" Fakültenin başına |! T Tiyatro âleminde | gelenler Mazhar Osm n B. gene Fa- kiliteye hücum ediyor Doktor Mazhar Osman bey (istanbul seririyatı ) mecmuasın- a Tıp fakültesinin başına ge lenler serlâvhasile yazdığı bir makalede diyor ki: , Fakülte duvayenini intihap et- ti, Tevfik Recep B. duvayen se- çildi. Yeni reisi tebrik ederiz. En güç vaziyette Fakülte mecli- sinin başına geçti, Tevfik Recep göstereceği basiret ve hüsnüni- yetle bu zamanda fakülteye bü- yük hizmet edebilir, Fakülteye temin edilecek şey sükün ve ahenk değil... onu yirmi bukadar ettik... Ciddi 18- korkunç adar korkarız. Bu kadar emek- târ adamlar bu yaştan sonra masıl atılır. Vakia hazin... keşke ne ihtiyarlık, ne hastalık nede ölüm olsa lâkin hayatın akibeti bu.. Orduda otuz beş sene hiz- met eden, kellesi koltuğu altın- da dolaşan (o bir kumandanda nibayet elli altmış lira ile takaüt oluyor, sittin sene üç kuruş ma- Aş alan memur da... Cidden Türk tababetine yüksek hizmetler et- miş hocalarımız daima Fakül tenin fahri üstadı ünvanmı taşı- sin, o bir kaç müstesna fen ada- minin ikdarı ve mükâfatı naktiye ile talt kümet ve millet meclisi düşünsün... Hapimiz onu isteriz, temenni ederiz, Lâkin bir kaç azizin gölgesine de hepimiz saklanmayalım, Fakültenin bugün ne key- fiyeten ve kemmiyeten hocaları ne hastanelerinin materyelleri, he de ibtisasları ihtiyaca kâfi.. Akıllı bir bareket bu ağır y mes'uliyeti umuma yükletme Şehir hastanelerinin materyelle- rinden, şehir mütehassıslarınin bilgilerinden istifadeye koşmak. lâkin eskiden olduğu gibi Fa- külte buralarını anlamağa, gün- /“ den güne terakki eden şehir hastanelerini kendi ile hemayar etmeğe kalkmasın. Buraya tale- belerini göndersin, talebe bol materyel, birbirinden üstün mü- tehassıs hocalar görsün, evvelce isimlerini mükerreren saydığımız memleketin bir çok güzide he- kimlerine, Fakülte baricinde bir benlik, bir varlık göstermiş, bil- gili becerikli mütehassıslarına, kendi sâyi ile kendini yaradan- y ini tevcihte etmesin. lerini, yar- Bu nesil lara manevi rülpel, bir dakika tere anların teşriki me ımlarını rica etsin husrane oğramışlır, büyük bir Şey beklenemez. (Hiç olmazsa yeni nesle çalışacak bir yuva bir teşkilâ : tirarı kelimeden ne | l | Trans. TANATRASU | | i | | Türk sam'atını | korumak lâzım! | | ... | iYunan operetlerinin gör- | düğü rağbet Belediyeyi ikaz etmiyor mu? | Son günlerde Yunanistanla | baslı| İyan dostluğumuz bilhassa temaşa saf. hasında dikkati ve biraz da ibreti cel. İbedecek derecede ilerlemiş görünmek.) İtedir. Yalnız iki ay içinde şehrimizel İdört Yunan temaşa heyeti gelmiştir.) Bunlardan ikisi operet trupudur. El yevm Ekler ve Fransız tiyatrolarında İ geceli gündüzlü oyunlar veren bu iki İkumpanya bilhassa rum vatandaşları. mızın o kadar İltifatına mazhar olmuş- lardır ki, duyduğumuza göre az müd- det kalmak üzere geldikleri halde çok| tabif olarak şehrimizdeki ikamet müd) İdetlerini daha bir ay temdit etmeye ka- Jrar vermişlerdir. Gösterişe göre bun- lar gidince yerleri boş kalmıyacak ve (bu fevkalâde rağbet muntazaman de. vam edip gidecektir. Acaba bu vaziyet Türk temaşa hayatı ve binnetice Türk İsan'atkârları üzerinde menfi tesirler | bırakmıyacak mıdır? İşte o hatırımmıza! gelen dikkat ve ibret noktası budur. İ Düşünce ve endişelerimizi en sami. mi bir vüzuhla tesbit etmek istiyoruz; ddiamız Türk temaşasının bizi ecnebi atrolarına muhtaç etmiyecek bir ge-i e geldiği ve Trükiyeye ecnebi ti. yatroları gelmesine lüzum < olmadığı İdeğildir. Bilâkis. istediğimiz şey hariç. ten gelecek san'atin fazla bir misafir. İperverlik yüzünden Türk san'ati tize. İrinde menfi bir tesir bırakmaamsr başka bir tabirle Türk san'atının bu kısımda da himaye edilmesi cihetidir. San'at ve san'atkârlıklarından istifade edeceğimiz yüksek ecnebi artistler bize yalnız fayda, zevk ve bedii bir heyecan verirler. Bu kısma mensup olanların esasen şehrimizde uzun müddet kalma- larına imkân yoktur. Bu münasebetle bu kısım üzerinde hatırımıza tek bir en dişe gelmez. Fakat san'at itibarile bi. İzim kendi artistlerimizden yüksek ol- İmıyan kısma, vasat kıymetteki trupla. ra gelince burada iş değişir kanaatin. İdeyiz. Hele bu gelen ecnebi trupları içinde ekelliyetlere git bir Tisanla da temsiller verenler bulunursa bü va. siyet meselenin daha elddi mahiyette te Bu işe sizde şaşın! Oyle ise bu adama nasıl vesika verildi ? Bir $0för zabıtai belediye memurlarından dayak yemiş, Bu meseleden bahseden bir gazeteci arkadaş seyrüsefer merkez memurile konuşmuş, memur B. demiş ki: — Bu adam belediye niza- matına mugayir hareket et- ti, seyrüsefer talimatnamesi hilâfıma otomobilini süratle sürdü, cezalandırıldı. Daha evel henüz şoför almadan da sirkat maddesinden dolayı iki sabıkası vardır. Merkez memurunun ağzın- dan çıkan son cümleye dikkat buyurun... (Sirkat maddesinden iki sabikası vardır.) Şoförlük için ehliyetle bir likte emniyet te galiba birin- ci şarttır. Kendisine mal ve can emniyet edilen bir şahsın mazisi ve hali, zannederiz ki sokakta 15 kilometreden daha az veya daha çok süratle yü rümekten, şurada ve burada müşteri bırakmaktan, şu kö- şede durup, bu köşede durma maktan daha ehemmiyetlidir. duğu halde seyrüse- İn sözü tuhafrmıza gitti. Eğer bu adam sabıkalı ise bu adama seyrüsefer ser- stisİnİ veren makam neresi- Değilse, bu ne scaip söZz- dür. Sahi ise bu adama vesika şine, yalansa bu söze siz de saşın... Biz de şaşalım ! Galatasaray lisesinde | müsamere “NR Öğ Türkiye bülbülü | | Dün müsabaka kısmen yapıldı | Cumhuriyet gazetesi tarafın- dan tertip edilen “Türkiye bül- bülü,, müsabakası dün sabah Beyoğlunda Glorya sinemasında yapıldı. Müsabakaya sesini beğendir- mek ve bülbül ünvanını almak için 5O0den fazla genç, ihtiyar hanım yazılmıştı. Bunlardan bazıları sahnede yalnız başına taganni ediyor bir kısmına da ut veya keman refa- kat ediyordu. Muganniyelerden ekserisi sah- neye çıkınca hemen şaşırıyor pek azı serbest okuyabiliyordu. Hatta bir hanımın ilk kelime- yi söyledikten sonra durduğu bile görüldü. r Hanımlar daha ziyade resim | almak için atılan mağnezyum | tabancalarının seslerine dokun- | duğunu söyliyor şikâyet ediyor- | lardı. Müsabaka bu suretle saat | 13e kadar devam etti. Fakat yazılan hanımlardan bir kısmının gelmediği ve vaktinden geciktiği anlaşıldığından Pazar günü de- vama karar verildi. m m —— > i ğımız gayreti sıfıra indirmez mi? Bu samimi endişeyi ızhardan sonra Ü| düşüncemizi ve fikrimizi hulâsa ede Galâtasaray lisesi izcileri t- rafından evvelki akşam ve dün Galatasaray salonunda (güzel iki müsamere verilmiştir. Resmi- miz dünkü müsamerede hazır bulunanlardan bir kısmını gös teriyor. lim. Memleketimize Yunan tiyatroları gelmesine esas itibarile muarız deği liz. Fakat bu hususta müddet, mevsim; gibi bazı tahdidat konulmasını çok lük zumlu görüyoruz; Türk tiyatrosunun himayesi cihetinden, Türk parasınm Türk memleketinde kalması cihetin. den, Türk lisanı ve türk harsı cihetin-| den. En sonra, mevzuubahis operet trup- larmın gördüğü rağbetin şehir için bir| operet lâzım mıdır, değil midir, böyle| bir teşekkül vücude getirelim mi, getir | miyelim mi? Diye senelerce düşünen ve netice itibarile bu bahiste müsbet İle yetiştirmeye çalışırken meselâ alt-|bir iş de görmüş olmıyan İstanbul be-| mış yetmiş bin kişilik ram vatandaş-İlediyesini ikaz etmesini temenni | pılmıştır. 3 — VAKIT 7 ŞUBAT 1931 —- —M... m ” mmm m een ARARIZ - Dayak mı? Bir şoför bu iddiada seyrü- seferi tekzip ediyor Dün matbaamıza Seyfettin Efendi isminde bir şoför müra- caat etti, Bu zat, kendi ifadesine naza» ran, dün saat on ikide köprü üzerinde arabasına bir müşteri almış, bu müşteriyi seyrüsefer zabıtasından Halit efendi indir- miş. Bir başka müşterinin binme- sine de Sadullah efendi isminde bir başka memur mani olmuş. Bu müdahalelere 2510 numa- ralı otomobilin şoförü olan Sey- fettin Efendi itiraz etmiş. Bunun üzerine adamı tutup seyrüsefer merkezine götürmüşler. Ve döğ- müşler. Seyfettin Efendi müddei umumiliğe müracaat etmiş ve : doktor tarafından muayenesi ya- Raporu oCumartesiye verilecektir. Bu şikâyet üzerine fikir ve mütaleasmı sorduğumuz seyrü- sefer merkez memüru Hayrı B.de şu sözleri söylemiştir: Bs şoför köprüde duruyormuş | kendisine saati bozuk olduğu söylenerek merkeze davet edil- miş. Fakat Seyfettin Efendi 15 lira ceza vermemek için üç me- mura itiraz etmiş. Kat'iyen dayak atılmamıştır. Bu şoförün sicilinde muhtelif se- beplerden 20 tane sabıkası var- dır. 10 dakika caddeyi işgal et- tiğinden, 5 dakika beyanname- sine şoförlük ettiğinden, 2 daki. ka hızlı gittiğinden, 3 dakikada muhtelif (sebeplerden © tecziye | edilmiştir. Yukarıda Seyfettin Ef, nin şi- kâyetini naklettik, Aşağıda Hayri B. in mütaleasını yazıyoruz. Bit- tabi her iki tarafa da iddialarını ısbat etmek terettüp eder... von Dün iki ev kıs- men yandı İ Dün saat 16da Gedikpaşada | Kandilli sokağında bir yangın İ çıkmış ve iki evin üst katları | yandığı halde söndürülmüştür. Yangın, oŞerifpaşa (hanının odabaşısı Mustafa efendinin müs- teciren oturduğu 10 numaralı evden çıkmıştır. Ittisalindeki ev | de Bahriye Binbaşılarından Mus- tafa Eşref Beye aittir. Söylendiğine göre yangın s0- badan çıkmıştır. Ateş söndürü- lürken bir etfaiye neferide ya- ralanmıştır. Zabıta tahkikata başlamıştır. Ohannes şehrimizde gizle- niyormuş | Geçenlerde mahkemeden ge- larımızın emrine ve arzusuna çalışan/ruz. Çünkü belediyenin tereddüt ve dü- Yunan tiyatrolarına bu kadar fazla)şüncelerine zannediyoruz ki bir cihet misafirperverlik göstermek değilselten bu rağbet, parlak ve ibret alınacak! türk lisanmı hâkim kılma in yaptıİcevabı vermiş bulunuyor. tirilirken jandarmaların elinden kaçmağa muvaffak olan Ohanne- sin şebrimizde olduğu anlaşıl- Bir refikimiz meseleyi fezla | likkisini mucip olacak bir mahiyet ar izem etmiştir Erenköy kız lisesi leyli tale- İzeder. Memlekette türk lisanını hâkim kıl. besinden bir hanımın cuma gi- cesi bahçe duvarından atlıyarak kaçtığı ve giceyi sevdiği bir gencin evinde geçirdikten sonra ertesi sabah birinci dersten evel mektebe döndüğü yazılmaktadır. Bu hususta dün mektep idaresile temasta bulunduk. Verilen ma- lümat hadisenin izam edildiğini Şöstermektedir. Aldığımız malümata göre fi- rar hadisesi şu suretle olmuştur: Talebe H. akşam üstü nehari talebe arasına karışarak mek- tepten izinsiz olarak çıkmış, ge- Ceyi evelcede izin günlerinde birkaç defa gittiği tanıdık bir ailenin evinde geçirdikten sonra nn sabah mektebe dönmüş“ r. Talebe H. ın mektepten gay” ubeti her zaman yapılan ak- Şam yoklaması neticesinde mey- ana çıkmıştır. Talebe H. mektep idaresi ta- rafhndan tecziye edilecektir. İmağa, türk vatandaşlarmı Türk harsi- Bir musiki şinasın elindeki | kemana dikkat ediniz, bu bir. ç tahta parçasından, bir köp- ! ka İ sü üzerine gerilmiş birkaç telden İ ve bir de yaydan ibarettir. İ amam in . . > . | Çizgilerle fikirler : Kendını mesleğine veren insan Bu tahta parçası elinde güler, ağlar, hıçkırır, is- yan eder, Ve daha neler yapmaz. Kuvvetli bir san'atkâr bütün, ruhunu, fikrini, kalbini, san'atına verendir. bir üstadın | enses | Fahri Beyin manifatura Kendini, kendi işine, mesle- ğine veya san'atına vereri insan, | kendini kaybetmez, belki ken. | | dini bulur. maktadır. Söylendiğine göre kendisini takibe memur olan zabıta me- murları evvelki akşam Ohannesi İ Galatada görmüşler isede yaka- lamağa muvaffak olamamışlardır. Ohannesin Feridiyede bir Er- meni kadının yanında gizlen- mekte olduğuda rivayet ediliyor, JMenifatura Mağazasını soyanlar Salı günü akşamı (İstiklâl caddesinde © Bursalı Mustafa | zasından bazı eşya çaldığını ! yazmıştık. Mütemmim tahkikata nazaran | bu otomobili hırsızlar bekçinin düdüğünü işidince otomobile atlıyarak kaçmışlardır. b ANA gecenin saat üçünde | olmuştur. | lira mİ a mm