Avcılar avlarile beraber (Dat tarafı birinci sayıfada) ayak altında gibi görünüyordu. Orma-i na sarpçı olarak Polönez Nikola ve Şükrü çavuş gideceklerdi. Posta bağ- landıktan yarım saat sonra, pek uzak tan Nikolanın sesini duydum. Biraz sonra köpekler salmıya (başladılar, köpekler dağın mukabil tarafında bek liyen avcılara doğru yol aldı, 4, 5, el silâh sesi duydum, uzakta ne oluyor, ue bitiyor bilmiyorum... Köpeklerin çıkardığı domuzlar mu- azam brmanm içinde dolaşıyorlardı. sen vaktimiz pek azdı. Yalnız bir posta kurabilecektik ne yapabilirsek bu bir tek postada yapacaktık. Postayı bağla dığımız zaman Karpuzdere arkamızda, sağ tarafımızda Kocadere bataklıkları kalıyordu. Önümüzde Karpuzderenin büyük kocayemiş çatakları, bu yük- sek çataklarda domuz sürüleri muhak kak surette bulunuyordu. Dere ile dağ #rasındaki çayırı bir gece evvel domuz lar alt üst etmişlerdi. Domuz sürüleri- nin taze izlerini kestirdik, o sarpçılar kopoyları bırakır bırakmaz kıyametin kopacağı yüzde yüzdü. İki büyük çata Vakit geç, ortalık oldukça karardı, postayı bozmak lâzımgeliyordu, hooop. hop, hop... diye bağırmaya başlamışlar dı. Ben ve 'Turhan Bey, avcılarm top- landığı yere geldik, ne var ne yok... Yukarda iki tane domuz vuruldu. Pos tanın içinde daha çok domuz var, ne| çare ki akşam oldu, köpekler daha de- muzları kovalıyorlardı eğer dağda gör. düğümüz oduncunun sözünü dinlemiş olsaydık, pek çok domuza tüfek atıla- caktı. İkinci günün avı tatsız oldu. N tiesde dört domuz vuruldu. Fakat eğ: Tenmedik... İki gün zarfında 7 adet do-| muz vurmuştuk. Bir gün daha avlan- dıktan sonra İstanbulda koluyca, zah- metsizce avdet etmek cidden bir mes'e- Te idi. Nahiye müdürü Nuri Beyin delâ- letile Sadık Efendi kaptanın motörünü temin ettik. Sadık kaplan her türlülyor, fakat mesafenin uzak olduğu için maddi menfaatlerden feragat ederek'ne olduğunu anlıyamıyor. Bir diğer do bizlere büyük bir misafirperverlik yöslmuz da Hasan pehlivana çıkıyor, peh- terdi, bu adamcağıza dü müteşekkiriz..İlivan da o domuzu tepeliyor. Bir üçün Son gün maateessüf yalnız öğleye cü domuz da Ahmet Efendiye çıkıyor. dar avlanabilecektik, hava patlamadan; Ahmet Efendi de domuzun hakkından Çınarcıktan hareket etmek icap. e geliyor, bu esnuda beş tanelik bir sü- yordu. Gece köyde Karpuzderede ya-İr domuş da fırsattan istifade ederek pacağımız avın tertibatını nldık, ku-|postanm işinden çıkıyor fakat daha mândayi yine Süleyman Efendiye bı.|postanin içinde domuz var, köpeklerin raktık. İşte Karpuzderedeğiz... domuz.) takip ettiği sürü postanm içinde dağı- ların sürüler halinde bulunduğu mera)ltyor. Kopoylar en büyük domuzun izi- lar.. Evet O mübaliğa (değil 20 Tik Yöİni bırakmıyorlar, o tek azılıyı beş ko- luk domuz sürüleri bu dağların herjpoy postanın içinde bir kaç defa dön- çatlağında yatıyorlar, Üç gündenheri|dürüyorlar. Nihayet azılı kurnaz çıkı- buralardâ avlanmasını ne kadar arzu|Yor postanın açık kalan bir tarafından ediyordum. Hoş buraların da acemişiltekrar atlıyor, kendisini Kocadere ba- idik, yolları, domüz geçitlerini, patika-|taklığına atıyor ve kurtuluyor. ları İyi bilmiyorduk. Süleyman Efendi Kocadere bataklığı Mazurya batak- nin gayretile ilk post kurduk, esa-'lığı gibi lânet bir yerdir, Oraya ne ki ğı iyice kapattık, sarpçı Polonez Niko la beş köpekle ormana daldı. On daki-| ka sonra kopoylar domuzların başına lar yerinden kımıldamiyorlardı, Niko- la köpeklere cesaret vermek ve domuz ları yataklarından oynatmak üzere ha geliyor. Nikolanın sesini duyan av: cıların kalpleri çarpmıya başladı, sürü rinden oyaadı. Beş kopoyun çıkardı- yor domuzlar dağın tepesine doğru yol almıştı. Yukarda iki tüfek patladı, bu esnada diğer çataktan köpeksiz olarak bir diğer sürü domuz kalkıyor, bir tane si arkadaşlardan Salibanm önüne çi- kiyor, bir kurşunda domuzu yuvarir yor, ikinci bir büyük domuza da atı. LA; Yazan : Hüseyin Rahmi Toy Caizeyi bardak içinde birlmıyan Umrani Bey şimdi artık her balık gibi avladr. Artık onu oltasısİşey idi. Centilmen kavalye, dansör, nm ucunda biliyordu.. Fakat file-ledip, şair, konferansçı, salon ada- sofu kandırmanın müşkül olacağı-|mı... , : Agi nı seziyordu. Kendini ona ne nam Caizenin gönlünü kendi sin dikildi, köpekler sültyor fakat domuz) havaya iki el silâh attı... ha geliyor..! gı kalın ines sesler, benden uzaklaşı-| la takdim edecekti? Şimdiye kadar biribirine benzemiyen bir çok mes leklere girip çıkmıştı. Bar garson- luğu, şoför yamaklığı, gazete muh- birliği, sonra bir fırın iltizamında ortaklık, komisyonculuk... Ve daha daha arkası gelmez meslekler.. Nis hayet gönüllerini şiddetle teshire muvaffak olduğu birkaç paralı ka dımın semahatlerile çulu (düzdü. Cebi para gördü.. Yüksekçe sosye telere sokuldu. Her boyaya girip kan bu gencin yaşı henüz yirmi al tı yirmi yedi idi... Şe Hiçbir meslekte dikiş tuttura- ne perçinledikten sonra ortaya bi lâkırdı çıktı. Kıza başka bir talip zuhur etti... Çok zengin muteber ve tahsili mükemmel oğlu Bey... Bir müsamerede Ümrani Bey Caizeyi tenha bir köşeye çekerek: — Seni başka bir kocaya veri- yorlarmış öyle mi? Şeref — Böyle bir lâkırdı var amma abam henüz bana açıktan açığa bir teklifte bulunmadı... — Bulunursa ne yapacaksın? — Tabii şiddetle reddedece- tüccardan bir zatın ahlâk, terbiye| ' Muhtelit mübadele ko- | misyonunun bir tebliği Istanbul, 13 (A.A) — Muhte- | lit Mübadele kemisyonu 15 şu- bat tarihli Istanbul gazetelerinde | sureti atide müstahreç ilânınâ | alâkadarların yeniden nazarı dik- katini celp eder. Bu ilâinda mün- İ deriç usul ve merasime tevfikı bareket etmiyenlerin' tazminat taleplerinin bizzarure reddedile- ceğini beyan eder: “İstanbulda bulunan etabliler- den istanbul belediye hududu haricinde mutasarrif bulundukla- rı emlâke mukabil tazminat al- mak üzere istida vermiş veya verecek olanların, bu talep ve is- tidalarına ait muameleleri biran evel, nihayet bir mayis 1931 ta- rihine kadar ikmal etmeleri ve bunun için de ellerinde bulunan verasat ilmühaberi, tasarruf se- nedi, vergi kâğıdı veya makbuzu gibi vesikaları ayni tarihe kadar Muhtelit Mübadele komisyonuna “Mis sokağı üçüncü kat, tevdi etmeleri ve bu komisyonun ka- dastro kayıtlarını buldurup çıkart-| masını mümkün kılacak mütem- mim malümatı mezkâür komisyona | icabında bildirmeleri rica olunur. İ o“Muhtelit mübadele komisyo- | İ nu yukarda izah edilen tarz ve şekilde tamamlanmamış olan taz- minat talep ve istidalarının hiç | rrsrizazarEnnr2 1544802) 2OMARAEE EEE EŞE, pek, ne de avcı girebilir. Sarpçı Nikola ormanın içinde bar bar bağırıyordu kö pek gönderiniz, postanın içinde domuz İdolu... hakikaten domuzlar Nikolanın| Jetrafında sarpın içinde dolaşıyorlardı. İBuna rağmen postaya devam etmemize | imkân yoktu. Rüzgür ziyadeleşti, Çi| narcığa avdet edip hareket'etmemiz lâ| Zimdı. Postayı bozduk avcılar toplan: | dı, dört domuz vurulmuştu. Dördüncü domuzu Polonez Emil vurmuştu, iki do İmuz da avcılar tarafmdan yaralanmış- ji Üç günde on bir domuz vuruldu. İeğer üç gün Karpuzderede avlanmış o- Isaydik bu yekön yirmi domuza çıkardı Belki de daha fazla. Çınarcıktaki arkadaşlarla veda e- dip motöre atladığımız zaman denir oldukça kabarmıştı. Arkadaşların hep si domuza tüfek attılar, bilhassa Sali ba üç günde 3 domuz vurmuştu. Tur- han Bey de büyük bir azılı vurmuştu. Bana hiç tüfek atmak nasip olmadı. Fakat domuz vuran arkadaşların neş'e- İleri, zevkleri, bende güyu domuzların (on birini de vurmuş gibi bir şevk yaşa- İtıyordu. | | | | Sait Salâhattin | Avam Kamarasında Hindistan mes'elesi ünülmemiş tehlikeli ve kariben “ şevvüşe ve halta bir felâkete m olmak istidadını haiz bir mahiyeti telâkki eden kimseler (o arasmda ge ve memnuniyetin opek zajf olduğ" söylemiştir. M. Churehili muhafasii fırkanın Hindistandaki yuvarlak nat konferansında temsil edilmemesi Londra, 12 (A. oy * muhafazakârların Hindistanda icra €- dilecek olan müzakeratla teşriki me- İsâiden imtina etmek niyetinde bulun. duklarına dair olan beyanatmı siyasi mahafilde tevlit etmiş olduğu yeis dün mumileyhin Avam kamarasında OHin- İdistan hakkındaki münakaşalar başlar pi ken muhafazakârların hattı hareketle. tinde M. baldwin tarafından ittihas”. İrinin geçen senedenberi tebeddül etme-/nan ve hükümetin programını bati miş olduğu suretinde (o vermiş olduğu |başa değiştiren karara müzaheret # İahat üzerine şiddetini kaybetmiştir.tir. Muhafazakâr fırkanm Londiğğ İMumaileyh muhafazakârların yalnızlakdi muhtemel bir konferansa işi. Hindistandaki yuvarlak O masa konfe- bilâhara karar altıma almabilir. Mi ransı müzakeratına pek vasi bir mik-İfazakür fırka, bu (o hususat hal yasta iştirak etmenin aleyhinde bulun- hüküm vermek serbestisini muh duklarmı söylemiştir. İetmiştir. Fakat bu hal muhafazak y M. Churchill, Hindistan © için tam/rın hükümetin müstakbel bütün bir dominyon vaziyetinin mübeşşiri bir'liflerini ihlâskarane bir surette vel rejim olmak üzere mes'ul bir üme-jetmiyecekleri manasını tazammun”. te sahip bir Hint federasyonu vücüde! mez. OM. Churchill, nutkuna hiti İxetirmek hususunda © mutabık kalmış rirken şu sözleri söylemiştir. “Biz olan zevatın tebrike ( şayân olmalarıjyonlarca Hintlinin efkârına hiçbir için bircok esbap mevcut olduğunu fa-)man tahakkuk etmiyecek olan her kat bilmukabele Hindistanda vukua gejvi müphem fikirlere doğru müncü len son hadiseleri mabehengüm iyi dü.İolmak müsaadesini buhşediyoruz.» İ ermirereer aramama meram mez ! bir veçbile is'af ve intaç edilmi- | yeceğine şimdiden alâkadarların | Deniz itilâfı karşısındâ Vashington, 12 (A.A.) — Japon dikkatini celbeder.,, nm Vashington sefiri ile hariciye Mecliste müzakere edile- cek kanun lâyihaları Ankara, 13 (Telefon) — Mec- lisin pazartesi günkü içtimamda rüznameye alınmış mühim kanun lâyihaları vardır. Bu meyanda bilhassa Askeri, mülki tekaüt kanununun 6 ıncı maddesinin tef- siri, hayvanların sağlık zabıtosı hakkındaki kanun tadilâtı, key- eti mabsusaca haklarında dev- let hizmetinde kullanılmamaları- na karar verilmiş olan avukat- ların barolardan tasfiyesi, Kon- ya 'ovası" sulktza idaresinin 927 senesi hesabı kat'isi, Kütahyanın Ortakireği köyünden Ahmet oğ- lu Hüseyinin ölüm cezasının tas- diki, tahlisiye idaresinin 927 se- nesi hesabı kat'is, iskân tasfiye kanun lâyihası, Emlâki Milliye taksitlerinin © tecili kanun lâyihası vardır. Teftiş edilecek Verilen haberlere göre Maliye vekâleti şehrimizde bulunan ma- liye müfettişlerine emlâki milli- ye, defterdarlık, muhakemat iş- lerinin teftişlerini bitirir bitirmez inhisarların da teftiş edilmesini | bildirmiştir. Bu meyanda tütün ve müski- rat inhisarları ciddi bir teftiş göreceklerdir. hakkındaki | retl erkânı arasında vukua gelen addit hususi mülâkatlardan sonra iki hükümetin Fransız — İtalyan niz itilâfına karşı hattı hareketle! yekdiğerine müşabih olduğunun di şıldığı zannedilmektedir. İngilterede intihabat Londra, I2 (A.A.) — Muhafaza İmeb'uslardan birinin istifası üzer, Salisburide yapılmış — olan kısmi | habatın neticesi şudur: İ Muhafazakârların namzedi olar Robertson 15,800 rey İle intihap miştir, di > Liberailerin namzedi Mistvers* İterman, 9,388 ye amele fırkasınif' zedi M. Cock in 3.939 rey almıştır İtalyan torpitolar! Cezayirde Paris, 12 (A.A.) — Tan gaze İ Cezayirden istihbarma göre $ İmuhribinden mürekkep bir talyaf jlosu Cezayir limanma gelmiştir. Jitilâfının akdedilmiş olduğu şu s1 jda bu ziyaret Akdeniz öleminde İsız — Italyan birliğinin bir delili | telâkki edilmektedir. | Gandi tuz çıkaraca Borsad, 12 (A.4.) — M. Ga İtuz çıkarmak üzere bu ayın on di de Hint okyanusu sahilinde kâin şehrine gitmek niyetinde bulun *oldüğu haber verilmektedir. i Iğim.. banın otoritesini yenebilir mi? — Ümrani şüphe etme benim! sana.olan aşkım babamın benim üzerimdeki otoritesinden daha kuv vetlidir... - Kabul ediyorum. Fakat bir-| leşmemizi baban kat'iyyen redde-! derse onun bu nüfuzunu nasıl kr- racaksın? — Senden başkasına varmıya-| icağıma emin ol.. ! — Bunu da kabul © ediyorum. Benden başkasına varma lâkin ba» sil olacak? — Bu türlü müşküle uğrıyanlar İne yapıyorlarsa biz de onu yapa” rız? — Ne yapıyorlar? — El ele verip intihar... Ümrani Bey bu çocukça fikre içinden güldü. Fakat (zahiren bir şey sezdirmiyerek: — Bu müşküle bir çare aramak imkânı dururken biribirimizin ol- madan bu genç yaşımızda niçin ö- İlüme atılalım?... — Bu imkânı benim zavallı ak — Senin bu şiddetli reddin balam kavrıyamıyor, söyle. Dediğin gi bi olsun.. — Bana kaç... Caize bu teklif. karşısında âni| olduğunu bil.. Bunu iyice Zİ bir şaşkınlıkla durduktan sonra: — Olur mu? — Niçin olmasın? — Sonra babam beni imez mi? -— İntiharı babanın reddinden sıkıştırdı.. Fakat kız umu! daha ehven mi sanıyorsun? reddet-| — Babamın katı reddi iğ dıktan sonra dediğin gibi f ederiz.. il İ. — Son çarenin dediğim yerleştir. Ondan evvel baba 5 a muvaffak olürsak bu dahs O ay içinde filesof Csizeji if! İcarın oğlu Şeref Beye vi a 4 metanötle babasının bu — Ölüm her şeyi kapatır. Lâ- karşı durdu. kin sağlığında redde uğrıyan bir| Filosof artık parladı: na da varamadıktan sonra hal na»! kıza kimse iyi nazarla bakmaz. | — Umraniye varmak li — Beni dinle güzelim. Şimdi|ğma gelen bu güzel kısmeti ! her şeye takdim ile icabına görelsun değil mi? hareket edeceğimiz bir emelimiz. (— Evet baba... yeli var. Biribirimizin olmak.. Bir baba| © Zamane kızı swaliri hiçbir vakit sulbi kızını reddede-'da sıkılmıyorsun... vi bigi Böyle ciddi bahis ger b i le mak olmaz. Yalan mı söyl mez. Bu lâftan ibaret bir şeydir. Önümüzde geçireceğimiz bir fırtı- İSizi aldatayım mı? Siz bize eti tavsiy? na var. Bunu inkâr edemem. Evve- lâ bir dargınlık olur, Sonra het şey İsavar. Barışılır. Bu hakikat birçoklaçık yürekli olmayı lemsalile sabittir. İmiydiniz? | Caizenin gözleri bu teklifin aça| o — İşte ben de açık icağı maceraları seçmek için bir söylüyorum. Benim ii hab İmüddet boşluklara dalıp çıktıktan! bul etmiyorsun. Ben de **” İsvan çBitmedi) | l