— 2 — VAKIT 20 Haziran 1931 maa Rİ minenin yi Mısırlı tayyareciler bu sabah gidiyorlar Bükreşte toplanan tayyare kongresine Mısır murahhasları olarak iştirakten sonra tayyare- lerile dönen Kahire tayyare ce- miyeti umumi kâtibi Kemal Ulvi B. le Mehmet Şevki B. bu sabah Yeşilköyden hareket edecekler- dir. Tayyareciler Konya ve Ha lebe uğrayarak memleketlerine döneceklerdir. asırdan fazla bir zamandanberi her sene yaz mevsimini Bebek- teki yalısında ve köşkünde ge- çirmek itiyadında idi. Bütün kış sessiz ve hareketsiz duran bu yalı ve köşk, yaz mevsiminde hareket ve neş'e ile dolar, Be- bekteki fakirleri büyük bir se- vinç alırdı. Validei Hidivinin irti- hali bu fakirleri çok mahzun ValideiHidivininMısırdaki hay- ratı ve yardımları umum halk tarafından hissedildiği için, mer- humeye Ümmül Muhsinin yani ““Hayırperverlerin anası,, unvanı verilmiştir. Merhumenin cenazesi Mısıra naklolunacağı için orada kendi- sine fevkalâde merasim yapıla- cağımda ve halkın bu merasime en vasi mikyasta iştirak edece- ğinde şüphe yoktur. Validei Hidivi on beş yirmi gündenberi o rahatsızlanmış ve tedavisine çalışılmıştır. Fakat yaşının ilerilemiş olmasına mebni tedavi bir netice vermedi. Merhumun kerimesi Prenses Hatice Abbas Halime H, Ef. ile torunu Press Apdünnaim son dakikasına kadar yanında bu- lunmuşlar, gi merhumenin oğlu Prens Mehmet Ali ancak dün öğleye doğru Avrupadan şehri- mize müvâsalet edebilmiştir. Merhumenin (cesedi tabnit edilerek Mısıra götürülmek üzere hazırlanacaktır. Ağlebiihtimal salı günü herşey hazırlanmış olacak ve o gün merhumenin cenazesi oğlu, keri- mesi, ve torunu ile şehrimizde bulunan büyük maiyyeti tarafından Mısıra götürülecektir. VAKIT m Tefrikası : 8 YAZAN REŞAT NU Ri İsmailin boyu kadar, deniz kena-)çare — Yorganlınm tahmini gibi Gül #üm acısını bir iki hazmetti. Doğuştan peşin ve gamsız bir kız olduğu görülüyordu. Demir gibi bir vücuttu. Perkal basması gibi solmaz (o bir rengi Arasıra kahkahayı bastığı 21 eviniçi çin çin ötüyor- lu, çocukla o Onları peşine takarak © tarlalarda Dü Beşiktaş Vefayı Dün Taksim stadyomunda Şilt maçlarına devam edildi. Galata- sarayla İstanbulspor, Beşiktaşla da Vefa karşılaştılar, Dün sa- baya çıkan dört takımda mevsim bittiği balde hâlâ bitmiyen bu müsabakaları biran evel baştan savmak, bitirmek istiyen bir ha- leti ruhiye içinde oynadılar, Dünkü maçlar neticesinde Ga- latasaray İstanbulsporla berabe- re kalınca, ve Beşiktaş Vefayı yenince türnuvaya iştirak eden birinci, ikinci kümeye mensup 18 takım içinde nihayet en sona Galatasaray, İstanbulspor, Be- şiktaş ve Fenerbahçenin kaldığı anlaşılıyor. Dömifinal maçını bu dört takım oynıyor ve oynıya- cak. Bu suretlede iki müsaba- kanın galipleri nihai karşılaşma- yı yaparak Şiltin kime ait oldu- ğunu tayin edecekler. Dünkü müsabakâlar az bir seyirci kalabalığı önünde oynan- dı. ilk karşılaşma Galatasarayla İstanbulspor arasında (yapıldı. Her iki taraf da kuvvetli kadro- larile oyniyorlar. Yalnız Istanbul sporda - Orhan, Galatasarayda Kemal Faruki ve Mitat eksik. Hakem futbol heyeti reisi Basri bey. Müsabakanın ilk yirmi daki- kası Galatasarayın hakimiyeti ve hücumları arasında cereyan etti. Sarı kirmızılılar bu müddet zarfında dört beş sayılık vaziyeti intaç edemediler, Nihayet İdün- cü dakikada Leblebi Mehmet Necdetin güzel bir pasından is- tifade ederek ilk sayıyı yaptı. Bundan sonra Galatasarayın tazyiki devam ediyor. Ve 26 ıncı dakikada Necdet bir penaltı atışile Galatasaray hesabına ikin- ci sayıyıda kaydetti. Bu suretle İstanbulspor 2-0 mağlüp vaziyete düşmüştü. Fa- kat bu vaziyet sarı siyahlıları iyi ve gayretli oynamıya sevketti. İbenzetir; havadan geçen bir tur-Jsen na katarı ona göre (O Edirneden|Diye bağrışmağa erhan İsma-/artık kardeşinin ilin zevkıma göre mütalea yürü- başka bir semte gidemez; hi i bir yiyecek hakkmda nkü Şilt maçlarında 2-1 mağlüp etti Galatasaray İstanbul sporla 2 -2 berabere kaldı Tehlikeli hücumlarla sarı kırmı- nlıların kalesini tehdide başla- dılar. Nihayet bu gayret te dev- renin 35 inci dakikasında vadet- tiği golü verdi. Ve Istanbulspor- Is Salâhaddinin güzel bir firikik atışı sağ iç Galatasaray kalesine attı, Birinci devre bu suretle 1-2 bitti, ikinci devrede evvelâ müteva- zin hücumlar seyrettik. Bu arada Salâhaddinin bir serbest vuruşu kalecinin avucundan içeri girerek beraberliği temin etti. Bundan sonra her iki tarafın bir sayı peşindeki bütün mücadelesi ne- tice vermedi va tarafeyn 2-2 berabere kaldılar. Bundan sonra Beşiktaşla Vefa karşılaştılar. Bu iki kıymetli ta- kım geçen hafta Şilt için oyna- dıkları halde bir buçuk saatlik cidden zevkli bir mücadeleden sonra biribirlerine sayı yapamı- yarak berabere kalmışlardır. Bugün bu maç kat'i bir netice almak için tekrar ediliyordu. Ta- rafeyn bir buçk saat neticesinde gene berabere kalırlarsa da mü- sabaka on beşer dakikalık iki devre daha oynanacaktı, Filbakika maç vakit vakıt ge- ne beraberliği hatıra getirecek derecededir. Mütevazin bir cereyan takip ettikten sonra neticede bir sayı vaziyetini kaçirmıyan Beşiktaş takımı tarafından kazanıldı. Ha- kem Galatasaraylı Reşit Beydi. Beşiktaş üç oyuncusundan mah- rum, Oyun evvelâ mütekabil akım lar arasında oynanıyordu. Bu cereyan içinde ilk devrenin 18in- ci dakikasında Eşref uzaktan bir firikiği tamamlıyarak topu Vefa kalesine attı, Birinci devre bu suretle 1-0 bitti, Fakat ikinci devrede Vefa Beşiktaşın daha gavretli oyna- başka lâkırdı bilmez misin? başlıyorlardı. Bu vaziyet karşımda Gülsüm adını anmağa korkar oldu. Fakat bu defa da Kuvvete bakınız (Üst tarafı 1 inci sayıfada ) bulunanlardan bu bahisle alâka- dar olmıyan hemen kalmamış gibi bir şeydi. Herkes dinliyor ve kuvvetinin fazlalığından bah- sedilen bu adamın kuvvetini göstermesini istiyordu. Nihayet tecrübe için bir bakırkap isten- di. Ben de kendilerine bir ker- gir verdim. Pehliyan (kevgiri eline aldıktan sonra tetkik eder gibi bir vaziyet aldı. Evirdi çe- virdi sonra ehemmiyetsiz birşey yapar gibi parmaklârı arasına aldığı gevgiri yırtmağa başladı ve dört beş parça yaptı. Lâkin bizim gevgerin bu bale gelmeside iddiacıları tatmin et- medi.Bu vak'ada gevgerin inceli- ğini ileri sürdüler ve daha kalın bir şey istediler. Bittabi tekrar yeni bir şey veremezdim çünkü ben bu iddiaya karışmış değil- dim. içlerinden biri fırlayarak çıktı ve biraz sonra elinde kalın bir halatla döndü. Bu halat dört kat yapılarak pehlivana verildi. Salih pehlivan bunuda gevgir gibi parçaladı ve bu suretle bahsi kazandı. Haber aldığımıza göre bu yeni pehlivan, Çoban Mehmet pehli- vanla güreşmek üzere buraya geldiğini söylemekte ve bunun için hazırlanmaktadır. Salih peh- livan iş için belediyeye müraca- at etmiştir. Kendisine belediye iktisat işleri müdürlüğündamüna- sıp bir vazife verilecektir. Balikesir valisi Balıkesir, 19 (Hususi) — An- karaya gitmiş olan valimiz Öz demir Salim Bey Bursa tarikile şehrimize döndü. masına rağmen bir firikikten bir sayı kaydedince ortada gene bir beraberlik ümidi dolaşmıya baş- ladı.. Fakat Beşiktaş devrenin 35 inci dakikasında bir korner atışından sonra ikinci golü yaptı. Ve oyun bu netice ile 2-1 Siyah beyazlıların lehine bitti, Önümüzdeki hafta Galatasa- ray İstanbul Sporla Beşiktaş da Fenerbahçe ile Şildin mısfınihai müsabakalarını oynıyacaklar ve bu maçların galibi gelecek cuma nihai maçı yapacaktır. şırlar, “Haminne bakbu terbiye- siz.yine oduncu (masalını söylü- ie diye onu şikâyet ederler- li, Maamafih zaman ile İsmailin | | tülür; yağmur yağar (o Allah vere|başka bir şey çıktı. Nev Nihal kalladı büsbütün ortadan kalktı ve Gül İsmail sokakta olmasa, (gök gür-fa bir gece bir masal söylemişti: İsümde atlattığı fırtınadan yalnızlidi. Meslek d ler, “İsmail acaba korkuyor mu?,, Komşudaki büyük köpeğin boyuljşılan Yor rındaki tıflanlar İsmailin ikisi kalten âciz kalmış, Bir dardır. gün içinde © Gazetede Kilyosta (bir çocu- ğun boğulduğunu okurlar acep İsmail olmıya? Oncacık ço-|dında odun keseyim,, dem Fakir bir evde temiz — Anla- vaziyetinde bir bi- i çocuğunu o beslemek- gün onları peşine takarak bir odağ başına götürmüş. “Siz (o burada kardeş kardeş oturun ben şu tepenin ar- iş, Ço- <uk ne bilir? Belki Edirndene ka-cuklar babalarını bekliye dursun şıp denize girmiştir. Sonra İsmaile ait bitip tüken- mez vak'alar, macelalar.. o bir ağaca iki kuru (kabak as- mış ve baltasını omuzuna vurdu- İğu gibi kaçıp gitmiş. Rüzgâr Evdekiler bu İsmail lâkırdısınılestikçe kabaklar “tin.. tin, diye “ae > i evvelâ müsamaha ile, hatta bir az/birbirine vurur, çocuklar bunu Şimdilik vazifesi evdeki dört merhametle dinliyorlardı. Fakat|balta sesi sanırlarmış... Nihayet ibaretti, İgit gide sabırları tükendi. Tütün kutusunun ortalık iyice kararmış, sesin geldiği tarafa gitmişler. Bir! çocuklar|sanlar gibi o da genç : arkasma koşuyor, evin etrafında kovala-| yaptığı hesaplara dalmış ( büyüklde ne görsünler, babalarını ken-)olmu: maca, üzüm kütüklerinin arasın-|hanım bir zamandanberi başında|dilerini bırakıp kaçmış... Çocuk da saklanbaç oynuyordu. , İbissetmekte olduğu O karışıklığın|lar sabaha kadar dağda: Evdekilerin ondan bir tek şi-İGülsümün omuz a mırıl| o “Tin tinden kabacığım bizi bıra kâyetleri vardı: mırıl söylenmesinden ileri geldiği-|kıp giden babacığım,, diye bağrış- İsmailin adını ağzından düşür-|ni fark edince birdenbire kızıyor, |mi ia memesi ve önüne gelene ondan bah|avazı çıktığı kadar: “Kiz sus! gına Gülsüm besbelli (o Yorganlıyı setmesi. Halbuki bir oturuşta Ya”) geldi artık bu İsmail lâkırdısından,|bir oduncuya, kardeşile kendisini run somunla iki baş soğanın belini|diye bağırıyor, sinirli küçük ha-/kabak sesine aldanan ( çocuklara bülkmesine, geceleri başını yastığa|nımlar: “İsmail sözünü (o duyunca benzettiği için bu masalı kelime korkomoz horlamasına , o Börelgönlümüz bulanıyor,, diye şikâyetisi kelimesine bellemişti. içinde öyle derin bir hicran fa- ediyorlardı. uklar ne vakit masal iste- lan da kalmamıştı. Nihayet isyan çocukalara da'seler “Tın tın eden kabacığım., hi Büyük küçük demez kime rast-| sirayet etti. O İsmail derdemez|kâyesine başlar, © onlar “bıktık mutlaka bir yerini İsmaile/onlar hep bir ağızdan “Ulan ayı!jbu kabak masalından,, diye bağrı- tedavisiz gibi görünen bir ser- semlik, bir de ayakta durduğu vakit kucağında bir çocuk oturu yormuş gibi hafifçe kollarını kal- dırıp avuçlarını açmaktan iba- ret gülünç bir jest kaldı. Lala Tahir ağa otuz sene ev- vel Saraçane başında bir helva- cı dükkânmda çalışırdı. ki vazifesi sabahtan dar başında tablasile kak dolaşmak, kışın tahin hel- vası, yazın taze mısır satmaktı. Fakat başile çalışan ekseri in- yaşında! bir arızaya uğramış, boğazınd ştu. Hemşerileri: ceviz büyüklüğünde bir ur peyda — Besbelli kafandaki tablanın! ağırlığı boğazma vuruyor, sen bir ayak hizmeti (o bulmalısın, di- yorlardı. Tahir ağa bu nasihati tutmuş, üç mecidiye (aylıkla o vakit bir errkânı harp binbaşısı olan Şe- zifesi çocuk İalalığı idi. gençidertli ettiniz, diye idam mahküm Sabri Ef, nin umum! al nundan haberdar ol! anlaşılıyor di Umumi harpte İra cephesini mana iltihak etliği için da küm olan ve son günlerde gö Işıklar köyünde yakalanan iy kümu Sabri efendi isminde yana senelerce nasıl bir evde b8i ui cehennemi bir azap geçirdiğini yy lâtile yazmış, dünkü nüsham” 4 bu mahkümun Lozan mnahedesi zaran vaziyeti o cürmiyesini etmiştik. Dün bu mesele etrafında gös na müracaat ettiğimiz bir o muz bu mahkümun vaziyeti yesi etrafında bize dedi ki: # — İdam cezalarında müruli man otuz senedir, Sabrj Ef. NİN iğ san 1341 tarihli affı mumiden * # de etmesi beklenir. Bu keri ve siyasi mahiyet; haiz yp? den maznunen mahküm ao (yüz elli kişi müstesna) gi | affetmektedir. O halde Sabri © gf 1340 tan beri niçin saklanmakts ceksiniz değil mi? Galiba, ya kendisi bu g İistifade edemiyecek bir fil iy küm olduğuna kanidir, ya , af kanunu çıktığını İşitme ondan. Bakalım tetkik neticedf ye varır? memet Maraş yolundi, Gaziayıntapta (açılan bankası şubesinin açılma Mi de bulunan heyet oradan hareket etmiştir. izmir mi Osmanzade Hamdi B. , mize derdiği bir eli yolculuk ihtisaslarını şu anlatıyor: Maraş, 18 (Vakıt) — Ayıntaptan ayrıldık. A; aziz evlatları münevver ve deleri Maraş hududuna kadar "4 teşyi ettiler. Maraş ca # gönülden gelen bir d samimi bir istikbal göste temiz kanlı Türkçocuklar! Kılıç Ali bir kahrımanlık residir. Dağdan dağa bir dasitandır. Esbak Ci bacı Hasan Fehmi Ef. nin de konakladık. Müsahabelef milli mücadele günlerinin hatıratını yaşatmakla geçmi dir, işgal zamanında Ermi yi ve Fransızların gadrü itisafi wi raşın ber im e kara g gibi durmaktadır. Yurdu içi? M veren, kan akıtan Maraşlılar iy dut için her bir ferdi birer demir ve çelikten ör ' dağdır. Gönlüm bu dağa © kalarak dönüyorum. edi Osman zade H # Tahir ağa bugüne katil nesil yetiştirmişti. Fakat lığına tesadüf eden bu 40, sil kan kırmızı çıkmış, ö rahmet okutmuştu. Lala bir illet (| koleksilef men boğazmdaki ur evvelâ kadarken büyü” yüye bir yumurta nihayet mış bir hindikursağı bae bir guvatr haline gelmişti. gi Lala toparlak sakalı, çekmiş gibi sim siyah kalı ları, gaga biçimindeki A ler bunun de bir sokağa (kaçan kovalamak yüzünden nt iddia eder. Şimdi insanlar olan küçük bazı pek canını sıkarlarsa ”. rine karşı “Meretler.. beni