IBu resim kimin ? arm geçen sene sergide teşhir olunan yağlı boya ç Ya bu ? © da karımın, bir pasaport fotoğrafından büyütülmüş .. El yazısı Hayvan muhabbeti Mnlik bir maznunu istintak e-| | Muallim, derste hayyanlara karşı u, “elindeki kâğıtları o uzatarak|$efik davranmak lüzumundan uzun w < zadıya bahsettikten sonra küçük çocuk lena, bu yazının sizin yazınız|lardan birisine sordu: “im yemin edebilir misiniz? — Söyle bakayım çocuğum, dedi, se ROM efendim. N iyi e Xİ, bu yazılar sizin el yazınıza muamele eder mi? «zor mu? İ Çocuk: Agir benzemiyor. İ — Evet, diye cevap verdi, çok sever. Hatta geçenlerde bizim beygiri trmar eden uşak hayvanın vücudünü biraz acıtmış diye babam ona öyle bir dayak attı ki az kalsın, ölüyordu. nin baban hayvanları sevip onlara » bu yazınm sizin el yazınıza “İğine de yemin edebilir misi- . B By ”*t ederim. yon cevap üzerine müstantik S6 m Şu talepte bulundu: Mi de İde birkaç satır yazı yazıp aplün; mukayese yapalım. Y, pa emem 1 diye cevap verdi. aa hayret içinde: İ ağ veremem ne demek? diye KN Ok, Maznundan şu cevabı aldı: Uyup yazmam yoktur da on Yerli tacir Mahkemede sarhoş *lefton başında ayn biri, otelin telefon odasına! lefon ediyordu. Bir başka! * odanın kapısımda tel inde bekliyordu. Müstacel| irak sordu: a m e ng N duyul . “iğ Jon gün hapis mi? yiv, — muyor, bir şey söylediği. garhos aci acı güldü: ki ada, İla daşerda bakiye — Ne beş lirası, dedi, benim cebim b, rı tükendi. İçeri gİr-| 4. eopu topu elli kuruş var! Ai , : M4? demi; B 'n ine hâkim başını sal diş emindenberi telefon başında ME tek a ti » çı İladı ve dedi ki: » kırdı ettiğiniz yok! di- “hk, Da * eden adam, cevap verdi: iü, Vol * sarma telefon ettim. Dur * Söylüyor, meseydin, şimdi güzelce bu nakti ceza yı verir ve hapisten kurtulurdun. Şişmanı tahkir büs yonunda asabi bi dolaş du. Bir müddet müfettişe yaklaşt 1 tutmayınca Zenei, A, muş, sonradan görme ii Yolu, Şem (Limuzin) i içer: kt, bing an aşağı iniyordu. en bire telâş etti: h Madam, dedi, frenler işle.) yesizce davrandı. i — Ne yaptı madam? m an, bu telâş üze Ti verdi; yp 9Mobili durdur da ine adı, Adamın biri fazla sarhoşluk ettiğin| y den dolayı mahküm edilmek üzerey-| gi için babasile annesinden müthiş bir — İşte bütün paranı meyhanede ver Aşırı derecede şişman bir kadın oto a gelen bir — Müfettiş efendi, dedi, şimdi bura) dan hareket eden otobüsün biletçisini tecziye ediniz. Bana karşı gayet terhi — Ben tramvayda İken araba tama- mile doludur, yolcu alamayız! diye ba ğırıyordu. Ben indikten sonra (üç ki- » biraz da yayan yürü-|şilik yer açıldı!) diye bağırmağa baş ilâç etiketi Çiftçinin karısı eczanede reçeteleri yaptırırken eczacıya şöyle bir tenbih- te bulundu: / — Kuzum, ilâçların hangisi kocama.) hangisi beygire aittir üzerlerine güzel ce yazıverin. Çift sürmek mevsimi yak laştığı için beygire bir şey olmasını is| temiyorum, Yüzmek memnuiyeti Adamın biri soyunmuş, denize atıl yüzmek üzre idi, Tam bu sırada bir zabı na yaklaştı ve; — Efendi, dedi, burada denize gir mek memnudür. Onun için içeriye gir meyiniz. Bu ihtar üzerine soyunan adam su ratını buruşturdu: — Peki madem ki böyle bir yasak var, onu ben soyunmadan evvel söyle seydiniz ya. dedi. Zabıta memuru cevap verdi: Fakat burada soyunmak memnu dir. memuru ya değ Rakabet yüzünden.. Hapisanede bulunan mahpuslardan birisine sordular: — Neden hapse girdin? — Sormayın birader, bir rekabet yü zünden bu dert başıma geldi. — Nasıl rekâbet? — Canım, o hükümetin o çıkardığı banknotların aynını piyasaya çıkardım da onun çin... Tabloyu takdir Bir ressam, sergide teşhir ettiği tab loları bir arkadaşına gösteriyordu, bir aralık bir levhanın önünde durup sor du: — Bu levhamı nasıl buluyorsun? — Aman dostum mükemmel, insa- na yemek arzusu veriyor, —Tuhaf:sey; 'birigurup İevbasmiın neresi yenir — Ya gurup levhası mı? ben bol do mates sal, yapılmış bir tabak ye- mek zannettim de... Baba ve sevgili Baba ile kız arasında: — Kızım, buraya her gün gelen bu genci benim gözüm tutmuyor, — İyi amma, babacığım onun da gö İzü sizi tutmuyormuş, dün söyledi... eşya fiyatını nasıl anlatır ? Roman ve yalan Bir romancının oğlu yalan $ Jazar işitmişti. | Aifladı, ağladı ve sonra göz yaşları nı silerek babasına döndü, dedi ki: — Ne vakit yalan söylesem hep böy le azar işi bi yalan söyleyip para babacığım? Sarı tehlike Mektebin birisinde Çinlilerden bak- seden bir muallim sordu: kazanacağım | yor musunuz? Çocuklardan birisi atıldı; rine bırakılmış bir muz kabuğudur. Yalan müsabakası Üe kişi yalan sına giriştiler. Birincisi : yorum. Tikincisi: — Evet, dedi, gayet güzel var, yledi- gözleri / Şoförün cevabı Bir şo iti diyor ki: zin şehir dahilinde fazla sürat Ni gittiğiniz ve yaya yürüyenleri ikaz) etmediğiniz, bu sebeple kazaya mey. dan verdiğiniz söyleniyor doğru mu?) Şofür cevap verdi: — Efendim doğru değildir. Ben ö nümdeki insanları oradan kaçırtmaki için hem korna çalar, hem küfür ede; rim. i İstintak eden müstan Bisikletim var Köyün papası köy delikanlıların dan birine nasihat ediyordu: — Oğlum, sen birçok masum kızla rm kalbine ümit vererek kendilerini kandırıyor muşsun. Bu doğru değil Senin üç köyde ayrı ayrı üç tane ni şanlın varmış. Bu nasıl olur? Bu suale çocuk şu cevabı verdi: — Papas efendi bisikletim var. Üçüncü nikâhta Altmışını aşmış bir ihtiyar nikâh) dairesinde üçüncü izdivacını tescil et tiriyordu. Nikâh kâtibinin imza için kendisine verdiği kalem o kadar fena idi ki bir türlü yazmak bilmiyordu. Adamcağız uğraştı, uğraştı, yazama dı, Nihayet kalemi asabiyetle masanm üzerine bırakarak: — Bana bak kâtip efendi, dedi, üç defadır bana bu oyunu oynuyor, fen kalem veriyorsun. Bir daha sefer ken di mürekkepli kalemimi beraber getir: jceğim. Kızın arzusu Baba, kızını vermek istemediği bi talibe dedi ki: — Kizim bi me bağlıyamaz. Talip de şu cevabı verdi: — Öyleyse, uzun müddet kalmamalı! istikbal meselesi Baba ile oğul arasında: — Oğlum artık büyüdün, biraz de çalışıp kazanman lâzım. Onun için sa ün hayatımı bir sersi evinizd: ğim, gelecek hafta işe başlarsın! fabrika sahibinin kızı ile evlenmek ni yetindeyim. | Üçüncüsü: — Yahu, ne doğru sözlü adami nız! dedi ve müsabakayı kazandı. arsı orüm. Ne zaman sizin gi- — Çocuklar, sarı tehlike nedir, bili- — Evet, dedi, yaya kaldırımı üze- lemek müsabaka. — Şu karşıdaki kuleyi görüyorsu- nuz ya, onun üzerinde bir sinek görü- gümrükten yeni çıkardık. — Acaba rengi solar mı ? — Hayır Efendim , üç aydır ruyor, bir şey olmadı. na fabrikamda münasip bir iş verece- — İyi amma babacığım, bu işin is! tikbali parlak değil. Ben çalışacağım VAKIT8$ MAYIS 1931 — Mintanın düğümleri Karı kocanın her sabah ufak bir kavga yapmak âdetleri gibi idi. Ya kadın önce başlar, yahut da erkek bir kusurunu karısmın yüzüne Yu- rurdu. Bir sabah yine böyle bir sahne ol du, Erkek tamamile giy nız mintanını üstüne giyerek aşağı inmişti. Suratı bir karışt. ka yine bir gürültü kopacağını anlıyor- du, Sordu: — Ne var kocacığım? — Kad, sana kırk defa şu min tanları dolaba kaldırmadan evvel düğmeleri var mı, yok mu? diye bir yol bak derim. Senin kulağıma gir. mez. Yine mintanda bir tek düğme yok; bunu nasıl giyeceğim. — Kocacığım... — Kocacığım mocacığım dinle mem, tatlr diller döküp kabahatini mi örtmek istiyorsun, — Hayır fakat beni biraz dinle! — Hem düğmeyi dikme, hem de seni dinliyeyim! — Canım mintanın düğmeleri var. — Nerede var? — İçerde.. — İçerdeki düğmeden bana ne! Ben mintanm üzerinde düğme isti- yorum, d bi Kadm güldü, ve: — Kocucığım, dedi, mintkhii “ii.” zerinde düğmeler tamam, yalnız sen ters giymişsin de onun İçin farkede- miyorsun, aI Hastanın harareti Doktor hastanın karısına sordu; — Tenbih ettiğim gibi kocanızın ha |raretine baktınız mı? — Evet efendim, komşudan bir ba» İrometre aldım, göğsüne koydum. Beş dakika sonra baktım (pek kuru) yazi yor. Onun İçin kendisine bir kadeh bira içirdim. İyileşti, kalktı, işine gitti, Kaybolan havlu Karısı kocasına çıkıştı: — Geçen gün bize gece yatısma £6 İtirdiğin arkadaşın pek itimada şayan İbir adam değil... — Neden anladın!... — O gittikten sonra bir tane harlu- muz eksildi de ondan. — İyi bir havlu muydü eksilen? — En iyisi kocacığım, hani üzerin- bir otel ismi yazılı idi. İşte 0... İde — Hanım Efendi, bu kumaşı tavsiye ederim.Çok modadır, camekânda güneş altında du-