Mark İvevn V il | 'Ağbet etmemiş olmaktan zi-İMİZ., ha ca Yazamadığına inananları etli olarak tanıyacağız. lerini daha ilk müsveddele Z bir şekle sokabilmek içi satırlar, yenilediği kâğıtla. 2 Yoktu, Her iün, sabahleyin rde başlı Ii , şlıyan çalışmasın, p üne doğru bitmesi lâzım. y çe ündelik programına koy- ,, — Yazdıklarının yekünu 1500 si Yardığır Şaman vazifesini Ya- nmağı kendisine vadettiği ' Vakit gelen bir dost, onu gi S1 başında meşgul bulurdu. » Mark Tveynin faaliyetin. air bir fikir alınabilir. Fa z bu zati mesguliyetleri ara- h, © bir de kendisinden delâlet Seni matbuat heveslilerine mu. İh, de bir müsamaha ve zekâ- “uplar göndermesi vardır ki: iy t bulmuş olması yahut Za “kısmını bililtizam hasre- ©, Sayanı dikkattir. olmanın sırrına, meşhur 5 bu türlü, kendisine tama. Bençlerle mektuplaşmasın *deceksiniz, Ka, Pasöteyi istiyorsunuz? , b yi uz. Bence doktorlar, ra- ,, Satlar, hocalar; mi mimarlar, lir: » ressamlar, o mühendis. t a Seneler ve avuç dolusu para Çam üzre daha mütevazı! a Yel b l Ması, tecrübe görmeniz z İlim; İğ, Olmak için bütün vasıfları A rağmen ve en ma, istiyeceksin. r ? — Oraya tavsiyesiz gideceksin. Ne'den, mutat bir tavsiye mektubu gözle. ketle titriyerek sordu: takı» FZa gösterdiği halde yar-! iz ir döstu, nüfuzunü kulla, Denim ve ne de bir başkasının adını mekteydi. Fakat inkisara düşmedi ve yaş vereceksin. Yalnız kendi adımı. N i olmadığı için hâlâ hir ndan şikâyet eden bir! eş © takaddüm eden. mek oldu: tümamen riayet ede Ü İâmızın neye ; ” Köse Raif Pa anlaşılacaktır. Çün-| miş. dağ nlp münakaşaya konu —— VAKII — a 8 | lazeteci olmanın sırrı Amerikalı mizah muharriri bir heveskâra yaz- dığı mektupta İN Tüveyn için (tembel bir adam))bir yer temin ede i akat onun çok ve fasılasız| Gazetenizi kendiniz intihap edebilirsi. Meşhur ceğimi vadediyorum. Bu haber, genci deli edecekti. Vs. Yegüne istediğin / tadın sözünden kıl kadar şaşmıya 'a-'leri kadar... Buna mukabil bir şey »İ ini sevinçle yuzdı. Beğendiği gazete-|lemiyorsun meni tee pürin, Eslen met Ruhi Bey Bulgaristandan, Eşref :İmin ismini verdi.. Mühim bir gazete nun lütufkâr da, hotgâm da olsa! Bu Şefik Bey Mari Belden nekadâr hah- talima- ini, ” “| A) Insan, tab'an eli açık, vergili ya.| da vazifen, ta k Y Ml ratıldığı için, cidden, hamüskârane ve|ronuna yetiştirmektir. O da sana ayni ali yüzlü fakat kılığı, kıyafeti kaba z İbilhassa parasız çalışmak istiyen herjü€reti teklif edecek. Ve sen ötekini red: H Sadece İstidat ve tekemmü)yangi ÖNERMİŞ İşimde “Kullanniağa |dedip olduğun yerde kalacaksın, Pasaklı kalın ÇENERL bee bir-iş ve mukabilisİhazırdır. ! ; > B) Alıştığı, hizmetinden memnun ücretle teklifler vaki olabilir. Fakat ann klişe memuruna birini soruyordu, bile gitseniz, çıldırdı-İkaldığı bir memurile insan arzusu hi-| 9505 patronun ayni şernitle seni kul-| çakat duyamıyorduk. Klişe memuru te eleri ihtimalinden kav|lâfına işini paylaşır. Ve ondah yeni|lanmağa taraftarsa yerini değiştirme-|beşirli, mürekkepli parmağile şairi gös mak, zannettiğiniz ka:İbir adam çıkarmak zahmetine katlan.) n€ doğru bir hâreket diyemem.,, Mıyacak. Ehliyetinizin bir|ması bir zarurettir. Şimdi bunları tahlli ve tatbik ede- 3 — Para istemediğini söyliyecek- yaptı. Onu aldılar. Bir ay geçmemişti yal DiL YOLUNDA ihtiyacı var? lu Mehmet Fuat B. “Bir harf ile iki Mir diyor. » b i İ dışardan durgun gö-|üzerine titremektedir. Çok kızıklı bu v a alman kararlar © mes'elede azadan bir kısmı dilimize alı saydı elbette bu da yapılırdı, ancak vu a lışmakta olduğunu hile. nacak yabancı kelime ve oklara, 5 e imlâ bahsi ets'asli imlâlarımızla yazılmasını, diğer y Yete nit o haberler kısmı ise, kendi harflerimizin tasavvu- eş Zaman yüküne gesltüna göre ifade edilmesini İltizam et. k dayanabilecek lügat ki mekteler imiş, bahusus ki asli imlâlar ik. İl, <ümenin dışarsında ile yazmak için alfabemize bir takım : a, mak çağı henüz harfler dahu ilâve edilmek lâzımgeliri — Bu iki nazariyeden hangisi daha Lâtin şekillerinin okabulümüze saik 19331 ———— le Dilinden halk, köylü, çiftçi kelime İlerini düşürmiyen genç şair, hemen İher şiirinde — Celâl Sahir Beyin ka: |gmdan, Mehmet Emin Beyin coğrafya- dan bahsedişi gibi — nasır; toprak, ça» g 9 mur, başak gibi kelimeleri habire kul- IVOT lanırdı, 4 İ Aman yarabbi onun bu kelimelerden bahsederken öyle bir heyecana düsme- İş hakkında belli başlı bir fikrin yok-'şı kullandığı bir silâh bir müdafaa de- tur. Tembelce oturmuktan o kadar bik! vardı, ne can dayanırdı, ne kafa... tan ki; hayat, artık bir yük oldu sana.| (oOOnün bu meselede bü kadar heye- ”? Hemde istedik.) <an göstermesini yadırgayanlara'kar- si bek, 54 kullandığı bu silâh bir müdafaa de İlili vardı. Selim Sırrı Bey İsveçten, Ah tedbirle sen oraya gireceksin. sederse genç şair, de o delilini o kadar 4 — Öyle oturup sana iş bulmaları:|sık ileri sürerdi. O canım delil de şu: nı beklememelisin. Gözetip işi kendin — Ben köylüyüm, derdi, damarla- bulmalısın. Bulamadın mı! onu icat e-İrımda çift süren amcalarla, amcazade deceksin. lerin kanı var. Burada bu şehir konfo- Sokaktasın. Yazılmağa lâyık bir hâ-ru içinde — Allah ye ne v konfor ördün. Hemen idarehaneye ko-j'Sinde yaşıyoruz — çatlıyorum. iğ #özmekinini “İmer ein Genç şairi şehirlilere düşman eden : : - sebep bu akrabalardı. Onlardan kız 2- ee: beğ seyleri eesiliye doğrudan) arak toprak, nasır, saman gibi kelime doğruya senin yazmaklığına müsaadelerle dolu olan manzumelerini okur, edecekler. pardon bağırırdı. Bir sabah bakacaksın ki yazını bas- Köy, köylü, çiftlik, çiftçi; bu dört mışlar. Birçok kelimeleri de tayyedil-| yüz dirhem şehirli olan gençte garip miş. Hem de en güzel, en kuvvetli o bir heves, bir özentiyi ifade eder keli- lanları! Bu sana hesaplı davranmağı| melerdi.. Zaman Şazi ee öğretecek. Az zamanda emniyetli ve ğumuz için onun yanın. ka t yap pek tabif merhaleler katederek kendi- Mp ger kl, süt dökmüş kediler gibi ni tahrir hey'eti arasında bulacaksm.| O Dururduk diyorum, çünkü altı gün Bunu nasıl ve ne zaman kazandığını|denberi ona toprak, nasır, çamur, sa- kimse sezmiyecek, pan kelimelerini yasak ettik. Kendisi 5 — Bu zaman zarfında lüzumuna)|de açamıyor ya, açsa da susturacağız... kanast hâsıl olmuştur artık, Bununla Şairle bir idarehanede çalışırız. Ge beraber henüz ücretten bahsetmiyecek-| Sen ÜR ikindiye doğru o bir masada, sin. Bu öyle bir. mes'ele ki: kendili-| ben bir masada çalışıyor, arada bir ga zete müdürünün duvarlara astırdığı seçmişti. Fakat bu, onun mümtaziyeti ğinden hallolunacak: Günün bizimde| a hikemiyatı ihtiva eden kâğıtları ni gösteriyordu. Mark Tveyn İM, Zİ beğenmerlim. Cür'etkür | #0 yazdı. Gönderdi. Muvaffakıyete doğru! “Davamız şöylece hulâsa olunabi- bahsedecek. Muayyen ücretle sana iş memişti: Nurullah Ata uğrayıp san'a- bi zetede bir yı ia e ğini ağ Li yine çalışıyorduk. Sıkıca çalış Seni meslektaşlardan birçoğu xaten mağa da niyetimiz vardı. Çünkü onun; tanımaktadır. Bunlardan birisi senden ardı, arkası kesilmiyen misafirleri gel teklif edecekler. Bu vaziyet karşısın-İtın (neseser) olup olmadığı hakkında derhal bu hayırlı haberi pat| konferans başlamamıştı. ii o 'alışıyorduk. Tam bu sırada genç, P e şında uygunsuz bir şapka bulunan bir 6 — Öteki gazeteden daha yüksek genç kapının önünde göründü. Matba terdi. Genç köylü sırrta sırıta yanına İnanır mısınız? Genç namzet; bu türlü talimat kar.) Karsısına oturdu. Bize karşı tacirden, Şısın kalacağını belki düşünmemişti. y o ri tahsildarı gibi kabasaba olmağa 1 — Beğendiğin idarehaneden bir işl Belki de yarınki patronuna, meziyet- gayret eden şair, bu hakiki nasırlı eli 'örinden iltizamkâr bir lisanla bahse-|tiksinerek sıktı ve sesi garip bir neza- — Efendim, beni mi aradınız, ne tiyorsunuz? Misafir, sandalyesini 'büyük bir hüsnü niyetle müracaatini Mt e isin. Diyeceksin ki: İstediğin yalnız iş-İki; tahrir hey'etine girdi. Ikinci ayltı: Rig Tveyn, böyle. yazma: İçen ibarettir. Ne Iş olursa olsun. Şartonu başka bir gazeteden istediler. Pat- » Büny, koşmuıyacaksın. Sen siler, süpürür der-| ronle görüştü. Ve ayni ücrete mukabil biraz dağınık kalaen ler, toplarsın. Kalem yontar, mürekkepleski yerini tercih etti. $ olmalı ki daha sistema | doldurursun. Kopya edersin. Her şe- — Beni tanımıyon mu? Yanlışlık olacak! — Heç yanlış Genç köylü, bu cevapla birlikte ce- olu mu? Mark Tveyne, son defa ondan bah- yin yerli yerinde bulunmasına bakar. sederlerken: Cenubi Amerikada bir sın. Öteve, beriye Koşarsin. binden lâppadak bir şey çıkardı. Bu ği Herhangi şeyi, her şeyi yapmağa|nı söylüyorlardı. Yevmi biir gazetede size 'müheyyasın. Bu, böyle anlaşılmalıdı yevmi gazeteye başmuharrirlik yaptığı nesne, şairin çerçevelenmiş ve üzerin: deki camı ortasından kırılmış bir res EM. mi idi. Şair: N Mademk garp ile birleşmek istiyo- ylü Akraba — Ah, bu behim resmim! dedi. — Evet senin ya, ben Haymanadan geliyorum. — Ya... orada bizim amcanın çocuk- ları vardır, ne haldeler? Köylü genç dişlerini tamamije göste rerek sırıfti: — Amcanın cocuğu mu, dedin, o be inim yahu, amcanın oğlu benim... | Jkollarını bu masum yüzlü akrabanın İboynuna dolasın: yağız çehresini ö; sün öpsün ve sonra Hamdullah Suphi i Bey gihi: İ — Kardeşim, aziz köylü kardesim, bana Anadolu toprağının kokusunu ge tirdin! desin. Ne münasebet., Cöbinden bir cigara çıkardı. Onu ağır ağır yaktı, Sonra söy- liyecek lâkırdı bulamıyanlars mahsus bir durgunluda sordu: — Hang: yoldan geldiniz? Allah Allah. Haymanadan hangi yolla gelinir, ç HABickkdanyak-uo?ık zbm föy y kg Fakat sair lâkırdı kıtlığında aşsma- lar buduyordu.. Yan gözle beni süzüyor, böyle kı. lıksız ve kaba bir akrabası olduğu için kendisini kinayıp kınamıyacağıma dik- kat ediyordu. Ne bir kahve, te bir çay, ne bir ci- gara ikram etmeden sıkıntılı bir iş ya İpar gibi ayağa kalktı. Haydi “gel de, İdedi, seni vapura bindireyim, evin yo lunu öğreteyim, Sen git, ben gece geç vakit gelirim! Köylü, camı kırılmış resmi bu sefer kara gözlerinde bir tasa ile ve dişleri. ni açıp gülmiyerek cebine koydu. . : Halbuki o, koynunda sık sik baka baka camını kırdığı bu resim sahibin den bu şehirli ve şair akrabadan neler lummuştu, kimbilir meler beklemişti? Mehmet Nurettin İ Bekledim ki şair yerinden fırlasın, Hayat Bilgisi Hayvanlar Moharriri Hüviyet Bekir Hanımm bu eseri hemi hoca Ti ee Safiye Bekir hem talebe iç hayvanlar âlemini tanr meraklılar için çok, ama pek çok fay- dalıdır. Eserin bir kısmını tabii ilimlerin geldi.. Lâübali bir şekilde elini sıktı, garihçesi teşkil ediyor. İkinci kımısda hayvanların tetkikinde nazarı itibara topraktan mopraktan bahsederken bir) «nacak esaslar tetkik edilmektedir. Diğer kısımlar da hayvanlar tetkik & dilmektedir. Bilhassa bu noktada 0- kuyucularımız çok faydalı, çok dikka- isjte lâyik bilgilerle karşılaşacaklardır. Safiye Bekir Hanımın eserinde en biraz daha'güzel taraf, bizde simdiye kadar hay klaştırdı; birkaç gömlek daha sIrrt-İ yanata, tabiate dair yazılan eserler çok muğlük çok karmakarışık bir halde meydana çıkarmak adeta esas olduğu — Hayır efendim, tanıyamadım., ide temiz, Selis türkçe ile herkesin anlıyacağı güzel türkçe ile yazılmıstır. Hüviyet Bekir Hanımın en yeni u- sullerle hazırladığı, en güzel resimler. le temiz bir tabı ile basılmış olan kitabı muallim için, talebe için ve meraklı ka ri için tükenmez bir hazinedir, fakat öz dilimizin sıhhatle ifadesi k|bokus değil) vatman, may, poker ve ruz, ilmi mevzuatı aynen almak mecbul|çin de, bu harf lâzim, hatta elzemdirlaffınıza mağruren; monşer ve bonjur riyetindeyiz. Yoksa ilk yözağrımızı na-!(H) ile (ha) farkı ağır veya hafif vua xibi eksik olası sözlerin imlâsı ehem- ya? olamaz. He çıkağı (mahreci) hepten ay Bu birliğe erişmek için alfabemize!r; olan ve uygunluk kaidesile benliği bir takım harfler katmak zarureti ol-| ni değiştirmiyen bir harftir, Bunu tek rar ediyorum, ihtiyacımız kat'i kesen- karki iddia küçük olduğundan böyle! kestir. takım takım ithalâta lüzum yoktur. Yunan alfabesindeki odeğerile (x) — Lâtin alfabesi bizimkinin ayni gibi-| harfini alfabemize almakla gün batı. dir. Fazlası (0) ile (x) harflerinden) sından aktarılacak ıstılahlara karşı "birincisini safra sayıp bordadan attık. surat eksiten noksan ortadan kaldırıl. İkineisinin lâtincede ses kiymeti bizim Söyle ki ii i(k) le (s) mizin yekünudur. Meselâ: .. “e ği mea ER R l sıli yabancılar kendi Kıyafetlerile ya- (ex) harflerimizle (eks) yolunda güc.) ..". disi, “İni.imlâları değiştirilmeksizin almıp Tüksüz eda edilebilir. Hicbir mahzuru! : e i Ğ “3 i yelek Peuniiin i yazılır. Türkçe söylenişleri ise çifle inde ii; x Mİ ii geyşa ii (İİ kayrak (parantez) içinde mektep kitap ©) kiymetindedir. Bu Konsen) iarımızda belli edilir. İlmi gidiş dünya ise alfabemizde yazık ki eksik bırakıl) ça böyledir. file boşamış oluruz. Biribirimizin ilmi yelle uyuşmaktan ibaret gibi ise de he miyeti haiz değildir. Söylendiği gibi dilini anlamadıktan kelli! değil mi | hakkında böyle bir sanış asla vüruşlu | yazılır. . Nevyork şehir adının oraca söyleni $i Nivyork iken hiçbir mantığa ve biz ce bir temele dayanmaksızın bunu Nevyork biçiminde okuyup yazmak gibi gülünelükler bilmeyiz dilimizde we vakte kadar daha sürecek. Her hâlde türkçemizi kazasız ve zorluksuz oku- ikmali çok arzuya değer. (Ka) (k) yı Kiyef telâffuzuna düşürmiyecek müsta - İkil hir uzatma işaretine ve (n) ni lü. zumunda sağır kef çıkağı ile okutmak için üstüne konulduğu garp transkrip siyonlarında görülen ufki metti malüm çizgisini de kabul edecek olursak alfa bemiz savtiyatımızın içinde sıkıntısız. ea yerleşeceği dedirginsiz bir yapı © , hı yle kulağa çalınan va doğru? mıştır. Çünkü alfabeyi kurarken göze! o Fransızcadan, ingilizceden, alman: | tur. Bir harf ile iki işaretin bu tansr- i Ni, toprakta baş bağla- a LN İ Lâkin alfabemiz'olan en birinci sebep, garp ilim ve e olaya mi, Bunun her|debiyaj dünyasile birleşmektir. Çürkü|ajlınan hedef Osmanir türkçesinin diya cadan ve ilâh... geçecek teknik veya|. hı“ adan teshihinilgün doğuşunun pınarı şimdilik kuru-ilektlerini de eda edebilmek gayesini spor ve emsali sözlere gelince onların kisi dmacisayi yapilan, vekIİIİM Çeri e Sümeni & yalm suygılmuştur. Bu tezin ikinci kısmı hakkında kayramamış. Şekil ağırlığı ile. belleni- beynelmileliyatı yalnız telâffuzundan |2U almıs olan ebelerin elbette mehare alâkadar sayılaşüphe edenler olsa bile, birincisini tas şin kolaylaştırılması zahir emel edinil.' ibarettir ki her yerde bunun berraklığı tine delâlet eder. N Ş k ” - 4 ! ke*mr da bu gaye dik etmemek mümkün değildir. miştir. Değil Avrupai ıstilahlar için, bile pek iddinya gelemez. Boks (aman, Köse Kair paşa oğlu Mehmet Fuat