında yapılacak müsabaka da bile birinin diğerine tefevvuk et- mesi pek tabiidir. Yalnız, neticeyi! gösteren miyar herkes için bir olaca- ğ#mdan müsabakaların derecei iktidarı da bu miyarla ölçülür. Tfakem heyeti şimdiye kadar ya- pılan itirazlara sarih surette cevap verdiğine kanidir. Bunlar (hakkında söylenen diğer sözleri otamamile indi bir mahiyette gördüğünden heyetimiz artık bu kabil ve gayri ilmi itirazlara Muterizin bu seneki konkürü ka | kopuyördu. tempo tutuyordu: — Yaşa kızım.. ölmede sürün.. geçiriyordu. İ gülemiyor, nefretten elleri ayakla İrr buz gibi kesilerek fena fena si- ordu. Küçük hanımlar ellerini yüzle rine kapatıyorlar: ne soğukluk.. tiksindim şu kızdan zanmış olduğunu söylemesi o tabiidir. — Aman, ne sinir yarabbim. Kari mukabeleden kendisini müstağni adde der, — Kırıta kırıta şıkır sıkı r oyna Karamusallı süt nine iyiden i-| masını bilirsin... lâkin bir bardak, yiye maskaralığı ele almıştı. En ar|yıkadın mı kırarsın ha, diye kinli| kada ellerini biribirine çarparakibir sırıtma ile Gülsümün kulağına yapışıyor: “— Armut dalda sallanır ha.. canlar yakıcı şehlâ gözlerini bir sü-|al sana.. ben seni sevdim yar yar al züver bakayım, diye etrafı; kırıp|sana.. ben sana yandım, £ yandım yar yar, al sana diye krza tempo i- Maamafih büyük hanım artıkil. dayak atıyordu. İKİNCİ KISIM 1 Gülsüm konağa geleli aşağı yu bir buçuk sene oluyordu. İs- mail artık tamamile unutulmuştu. Hasan Fehmi beyin oğlu Nadir bir münasebetsizliği oldu; İbişe: — Sofra hazır mı? yemek ne var? diye sordular. Kız uzun uzadıya düşündük- ten sonra aklınca fevkalâde bir tu- haflık icat etti; — Alâ sinek çorbası, sıçan dol ması pişirdim, dedi. Öteki terbiyesiz sözler neyse ne fakat buna hakikaten tahammül e- dilemezdi. Sofada bir isyan va- veylâsıdır koptu; sinirli küçük ha- nımlar öğürmeğe başladılar. Seni ye Hanım: — Aman midem döndü. Şimdi kusacağım, diye kaçtı ve © ikinci Defler, (o dümbelekler, zilli du çalıyor, Gülsüm: Armut dalda, kız şanoda salla- nir, Ben sana yandım yar, yar ben seni sevdim yar yar,, Diye, işaretler yaparak, kanto! söylüyordu. Çocuklar bu defa da içerden: — Ulan göbek atsana, gerda- nmı ttretsene, diye bağırıyorlar- dı. İki partilik bir alafranga şan yapılıyormuş gibi ut başka hava- dan çalıyor, Gülsüm başka hava- dan okuyor, dışarda yine kıyamet maşalar arasında komşu kızmu! İgün kardeşlerile güzel güzel eğlen- artık yüzüne bakamıyacağım, dilc |. hürladeği ea) yorlardı. Maamafil: enametullah o| Gülsüm arasa Or heavy dukan yordu. Hele yüzünün hayali o ka! dar silikleşmişti ki bugün bir yer- ... de raslasa birdenbire © tanıyacağı Ancak insan sedası geldikçe eğ- şüpheliydi. Me ek lenmeli Oama bütün aklını da eğ Karamusallı süt ninenin söy- lenceye vermemeli! o günden son|ledikleri, peygamber sözü gibi çık ra Gülsüm ne vakit bir yolsuzluk, |mıştı. Ancak şu vardı ki Gülsü bir beceriksizlik etse büyük hanım|mün İsmaili unutması kâfi değildi; bu tiyatro eğlencesini onun başılayni zamanda ondan münhal ka- na kakmağa başladı. lan muhabbeti Bülende (o vermesi, — Oyuna gelince aklın erer, bebeği hakiki bir abla gibi sevmesi lâkin eline bir süpürge al da şu o-İlâzımdı. Aksi halde çocuğu gönül dayı süpür dedik mi otu ota, suyulrahatile ona teslim etmek mümkün suya katarsın ha, yahut: olamazdı. miş, konağa hoş birgün geçirt- İmişti. | Yunanistanda tütün ekimi ihracat ofisinin aldığı malümata göre bu sene Yunanistanda tü- tün mahsulü eyidir. Fakat zer'i- yat geçen seneye nisbetle azdır. Bu seneki tütün istihsalâtının geçen seneye nazaran yüzde 40-50 nisbetinde noksan olacağı tahmin olunmaktadır. Bu sene merkezi ve garbi Ma- kidonyada 104920 dönüm tütün ekilmiştir. Geçen sens 192836 dönüm ekilmişti. Şarki Makedon- yada bu sene 249500 dönüm ekilmiştir. Geçen sene ise 310 - 983 dönüm ekilmişti. Garbi Trakyada bu sene 95000 dönüm ekilmiştir. Geçen sene ise 88074 dönüm ekilmişti. Yunanistanda bu sene tütün zer'iyatının azalmasına sebep, 1930 senesi mabsulünün satılma- ması ve bu vaziyet karşısında hükümetin zer'iyatı tahdit etmek mecburiyetinde kalmasıdır. d Yunanistanda ziraat mezare iy zürram elindeki iyi tütünleri satın almağa karar vermiştir. satın alacağı tütünleri ti tikten sonra depolarda çek ve müsait zam: çıkaracaktır. “#ati lerden ven a visa. ar zürraa slam ee ettiği takdirdede zararı kendine ait olacaktır. Hükümetin bu işe tahsis ede- ceği para miktarı 170 milyon dırahmidir, bu para istikraz su- retile temin edilecektir. nn Şirket vapurlarile otubüslerin rekabeti karşısında Şirketi Hayriye hissedaran heyeti umumiyesi bugün fevkal- âde olarak toplanacaktır. içtimadı i otobüs işletmek pe Py yr her hangi bir grupla anlaşmak üzere idare heyetine salâhiyet verilmesi İste- Hanrmefendi kızı çocuğa itın- dırmak için elinden geleni yapmış fakat bir türlü bir netice elde ede- memişti. Bülent (hayli büyümüş- tü, Artık yanına yaklaşanların ağ- zını, butnunu karıştırmağa, etra- fına tek ve el ile gri saçmağa sevg gocuk Gülsümü de ikiatlarımdan e rum etmiyordu. Fakat hai iz bu salağa Mia bir taş gibi hissiz kalıyor, o tatlı gülüceklere (o dur- gun, kara bir bakışla mukabele €- diyordu. Maamafih bu kızın sade şefkat ten değil insanlığın hiç bir iyi vo gusundan nasibi olmadığına * şüphe kalmıyordu. Hanımefendi- an bu son tecrübesi de boşa çıkmış tr. Gülsüm adam olmıyacaktı. Ma- yası bozuk insana terbiye kâr eder mi? Bu düuyanın kölülerile pey* gomberler bile başa çıkmaktan â- ciz kalmış. Melek gibi bir ihtiyar kadın ne yapım? Onu sokağa atmağa hanıme- fendinin vicdanı tabii razı olmıya- cak, ötekiler gibi kendiliğinden defoluncaya kadar naçar çekecek ti. (Bitmedi)