21 Mayıs 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

21 Mayıs 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Reşat Nuri'ye — Yorgun, argın matbaadan çıkmış tramvayla, eve dönilyordum. Başımda şapkam yoktu. Tamir ettirmek Üzere bir yere vermiştim. Koltuğumda, oku- nup da ertesi gününe tercümeye değer yanlar çıkaracağım fransızca gazete- ler vardı. Tramvayda, dalgınlıkla kadınlara mahsus olan yerlerden birisine otur-i muştüm. Kafam o kadar karışmış idi ki, ne yaptığımın farkina varamıyor- dum. Halbuki ayakta, iki genç kız duruyordu. Fuzuli bir nezaket gayret- keşliği ile değilse bile, talimatname mucibince, kadınlarm yerini işgal e. demiyeceğim için, yerimi onlardan bi- risine vermek mecburiyetinde idim. Fakat, yukarda söylediğim gibi, deh- şetli surette dalgındım. , Biletçi geldi. Kısaca: — Taksim, diyerek on kuruş uzattım. Bileti verirken bir şeyler söylüyordu. Fakat dinlemiyordum. O söylemekte devam etti, Nihayet, omuzumdan dokununca, kalkmaklığım için söylenmiş olduğu- nâ bükmettim. Hiç ses (o çıkarmadan kalktım. Fakat, biletçi, bana her hal de ağır sözler söylemiş olacak Oki, kalktığım yerde oturan genç kızlardan birisi ayakta, ve yanımda duran arak- düşma: İ — Bu biletçiler de ne nezaketsiz Yosanlar, dedi, belli ki bu adamcağız! bir ecnebi, her halde bizim usulleri" bilmiyor da buraya oturmuş. Arkadaşı cevap verdi: TI Şi KR olmasaydı, bu kadar ağır sözlere imu-, kabele ederdi. Hem bak, seyyah gali-| ba.. başı açış. elinde de fransızca Za- zeteler var. — Konuşsak mı dersin, Neclâ? — A. ne münasebet! — Hayır, onun için değil. biz Türk leri kaba adamlar zannetmesin.. ken- disine anlatalım ki tramvayda bu ön sıralar kadınlara mahsustur, ve bilet. vi çi ona, bunu ihtar etmiştir. Ni — Peki, istersen sen söyle, ben ka- rışmam. Bu mükğlemeden sonra, oturan kız ayağa kalktı, isminin Neclâ oldu-! gunu öğrendiğim kız onun yerine © turdu, kız da bana, fransızca olarak: İ — Affedersiniz mösyö, dedi, zan- nedersem ecnebisiniz. Hiç bozmadan ve ne tasdik ne de reddetmeden yüzüne baktım. Kız biraz| sıkılır gibi oldu ve koltuğumdaki ga- ezteleri göstererek: — Her halde fransızca biliyorsu- Fransızca olârak bu sözünü Hs dik ettim. — O halde, diye devam etti, müsa-| adenizle size izah edeyim. Gördüm ki demin biletçinin sözlerini anlamadı- nız. Burada âdettir, ön iki sıralar ka- dınlara mahsustur, ve erkekler, ayak» $a kadın olduğu zamanlar, bu sıralara pturamazlar. Siz bu usulü tabii, bilme diğiniz için size türkçe olarak onu İ- zah etti. İçimden bu garip hadiseye gülü- yordum. Fakat hiç renk vermeden ce yap verdim: — Teşekktir ederim, matmazel, pek lütufkâr ve naziksiniz. Doğrusu, bu kadar hassas genç kızlara malik bir memlekette bulunduğuma pek memnu num, Ve, genç kızın kim olduğunu öğ- renmek merakile — ne yalan söyliye. yim hem de güzeldi — hemen ilâve et- tim: — Ne güzel fransızca söylüyorsu nuz. Hangi mektepte okuyorsunuz. Vakta başlarında bere ve kıyafetle rinde buna delâlet eder bir şey yok idiyse de genz kızların ellerindeki çan tadan mektepli olduklarını anlamış. tım. — 00! dedi. mersi. Arkadaşımın çölinde çanta gördünüz de bizi mektep- 2 Ji zannettimiz, değil mi? Vakıa mektep e alâkamız var amma, falebe deği- “Tiz, hocayız. — Bu kadar genç! hangi mektep- te hocalık ettiğinizi öğrenebilir miyim? Bu suali pek tedbirsizce sormus tum. Genç kızlar “biraz fazla oluyor, bu da!.., der gibi biribirlerine bakıştı- Jar. Bu gafı tamir için: — Cür'etimi af buyurunuz, dedim, KEİ — 8 — VAKIT 21 MAYIS 1931 Fikret Adil İkisi de bunu öğretinde ağit bir yükten kurtulmuş gibi öldulâf; Öğle ya, bir ecnebi gağötöti; bir Türk mek. tebini ziyaret edebilir, ve tahassüsle| sabık şoförü rini yazabilirdi. Memnun, ve, her tür- lü izahat vermeğe amade bir “tavırla sordular; — Öyle mi? hangi gazetedesiniz? Şaşırdım. Bir an içinde aklıma fran- sizca bin bir gazete ismi geldi. Fakat yalan söylemiş olmamak için: — “Temps,, gazetesinde, İ diye cevap verdim. Genç kız gittik. çe cesaretleniyordu. Arkadaşını tak- dim etti: — 586 ımcı ilk mektep muallimlerin. den Neclâ Hanım, ben de ayni mek- tepten Semiha!.. Kendimi takdim etmek sırası bana “İgelmişti. Ne yapayım? Kararımı ver- miştim: — Bendeniz de, dedim, muharrir (Le Juste). Artık ahbap olmuştuk. Ertesi gün gidip kendilerini mektepte görecektim. i Bana icap eden izahatı o verecekler, derslerinde hazır bulunacaktım. Tam böyle tatlı tatir ahbaplık ederken, tramvay Galatasaraya gelmişti. Bir. denbire birisi: — O, merhaba Fikret Adil nereler. desin canım, diye seslenmesin mi? Bu, eski mektep arkadaşlarımdan birisi idi. Yanıma geldi, “olur mu ca. nım, “hiç gözükmüyorsun, tarzında sözlerle konuşmağa başladı. Semiha ile Neclâ, şaşırmışlar, bem Nihayet Neclâ, Semihaya, bana İ- şittirecek bir sesle: — Hep kabahat sende, gördün mü, bak, bizi aldattı, Semiha da: — Evet, yalancının birisi imiş, dedi ve ikisi birden indiler. — Evet, ecnebi olduğu belli. Öyle|yeyaz kesilmişlerdi. Ben de bitmiştim. ğu mevzuubahistir. Dünkü celsede “.. | Ertesi gün, Semiha Hanımın adre- sine şu mektubu gönderdim: Semiha Hanımefendi, Eğer, dünkü, | ne gibi şerait altında olduğunu hatır.' larsanız, benim hiçbir kabahatim ol madığını teslim edersiniz. tramvaydan inerken bana: — Yalancının birisi imiş!.. Dediniz, bunda da haksızsınız. Ben size yalan bir kelime bile söyleme dim. Çünkü ben hakikaten gazeteci yim ve (Vakıt) gazetesinde çalışıyo- rum. Pek âlâ bilirsiniz ki (Vakıt) m fransızcası (Temps) dır. Sonra İsmim (Fikret Adli) dir. Size küçük ismimi söylemedim. Aile ismim olan (Âdil) in İransızcası da (Le Juste) tür, Bu sözlerimi tahkik etmek sizin #- çin çok kolaydır. Eğer isterseniz, ya- rın, öğleden sonra gazeteye kadar tes rif eder ve bizzat anlarsınız. Arkadaşınız Neclâ Hanıma da hürmetlerimi takdim ederken, beni af- fettiğinizi de ümit etmek isterim... 3 Bu vak'ayı kendisine arkadaşlardan biri — Yahu, dedi, bunu bir hikâye di- ye yazsan al.. — Ayol, dedim, zaten yazdımdı, mü rettipanede dizildi bile, anlattığım Fikret Adil Gümrükler: Sul istimal tahkikatı devam ediyor iye müfettişleri tarafından lerdeki ötomobil lastik- leri sui istimaline ait tahkikata devam edilmektedir. Netice bir kaç güne kadar anlaşılacaktır. sisleme Meşhur Alman zırhlısı denizde Berlinden gelen haberlere gö- re Doyçland ismindeki yeni Al man zırhlısı denize indirilmiştir. Milli müdafaa natrı söylediği nutukta bu geminin sulh fikrile yapıldığını, Şarki Rusyadaki Ak man arazisini himaye edeceğini söylemiştir. Lİ Men'i muhakeme kararı verildi Bursa valisi ile Fethi B. ara- sındaki dava hakkında devlet şurası mülkiye dairesi men'i mu- ben gazeteciyim de, bu itiharla öğren-| hakeme kararı vermiş ve karar mek iste, © İ umumi heyete arzedilmiştir. AY ŞAN Aa MMA EYİ 3 “Bü “Zabita “Memurunun Yy Ağır cezada beş dava! Arap Mehmedi öldüren —Mazhar Osman B.in Galatadaki inhidam — Kadriye H.< Hikmet B. - Eski Musul meb'usunun katılini saklıyanlar Istanbul ağır ceza mahkeme- sinde dün rüyet edilen davalar arasında bir kaç mühim dava vardı. Rüyet edilen davalardan biri mevlevihane kapısında bir meyha- nede arap mehmedi öldürmekle maznun Zaferin davasıdır. Dün- kü celsede Makbule hanım, Ra- şit Efendi, Münire hanım ve di- ğer bir kaç şahit dinlenmiş, ha- diseyi teyit eder mahiyette iza- hat vermişler, maznun itiraz et- miş, neticede muhakeme şahit Bahaeddin ve Ahmet Emin efen- dilerin ve maznun vekilinin gös- terdiği diğer bazı şahitlerin cel- bi için on sekiz Haziran perşem- be sabahına bırakılmıştır. Kozanın meyhanesinde cinayet Bundan başka Şişlide Kozanın meyhanesinde Aptullahı öldür- mekle maznun Mazhar Osman B. in sabık şoförü Ahmet Ef. nin muhakemesi rüyet edilmiştir. Bu katil hadisesinin, Kiçe is- minde bir kadın yüzünden oldu- orada © bulunanlardan (Saffet H. ın mazbut ifadesi okunmuştur. Bu şehadette Aptullahı Ahmet Ef. nin vurduğu bildiriliyordu. Müteakiben, müdafaa şahidi sıfatile polis Naci Ef. dinlenil- miştir. Bu zatın “ Aptüllahı ki- min nasıl vurduğunu kimse bil- miyor. Hiç bilen yok!,, demesi Üzerine müddei umumi Cemil B. zabıt varakasının ve adli tahki- katın bilâfım ispata çalıştığını söylemiş, reis Nusret B. de vak- aya dair malümatı olduğu halde nasıl olup da şimdiye kadar mey- dana çıkmadığını ve muhakeme- nin bu safhasında müdafaa şa- hidi olarak geldiğini istizah et- miştir. . Maznun vekili Etem Ruhi B., bazan tahkikatın noksan yapılmış olabileceğini, müdafaa şahidinin sözlerinin mutlaka evvelce yapıl- mış olan tahkikatla mukayyet olmadığını söylemiştir. Diğer mü- dafaa şahidi polis Bedri EF, den de bazı istizahlarda bulunulmuş, muvacehe yapılmış, muhakeme diğer müdafaa şahitlerinin celbi için, on yedi Haziran Çarşamba on üç buçuğa kalmışlır. Galatadaki Inhidam Bir müddet evvel, Galatada Perşembe pazarında iki ev yıkıl- miş, neticesinde ölen ve yarala- nanlar olmuştu. Bu hadisenin tahkikatı da müstantiklikten ge- çerek ağır cezaya gelmiş, dün muhakemeye başlanmıştır. Evlerin sahipleri Bodos ve Ya- ni efendiler, mazmun mevkiinde- dirler. Evlerin yıkılmaması için lâzım gelen tedbirleri almadıkları kaydile dava edilmişlerdir. Bunlar, kendilerinin bir ihmali olmadığını söylemişler, Serandi kalfa isminde 70 yaşındaki bir şahit, kendisinin evde tamirat | yapmadığını, duvarları badana ettiğini anlatmıştır. Dava, şahit | celbine bırakılmıştır. inhidam neticesinde zarara uğr- yanlardan yalnız ikisi davacı s- | fatile mahkemeye gelmişlerdir. Hikmet B., Kaplıcada imiş İ Kadriye H. tarafından, hak- | kında sui kast tahkikatın yap- tığı sırada kendisine hakaret et- | tiği iddiasile sabık müstantik | Arap Mehmedi öldürmekle maznun Zaf- Hikmet B. aleyhine açılan dava- nen, dün de esasına girilememiş tir. Hikmet Beye tebligat yapı- lamamıştı. Bursaya yapılan tebligeta baş mübaşir Baha Ef. tarafından verilen meşruhatta Bursa ağır ceza mahkemesinde Hikmet Be- yin bulunmadığı bildiriliyordu. Istanbulda Bulgar (çarşısındaki evinde hizmetçiye celbname ve- rilmiş, imzası alınmış. Fakat, mahkemeye bir istida gönderen Hikmet Beyin zevcesi Nedime * Hanım; “Zevcim tedavi için Gö- nan kaplıcalarına gitmiştir. Ne | zaman geleceği belli değildir. Bu tebligattan haberdar olama- mıştır. deniliyordu. Günene, hem avdeti ihtimaline mebni Bursaya, hem İstanbuldaki ikametgâhına, hem evvelce ağır ceza reisi sıfatile çalıştığı Ban- dırmaya, -evrakını halefine devr için uğrayabileceği mülâhazasile- tebligat icrasını ve muhakemenin on haziran Çarşamba günü sa- at on buçuğa bırakılmasını ka- rarlaştırmışlır. Mahkemede < davâcı -srfatile Kadriye H.ım. zevci Faik B. hazır bulunuyordu, Katil maznununu saklıyanlar Bütün bu davaların rüyetin- den sonra, sıra, bir müddet &vel Beyoğlunda bir kadın meselesin- den eski Musul meb'usu Nuri beyi Seyrlsefaindeş Vapurcular İtilâf; müz akim kaldı Haber aldığımıza göre 5 ? inle Karadenize işliyen vapül rasında bir ;müddettenberi deni den itilâf müzakereleri, $ göstermiş olduğu birçok lara rağmen akim kalmıştır. Bu münasebetle Seyrisefgin si, ferdi olmaktan fazla m ç vetini alâkadar eden bu iş kat'i harekete geçmeğe karar tir. Işittiğimize göre Seyriseftini pur ve eşya navlunlarında bİF tan azami tenzilât icra edecek taraftan Karadenize işliyen rın adedini arttıracaktır. Bu tarzı hareketin, yıll müzmin bir surette devam edet memleket servetini sureti d. j rardide eyliyen bu rekabeti ize” ceği kuvvetle ümit olunmak! s9 nn 004 ön a hilâfım yoktur, haberim o dedi. Reis Hâsan Lâtfi B. in il üzerine, ifadelerden evin ÜÇ hı olduğu, birinde ev sah ikisinde kiracıların oturduğu aşıldı. Müddei umumi Tahkikat bitmişti, Müd mumi Cemil B., mü dirdi. Şöyle söyledi: — Altı ay evel, esbak meb'usu Nuri B., B bir kadın yüzünden tahkikat hakimi Arnavut hakkında tevkif kararı müzekkere kesilmiş, zabiti harriyata başlamıştı. Ma rinde polis birinci şube # lüğü, Hacının Bulgaristan# çacağını haber almış, i ve denizden tertibat ittihaZ miş, Hacı Büyükdereden ! binerken yakalanmıştır. | Tahkikat neticesinde, l j ij Wi karısı Caniş H. m, Davutp ki evlerinden bir odayı i marifetile Hacıya dir İ 12 ay müddetle evlerinde kira mukabilinde, daha * rusu her iki taraftada olması dolayısile hemşehrilik” retile, sakladıkları, sabittir. * rek sakladıklarına delil şunu kaydedebilirim ki Had | kek olduğu ve hasta bulu ğı halde iki ay odasında mamış, yiyeceğini, giyeceği. nesi getirmiş ve bunu gör“ halde ev sahipleri şüphe mişlerdir! Esasen Caniş H “Anası, asker kaçağıdır. P duymasın, dedi. Katil o bilmiyorduk,, diye hâdiseyi ” öldüren Arnavut Hacı diğer ismile | etmiştir. Joliyi O birkaç gün evlerinde Ceza talebi . saklamak ve kaçmasını temine Firar teşebbüsüne $' çalışmakla mâznün olan Receple | Hacmın kardeşi Şevki “M karısı Caniş ve ibrahimin mev- | fetile o Galatada pilavcı “i kufen muhakemelerine © geldi. ! bim elde edilmiş; ibrahim: Bunların davası, katil maznunu | lata taksisinde çalışan Hacının davasından tefrik olun- | Hacının muhakemesi, | muştur. otuz mayıstadır. Dava, basitti. | Maznunların Hacıyı evlerinde bulundurdukları- na dair ikrarları vardı, Bunlar- dan Galstada pilâvcı. ibrahim, yalnız katıl maznununun firarını temine teşebbüsle maznundur. Maznunların isticvabından son- ra, şahitler, Hacıyı kaçarken ya- kahyan taharri komiser ve memur- ları, maznunlardan Receple ka- rısı Canışin evinde kiracı âmele Mustafa Ef, ile Makbule H. din- lenildiler. Zabıta memurları, nasıl yakaladıklarını anlattılar, Musta- | İ fa Ef., “Ben, eve geç gelir, er- ken giderim. Bunun saklandığını | görmedim, farketmedim,, dedi. Makku'e H.da “Bende işe gi- derim sabahleyin erkenden ve geç vakıl gelirim eve..... sözde Bahri EF, nin otomobiline ona Davutpışada bir “ği müşteri ahp Boğaziçine ceğini söylemiş, evden almışlar, Unkapanı yolu ile i yeye gitmişlerdir. ibrahit raklığını yapan Aliyide panında otomobile bindi" dır. istinyeden Büyükde lanan Hacı, oradan ç nerken yakalanmış, ib otomobilin içinde ele Vaziyet, sarihtir. Her ö$ nün da, katil mazoununun ji kaçmasını temin için i bareketlerinden dolayı, © nuhunun 296 ıncı j0 bince tecziyelerini isteri” Bundan sonra, mazour e kili Fazıl B. müdafaası" if lamak üzre, muhakem* yirmi altıncı Salı günü talik edilmiştir. 4 ç 4 g” ci

Bu sayıdan diğer sayfalar: