İK m mi © oiçinden bir kadın ile bir erkek kalk © terdikten sonra onu da temizlemekti. > Otomobilin bütün huzı ile ilerliyor, dö- # ai Mİ N . ii — 6 — VAKIT 24 ŞUBAT 1931 Dostluk, Aşk, ölüm nemeçleri syni hızla geçiyordu. Birkaç yerde araba az kalsın kapaklanacaklı. Şoför Ahmet garajdan arabasını çi kardı. Taksim çeşmesinden su almak için, elinde bir bensin tenekesi, yürü-| Fakat o aldırmıyor, hızını gittikçe ar- dü, Fakat sakalar çeşmeyi zaptetmiş|tıriyordu. Sant 60 kilometreden 70, 80, lerdi. Bekledi. Sabah saat sekizdi. Sa-J85 e kadar çıkmıştı. Amerikalıların yemin .. içti, hir sigara Yak-|golf kulübünün olduğu yerde ağaçlık» t ve ri daldı. Ahmet Feridiyeli Leman: düşünü. : o. geldiği sansın Mehmetin »- yordu. Leman aklıma gelince Ahmedin — Şişli tarafmdan gözüktü. O da ayni süratle geliyordu. İkisi de otome-i göğsü sıkışıyor, tuhaf bir haller olu- ve yordu. Bu kız onun kemiğine kadar iş- billerden biribirini tanıdılar, ve Ikisi lemişti. Fakat Lemanın dostu şoför/de ayni garip intikam arzusile biribir- Mehmet belâlı bir adamdı. Ahmet bu. lerinin üzerine sürdüler. Bir saniye ma biliyordu. Nasıl bilmezdi ki mektepisonra yer yarılıyormuş gibi müthiş bir idiler, küçükken incirliğe in- çatırtı oldu, iki otomobil şaha kalkar cir çalmağı beraber iiderler, yukarı gibi arka tekerlekleri üzerinde ayaklan mahallenin çocuklarile baş öynamağa dılar ve iç içe geçtiler. ortaklaşa çıkarlar, gündeliklerini art| imp Arap salihin iki çifte sandalım! beraber tutar, gezerlerdi. Amma, sev- Bir az sonra Ahütetle Mehmedi, el: dn ba. Arkadaşlık filân dinler mi? (o /eti göğüslerine geçmiş olan direksi- İşte Ahmet, üç gün evvel Mehmedin |Yonda, gözleri yerlerinden uğramış, ve dost sofrasmda ilk defa gördüğü Lejyüz yüze buldular, mana tutulmuştu. Leman da ona gizli gizli ve Mehmetten korka korka bak-| mışlı, Bir aralık ayni şişeye uzanan el-” leri biribirine dokunmuş, ikisi de, kız- gm bir maşaya değmiş gibi birdenbire, ellerini çekmişlerdi. i Sırası gelmiş, Ahmet (o tenekesini! doldurmuş, Taksim meydanını geçerek. arahasınm yanma geliyordu. Birdenbi re bütün huzile gelen bir otomobil önü. ne çıktı. Ahmet, tenekeyi elinden fır. Imtatak kendini karşı kaldırıma dar attı, döndü, baktı, Otomobil o durmuş, Be VAKIT — Istanbul Ankara cad- desi VAKIT Yurdu Telefon, idare 54370, Yan işleri YAYI halarla gülüyorlardı. Bunlar Feridiye, li Lemanla, Mehmetti, Ahmet fena halde kızmıştı, —i İsun be, dedi, böyle alay mi Pazar günleri Müküfatlı çocuk, vlur. lecektim. Sah * — Mizah, spor, Mehmet adamâkıllı içmişti, Akimen'ğ | Perembe « — Gençlik ve sinema şaka yapmak istediği Ahmedin kızma! sayıfalarile sına içerledi. haftada üç gün dolçun ve cazip — Ne olurmuş sanki, bir tane del» ;;münderesmin 52 sayıfa çıkar © solör eksik olur . Ahmet dişlerini gıcırdatarak ilerle di: Doktor — Ulan, dedi, yanmda aftos var di- Hafız Cemal ye fiyaka mr yapıyorsun? p i ikta z Dahili hasta ıklar tedavihanesi He deli - gibi slmaştn, cumadan misada ber gün öğleden son- Mâhakkak v b e m ağ ae Ni yöyimemek tizordu m ve çocukların duhiliye hastalıkla- Mehmet güldü: 7 nni Divsnyolundu 118 numaralı bu- ren li eee e #usi tahinesinde tedavi €der, Telefon rekli olmuşsun eskiden böyle değildin. ma sma ll Hoşuma gitti amma.. Otomobilin kapısını açtı, indi, Ahme-| din yakasmı tuttu; — Amma bana geçmez evlât!, Diyerek balyoz gibi yumruğunu! kaldırdr. Fakat tam vuracağı sırada Leman: — Bırak, vurma, l Diyerek atılmış ve koluna asiiyaişte.! | Mehmet önce şaşaladı, sonra ai İngiliz lirası Kr. Iİ GO dönerek: «TE. etabı Desarl — Gir, otur, dedi, yoksa senin de..ğ * * Sie Yusuf Ahmet, Lemanın önüne gecmiş, Belga cebinden çıkardığı ingiliz anahtarı e aha; linde, tir tir titriyordu. Ze Fran Kısık bir sesle: ; Leva — Yoksa?!.. ih . Koron Diye sordu. Sing “ Pezeta Mari Zi Vengö 2olej o Kufaş 1 Türk lirası Dine Çervöneç Kuruş Meseleyi anlamak icin Mehmede bü kadarı kâfi idi. — Vay kahpe vav! dedi, tevekkeli demindenberi bana Ahmedi sormuyor- dun!.. Ahmede dönerek ilâve etti: — Ben de seni mert bir arkadaş sa- ulak naflım, insan dost sofrasına oturdüsİğ , ieriz degiliz, Ze. 1Dolar Amerika) ,| Sözünü bitirmeden yürüdü, Ahme İğ20 Frask (Fransız din suratına bir yumruk vurup yereİğe'i Uniya serdi, Lemanı kolundan tuttuğu gibi o Füank. MELE otomobile attı ve Şişliye doğru çekti. po ei 0 Frank Şisriçrel Etraftan koşuşup Ahmedi kaldırdı.İğaoLers (Bulgar) Tar, ayılttılar. 1 Florln (Felemetk) Ahmet hiç sesini çıkarmıyordu. Gi-|ğt0Kuron (Çetesiovat? dip o da otomobiline bindi, ve Mehmu-İğ Sivar (Aaaa. 1Pezera İspanya! din peşinden pa 5 1 Rayşmari | Almanya? 1Zleti "Lehistan; Mehmet Lemanı doğruca Haci Os-İğ & Pengö iMacaristan | man bayırına götürmüş, orada onu se-İğ2vLey (Komanya) kiz on yerinden bıçaklıyarak öldü diye(ğe? Dinar | Yeroslevyaj brrakmış dönüyordu. Maksadı Ahmedi de ayni yere götürüp Lemanı ona gös- 1 Çevoneç !Sevyet Akın Necldiye Bankopot Borsa harc i Esrarengiz hastalık! LÖst tarafı ? inci sayıfada | nımıza gelmiştir. Ingiliz Rüstem kumpanyasına sit olan vapurda Sahil Sıhhiye i Dünkü tecavüz hadisesi TÜs tarafı 1 inci sayıfada) Hakkı Suha B., o gün şehir meclisinin toplanacağını bildiği * için, belediye dairesinde göre- idaresi sari âraz ve sıhhi mani | bileceğini anlatırken odaya Fik- göremediğinden eskisi gibi se- ferlerine devama müsaade etmiş- tir. Dün, hadise hakkında tahki- kat yapan bir muharririmiz va- pur sahiplerinden Rüstem beyle görüşmüş ve şu İzabatı almıştır: — Ben vapurun hemen her seferinde bulunurum. Bu defa da salı günü Mersindem hareket ettik. Güzel bir yol ve iyi bir hava ile İzmire geliyorduk. Akşam üzeri kamarot Ali hastalandığını ve yatacağını söy- ledi. Nöbette bulunan diğer bir tayfa da dizlerinin titrediğini, ba- şının döndüğünü ilâve etti, Bun- ları istirahate bıraktık. Gece yarısı güvertede dolaşışordum. Çarkçıbaşının yanma (gittiğim ret Adil bey girmiştir. Fakat Hakkı Suha bey, Mahit beyin onu aradığından haberi olmadığı için tabii birşey söylememiş, Fikret Adil beyde, tanımadığı bir gencin Refik Ahmet beyi aradığmı görünce oda İzahat vermiş: — Onu belediye meclisinde bulabilirsiniz, yalnız meclis 14,30 da toplanır. — Fakat ben kendisini lanr miyorüm. — Zararı yok, orada sorarsa- nız size gösterirler. Bu mükâle meden sonra Mahit B. Hakkı Suha beye dönerek ismini sormuş, arkadaşımız da ismini söylemiştir. Mahit B. sonra doğru beledi- | yeye giderek kapıcıya önce Man- — Rüstem Bey dedi. Bu gece | yasi zade Feridun B.i, sonrada | bana da bir şeyler oluyor. Cöz- Refik Ahmet B.i sormuş henüz | lerim kararıyor, düşecek gibiyim. | gelmemiş olan Refik Ahmet B.i | Ona, fazla rahatsızsa gidip yalına-| beklemeğe başlamıştır. sım söyledim. Ertesi gün, bir gün içinde ansızın başlıyan bu gelince, bir kapıcı onu gence | öç hastalığı düşünüyor ve gemici olduğumuz için her ihtimale katşı birbirile bir münasebet arıyordum. Fakat bütün tetkik- lerimize rağmen hastalığın sebe- bini tayin edemedik. Ve her üçü de biç bir sirayet alâimi göstermediler. Bundan sonra süvarimiz Tevfik kaptan da yemekte başının ağrı- dığını söyledi, fakat onun. ıstırabı çabuk geçti. böylece “dört "gün sonra bayramın İkinci Cuma günü İzmir limanına girdik. Yol- cular vapuru benüz bırakmış, yükler indirilmişti. Mes'ul müdürümüz meclise göstermiş ve geçte: — Siz Refik Abmet Bey misi- niz? Beni Hakkı Suha B. gön- derdi, sizinle biraz görüşmek is- tiyorum. Diye yanına gitmiştir. Rehk Ahmte B.de emniyetle ve hay hay diye genci bekleme odasına almış, fakat genç: — Hususi görlişmek istiyorum. Demiştir. Retik Ahmet bey, burun zerine, her iki. kapısı | CCE. meclise açılan ve mecliste yok- lama başladığı için o aralık tenha bulunan koridora geçmiştir. Orada genç cebinden, evelki günkü Vakıt nüshasını çıkarıp Tevfik kaptan birinci güver- | bu yazının kimin tarafından ya- muş, kahve ve sigarasını içiyor, yol yorgunluğunu çıkarıyordu. tenin ortasında iskemleye otur- | zıldığını sormuş, arkadaşımıza: — Siz mes'ul müdürsünüz, bu yazıdan bir teessür duymadı- Ansızın yere düştüğü ve elindeki mz mi? fincanı attığı görüldü. Yanına koşanlar» onu füceten ölmüş buldular. Hemen polis ve sıhhi- yeye haber verildi. Dektorlar mürettebatı muayene ettiler çark- çıbaşı Hidayet Ef.ile kamarot Alinin hastaneye nakline lüzum Diye sormuştur. O zamana ka- dar kiminle görüştüğünü bilmeyen mes'ul müdürümüz: — Kiminle müşerref oluyorum m. Diye sormuştur. Genç biraz düşünmüş ve cevp vermiş: — İsmim Mahit Etem, hiçbir gösterdiler. Evvelâ bir tesemmüm | işle meşgul değilim! İ| vakası zannedildi: deniz kribi de- ilen bir hastalıktan öldüğünü mey- dana çıkardı. Ben eski denizci- yim şimdiye kadar hiç böyle bir vak'a görmedim. Fakat söylen- digine göre bu 10-15 senede bir kere çıkar zehirli bir rüzgâr- dan olurmuş. Bir kerede İngiliz denizlerinde çıkmış VE mânevre- ye gidecek olan İngiliz donan- ması yoldan geri dönmüş.» Doktorlar ne diyorlar? Dün şehrimiz doktorlarından bazılarına deniz gribinin nasıl bir hastalık olduğunu sorduk, Fakat ekserisi böyle bir hasta- lık tanımadığını söylediler bir kısmıda belki veba mikrobundu galat olabileceğini ve bu mikro- bun iki üç gün sonra zehirledi- ğini bildirdiler. Çarkcı başıda öldü Izmir, 22 — Rüstemiye vapu- rundaki (o bidayette tesemmüm zannedilen hadise tahkikatma devam ediliyor. Ağır hasta olup- ta hastaneye yatırılan çarhcı ba- şı Hidayet B. de şimdi vefat geli, — Ne istiyorsunuz? — Bu yazıdan müteessir olup olmadığınızı öğrenmek istiyorum. Refik Ahmet B. o zaman bu yazının filhakika Darülfünun ta- lebesi namına duyulan bir tees- sürün ifadesi olduğunu anlatmış, fakat Mahit B. birdenbire ayağa kalkarak: — Yal... Al öyle ise... Diyerek Refik Ahmet B.in gözüne şiddetli bir yumzuk vur- muştur. Yumruğun tesirile Refik Ahmet B.in gözlüğü kırılmış, Refik Ahmet B. de mukabele etmek üzre ayağa kalkmış isede mütecaviz almna bir yumruk daha vurmuştur. Gürültüye koşan meclis âza- sından Methi B. ve diğer âzalar mütecavizi tutmuşlar ve Refik Ahmet B. sıhhiye dairesine gö- türülerek ilk pansuman yapıl- mıştır. Meseleye bizzat vaziyet eden Vali ve Belediye reisi Muhiddin B. müddei umumiliğe telefon etmiş ve muavinlerden Ahmet Muhlis B., tıbbıadli dok- toru Hikmet Beyle beraber be- lediye dairesine (o gelmişlerdir. | Refik Ahmet B. otomobille der” bal göz doktoru Şakir Ahmet Beye götürülmüş ve tedavi YA” pıldıktan sonra tekrar belediyeye dönmüşlerdir. Şakir Ahmet Beye nazaran, mes'ul müdürümüzün göt kapağında “emoroji,, olmuş vE alomda küçük bir sinir kopmu$” tur, bu itibarla gözün vaziyeti hakkında kat'i bir söz söylemek ancak bir kaç gün içinde kabil olacaktır. Belediye dairesinde Refik Ah met Beyin ifadesi . alındıktan sonra- müddei umumi muavini, kendisine şikâyetçi olup olma" dığını sorduğu vakit Refik Ahmet Bey: — Tammadığım ve beni ta- nımiyan bir adamdır. Şahsına karşı bir garez ve bir his duymür- yorum,Davacı olup olnamâklığın için gözümün vaziyetinin taayyün etmesi lâzımdır. Diye cevap vermiştir. Sonra odada olduğunu farkettiği gence dönerek şu suali sormuştur: — Iadenizde bir asabiyet n&- ticesi olduğunu söylediğiniz bu hareketten müteessir değil mi- siniz ? Mahit Bey: — Hadisenin bu bina dahi- linde olduğuna müteessirim. Fa- kat size karşı yaptığım hareketi şeref sayarım. Klot Farer bu akşam 19 da Ankaraya gidecek- tir. Hamdullah Suphi B. ahba- bımdır Gidip kendisine beni takdim etmesini rica edeceğim ve bu hareketimi haber vere- Müddei “ umumülik © tahkilğiin ikmalini zabıtaya bırakmış, zabi- ta, şahitlerin ifadelerini tesbit | etmiştir. Tahkikat evrakının bu” gün müddei umumiliğe gönderil- mesi muhtemeldir. Klot Farer için gazetemizde çıkan yazı, Türk dostu PiyerLo- tiye dair verdiği konferansı du- huliyeli yapmış ve bu konferansı dinlemiye gelen Darülfünun ta- lebesine ancak yarı tenzilât ya- pılacağını beyan ettiği için, vak- tile arabasının atlarını çıkararak kendileri çekecek kadar kendi- sine bağlantı göstermiş olan bu talebenin, konferansta bulüna- mamış olmasından nahoş bir te- sir bası! olduğunu bildiriyordu. Haddi zatında Vakıt bu telâk- kide yalnız da değildi: 19 Şubat 931 tarihli Uyanış meçmuasına, yani (Vakıtlın neş- rinden üç gün evel çıkmış bir sayfa yazı bu tarzı telâkkide (Vakıt)la beraber olanlar ve hat- ta bunu izhar etmekte ona ta” kaddüm edenler olduğunu gös“ teriyordu. (Vakıt) ta çıkan satırların biz” zat Fransız muhitinde nasıl ak- si tesir yaptığına gelince, bu da hislerini (o söylemekte ( samimi olanların gördüğü hüsnü tesirden ibarettir. O kadar ki bu yazi ga” zetemizde çıktığı (ogün bizzat Klot Farerinde hazır olduğu bir çayda bulunan bir zat gaze” temize telefone ederek, bu sui tesiri gidermek için bir çare dü” i şönüldüğünü bile bildirmiştir. Hadisenin aslı da bu olunc8 halük arkadaşımızın, meslek ve müessesesi namına uğradığı bu | tecavüzden dolayı duyduğumu? | teessür artıyor. Kendisine geç” miş olsun deriz.